01 Mayıs 2004 21:00

'Bütün alanlardaki sınıf kardeşlerim'

Dağlarca, 1 Mayıs şiirlerinden birinde "yılın tüm günleri bir Mayıs" benzeri bir tanım yapar. Emeğin mücadelesinin kesintisiz sürmesi dileğiyle... Benim için de 1 Mayıs bir günün sınırlarını aştı.

Paylaş
Dağlarca, 1 Mayıs şiirlerinden birinde "yılın tüm günleri bir Mayıs" benzeri bir tanım yapar. Emeğin mücadelesinin kesintisiz sürmesi dileğiyle... Benim için de 1 Mayıs bir günün sınırlarını aştı. 31 Nisan günü, Mustafakemal'de bir köy derneğinde kadınlarımızla karşıladık 1 Mayıs'ı. Meleksima 1 Mayıs'ın tarihini anlattı. Ben şiir okudum, Helin saz çaldı, kılam okudu, türkü söyledi. İki kızkardeş Yılmaz Erdoğan'dan bir piyes oynadılar, kadının sömürülmesinden bir örnek verdiler. Sonra çaylar içildi, Ümraniye'den kalkacak otobüslerin yeri konuşulup, Şişli'de buluşulmak için sözleşildi. 1 Mayıs sabahı fabrikaların gece vardiyasını bitirdikleri saatte biz Kıraç'taydık. Delikanlı bir ses "Arkadaşlar" diye söze başladığında kendimi 1 Mayıs'ın doğduğu günlerde duyumsadım. Bu duygumun nedeni belki de bu fabrikalarda süregiden iki yüz yıl öncesi koşulları... Bir de onsekizine değmemiş uykulu yüzler. Sonra Özyalçıner'in şiir okuyan, emeği selamlayan sesi. Deneyle gençliğin ataklığı dengeliyor birbirini. Hürriyeti Ebediye Alanı'na ilk gelenlerdendik Özyalçıner'le. Biraz sonra Bakırköy Sümerbank işçileriyle karşılaştık, son eylemleri, özelleştirmeleri konuştuk çay içerken. Alınteri dergisi okurları mavi görev önlükleri giymiş, sahne düzenlemesinde falan koşturuyorlar, önlüklerin arkalarında değişik bir slogan: "Herkese iş 6 saatlik iş günü". 10 olmadan Türkiye Yazarlar Sendikası pembe karanfillerle alandaydı. Biraz sonra Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Cumhuriyet Okurları (Cumok) saflarımızı bütünledi. Sağlık İşçileri Sendikası'nın ön sırasındaki çocuklardan birinin elindeki pankart Türkiyeli çocukların özlemlerini dile getiriyordu: "Parasız eğitim". Yanındaki çocuğun pankartı bu isteğin nasıl gerçekleşeceğini anlatır gibiydi : "NATO'ya hayır!" Renk renk tişörtlü bir avuç genç koşarak geliyor; Konfeksiyon İşçileri Derneği. Arkadaşlarından önce alana gelmiş bir delikanlının pankartı dikkatimi çekiyor: "YÖK mü egemenliğin sahibi millet mi?" Alana yerleşen her grup çevreye bakıyor, biraz tedirginiz. Bir Türkmen ozanının dizeleri dilime dolandı dolanacak: "Gözleye gözleye gözümden oldum". Göz şenliği bir kalabalık renk renk dolduruyor alanı: Harb-İş, Haber-İş, Teksif, Tek Gıda-İş, Emeğin Partisi, TÜMTİS. Bu kalabalık kürsüden yani yüksekten bile uçsuz bucaksız bir deniz gibi dalgalanıyor. Bakırköy Sümerbank işçisi kızım alandaki herkesin duygularını dile getiriyor: İşçi yalnızca et ve kemik değildir. Onun da duyguları ama bugünlerde daha çok kaygıları vardır. Türkiye'nin bütün alanlarındaki sınıf kardeşlerim, bizi ayrı alanlara toplayabilirler ama bilincimizi bölemezler. Ben gözlerimle kucaklıyorum, Tekel'i, Telekom'u birleşip mücadeleye çağıran yiğit genç kadını! 1 Mayıs alanları birlik ve mücadele alanı olmayı sürdürüyor.

ÖNCEKİ HABER

Tersane işçileri kutladı

SONRAKİ HABER

İnadına ortak 1 Mayıs

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...