10 Nisan 2004 22:00

Londra'da ne konuşuldu?

Iraklı Şiilerin, işgalin başlamasından bir yıl sonra silaha sarılması, çeşitli çevrelerde spekülasyonlara da yol açıyor. Amerikan hükümetine yakın çevreler İran'ı suçlarken, bir internet sitesi, isyan kararının Londra'da alındığını savundu. İslamOnline adlı internet sitesi, mart ayı ortalarında Londra'da basına kapalı bir konferans düzenlendiğini, bu toplantıya Avrupa'daki bir dizi İslami hareket temsilcisi ile, Iraklı Şii lider Mukteda el Sadr'a yakın bazı isimlerin katıldığını öne sürdü.

'Şii cephesi' kararı Toplantıya katılanlardan biri, "13-14 Mart'taki konferansımızda yapılan tavsiyelerden biri de, Amerikan işgaline karşı bir Şii cephesi oluşturmaktı" dedi. Adı gizli tutulan bu kişi, katılımcılar arasında Avrupa'daki Şii ve Sünni örgütlerin temsilcilerinin yanı sıra, Lübnan Hizbullahı'ndan da bir kişinin bulunduğunu söyledikten sonra şöyle devam etti: "İslami Hareket ve Irak başlıklı konferansa hiçbir gazeteci alınmadı. Londra'daki İslami merkezlerden birinde, gizlilik içinde toplandık. Amacımız, Irak direnişinin Şii cephesini harekete geçirmekti. Katılımcılar; sadece Sünnilerin direnmesinin güç dengesini değiştirmeye yetmediğini belirtti. Böylece, Şii direnişini barışçıl protestolardan daha etkili biçimlere yönlendirmeye karar verdik." Toplantıda, 30 Haziran'daki sözde "güç devri"nin ardından, Sünniler ile Şiiler arasında çatışma çıkmaması için gerekenlerin yapılmasına da karar verildi. Katılımcılar, Irak için "çok partili demokratik sistemi" uygun gördüler ve Mukteda el Sadr'a, "manevra alanı açılması" için çalışacaklarını belirttiler.

Savaş çığırtkanları işbaşında Washington'daki gözlemciler ise Bush yönetimine yakın "neo-muhafazakâr" çevrelerin, "İran'dan intikam alınması" için bastırdığını belirtiyor. Bu çevreler, Şii halkın işgale karşı direnmesinde İran parmağı olduğunu iddia ediyorlar. Neo-muhafazakârların önerileri şöyle özetleniyor: "Tahran yönetimine, el Sadr ve Şii milislere destek vermeyi kesmesi, aksi takdirde Amerikan misillemesinin geleceği açıkça iletilmeli. Bu misilleme; İran nükleer tesislerine askeri saldırıdan, hükümeti devirmek için örtülü faaliyetlere kadar uzanabilir." Savaş çığırtkanlarının önde gelenlerinden, Washington Times yazarı Rowan Scarborough, çarşamba günü köşesini İran'a ayırdı. Pentagon ile yakın ilişkileriyle tanınan yazar, "Askeri kaynaklara göre el Sadr, İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah'tan doğrudan destek alıyor" iddiasında bulundu. Yine "adı gizli tutulan" kaynaklar, New York Times'a verdikleri demeçte benzer iddialar ortaya attılar.

'Füzeyle vuralım' Irak'taki işgal yönetiminde bir süre çalışmış olan Michael Rubin de, Los Angeles Times gazetesinde yayınlanan makalesihnde, İran'ın "radikal Şii liderler ve onların çetelerine destek verdiğini" öne sürdü. Rubin, İran'ın, Irak'taki Dava Partisi, Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi ve el Sadr'a para ve silah vermekte olduğunu iddia etti. Başta Wall Street Journal olmak üzere pek çok ABD gazetesi de, el Sadr'ı "Tahran'ın yardımıyla, Irak'ta İran tipi bir rejim kurmaya çalışmak" ile suçluyor. Wall Street Journal'de yayınlanan bir başyazıda, İran'daki Buşehr nükleer santralinin füzelerle vurulması önerildi.

İran destek vermemişti Oysa Ortadoğulu birçok uzman, İran'ın el Sadr ile ilişkilerinin hiç de iyi olmadığını, dahası Tahran'ın, Şii liderlere bugüne dek hep "itidalli davranma" tavsiyesi yaptığını dile getiriyor. İran uzmanı Shaul Bakhash, "Iraklı Şii liderler içinde İran'a en yakın olanlar, bütün bu süreç içinde en ılımlı davrananlar oldu" diye konuştu. Bakhash, el Sadr'ın da babası gibi bir Arap milliyetçisi olduğunu hatırlatarak, "El Sadr, Irak'taki bazı Şii liderlerin neden Fars aksanı ile Arapça konuştuklarını dahi sorgulayan bir lider" dedi. Uzman, Tahran'ın esas olarak IİDYK'ya destek verdiğini, el Sadr'ı ise "güvenilmez" bulduğunu kaydetti.

Evrensel'i Takip Et