5 Şubat 2004 23:00

Türkiye'nin geleceği
   Kıbrıs'ta oynanıyor

Avrupa Komisyon Başkanı Romano Prodi, Türkiye'nin Avrupa modeline yakınlaşmak amacıyla gerçekleştirdiği ilerlemelerden "çok memnun". Türkiye'nin "Avrupa arzusunu"göz önünde bulunduracak olursak, Türk hükümetinin zamanında hazır olmak için mevcut çabalarını iki katına çıkaracağı büyük bir ihtimal dahilindedir. Ama bu yeterli olmayacaktır. Prodi, bunu Ankara'da tekrar dile getirdi: Kıbrıs sorunu, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım müzakerelerinin açılışı için bir şart olmamakla beraber, on yeni üye devletin Avrupa Birliği'ne girişinin resmi tarihi olan 1 Mayıs'tan önce adanın yeniden birleşmesi, "hepimiz için bir esin kaynağı olabilir". Esasen bir başka deyişle, adanın yeniden birleşmesi, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne "girişi için bir bilet" anlamına gelmiyorsa bile, adanın yeniden birleşmemesi halinde, Ankara'nın 1959'da açıkladığı ve 1999'da resmileşen amacına ulaşma ümidi hemen hemen yok gibi. En azından iki sebepten dolayı: Eğer Türkiye, bu şansı kaçırır ve Kıbrıs, bölünmüş bir ülke olarak Avrupa Birliği'ne girerse, kendilerini uzlaşmacı göstermek için artık hiçbir sebepleri kalmayacak olan Atina ve Lefkoşa, Türk katılımına vetolarını koyabilirler. Öte yandan Kıbrıs, toprağının bir kısmı (yani sadece Ankara tarafından tanınan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti – KKTC), Avrupa Birliği'ne katılmayı arzulayan bir başka ülkenin 30 bin askerince gayri meşru işgal edilmiş tek Avrupa ülkesi olacaktır. Avrupa hükümetleri için böyle bir durumu kabullenmek güç olacaktır ve onları "kulübün"kapılarını Türkiye'ye açmaya teşvik etmeyecektir. Erdoğan, tüm bunları biliyor ve Annan tarafından önerilen barış planını kabul etmeyi reddeden ihtiyar ve uzlaşmaz Rauf Denktaş üzerindeki baskıları bir yıldan beri artırdı. Acaba Denktaş ikna oldu mu?

Evrensel'i Takip Et