14 Şubat 2004 22:00

Örenliler birlikte yönetecek

Güçbirliği'nin ortak aday olarak gösterdiği Emeğin Partisi Malatya Ören Belde Belediye Başkan adayı Hasan Kırteke, "İki program yarışıyor.

Paylaş
Güçbirliği'nin ortak aday olarak gösterdiği Emeğin Partisi (EMEP) Ören Belde Belediye Başkan adayı Hasan Kırteke, belediyeyi halkla birlikte yöneteceklerini söyledi. Kırteke sorularımızı yanıtladı. - Neden aday oldunuz? Diğer aday ve partilerden farkınız nedir? - Ben burada Emeğin Partisi adına demokratik Güçbirliği'nin adayıyım. Bizim demokratik halkçı bir belediyecilik programımız var, bizim dışımızdaki adayların program denilemez ama yapmak istedikleri şeyler var. Bugüne kadar yapılan belediyecilik ortada artı bugün aday olan diğer adayın da bundan farklı şeyler yapacağını zannetmiyorum. Yani burada iki program yarışıyor. Biri halkın programı; belediyenin halka yabancılaşmasından rahatsız olan, halkın belediye yönetimine katılmasının organlarını yaratmak isteyen bizim anlayışımız. Diğeri de belediyeyi çıkar hesabına, çevre hesabına göre yönetmek isteyen anlayış. Temel farkımız da aslında buradadır. Biz gerçekten çevrenin, kişinin, grupların, akrabanın veya diğer adayların geri bir politik zeminde yürütmeye çalıştıkları gibi 'yerli ya da yabancının' adayı değiliz. Biz burada herkesin, tüm halkın adayıyız. - Halk adaylığınıza nasıl bakıyor? - Şimdiye kadar yaptığımız toplantılarda olsun, görüştüğümüz kişilerde olsun bu beldenin gidişatından kaygısı olan hemen herkes bizim adaylığımıza iyi bakıyor ve bize destek veriyorlar. Geçtiğimiz cumartesi günü yaptığımız seçim büromuzun açılışına yüzlerce Ören'li katıldı bu da halkın adaylığımıza olumlu baktığının göstergesidir. - Programınızda, demokratik, halkçı bir yönetim söylemi yer alıyor. Bu söylemin hayata geçişi nasıl olacak? - Türkiye'deki belediyeler halka yabancılaştığı gibi özellikle Ören belediyesi de halka yabancılaşmıştır. Halk belediyeye küsmüş durumdadır. Belediyeler halkın yönetimleri olmasına rağmen halk belediyede olup bitenlere ilgisizdir. Belediye demek sadece altyapı sorunlarını çözmek demek değildir. Belediye demek aynı zamanda şehirleşmek, kültürel faaliyetlerin yaratılması ve insanların arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi demektir. Halkla belediyeyi barışık hale getirmenin en temel yolu halkın kendisini ifade edeceği organları yaratmaktır. Bu organlar da ancak halk meclisleri ile olabilir. Bunlar mahallelerde seçilmiş kişiler olacak şüphesiz. Biz bu meclisleri seçimden önce oluşturacağız. Bu meclisleri oluşturduktan sonra eğer kazanırsak yalnız seçilen ve bizi destekleyen kişileri değil bu meclislere muhtarlar ve muhtar heyetleri de katacağız..Dolayısıyla belediyedeki yapılacak işler açık ve aleni olacaktır. Yapılacak işlere halkın katılımı olmadan dört duvar arasında alınan kararlar ne kadar doğru olursa olsun şaibeli olacaktır. Bunu ortadan kaldırmak için yapacağımız işleri halkın bilgisine sunarak fikir olarak katkılarını alacağız. Bunlar yapıldıktan sonra belediye belki bu kararları yürütmekle sorumlu olacaktır. Dolayısıyla yapılan işlerde halkın katkısı olacak. Belediyeyi dokuz kişi ile değil de 150-200 kişinin olduğu halk meclisi yönetecektir. Halkçı belediyecilik halkın yönetime bu şekilde katılması ve belediye yönetiminin de bunları uygulaması olacaktır. - Aday olduğunuz Ören'in sorunları nelerdir?Bu sorunları ilişkin çözüm önerileriniz nedir? Buranın temel sorunları aşağı yukarı alt yapı sorunları diye tarif edebileceğimiz kanalizasyon, su, konut ve şehir içi ulaşım sorunudur. Su sorunu büyük bir sorun. Su kaynakları vardır ama sağlıklı değildir. Diğer yandan da su kaynakları çok olmasına rağmen yazları insanlar su sıkıntısı çekmektedir.Yapacağımız işlerden bir tanesi su şebekesini ıslah etmek, patlamış boruları yeniden düzenlemektir. İnsanların kullanabileceği sağlıklı suyu herkese ulaştırmaktır. Kanalizasyonu ıslah edeceğiz. Kanalizasyon dere yataklarına akmaktadır. Bu dere yataklarında halkın hem evleri hem de bağ, bahçeleri bulunmaktadır. Bu da özellikle yazın halkın yaşamını tehdit etmektedir. Dere yatakları ıslah edilecek, kanalizasyon boruları köy dışına çıkarılacaktır. Şehir planı içine girmiş bağ ve bahçe yolları açılacaktır. Beldemizde merkezle çevre mahalleler arasında ulaşımı düzenlemek amacıyla şehir içi ulaşımı sağlayacağız. Ören'de büyük bir konut açığı vardır. Uzun vadede bu konut açığını gidermek, ihtiyacı olan herkesi sağlıklı bir eve kavuşturmak için toplu konut projemizi hayata geçireceğiz. Burası kırsal kesim, insanların büyük çoğunluğu tarımla uğraştığı için belediyede veteriner ve ziraat mühendisi istihdam edeceğiz.


Emekçiler Çiğli için çalışıyor

Evrim Ekrem İzmir'in Çiğli ilçesini mahalle, kadın, gençlik, sendika, dernek, siyasi parti ve engelli vatandaşların temsilcilerinin katılımıyla oluşacak, IMF'ye, özelleştirmeye ve sendikasizlaştirmaya karşi olan bir Halk Meclisi'nin yönetmesi için haftalar öncesinden başlayan çalişmalar sürdürülüyor. Güçbirligi'nin savunduğu demokratik halkçı yerel yönetim anlayışı semt semt, ev ev, işyeri işyeri anlatılıyor. Onbinlerce işçinin ve emekçinin yaşadığı bir ilçede işçi ve emekçilerin yönetimde olması gerektiği düşüncesi, hak alma mücadelesi yürüten işçiler arasında tartışılmaya devam ediyor.

İşçilerle toplantı Eriş tekstil, Sera Tekstil, Lara Tekstil, Maktek, Klimasan gibi işyerlerinde çalışan işçilerle bu çerçevede toplantılar yapılıyor. Organizede bu dönem yaygınlık kazanan sendikalaşma mücadelesiyle beraber işten atılan, birçok hakkı elinden alınan işçiler de artık politika yapmaları gerektiği görüşünü savunuyor. İşçiler, hak alma mücadelesinde karşı karşıya geldikleri patronlarla aynı partiye oy veremeyeceklerini her fırsatta dile getiriyor. Örneğin Teksboy işçileri, bir ay boyunca fabrika önünde yürüttükleri mücadele süresince hangi partileri desteklememeleri gerektiği konusunda artık hemfikirler.

Direnişçi aday Daha önce GP'ye, AKP'ye, MHP'ye oy veren işçiler bu direnişten sonra yaptiklari toplantilarla "Demokratik Güçbirliği" için kendi aralarından bir aday belirlediler. Yine Klimasan işçileriyle yapılan toplantıda işçilerin yerel seçimlerde kendi programları etrafında birleşmeleri vurgusu yapıldı. Aynı şekilde aylardır sendikalaşma çalışmaları yürüten MAKTEK işçileriyle yapılan toplantılar sonucu, işçiler kendi aralarından birini belediye meclis adaylığına önerdiler. Çiğli'de bütün mahalleri kapsayacak şekilde 12 bölge ve bu bölgelerde seçim çalişmasi yürütecek yaklaşik 100 grup oluşturuldu. Herkesin kendi çevresine anlatarak başlayan çalişma, yapilan ev ve kahve toplantilarinda halk meclisi adylarinin belirlenmesiyle devam edecek. Güzeltepe'de geçtiğimiz hafta içerisinde 3 ayrı yerde yapılan toplantılarda emekçi kadınlarla sorunları tartışıldı. Güzeltepe'ye pazar yerinin kurulması, parkların yapılması, kadınların el yeteneklerini geliştirici kursların açılması kadınların taleplerinden sadece birkaçını oluşturuyor.

Hedefler anlatılıyor AKP ve CHP'ye karşi duyduklari öfkeden dolayi GP'ye oy vermeyi düşünen kadinlar, toplantilarin ardindan demokratik-halkçi belediyecilik anlayişinin işbaşina gelmesi için oy kullanacaklarini dile getirdiler. Yapilacak çalişmalarda bütün semtlerde ev - kahve toplantilari gerçekleştirilerek, bu toplantilardan halk meclisi adaylarinin belirlenmesi hedefleniyor. Çigli Ugur Mumcu Mahallesi'nde bütün muhtar adaylarıyla toplantı yapılarak program ve adayların birleştirilmesi için çalışmalar yapıldı. Küçük Çiğli gibi daha önce emekçiler arasında pek fazla siyasi çalışmanın yapılmadığı yerlerde halk tarafından sevilen insanlarla birebir görüşülüp, halkçı-demoratik belediyecilik anlayışının ne olduğu aktarılarak, bu anlayış etrafında gerekli birlikteliğin sağlanmasında bir hayli yol katedildi. Küçük Çiğli'deki bu kişiler yerel yönetim seçimlerinde güçbirliginin adayi Avukat Hasan Hüseyin Evin'in seçim çalışmalarına aktif olarak katılıyorlar.

CHP'li yönetime tepki Güçbirliğinde bulunan partilerle yapılan görüşmelerde de çalışmaların ortaklaştırılması ve belediye meclis üyeliklerinin beraberce belirlenmesi gerektiği noktasında bir anlayış birliği oluşturuldu. Şu anda CHP'li Tevfik Alyanak'ın başkanlığını yaptığı Çiğli Belediyesi ise en çok eleştileri alan yönetimlerin başında geliyor. Halkın yaşamını kolaylaştıracak belediye hizmetlerinin son derece yetersiz olduğu, belediye işçilerinin ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle her yıl günlerce süren grevlerin yaşandığı, bu nedenle çöp dağlarının oluştuğu Çiğli'de ulaşimda da birçok problem yaşaniyor. Tüm bunlarin yani sira kültürel ve sanatsal faliyetler noktasinda da son derece kisir bir görünümde olan Çigli'de bu durumun şu an belediyeyi elinde bulunduran CHP'nin oylarını azaltacağı hemen her kesim tarafından dillendirilen bir gerçek.


'Demokratik ve etkin bir muhtarlık için adayım'

Ulaş Emre Akşemsettin Mahallesi; 50 binin üzerinde nüfusu ve 27 bin seçmeni bulunan ilçenin en büyük mahallesi. Eyüp Yerel Seçim Platformu'nu oluşturan EMEP, DEHAP, SDP, ÖDP, ESP, EKB, Pir Sultan Abdal Dernegi Eyüp Şubesi, Devrimci Demokrasi ve Dayanişmaevleri yerel seçimlerde Akşemsettin Mahallesi muhtar adayi Mehmet Gerçek'i destekleyecek.

Birlikte ... "Bugüne kadar sadece rant kapısı olarak görülen muhtarlığı halkın denetimine açık hale getirmek istiyorum" diyen Mehmet Gerçek'e 'Neden aday oldunuz', sorusunu yönelttiğimizde şunları söylüyor, "Yönetim sisteminin en küçük birimi olan muhtarlık kurumunun; gerek kamu yönetiminin demokratikleşmesi gerekse sivil yaşamın sosyalleşmesi ve toplumda demokrasi kültürünün sokaktan başlayıp zenginleşmesi açısından çok önemli bir rolü olduğuna inanıyorum." Eyüp Yerel Seçim Platformu olarak 40'a yakın sorun tespit ettiklerini belirten Gerçek, bunların belli başlılarını şöyle sıralıyor: - Tam teşekküllü bir sağlık ocağı yok. - Gecekonduların bulunduğu bölgelerde büyük bir altyapı sorunu yaşanıyor. - Mahalledeki trafo kapasitesinin düşük olması nedeniyle sık sık elektrik kesintileri yaşanıyor. - Taksim ve Bakırköy gibi merkezlere otobüs hattı yok. - Yeşil alan ve gençlerin sportif ve kültürel etkinliklerde bulunulabileceği yerler yok.

Kurullar oluşturulacak Mehmet Gerçek muhtarlığı kazandıktan sonra sokak, yöre dernekleri, esnaflar, spor kulüpleri, okul-aile birlikleri, kadınlar ve gençlerin temsilcilerinin toplanmasıyla Mahalle Temsilciler Kurulu oluşturacağını dile getiriyor. Ayda bir toplanarak çalışma programı belirleyip hayata geçireceklerini anlatan Gerçek, temsilciler kurulunun altı ayda bir yapacağı halk kurultayında muhtarın çalışmalarının denetleyicisi olacağını da aktarıyor. Ayrıca semtte oturan doktor, öğretmen ve avukatların listesini çıkaracağını anlatan Gerçek, "Bu arkadaşlarimizin gönüllülük temelinde; okuma-yazma kurslari açmalarini, ücretsiz saglik taramasi yapmalarini, ya da hukuki bir sorun karşisinda vatandaşi bilgilendirmelerini saglamaya çalişacagim" diyor. Yerel seçim platformu içinde yer alan kurumlarla çalışma komisyonları oluşturduklarını ve mahalleyi bölgelere ayırdıklarını ifade eden Gerçek, "Var olan tüm sokak ve evleri dolaşip programimizi sunacak ve fikir alişverişinde bulunacagiz. Mahallemizi yaşanir bir yer yapmak, sorun ve eksiklikleri gidermek için görev bekliyorum " diyor.


Çalışkan muhtar yeniden aday

Ulaş Emre Bağcılar İnönü Mahallesi Muhtarı Ahmet Taşçı, 28 mart seçimlerinde yeniden aday olduğunu açıkladı. 1998'de Şişecam'dan emekli olan Taşçi, komşularinin ve mahallenin ileri gelenlerinin "hem zamanını değerlendirirsin, hem de bize yardımcı olursun" demeleri üzerine muhtar adayı olduğunu ve onların desteğiyle kazandığını söylüyor. Ahmet Taşçı yeniden aday olmasını da şöyle açıklıyor: "Daha önce Şişecam fabrikasinda sinifsal mücadelelerde bulunmuştum ve o zaman yaşadiklarimla bugün mahalleme gelen insanlarin yaşantilarini göz önüne getirdigimde bir çok benzerlik görüyorum. Şimdi onlarin gözü kulagi olmak, yardimci olabilmek beni mutlu ediyor ve bunu sürdürmek istiyorum."

'Kütüphane oluşturdum' Şimdiye kadar mahallede ne gibi hizmetlerde bulundunuz? sorusunu yönelttigimiz Taşçi, yaptiklarini şöyle anlatiyor; "Mahalle halkıyla otobüs tutarak İGDAŞ'a gidip doğalgaz için başvuru yaptık ve doğalgazın gelmesini sağladık. Sağlık ocağımız yoktu yine imza toplayarak sağlık ocağının kurulmasını sağladık. Dul, fakir, işe girmek için evrak isteyen insanlardan hiç ücret almadım. Kendi olanaklarımla, muhtarlığın içinde 3 bin kitaplık bir kütüphane oluşturdum." Yeniden muhtar olarak seçilirse yapacaklarını şöyle anlatıyor Taşçı: "Mahalle halkıyla bugüne kadar hep birlikte hareket ettim. Onlarda yaşanan sorunlara sahip çıkmaya başladılar. Bundan sonrada karşılıklı birbirimize destek olarak yoluma devam etmeyi düşünüyorum. Sokak ve mahalle komiteleri kuracağını da anlatan Taşçı, böylece meydana gelecek herhangi bir sorunun hemen tespiti yaparak çözmeye çalışacağım kurumlara iletip takipçisi olacağım."

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


"Reform" yerel yönetimlere
     özerklik getiriyor mu?H. Tarık Şengül* Kamu Yönetimi Reformu paketinin en önemli boyutu yerel yönetimlerin sorumluluklarını artırıyor olmasıdır. Bu çerçevede bazı çevrelerde belli bir iyimserlik içinde iki beklentinin ortaya çıktığı görülmektedir. Birincisi, yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin demokratikleşmeye hizmet edeceği varsayılmaktadır. İkincisi, yerel yönetimlerin, bu düzenlemeler sonucunda, merkezi yönetim karşısında daha özerk bir yapıya kavuşacağı öne sürülmektedir. Yerelleşmenin demokratikleşmeye hizmet edeceği düşüncesinin geri planında yerel yönetimlerin merkezi yönetim karşısında daha katılımcı yapılar olduğu varsayımı vardır. Oysa belediyelerin yakın geçmişteki pratiklerine bakıldığında, iktidardaki siyasi partiye yakın çıkar grupları belediyelerin uygulamalarında ve kaynak kullanımında oldukça belirleyici olurken, geniş halk kesimlerinin karar verme süreçlerinin tamamen dışında kaldığı görülmektedir. Bu nedenle, belediyelerin yetkilerinde ve kaynaklarında yapılacak iyileştirmeler bu birimlerde halihazırda güçlü olan kesimleri daha da güçlü hale getirecektir. Türkiye'nin yönetim yapısını önemli ölçüde ödünç aldığı Fransa'da 1980'li yıllarda gerçekleştirilen yerelleştirme merkezli reformların demokratikleşme hedefine hizmet etmesi bir yana, yerel güç odaklarının güçlenmesine yol açtığı birçok araştırmacı tarafından belirtmektedir.

Sermayeye av Yerelleşme sürecinin yerel birimleri merkezi yönetimler karşısında daha özerk ve güçlü hale getireceği varsayımı ise kendi içinde önemli bir tutarsızlığa işaret etmektedir. Yerelleştirme yaklaşımını savunanların temel varsayımı ulusal devletlerin eski işlevselliğini yitirdiği ve bu nedenle de yerel birimlerin önünde engel haline geldiğidir. Yerel birimlerin güçlendirilmesi ve bunun merkezi yönetimin güçleri budanarak yapılması kuşkusuz yerel özerkliği artırmaya yönelik bir manevradır. Ancak, hemen belirtmek gerekir ki, bu senaryonun sorması gereken soru, sadece yerel birimlerin merkezi yönetimler karşısındaki özerkliğinin artıp artmayacağı değildir. Yanıtlanması gereken asıl soru yerel birimlerin ulusötesi güçler (çokuluslu şirketler, Dünya Bankası, IMF, ulusötesi finans kuruluşları) karşısında ne derece özerk olacakları, ne derece kendi yerel birimlerine yönelik politikalar geliştirme gücüne sahip olacaklarıdır. Çünkü bu senaryoyu savunanlar ulusal devleti devreden çıkartırken, karşılarında muhatap olarak ulusötesi yeni emperyalist güçleri bulacaklardır. Ulusötesi sermayeyi temsil eden bu güçler ise yüzlerce küçük yerel birimi birbirine karşı kullanarak, emeği disipline etmeyi hedefleyen bir stratejiyi uygulamaya koymaya başlamışlardır. Yerelleşme eğilimini bu nedenle desteklemektedirler. Çok sayıda yerel birime yatırım yapma olanağına, küresel hareket gücüne sahip sermaye, yerel birimlere 'hanginiz bana daha ucuz emek gücü, ucuz hammadde, karşılıksız altyapı sağlarsanız oraya yatırım yaparım' diyecek, bu çerçevede yerel birimleri, maliyetinin emekçilere ödetildiği acımasız bir yarışın içine itecektir. Bu nedenle, yerel birimlerin özerkliğinin sınanması gereken düzey sadece merkezi yönetim değildir. Ulusötesi güçler karşısında yerel birimlerin özerkliğinin ne olacağı üzerinde durulması gereken önemli sorudur. Bu soruya olumlu yanıt vermek zordur. Küresel dolaşım serbestliği içindeki sermaye karşısında, gücü yerelle sınırlı birimlerin belli bir özerkliğe sahip olabileceğini söyleyebilmek zordur. Günümüzde birçok gelişmiş ülkenin çok sayıda yerel birimi sermayenin kendi birimlerini terk etmesi nedeniyle, dikkate değer çöküntüler yaşamakta, kendi olanaklarıyla itildikleri derin çukurdan çıkmayı başaramamaktadır.

Merkeze bağımlılık artacak Kaldı ki bugün gündemimizde olan Kamu Yönetimi Temel Kanunu ve onu izleyen diğer yasal düzenlemelerin yerel yönetimlere ne boyutta kaynak kullanımı sağlayacağı da belirsizdir. Devri öngörülen eğitim, sağlık, köy hizmetleri, kültür ve benzeri alanların hemen tamamına son yirmi yıl içinde kamu harcamalarından giderek daha az kaynak tahsis edilmektedir. Dünya Bankası-IMF kıskacında bu alanlara yapılan yatırımlar daha da azaltılmıştır. Bu nedenle, bu alanların yerel yönetimlere devri merkezi yönetim açısından akıllıca bir manevradır. Sınırlı bütçelerle bu alanların sorumluluğunu alan yerel yönetimlerin özerkliği artmayacak, merkezi yönetime kaynak açısından daha da bağımlı hale geleceklerdir. Söz konusu hizmetlerin yerine getirilmesinde karşılaşılan her başarısızlık ise yerel yönetimlerin hanesine yazılacaktır.

(*) Doç.Dr., ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü

ÖNCEKİ HABER

Kiraç seçimden ne bekliyor?

SONRAKİ HABER

TAYAD'lılara gözaltı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...