29 Mart 2004 22:00
Polislere dokunan yok
Suriye'nin Kamışlı kentindeki Kürt katliamını kınamak amacıyla Adana'da düzenlenen protesto gösterisinde polis tarafından vurulan Cemil Aktaş'ın hayati tehlikesi devam ediyor. Aile, cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunurken, polisler hakkında henüz soruşturma açılmadı. Davanın hazırlık görüşmelerini yürüten avukatlardan Beyhan Günyeli, emniyet güçlerinin yasal olmayan bir şekilde kitleye ateş açtığını belirterek, davada sorumlu polislerin cezalandırılmasını istedi.
Olayın ardından görüştüğümüz Cemil Aktaş'ın babası Abdulbaki Aktaş, henüz 17 yaşındaki oğlunun insani bir tepkisini dile getirmek isterken polisler tarafından vurulduğunu söyledi. Polisin çok yakın mesafeden ateş açtığına dikkat çeken baba Akbaş, "Polisler şimdi bize 'çocuğun masraflarını karşılayalım' teklifinde bulunuyorlar. Bu acımızı hafifletir mi?" diye sordu. Yaşanan olayla ilgili dava açacaklarını bildiren Aktaş, kamuoyunu da polislerin cezalandırılması için duyarlı olmaya çağırdı.
Yasa ihlal edildi Davanın ön hazırlığını yürüten Avukat Beyhan Günyeli ise 2259 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Yasası'nın 16. maddesinde polisin silah kullanmaya yetkili olduğu durumların belirlendiğini ancak olayda polislerin yakın mesafeden tek el ateş ederek 16 yaşındaki Cemil Aktaş'ın hayati şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiklerini aktardı. Polislerin göstericilere dağılmaları yönünde ikazda bulunmadığına vurgu yapan Günyeli, "Uyarı amaçlı havaya ateş edilmeden, doğrudan mağdurun kafasına ateş edilmiştir. Polisin kalabalığı dağıtması görev gereğidir, ancak silahın önleyici noktalara yöneltilmesi gerekirken bu kurala uyulmamıştır. Kuşkusuz yetki verilmesi ile bu yetkinin aşılması birbirinden ayırt edilmelidir" dedi. Polisin başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere Anayasa'yı ve Caza Yasası'nı ihlal ettiğine işaret eden Günyeli, yaşam hakkını koruma amaçlı hareket etmesi gereken polislerin, kendisine verilen yetki sınırlarını aştıklarını söyledi. Günyeli'nin verdiği bilgiye göre, 6 avukat, polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Migrende ilaç kullanımına dikkat! Serpil Savumlu İnsanların yaşam alanları daralıp dev kentler oluşmaya ve bitmek bilmeyen mesailer, koşuşturmacalar başladığından beri hayatımıza bazı kavramlar daha sık girer oldu. Gün içinde çok sinirlenir, sterslenir, üzülür ve kavga eder hale geldik. Ve tabii bunun sonunda bir de hastalıklarımız çıktı ortaya. Bunlardan biri de şiddetli baş ağrısı, yani migren. Hacettepe Üniversitesi Nöroloji Bölümü'nden Prof. Dr. Tülay Kansu, yetersiz ve dengesiz beslenme, stres, üzüntü gibi etkenlerin migren hastalığını tetiklediğini söyleyerek ömür boyu sürecek bu hastalığa karşı insanlara her şeyden önce düzenli bir yaşam önerdi. Prof. Dr. Tülay Kansu'yla insanların yaşamını felç edecek şiddette gerçekleşen migren ağrılarını konuştuk. Kansu'ya yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:
Migren nedir? Migren elle tutulur, gözle görülür nedeni olmayan baş ağrılarından en sık görülenidir. Migren periyodik baş ağrısı ataklarına zaman zaman eşlik eden mide bulantısı ile birlikte kusmayla kendini gösteren, sık rastlanan iş görmezlik yaratan nörolojik bir hastalıktır. Genellikle çevresel faktörler beyinde sinir sisteminde bir aktivasyon yaratıyorlar. Bu aktivasyon, beyin damarlarında genişleme yapıyor ve orada kimyasal maddeler açığa çıkıyor. Bunlar sinirleri uyararak ağrıya neden oluyor. Migrenin oluşumunda hala bilmediğimiz pek çok şey var. Migrenin ayırt edici özellikleriyle kendini belli eden değişik tipleri vardır. Bir kısmı görsel şikâyetlerle başlar daha sonra başağrısına dönüşür bunlara auralı migren deriz. Bazıları ise sadece baş ağrısı ile başlar ancak peryodik olarak devam eder bunları da aurasız migren olarak adlandırırız. Auralı migren görülen hastalarda genellikle ağrı öncesinde görme kayıpları, ışık çakmaları, baş dönmesi gibi rahatsızlıklar yaşanır ve ardından ağrılar başlar. Hastaların yüzde 80'inde aurasız migren bulunmaktadır.
Migrenin en önemli özelliği ve belirtileri nelerdir? En önemli ve belirleyici özelliği periyodik ağrıların yaşanmasıdır. Ağrılar nadiren kronikleşebilir ve her gün gelen ağrılara da dönüşebilir. Migrenin belirtileri ağrılar öncesinde yaşanan ataklardır. Migren daha çok kadınlarda görülüyor. Birtakım hormanal faktörler, özellikle östrojen hormonunun düşmesi ya da artması migrene neden olabiliyor. Ama onun dışında genetik faktörler de migrenin görülmesinde neden olabilir. "Neden kadınlar" sorsunun cevabı henüz yok. Ancak migren genetik bir hastalık. Yani ailenin birçok ferdinde görülebilir. Türkiye'de yapılan bir çalışmada migrenin kadınlarda yüzde 21.8, erkeklerde ise yüzde 10.9 oranında görüldüğü saptanmış.
Hastalık hangi yaşlar arasında ve kimlerde görülüyor? Migrende bir yaş grubundan söz edemiyoruz, çocuklarda da yetişkinlerde de görülebiliyor. Hastalığın 50 yaşından ve menopozdan sonra ve genellikle gebelik sırasında azaldığını biliyoruz. Ancak yüzde 50 kadar migren hastası da 50 yaşından sonra hastalık ile tanışabiliyor. Migrende kişisel özellikler de önemli; özellikle titiz, temiz, mükemmelliyetçi insanlarda sık görüldüğünü söyleyebiliriz. Bu konuda en başta stersin önemli tetikliyicilerden olduğunu söylemek doğru olur. Hava şartları, çikolata, kırmızı şarap, yıllanmış peynir, kaşar veya sosis, salam ve bazı narenciyeler tetikleyicidir. Tabii bunlar kişiye göre değişiyor. Kadınlarda doğum kontrol hapları da ağrılarda tetikleyici olabiliyor.
Migrende etkili tedavi yöntemi nedir? Her şeyden önce migren ömür boyu süren bir rahatsızlıktır. Kökten tedavi edilen bir hastalık değildir. Bizler hastalara ancak yardımcı olabiliriz. Öncelikle hastaların tetikleyeci maddeleri azaltması gerekiyor ve onun için hastalarımıza mümkün olduğu kadar stresten uzak durmalarını, düzenli yemek yemelerini, düzenli uyumalarını öneriyoruz. Tabii bir de egzersiz. Egzersizin çok yararı olduğunu düşünüyoruz. Genellikle tedaviyi ikiye ayırıyoruz. İlk olarak ağrı sırasında verdiğimiz ilaçlar var. Bir de önleyici ilaçlarımız var. Eğer ağrılar çok sıksa, önleyicileri devreye sokuyoruz. Ancak ağrılar ayda iki-üç sıklıkla geliyorsa o zaman ağrı sırasında kullanılan ilaçları veriyoruz. Hasta, ilaçlara en basit ağrı kesicilerle başlıyor ve hastalığın verdiği yanıta göre ilacını değiştiriyor. Çocuk hastalarımızda da uykuyu tedavi yöntemi olarak kullanıyoruz. Migren ağrıları başladığında hasta sakin bir yere geçmeli, ağrılar sonlanana dek dinlenmelidir.
Her baş ağrısı migren midir? Baş ağrılarında hemen ilaca sarılmak doğru mudur? Her baş ağrısından migren diye söz edemeyiz. Örneğin gerilim tipi baş ağrıları var. Kasların kasılmasının yarattığı bir durum ile ortaya çıkar. Ağrı kesicilerin kullanılması zararlı olabilir. Çok sayıda ağrı kesici kullanıldığında ilaç ağrıyı artıran bir etki yaratabilir. Biz buna "ilacın suistimali" diyoruz. Böyle durumlarda bir hasta bir ayın 15 gününü ağrılı geçirebiliyor. Yanlış ağrı kesiciler kullanmak ağrıyı sürekli hale getirebiliyor. Hastalarımızda ağrılar süreklilik kazanmışsa biz iki neden üzerinde çok duruyoruz. Ya hastamızın çok sayıda ilaç kullanımış olması ihtimalini düşünüyoruz ya da ağrılarının ardındaki nedenin psikolojik olabileceğini değerlendiriyoruz.
Hastalar ne zaman bir hekime başvurmalıdırlar? Kendilerinde daha önce yaşamadıkları türden farklı olduğuna inandıkları bir baş ağrısı gözlemledikleri zamanlarda, 50 yaşın üzerindeyseler ve yeni ağrılar hissediyorlarsa, kafa travması geçirmişler ardından baş ağrısı yaşamışlarsa bir hekime başvurmaladırlar diye öğütlüyoruz.
Akapunktur gibi değişik tedavi yöntemlerinin etkili olduğunu düşünüyor musunuz? Akapunktur mekanizması çok iyi anlaşılmış bir tedavi şekli değil. Hasta ilaç tedavisinden yararlanmıyorsa denenmesine de itiraz etmeyiz ancak önerdiğimiz bir tedavi yöntemi de değil. Akapunkturun dışında doku masajı da ilaç tedavisine altarnatif olarak kullanılabilir.
Yasa ihlal edildi Davanın ön hazırlığını yürüten Avukat Beyhan Günyeli ise 2259 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Yasası'nın 16. maddesinde polisin silah kullanmaya yetkili olduğu durumların belirlendiğini ancak olayda polislerin yakın mesafeden tek el ateş ederek 16 yaşındaki Cemil Aktaş'ın hayati şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiklerini aktardı. Polislerin göstericilere dağılmaları yönünde ikazda bulunmadığına vurgu yapan Günyeli, "Uyarı amaçlı havaya ateş edilmeden, doğrudan mağdurun kafasına ateş edilmiştir. Polisin kalabalığı dağıtması görev gereğidir, ancak silahın önleyici noktalara yöneltilmesi gerekirken bu kurala uyulmamıştır. Kuşkusuz yetki verilmesi ile bu yetkinin aşılması birbirinden ayırt edilmelidir" dedi. Polisin başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere Anayasa'yı ve Caza Yasası'nı ihlal ettiğine işaret eden Günyeli, yaşam hakkını koruma amaçlı hareket etmesi gereken polislerin, kendisine verilen yetki sınırlarını aştıklarını söyledi. Günyeli'nin verdiği bilgiye göre, 6 avukat, polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.
src=/resim/b1.gif width=5>



Migrende ilaç kullanımına dikkat! Serpil Savumlu İnsanların yaşam alanları daralıp dev kentler oluşmaya ve bitmek bilmeyen mesailer, koşuşturmacalar başladığından beri hayatımıza bazı kavramlar daha sık girer oldu. Gün içinde çok sinirlenir, sterslenir, üzülür ve kavga eder hale geldik. Ve tabii bunun sonunda bir de hastalıklarımız çıktı ortaya. Bunlardan biri de şiddetli baş ağrısı, yani migren. Hacettepe Üniversitesi Nöroloji Bölümü'nden Prof. Dr. Tülay Kansu, yetersiz ve dengesiz beslenme, stres, üzüntü gibi etkenlerin migren hastalığını tetiklediğini söyleyerek ömür boyu sürecek bu hastalığa karşı insanlara her şeyden önce düzenli bir yaşam önerdi. Prof. Dr. Tülay Kansu'yla insanların yaşamını felç edecek şiddette gerçekleşen migren ağrılarını konuştuk. Kansu'ya yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:
Migren nedir? Migren elle tutulur, gözle görülür nedeni olmayan baş ağrılarından en sık görülenidir. Migren periyodik baş ağrısı ataklarına zaman zaman eşlik eden mide bulantısı ile birlikte kusmayla kendini gösteren, sık rastlanan iş görmezlik yaratan nörolojik bir hastalıktır. Genellikle çevresel faktörler beyinde sinir sisteminde bir aktivasyon yaratıyorlar. Bu aktivasyon, beyin damarlarında genişleme yapıyor ve orada kimyasal maddeler açığa çıkıyor. Bunlar sinirleri uyararak ağrıya neden oluyor. Migrenin oluşumunda hala bilmediğimiz pek çok şey var. Migrenin ayırt edici özellikleriyle kendini belli eden değişik tipleri vardır. Bir kısmı görsel şikâyetlerle başlar daha sonra başağrısına dönüşür bunlara auralı migren deriz. Bazıları ise sadece baş ağrısı ile başlar ancak peryodik olarak devam eder bunları da aurasız migren olarak adlandırırız. Auralı migren görülen hastalarda genellikle ağrı öncesinde görme kayıpları, ışık çakmaları, baş dönmesi gibi rahatsızlıklar yaşanır ve ardından ağrılar başlar. Hastaların yüzde 80'inde aurasız migren bulunmaktadır.
Migrenin en önemli özelliği ve belirtileri nelerdir? En önemli ve belirleyici özelliği periyodik ağrıların yaşanmasıdır. Ağrılar nadiren kronikleşebilir ve her gün gelen ağrılara da dönüşebilir. Migrenin belirtileri ağrılar öncesinde yaşanan ataklardır. Migren daha çok kadınlarda görülüyor. Birtakım hormanal faktörler, özellikle östrojen hormonunun düşmesi ya da artması migrene neden olabiliyor. Ama onun dışında genetik faktörler de migrenin görülmesinde neden olabilir. "Neden kadınlar" sorsunun cevabı henüz yok. Ancak migren genetik bir hastalık. Yani ailenin birçok ferdinde görülebilir. Türkiye'de yapılan bir çalışmada migrenin kadınlarda yüzde 21.8, erkeklerde ise yüzde 10.9 oranında görüldüğü saptanmış.
Hastalık hangi yaşlar arasında ve kimlerde görülüyor? Migrende bir yaş grubundan söz edemiyoruz, çocuklarda da yetişkinlerde de görülebiliyor. Hastalığın 50 yaşından ve menopozdan sonra ve genellikle gebelik sırasında azaldığını biliyoruz. Ancak yüzde 50 kadar migren hastası da 50 yaşından sonra hastalık ile tanışabiliyor. Migrende kişisel özellikler de önemli; özellikle titiz, temiz, mükemmelliyetçi insanlarda sık görüldüğünü söyleyebiliriz. Bu konuda en başta stersin önemli tetikliyicilerden olduğunu söylemek doğru olur. Hava şartları, çikolata, kırmızı şarap, yıllanmış peynir, kaşar veya sosis, salam ve bazı narenciyeler tetikleyicidir. Tabii bunlar kişiye göre değişiyor. Kadınlarda doğum kontrol hapları da ağrılarda tetikleyici olabiliyor.
Migrende etkili tedavi yöntemi nedir? Her şeyden önce migren ömür boyu süren bir rahatsızlıktır. Kökten tedavi edilen bir hastalık değildir. Bizler hastalara ancak yardımcı olabiliriz. Öncelikle hastaların tetikleyeci maddeleri azaltması gerekiyor ve onun için hastalarımıza mümkün olduğu kadar stresten uzak durmalarını, düzenli yemek yemelerini, düzenli uyumalarını öneriyoruz. Tabii bir de egzersiz. Egzersizin çok yararı olduğunu düşünüyoruz. Genellikle tedaviyi ikiye ayırıyoruz. İlk olarak ağrı sırasında verdiğimiz ilaçlar var. Bir de önleyici ilaçlarımız var. Eğer ağrılar çok sıksa, önleyicileri devreye sokuyoruz. Ancak ağrılar ayda iki-üç sıklıkla geliyorsa o zaman ağrı sırasında kullanılan ilaçları veriyoruz. Hasta, ilaçlara en basit ağrı kesicilerle başlıyor ve hastalığın verdiği yanıta göre ilacını değiştiriyor. Çocuk hastalarımızda da uykuyu tedavi yöntemi olarak kullanıyoruz. Migren ağrıları başladığında hasta sakin bir yere geçmeli, ağrılar sonlanana dek dinlenmelidir.
Her baş ağrısı migren midir? Baş ağrılarında hemen ilaca sarılmak doğru mudur? Her baş ağrısından migren diye söz edemeyiz. Örneğin gerilim tipi baş ağrıları var. Kasların kasılmasının yarattığı bir durum ile ortaya çıkar. Ağrı kesicilerin kullanılması zararlı olabilir. Çok sayıda ağrı kesici kullanıldığında ilaç ağrıyı artıran bir etki yaratabilir. Biz buna "ilacın suistimali" diyoruz. Böyle durumlarda bir hasta bir ayın 15 gününü ağrılı geçirebiliyor. Yanlış ağrı kesiciler kullanmak ağrıyı sürekli hale getirebiliyor. Hastalarımızda ağrılar süreklilik kazanmışsa biz iki neden üzerinde çok duruyoruz. Ya hastamızın çok sayıda ilaç kullanımış olması ihtimalini düşünüyoruz ya da ağrılarının ardındaki nedenin psikolojik olabileceğini değerlendiriyoruz.
Hastalar ne zaman bir hekime başvurmalıdırlar? Kendilerinde daha önce yaşamadıkları türden farklı olduğuna inandıkları bir baş ağrısı gözlemledikleri zamanlarda, 50 yaşın üzerindeyseler ve yeni ağrılar hissediyorlarsa, kafa travması geçirmişler ardından baş ağrısı yaşamışlarsa bir hekime başvurmaladırlar diye öğütlüyoruz.
Akapunktur gibi değişik tedavi yöntemlerinin etkili olduğunu düşünüyor musunuz? Akapunktur mekanizması çok iyi anlaşılmış bir tedavi şekli değil. Hasta ilaç tedavisinden yararlanmıyorsa denenmesine de itiraz etmeyiz ancak önerdiğimiz bir tedavi yöntemi de değil. Akapunkturun dışında doku masajı da ilaç tedavisine altarnatif olarak kullanılabilir.
Evrensel'i Takip Et