01 Şubat 2004 22:00

Mahalledeki çelişki...

Varlıkla yokluk arasındaki çatışmayı, fakirle zengin arasındaki derin uçurumu yansıtıyor Kültür Mahallesi. Yaklaşan yerel seçimler üzerine görüşmeye gittiğimizde tanıştık Kültür Mahallesi sakinleriyle ve her evde ayrı bir yoksulluk öyküsü ile karşılaştık. Kültür Mahallesi'nde sitelerin arasına sıkışmış bir çok gecekondu var ve orda yaşam sitelerdeki gibi değil.

Paylaş
Bursa Küçük Sanayii Sitesi sırtlarında bulunan Kültür Mahallesi'nde bir çok site kondularının arasına sıkışmış bir çok gecekondu vardır. Bu evler yanındaki siteler nedeniyle olsa gerek hayattan soyutlanmış gibi duruyor. Varlıkla yokluk arasındaki çatışmayı, fakirle zengin arasındaki derin uçurumu yansıtıyor Kültür Mahallesi. Bir mahalle sakini durumu şöyle somutlaştırıyor kendince, "Burası zengine göre dağ havasının hakim olduğu şehir merkezi ve gürültüden uzak, sakin bir yer. Böyle düşünmeleri normal onlar için. Ulaşım sorun değil, ısınmaları sorun değil, yolları sorun değil. Çünkü; onların yolları daha binaları inşaat halindeyken asfaltlanıyor ama bizim yollarımız yıllardır çamur deryası, halımızı soran eden yok!.." Mahallede sağlık ocağı yok, okul, 3-4 kilometre uzakta, yollar ise çamur içinde. Çocuklar, çamura bulanarak gidiyor okula. Şimdiyse kar kıyamet... Okula giden çocukların minik bedenleri dayanamıyor bu soğuğa. Yaklaşan yerel seçimler üzerine görüşmeye gittiğimiz zaman tanıştık Kültür Mahallesi sakinleriyle. Her evde ayrı bir yaşam öyküsü ile karşılaştık. Evine girdiğimiz bir kadın, eşi olmadığı için çekingen konuşuyor bizlerle ve ismini vermek istemiyor, eşi kızar diye. Eşinin inşaat işçisi olduğunu söylüyor. Ancak bu sektörde bir canlılık yok. Bu da kocasının işsiz olduğu anlamına geliyor. Bu kadın evlere temizliğe gidiyor. Borç içinde olduklarını ve ev kirasını ödemekte zorluk çektiklerini söylüyor. 2 çocuğu olduğunu ve onların önüne aş koymakta zorlandığını anlatıyor. Mahallelerinin her türlü hizmetten uzak olduğunu çok kötü şartlarda yaşadıklarını ama yanlarında duran sitelerin hiçbir sorunun olmadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürüyor; "Yıllardır çalışıyoruz ama hep aynı, değişen bir şey yok. Seçip başımıza getirdiğimiz kişiler bizlere karşı kayıtsızlar. Emekçiler insan yerine konulmak istiyor, fazlasını değil! Emekçilerin birleşmesi ve 'biz nasıl sizler için yoksak sizlerde bizim için yoksunuz' demeleri gerekiyor." Göç... Muş'un Ziyaret İlçesi'nden yaklaşık 15 yıl önce göçen bir Kürt ailesi, Karabaş ailesiyle tanışıyoruz. Bir çok sorunları olmasına rağmen sıcak bir selamla karşılıyorlar bizleri ve buyur ediyorlar içeri. Ülkede yoksulların yaşadığı bir çok olumsuzlukların motiflerinin bulunduğu bir ev burası. Köyleri helikopterle bombalanmış ve köyün hemen hepsi toplanıp kaçmak zorunda kalmış. 3 katlı bir binada 7 aile kalıyorlar. Oturduğu dairede ise 15 kişi yaşıyor. Hane sakinlerinin belirli bir işi yok. Ailede birkaç kişi çalışabiliyor. Erkekler bulurlarsa inşaat işine gidiyor, bayanlarsa küçük tekstil atölyelerine. Ne bir sigortaları olmuş nede her hangi bir güvenceleri. Evde atölyelerden getirdikleri peçetelerin fazla iplerini ve çapaklarını kesiyorlar ve 10 takımını yaptıkları zaman 1 milyon 600 bin lira kazanıyorlar. Yakacak parası bulamadıkları için küçük sanayideki marangozlardan talaş alıp ısınmaya çalışıyorlar. Evin içinde birçok küçük çocuk var. Bizimle konuşan 16 yaşındaki Hatice, Bursa'da doğup büyümüş. Konfeksiyon atölyesinde çalışıyor. Hatice okula gidememiş ve bunun ezikliğini duyuyor.

'Ayrım olmasın' Evin reisi olan Ahmet Karabaş, "Kürt ve Türk diye ayrım olmaması lazımdır. Ancak çok ayrım yapılıyor bizlere" diyor. Oturdukları evi 7 kardeş birlikte elde avuçta ne varsa birleştirip, yavaş yavaş yaptıklarını aktaran Karabaş, bu sene ev için, yol için kendisinden 1 milyardan fazla vergi aldıklarını dile getiriyor. Karabaş, kendisinden verginin hiç bir ayrım gözetmeksizin alındığını ama hiç bir hizmetin kendilerine sunulmadığını ifade ediyor. Karabaş'ın eşi olan Kudret Karabaş ise 'bir yandan peçeteleri kesiyor bir yandan da bizlerle konuşuyor yarım yamalak Türkçesiyle... Hiç bir sosyal güvencelerinin olmadığını hasta olduklarında bir yere gidemediklerini belirten Kudret Karabaş, "Elde yok avuçta yok ne yapalım" diyor. Maddi olanaksızlıklar yüzünden çocuklarını okula gönderemediklerini ifade eden Kudret Karabaş, bu yüzden çocuklarının eğitimsiz kaldıklarını belirtiyor.

ÖNCEKİ HABER

Colin's işçisinden patrona tepki

SONRAKİ HABER

Bağdat'ta bozgun

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...