29 Şubat 2004 23:00

Şelpe 'Eşik' atladı

Şelpe ustası Erol Parlak'ın 32 yıllık müzik birikimi üzerine kurulu olan "Eşik" adlı albüm, eski Anadolu tekniği şelpeyi bir kez daha müzik sevdalıları ile yüzleştirdi. Şelpe üzerine akademik araştırma yapan Parlak, Anadolu'nun lokal bölgelerinden ulusal hale çıkardığı şelpe ile Mozart'ın ölümsüz ezgilerini de dillendirerek müziğin evrenselliğini bir kez daha gözler önüne serdi. Erol Parlak, yaşamı müzik ile yoğrulmuş, müzikte yeniliği ve arayışını her daim sürdüren müzisyenlerden. Bir süre önce Akkiraz Müzik Yapım etiketiyle "Eşik" adlı enstrümantal albümü piyasaya çıkan Parlak, akademik olarak özgün projeler üretmeye devam ediyor. Sanatçı, 4 öğrencisi ile birlikte kurduğu Erol Parlak Bağlama Beşlisi adı altında çıkardığı albümünde anonim ağırlıklı "İstanbul Türküsü", "Güzel Gel Beri" adlı türkülerin yanı sıra Mozart'ın "Alla Turca" adlı eserine de yer vermiş. Müzik yaşamında birçok projeye imza atan, Anadolu'dan şimdiye kadar çok sayıda ezgi derleyen Parlak, daha önce Arif Sağ ve Erdal Erzincan ile birlikte çalışmış. Şelpe tekniği ile ayrı ayrı bireysel çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Parlak, "Çalışma ruhu ile Arif Sağ'ın isteği üzerine birlikte bir çalışma yaptık. Ve o çalışma ile birlikte ortaya çıkan komposizyonları, eserleri daha sonra büyük uluslararası platformlara taşıdık. 5 sene kadar büyük organizasyonlarda yer aldık. Epey ivme kazandırdı, bağlamada yeni bir çığır açtı" diyor.

Bir Anadolu tekniği Şelpenin eski bir Anadolu tekniği iken, ulusal olarak kullanılan bir tekniğe dönüştürdüklerini dile getiren Parlak, lokal bölgelerden çekirdek halde çıkarıp geliştirdikleri müzik ile çok sayıda projenin önünün açıldığını söylüyor. Anadolu'dan Balkanlara Anadolu'nun bir türkü coğrafyası olduğunu vurgulayan Erol Parlak, "Anadolu müziği çok gelişmiş ve zengin. Şelpe tekniği de çok renkli. Son zamanlarda kaybolmak üzereydi. Üzerine çalışma yürüttük bugün artık bağlamada çok özgün bir teknik olarak yerini aldı" diyor. Erol Parlak, 5 bağlamadan oluşan projelerinin oluşumu ise şöyle anlatıyor: "Erdal Erzincan ve Arif Sağ ile 3 kişi aynı şeyi çalıyorduk. Sonra neden 3 şeyi 3 farklı sesi çalmasın diye düşündük. Çok sesli müziğin mantığı da bu. 5 kişiye karar verdim ve kendi öğrencilerimizden yetenekli olanları, sanatıyla, becerisiyle, aklıyla, emeğiyle sanat arkadaşı olarak aldık. Alt yapısının hazırlanması 4 yıl kadar sürdü. Tekniğin geliştirilmesi, komposizyonların tasarlanması, eserlerin üretilmesi gerekiyordu. Genç arkadaşların stüdyo deneyimleri yoktu." Dinleyicilerin beğenisini kazanan albümün en büyük özelliği, içerisinde bağlama dışında sesin olmaması. Çalışmayı üst düzeyde yetenek gerektiren bir tarz olarak niteleyen Parlak, geleneksel öğelerin yanında kişisel üretimlerin de albümde yer aldığını söylüyor.

Şelpe ile Batı müziği Albümde ayrıca müzikte evrensel değerleri simgeleyen Batı müziği eserleri de şelpe ile yorumlanmış. Seslerin yerel ve ulusallığı aştığını düşünen müzisyen, şöyle devam ediyor: "İnsanları ulusal ya da bölgesel gibi düşünmüyorum. Benim için insanlık önemli. İlerici her değerin yanında yer almak isterim. Bu anlamda müziği de evrensel boyutta düşünüyorum. Seslerdir bütün iş... Bir araya geldiklerinde ya yakışırlar ya da yakışmazlar. İlle de müzik yerel olmalıdır diye bir şey olamaz. İnsanın doğasına aykırıdır bu durum. Zamanında çok çeşitli halklar iç içe yaşarken politik sebeplerle dünya böyle şekillenmiş. Ama böyle mi gidecek? gitmemeli. İnsanlık birbiriyle savaşan çatışan konumunda. Bu durum en başta da sanatta çıkmaya başladı." Akademik anlamda çalışmalarını sürdüren ve şimdiye kadar 2 kitap halinde meraklısının beğenisine sunan Parlak, şu an Şelpe Tekniği 2 üzerinde çalışıyor. 1996 yılından beri Neşet Ertaş'ın sanatı, eserleri üzerine çalışma yürüten Parlak'ın, Davut Sulari'nin de hayatı ve eserlerini inceleyen projesi de bulunuyor. Erol Parlak ayrıca albüm yönetmenliği de yapıyor.

Evrensel'i Takip Et