5 Mart 2004 23:00
47 YAŞINDAKİ GENÇ çağrı
1963'le 1965 arası, iki yılım Konya'da geçti, köylerinde ve kent merkezinde. Üç ayım aralıksız Konya'nın içinde. Hergün uğradığım dört yer vardı: Kırmızı Kütüphane (Kitabevi), Gücüyener'lerin Yeni Konya ile Rıdvan Bülbül'ün Sabah Gazeteleri ve Halıcı kardeşlerin dükkânı.
Feyzi ve Mehdi Halıcı'nın yayımladıkları Çağrı Dergisiyle orada tanıştım. Daha önce Adana, arkasından Ankara ve sonra da İstanbul'da hep görüyordum, gazete satıcılarında buldukça da alıyordum.
Konya'ya gidince ilk uğradığım yer olmuştu, o dükkân. Öylesine çok dostum olmuştu ki orada. Ama çoğunlukla yaşları benden oldukça büyüktü, tanıştığım kişilerin...
Konya'dan İstanbul'a döndükten sonra, önce Habora Kitaevi'ni açtım, hemen arkasından da yayınevini kurdum. Bir daha yüzyüze gelmedik Feyzi ve Mehdi Halıcı'larla.
Yıllar sonra, eşimle birlikte trenle İstanbul'dan Ankara'ya giderken Fevzi Ağabeyle karşılaşmıştım, trenin lokantasında. Milletvekili olmuştu. Bİraz konuştuk, o kadar.
Ve sonra yine yıllar geçti. İzmir'de, Kültürpark'ta TÜYAP'ın Kitap Fuarı'nda Cemşid Bender olarak karşılaşmıştım, Mehdi Ağabeyle. İnanın içim bir hoş oldu, 40 yıl sonra kendisiyle yüzyüze geldiğim için.
Ara vermeden 47 yıl Elimde birçok sayısı vardı, Çağrı'nın. Adana'dan, Konya'dan İstanbul'a, İstanbul içinde de Aksaray'dan Levent'e, oradan Yeşilköy'e, sonra İzmir'e, Alsancak'a, arkasından Karşıyaka'ya, oradan da Aksoy'a taşımıştım, tüm arşivimle, filmlerimle, fotoğraflarımla, kitaplarımla, dergilerimle, gazetelerimle birlikte Çağrı'yı da. Ama "Sayın Bİlgiçler"in "Akdeniz'in Parlayan Yıldızı -Ege'nin İncisi" dedikleri İzmir Köyüne biraz yağmur yağdı, 1995 Kasım'ında, nakliyecilerin "Ağabey, bunlara verdiğin parayla rahatlıkla ev-mev alırdın," dedikleri (iyi ki sigaradan sözetmediler) onlarca yıllık birikimim yokoldu. Sel herşeyi halletti. N'apayım güç ondaydı. Ve geçenlerde, Çağrı'nın son sayısı geçti elime: "Çağrı Kültür, Sanat, Folklor Dergisi, Yıl: 48, Sayı:531, Kurucusu: Feyzi Halıcı" yazılıydı kapağında. Aralıksız tam 48 yıl, tam 531 sayı... Elimde Mehdi Halıcı Ağabeyimin, "Çağrı: En eski dergilerimizden biri," başlıklı (Cumhuriyet, 12 Temmuz 2002) bir yazısı var. Şöyle diyor: "Çağrı'nın en büyük özelliği Anadolumuzun en uzun ömürlü dergisi oluşu. İstanbul ve Ankara'da yayınlanan iki sanat, edebiyat dergisinden sonra Cumhuriyet döneminde, Çağrı'dan başka çabayı bunca yıl sürdürmüş bir başka dergi bulmak olası değil. Oysa Ankara'da yayınlanan dergi de bir kuruma ait. "Zaman zaman çeşitli sanat dergileri boy gösterdi ülkemizde. Bunların bir bölümü, kayan yıldız gibi yitip gitti. Bir bölümü de kuyrukluyıldız benzeri, bir görünüp bir yok oldu. Ancak tekrar görülenler, ara yerde bıraktıkları boşluğu da yaşlarına eklediler. Oysa Çağrı, 1957 Ekim ayından günümüze kadar her yıl ve her ay, hiçbir aksama yapmadan, düzenli bir şekilde çıkarıldı. Bu, az buz bir başarı değildir..." Mehdi Halıcı'nın söylediklerine yürekten katılıyorum... Çağrı'yı düşünürken, Türkiye'nin "Gerçek" en eski gazetesi Yeni Adana geliyor gözlerimin önüne. Yüreğir Ailesinin yayınladığı Yeni Adana, günümüzde Çetin Remzi Yüreğir'in her çeşit olumsuzluğa karşın yaşamını sürdürmekteydi, bundan bir süre öncesine dek. Ama son aylarını bilmiyorum...
Feyzi Halıcı Çağrı, ilk sayılarında "Aylık Fikir ve Sanat Dergisi"ydi. Sonra "Kültür, Sanat, Folklor Dergisi" oldu. Kültürle, sanatla doluydu. F. Halıcı Adalet Partisi'ndendi, ama dergide hiçbir zaman sağcı-solcu ayrımı yapmadı. Anadolu kültürüne yönelik tüm yazılara Çağrı'nın kapısı açıktı. Kendimden örnek vereyim: Ben solcuydum (Övünmek gibi olmasın, hâlâ öyleyim, teknolojiye pek ısınamadığım için vantilâtör olmadım), kendisi AP'liydi. Yön'de yazılarım çıkarken, Çağrı'da da yayınlanırdı. Yine şöyle diyor Mehdi Halıcı, aynı yazısının sonunda: "Çağrı'nın sahibi ve yönetmeni Mehdi Halıcı da gönülden bağlı olduğu Anadolu kültür ve sanatını derlemeyi, yaşatmayı, geliştirmeyi, ilerletmeyi, tanıtmayı kendine dert edindi. İlginin azlığına çokluğuna da aldırmadı. Bir yandan şiir kitapları yazarken, bir yandan Mesnevi'yi nazmen Türkçeleştirirken, bir yandan turizm derneğinin kültür etkinliklerini yürütürken, konferanslar, sempozyumlar düzenlerken, büyük bir direnç göstererek, Anadolu sanatını, kütürünü, folklorunu, Anadolu turizmini, mutfak sanatını 26 ciltlik bir külliyat içinde topladı... Bu az iş midir?" Haksız mı Mehdi Halıcı?.. Popstar yarışmalarının, evlendirme ya da gözetleme progamlarının "Kültür(!) " gündemine oturduğu günümüzde Çağrı'ların yaptıkları unutulmaz. Yeditepe gitti, Gerçek Sanat da, Yeni Ufuklar da, Ataç da, Türkçe de, diğerleri de gitti... Yenilerden Evrensel Kültür, Tiroj gibilerine sahip çıkalım, eskilerle birlikte, bir gün geç olabilir...
Ara vermeden 47 yıl Elimde birçok sayısı vardı, Çağrı'nın. Adana'dan, Konya'dan İstanbul'a, İstanbul içinde de Aksaray'dan Levent'e, oradan Yeşilköy'e, sonra İzmir'e, Alsancak'a, arkasından Karşıyaka'ya, oradan da Aksoy'a taşımıştım, tüm arşivimle, filmlerimle, fotoğraflarımla, kitaplarımla, dergilerimle, gazetelerimle birlikte Çağrı'yı da. Ama "Sayın Bİlgiçler"in "Akdeniz'in Parlayan Yıldızı -Ege'nin İncisi" dedikleri İzmir Köyüne biraz yağmur yağdı, 1995 Kasım'ında, nakliyecilerin "Ağabey, bunlara verdiğin parayla rahatlıkla ev-mev alırdın," dedikleri (iyi ki sigaradan sözetmediler) onlarca yıllık birikimim yokoldu. Sel herşeyi halletti. N'apayım güç ondaydı. Ve geçenlerde, Çağrı'nın son sayısı geçti elime: "Çağrı Kültür, Sanat, Folklor Dergisi, Yıl: 48, Sayı:531, Kurucusu: Feyzi Halıcı" yazılıydı kapağında. Aralıksız tam 48 yıl, tam 531 sayı... Elimde Mehdi Halıcı Ağabeyimin, "Çağrı: En eski dergilerimizden biri," başlıklı (Cumhuriyet, 12 Temmuz 2002) bir yazısı var. Şöyle diyor: "Çağrı'nın en büyük özelliği Anadolumuzun en uzun ömürlü dergisi oluşu. İstanbul ve Ankara'da yayınlanan iki sanat, edebiyat dergisinden sonra Cumhuriyet döneminde, Çağrı'dan başka çabayı bunca yıl sürdürmüş bir başka dergi bulmak olası değil. Oysa Ankara'da yayınlanan dergi de bir kuruma ait. "Zaman zaman çeşitli sanat dergileri boy gösterdi ülkemizde. Bunların bir bölümü, kayan yıldız gibi yitip gitti. Bir bölümü de kuyrukluyıldız benzeri, bir görünüp bir yok oldu. Ancak tekrar görülenler, ara yerde bıraktıkları boşluğu da yaşlarına eklediler. Oysa Çağrı, 1957 Ekim ayından günümüze kadar her yıl ve her ay, hiçbir aksama yapmadan, düzenli bir şekilde çıkarıldı. Bu, az buz bir başarı değildir..." Mehdi Halıcı'nın söylediklerine yürekten katılıyorum... Çağrı'yı düşünürken, Türkiye'nin "Gerçek" en eski gazetesi Yeni Adana geliyor gözlerimin önüne. Yüreğir Ailesinin yayınladığı Yeni Adana, günümüzde Çetin Remzi Yüreğir'in her çeşit olumsuzluğa karşın yaşamını sürdürmekteydi, bundan bir süre öncesine dek. Ama son aylarını bilmiyorum...
Feyzi Halıcı Çağrı, ilk sayılarında "Aylık Fikir ve Sanat Dergisi"ydi. Sonra "Kültür, Sanat, Folklor Dergisi" oldu. Kültürle, sanatla doluydu. F. Halıcı Adalet Partisi'ndendi, ama dergide hiçbir zaman sağcı-solcu ayrımı yapmadı. Anadolu kültürüne yönelik tüm yazılara Çağrı'nın kapısı açıktı. Kendimden örnek vereyim: Ben solcuydum (Övünmek gibi olmasın, hâlâ öyleyim, teknolojiye pek ısınamadığım için vantilâtör olmadım), kendisi AP'liydi. Yön'de yazılarım çıkarken, Çağrı'da da yayınlanırdı. Yine şöyle diyor Mehdi Halıcı, aynı yazısının sonunda: "Çağrı'nın sahibi ve yönetmeni Mehdi Halıcı da gönülden bağlı olduğu Anadolu kültür ve sanatını derlemeyi, yaşatmayı, geliştirmeyi, ilerletmeyi, tanıtmayı kendine dert edindi. İlginin azlığına çokluğuna da aldırmadı. Bir yandan şiir kitapları yazarken, bir yandan Mesnevi'yi nazmen Türkçeleştirirken, bir yandan turizm derneğinin kültür etkinliklerini yürütürken, konferanslar, sempozyumlar düzenlerken, büyük bir direnç göstererek, Anadolu sanatını, kütürünü, folklorunu, Anadolu turizmini, mutfak sanatını 26 ciltlik bir külliyat içinde topladı... Bu az iş midir?" Haksız mı Mehdi Halıcı?.. Popstar yarışmalarının, evlendirme ya da gözetleme progamlarının "Kültür(!) " gündemine oturduğu günümüzde Çağrı'ların yaptıkları unutulmaz. Yeditepe gitti, Gerçek Sanat da, Yeni Ufuklar da, Ataç da, Türkçe de, diğerleri de gitti... Yenilerden Evrensel Kültür, Tiroj gibilerine sahip çıkalım, eskilerle birlikte, bir gün geç olabilir...
Evrensel'i Takip Et