30 Mart 2004 21:00

Bilimsellik rafa kalktı

AKP Hükümeti'nin kadrolaşması nedeniyle "tarafsızlığı" ve "bilimselliği" tartışma konusu olan Adli Tıp Kurumu bir skandal karara daha imza attı.

Paylaş
AKP Hükümeti'nin kadrolaşma harekâtı ve özerk bir yapıya sahip olmaması nedeniyle raporları "bilimsellik ve tarafsızlıktan" uzak olarak değerlendirilen Adli Tıp Kurumu, verdiği kararlarla tartışma konusu olmayı sürdürüyor. Kurum, son olarak, hafıza ve hareket kaybına yol açan ve tedavisi bulunmayan Wernicke Korsakoff hastası Hasan Gülbahar'a ilişkin kararını tıbbı değerlendirmeleri bir kenara bırakıp, cezaevi idaresinin yazısına göre verdi. Hastalığından ötürü cezaevinde yaşaması mümkün olmayan ve bu yüzden serbest bırakılan Gülbahar, "örgütle bağlantısı var" denilerek tekrar tutuklandı. F tipi cezaevlerini ve tecrit politikalarını protesto etmek amacıyla ölüm orucu yapan Hasan Gülbahar, 16 Eylül 2002 tarihinde Kocaeli Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Sağlık kontrolünden geçirilen Gülbahar hakkında hazırlanan raporda Gülbahar'ın yakın bellek, öğrenme, dikkat ve konuşmasında ileri derecede azalma olduğu belirtildi. Bunun üzerine cezasının CMUK'un 399/2 maddesi kapsamında altı ay ertelenmesi talebiyle 14 Ekim 2002 tarihinde Adli Tıp Kurumu'na sevk edildi. Adli Tıp Kurumu raporunda yakın ve uzak hafızası ileri derecede bozulan, konuşmada zorlanan ve yürümede problemler yaşayan Gülbahar'ın Wernicke Korsakoff hastalığına yakalandığı ve cezasının altı ay ertelenerek serbest bırakılması istendi. Bu kararı dikkate alan mahkeme heyeti, Gülbahar'ı serbest bıraktı.

Cezaevine göre karar verdi Ancak, kısa bir süre önce sağlık kontrolünden geçirilmek üzere Adli Tıp Kurumu'na giden Hasan Gülbahar'ın, cezaevine konulması istendi. Kurumun bu kararı almasına neden olan şeyler ise tıbbi değerlendirmeler içeren raporlar değil güvenlik birimlerinin yazıları oldu. Gülbahar'a ilişkin sağlık raporunda yakın ve uzak hafıza bozukluklarının devam ettiği, yürüme problemlerinin bulunduğu kaydedildi. Ancak daha önce bu bulguları ceza ertelemesi nedeni olarak sayan Adli Tıp Kurumu, bu sefer sağlık raporlarını görmezden geldi. Adli Tıp Kurumu'nun Gülbahar'a ilişkin olarak hazırladığı raporda Kocaeli F Tipi Cezaevi Müdürlüğü tarafından yazılan ve Hasan Gülbahar'ın cezaevinde geldiği ilk günden itibaren örgütün direktifleri doğrultusunda hareket ettiği, uyarı ve tafsiyelerine uyduğu, telefon ve sosyal alanları kullanmadığı ileri sürülerek örgüt ile bağlantılı eylemlere katıldığının belirlendiği iddialarına yer verildi. Hasan Gülbahar bu kararla kısa bir süre önce tutuklanarak Kocaeli F Tipi Cezaevi'ne konuldu.


Tecavüz davası Adli Tıp Kurumu raporunu bekliyor Gözaltında coplu tecavüze maruz kalan Nazime Ceren Salmanoğlu ve Fatma Deniz Polattaş, 2 yıl 7 aydır Adli Tıp Kurumu tarafından muayene edilmeyi bekliyorlar. Salmanoğlu ve Polattaş'ın neden muayene edilmediği bilinmezken polisler hakkında İskenderun Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşması dün görüldü.

Suç duyurusunda bulundu Adli Tıp Kurumu'nun iki yıl yedi aydır iki genci muayene etmediği için bir türlü sonuçlanamayan davanın duruşmasında mahkeme heyeti yeniden Adli Tıp Kurumu tafından muayene yapılarak rapor hazırlanmasını istedi. Duruşmada söz alan Salmanoğlu ve Polattaş'ın Avukatı Oya Aydın Adli Tıp Kurumu Başkanı Keramettin Kurt hakkında görevini yapmadığı gerekçesi ile suç duyurusunda bulundu. Mahkeme heyeti, avukatın talebini kabul etmezken duruşma 27 Mayıs 2004 tarihine ertelendi. 1999 yılında gözaltına alınan Nazime Ceren Salmanoğlu ve Fatma Deniz Polattaş, İskenderun Yenişehir Emniyet Müdürlüğü'nde copla tecavüze maruz kalmıştı. O zaman lise öğrencisi olan iki genç kızın İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yapılan muayenesinde tecavüz olayı belgelenmişti. Kızlar hala Çapa Tıp Fakültesi Hastahanesi'nde psikolojik tedavi görüyor.

İHD'den tepki Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi (İHD), ise "Bu durum Adli Tıp Kurumu'nun olması gereken bağımsızlığı taşımadığının gerçek bir ifadesidir" dedi. İHD, Adli Tıp Kurumu'nu işkence dosyaları konusunda doğru tavır almaya ve işkencecilerin cezasızlandırılmasında rol oynamamaya davet etti.Nazmiye Ceren Salmanoğlu'nun babası Temin Salmanoğlu, duruşmadan sonra yaptığı açıklamada, kızının söz konusu protesto olayıyla ilgisi bulunmadığını söyledi. Ailece büyük ıstırap çektiklerini söyleyen Salmanoğlu, kızının akli dengesinin bozulduğunu, işkenceyi yapanların ise terfi ettirildiğini ifade etti.


Ayakları çürüdü ama tedavisi yapılmıyor

Sibel Muslu Muş E Tipi Cezaevi'nde hükümlü olan Selim Yıldırım by-pass ameliyatı geçirdi ama rahatsızlıkları bitmedi. Damarları halen tıkalı. Ayakları morardı ve çürümeler başladı. Yıldırım için Van Yüksek İhtisas Hastanesi, hükümlünün cezasının 6 ay ertelenmesini istedi, adı AKP kadrolaşması ile anılan Adli Tıp Kurumu ise aksi yönde rapor verdi. PKK davasından 12 yıl hüküm giyen Selim Yıldırım'ın eşi ise yaşananlardan dolayı endişeli. Eşinin durumunun gün geçtikçe ağırlaştığını söyleyen Vecide Yıldırım "Defalarca cezaevi idaresine yaptığı başvurulara rağmen hastaneye kaldırılıp tedavisi yapılmadı. Eşim göz göre göre orada çürütülüyor. Ya tedavi etsinler, ya da bıraksınlar biz tedavi edelim" diye konuştu. Tedavi etmemeye gerekçe olarak "cezaevinin imkânları olmadığı"nın söylendiğini anlatan Yıldırım şöyle devam etti: "Yani imkânı yoksa niye cezaevinde tutuyorlar."

Yürümekte zorlanıyor 4 aydır rutin kontrollerine götürülmediği için eşinin ayağındaki rahatsızlıkların arttığını, yürümekte dahi zorlandığını ifade eden Vecide Yıldırım, eşinin iki ayağının damarlarının da tıkandığını, ayağında morarmalar ve çürümeler meydana geldiğini antalarak "Neredeyse ayakları kesilecek" dedi. Kardeşinin sağlık durumundan endişe ettiğini belirten Hasan Yıldırım ise doktorların ceza ertelemesi kararına rağmen Adli Tıp Kurumu'nun aksi bir rapor vermesini siyasi karar olarak nitelendirdi.

'Tedaviye göndereceğiz' Konuyla ilgili açıklama yapan Muş E Tipi Cezaevi Müdürü Abdullah Akgün ise Yıldırım'ın tedavisi için Adalet Bakanlığı'na daha önce yazı gönderdiklerini ve yazının cevabının daha yeni geldiğini söyledi. Akgün, "Bir hükümlünün tedavisini devam ettirilmesi için Adalet Bakanlığı'ndan izin yazısının gelmesi gerekiyor. Çünkü il dışındaki bir hastanede tedavi ettirildiği için böyle bir zorunluluk var. Selim Yıdırım, önümüzdeki hafta tedavisi için Van Devlet Hastanesi'ne gönderilecek" şeklinde konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Belediyelerin borçları silinmeyecek

SONRAKİ HABER

Uzanların altınları bulundu!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...