9 Nisan 2004 22:00
'Güçlü bir örgüte ihtiyacımız var'
Özgür Toplum Partisi Genel Başkanı Ahmet Turan Demir, Güçbirliği'nin seçimlerde beklenen düzeyde başarı elde edemeyişini, ittifakın seçime kısa bir süre kala oluşmasına; birlikteliklerini kamuoyuna yeterince anlatamamalarına, merkezi, örgütlü bir çalışma yapamamalarına bağladı. Geçmişten, hatalardan dersler çıkararak Güçbirliği'nin devam etmesini isteyen Demir, Türkiye demokrasi güçlerini bir parti çatısı altında bir araya getirmek gerektiğini söyledi. Demir, seçim sonuçlarına ve Demokratik Güçbirliği'ne ilişkin sorularımızı yanıtladı.
Seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Seçimlerin nasıl bir sonuç doğuracağı önceden biliniyordu. Yani iktidar partisinin, iktidar olmanın, iktidarda yeterli bir süreyi geçirip yıpranmamış olmanın ağır taşları, iktidarın verdiği muazzam olanaklar ve dış destekle büyük ölçüde imtiyazlı girerek, diğer partilere göre daha kendi lehine sonuç alacağı biliniyordu. Öyle de oldu. Ama ne var ki hükümetin kendinin de önceden ilan ettiği, kamuoyunun bir kısmının da yorumladığı ölçüde flaş başarı da elde edemedi. Genel seçimlerdeki yüzde oranına 8 puan daha ekledi.
Bu seçimde iki taraf vardı. Bir önceki seçimde de durum öyle idi. Bir tarafta sistem, hükümet partisi başta olmak üzere sistemin bütün partileri, bir tarafta da sisteme itirazı olan, sistemi değiştireceğini, demokratikleştireceğini vaat eden demokrasi güçlerinin tarafı. Bir önceki seçimde Emek, Barış ve Demokrasi Bloğu, bu seçimde de Demokratik Güçbirliği adı altında seçime katılan partiler ittifakı. Seçim süreci de bunların karşılıkla yarışması biçiminde yürüdü. Blok ile diğerleri arasındaki belirgin kesif ayrım sistemin diğer partileri arasında olmadı. Mesela muhalefet partisi ile iktidar partisi arasındaki çekişme ve tartışmalar ve diğer partiler arasındaki tartışmalar bir kayıkçı dövüşünü andırıyordu. Özden, içerikten yoksun, nüans tartışmaları idi ama Güçbirliği'ni oluşturan partilerin mesajları, kamuoyuna izahında yeterlik yaşanmasa da oldukça farklı idi.
Güçbirliği devam edecek mi? Nasıl bir gelecek düşünülüyor?
3 Kasım seçimlerinde ittifakı oluşturan partilerin taahhütleri vardı, sürekli olacağı yönünde. Nitekim o ittifak, yeteri kadar gerekleri yerine getirilmedi ama devam da etti. Anlayış olarak devam etti en azından. Söylenenlerin yaşama geçirilmesi noktasında bir iyi niyet gösterisi yaşandı. Fakat sonraki süreçlerde ona uygun bir örgütlenme, bir çalışma sergilenemedi. Bu bizlerin eksikliğidir ve her birimiz açısından vermemiz gereken bir özeleştiridir. Güçbirliği'nin de baştan böyle bir taahhüdü oldu. Türkiye'nin demokratikleşmesi, yeni bir sistemin inşa edilmesi noktasında sürekli olacağı, seçimlerin bir vesile, başlangıç olduğu, kısa süreçte daha da etkinleştirilerek süreceği deklere edildi. Özgür Parti olarak amacımız bu taahhüdümüze bağlı kalmaktır. Güçbirliği devam edecektir, etmelidir. Eksik yanlarını giderip, daha performanslı bir çalışma ile Güçbirliği'ni yetkinleştirmemiz, daha mükemmelleştirmemiz, farklı bir biçime dönüştürmemiz gerekiyor.
Çatı Partisi'ne bakış açınız nedir? Birliktelik için nasıl bir formül düşünüyorsunuz?
Demokratik potansiyel bir hayli var, ama dağınık, parçalı ve dolayısıyla da etkili değil. Bunun, toplumsal yaşamın kesintisiz tüm süreçlerinde derlenip toparlanması, bir araya getirilmesi, etkili bir güce dönüştürülmesi lazım. İşbirliği içinde olduğumuz diğer partilerin de düşünceleri önemli ölçüde bizimle çakışmaktadır. Bu anlayış doğrultusunda bir çalışmayı da başlatmak gerekiyor. Söylediğiniz gibi bir çatı partisi mi olur bu ya da çatı partisi denmez başka parti haline mi döner.... Daha geliştirilmiş, demokrasi cephesi mi olur ayrıntılı tartışmak ve bir sonuca ulaşmak gerekir. Ama biz, geçmişten beri 'Türkiye demokrasi güçlerini bir parti altında bir araya getirmek lazım' diye düşünüyoruz.
Tek çatı değil de tek parti mi?...
Mutlak bir şartımız da yok. Ama bize göre gerçekten kamuoyunu cezbedebilecek bir politik odağın yaratılması lazım. Bunun da bir parti biçiminde oluşturulmasının doğru olacağını düşünüyoruz. Çünkü birbirinden ayrı, dağınık duran demokrasi güçlerinin önemli ölçüde müşterekleri, birbirine benzer anlayışları var. Bir araya gelmelerinin objektif zemini var. Türkiye'nin de böyle güçlü, yeni bir örgüte ihtiyacı var. Bütün koşullar Türkiye'de bir değişmeyi, yenileşmeyi zorunlu kılıyor ama statükocu, tutucu güçler, sistemin partileri bunun önünde bir engel. Bunu aşmanın yolu böyle güçlü bir örgütü yaratmaktır. Bu da bir parti ile mümkün.
O zaman diğer partiler olmayacak....
Mevcut partiler biraz daha sınırlı kalabilirler. Oluşacak parti doğaldır ki çok homojen, içinde bulunan herkesi ideolojik olarak benzeştiren bir parti olmayacak. En azından belli bir süre için olmayacak. Yani farklı anlayışların, farklı seslerin bir araya geldiği, heterojen bir parti olacağı için; onun bileşenleri kendi dünya görüşlerini bir başka şekilde de savunabilmenin bir aracı olarak partilerini muhafaza edebilirler. Ama müştereken oluşturulacak parti yaşamın her alanında en önde, en etkili olması gerekiyor. Mesela seçime o girecektir, etkili kitle çalışmalarını o yapacaktır. Yani asıl güç, siyasi çalışma merkezi o olacaktır. Buna mutlaka çatı partisi denebilir mi? Öyle bir ad konacaksa, konabilir de. Herkesin gücünü katacağı, güçlü bir parti. Böyle bir parti, Türkiye'de çok kısa sürede etkili çalışma yapabilir ve sonuçlarını mutlak alır. Türk'le Kürt'ü bir araya getiren bir parti...
ORTAK BİR ÇALIŞMA ÖRGÜTLENEMEDİ Güçbirliği'nin beklenenin altında oy almasını neye bağlıyorsunuz? Demokrasi güçlerinin oluşturduğu Güçbirliği'nin bu seçimlerden farklı bir sonuçla çıkacağı hepimizin beklentisiydi. Kamuoyunun önemli bir kesiminin de böyle bir beklentisi vardı. Ne var ki umulan sonuç alınamadı. Gerçekleşmeyişinin nedenlerini bütün boyutları ile değerlendirmek ve buradan da sonuçlar çıkarmak gerekiyor. Keza bir önceki seçimlerde oluşturulan işbirliğinin de beklenen sonucu vermediği gibi müşterek bir kanaatimiz vardı. Nedenlerini kısmen tartışmıştık ama aynı sonucu bir kez de burada yaşadık. Bir bakıma tekerrürü yaşadık. Nedenlerini kısaca özetlemek gerekirse; Birincisi; Güçbirliği, bir önceki seçimde olduğu gibi yine hemen seçimlerin arefesinde gerçekleştirildi. Yani seçime az bir süre kala Güçbirliği oluşturuldu ve kamuoyuna ilan edildi. Dolayısıyla yeterince bir ön hazırlık süreci yaşanmadı, sağlanan mutabakat kamuoyuna bütün yanları ile taşınamadı ve benimsetilme noktasında da bir eksiklik yaşandı. İkincisi en genel hususlarda bir işbirliği, güçbirliği sağlandı ama, kamuoyunun yeterince tatmin olacağı şekilde gerek genel siyasal mesajlar verme, gerekse yerel yönetimler anlayışı konusunda tatminkâr bir çalışma yapıp, onun anlatılması başarılamadı. Yerel yönetimler anlayışına ilişkin güçlü, kuvvetli, net mesajlar verilemedi. Biraz kendiliğinden, biraz derme çatma, el yordamı ile götürülen bir seçim çalışması oldu. Çalışmalar bir merkezi plana, koordinasyona bağlı olarak yürütülmedi. Güçbirliği'nin her bir bileşeni kendi anlayışına göre, biri diğerinden bağımsız bir çalışma yürüttü. Dolayısıyla bunun da alınan sonuç üzerinde etkileri oldu.
ORTAK BİR ÇALIŞMA ÖRGÜTLENEMEDİ Güçbirliği'nin beklenenin altında oy almasını neye bağlıyorsunuz? Demokrasi güçlerinin oluşturduğu Güçbirliği'nin bu seçimlerden farklı bir sonuçla çıkacağı hepimizin beklentisiydi. Kamuoyunun önemli bir kesiminin de böyle bir beklentisi vardı. Ne var ki umulan sonuç alınamadı. Gerçekleşmeyişinin nedenlerini bütün boyutları ile değerlendirmek ve buradan da sonuçlar çıkarmak gerekiyor. Keza bir önceki seçimlerde oluşturulan işbirliğinin de beklenen sonucu vermediği gibi müşterek bir kanaatimiz vardı. Nedenlerini kısmen tartışmıştık ama aynı sonucu bir kez de burada yaşadık. Bir bakıma tekerrürü yaşadık. Nedenlerini kısaca özetlemek gerekirse; Birincisi; Güçbirliği, bir önceki seçimde olduğu gibi yine hemen seçimlerin arefesinde gerçekleştirildi. Yani seçime az bir süre kala Güçbirliği oluşturuldu ve kamuoyuna ilan edildi. Dolayısıyla yeterince bir ön hazırlık süreci yaşanmadı, sağlanan mutabakat kamuoyuna bütün yanları ile taşınamadı ve benimsetilme noktasında da bir eksiklik yaşandı. İkincisi en genel hususlarda bir işbirliği, güçbirliği sağlandı ama, kamuoyunun yeterince tatmin olacağı şekilde gerek genel siyasal mesajlar verme, gerekse yerel yönetimler anlayışı konusunda tatminkâr bir çalışma yapıp, onun anlatılması başarılamadı. Yerel yönetimler anlayışına ilişkin güçlü, kuvvetli, net mesajlar verilemedi. Biraz kendiliğinden, biraz derme çatma, el yordamı ile götürülen bir seçim çalışması oldu. Çalışmalar bir merkezi plana, koordinasyona bağlı olarak yürütülmedi. Güçbirliği'nin her bir bileşeni kendi anlayışına göre, biri diğerinden bağımsız bir çalışma yürüttü. Dolayısıyla bunun da alınan sonuç üzerinde etkileri oldu.
Evrensel'i Takip Et