26 Ocak 2004 23:00
Sendİkalar sınıf örgütüdür
GÜNÜN YAZILARI
Birleşik Metal-İş Sendikası'nın 16. Olağan Genel Kurulu'nda mevcut yönetimin tümüyle yenilenmesi yönünde oy kullandı. Böylece Birleşik Metal-İş'te "alışılmış" olan yaşandı: Yine iki liste çıktı ve yine muhalif liste kazandı.
Elbette bu durumu eski yöneticilerden birinin genel kurulda söylediği gibi "sendikanın üzerindeki lanet"e bağlamak gerçekçi değil. Zira giden her yönetim "uzlaşmacılık" ve "Birleşik Metal-İş'i metal işçileri için çekim merkezi haline getirememek" ile suçlandı. Yeni yönetimi oluşturan şube başkanları bu eleştirileri dile getirmekle birlikte, seçime bir program etrafında birleşerek girdi.
Program öz olarak sınıf sendikacılığını benimsemeyi, söz ve karar tabanındır ilkesini her alanda gerçekleştirmeyi, örgütlü ve örgütsüz metal işçilerine güven verip örgütlenme seferberliği başlatmayı vaad ediyor. Ancak yeni yönetim "kavgacı, uzlaşmaz ve törpülenmemiş kişiler" olarak algılanmaktan hoşnut değil.
Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu ile yeni yönetimin sendikal anlayışını ve geleceğe dönük planlarını konuştuk. "Sendikalar sınıf örgütüdür" diyen Serdaroğlu, sınıf sendikacılığının "astığı astık kestiği kestik olmak" değil "tabanın söz ve karar sahibi olması" anlamına geldiğini söylüyor.
Metal sektörü hakkında bilgi verir misiniz? - 600 bin civarında metal işçisinin örgütlülük düzeyi yüzde onları, yirmileri bulmaz. Ancak bu sektör örgütlülük açısından her zaman diğerlerine göre daha iyi bir noktada ve diğer sendikaları peşinde sürükleyebilen bir sektördür. Tarihte de Netaş ve Kavel gibi, grevlerin ilk başladığı sektör olmuştur. Ekonomik olarak baktığımızda ise olabilecek bir ekonomik krizden, inşaat ve tekstil gibi söktörlere göre daha oturmuş olduğu için, daha geç etkilenir.
Genel Kurul'da sınıf sendikacılığını esas aldığınızı bildirdiniz ve bir program ortaya koydunuz. Bu program nasıl bir yol gösterici olacak? - Türkiye sendikal hareketinde 1980 sonrası önemli bir deformasyon yaşandı. Bürokratik bir yapı oluşturuldu. Sendikacı arkadaşlar bir takım değerleri bir kenara bırakarak "çağdaş sendikacılık" gibi adlar altında uğraşlarını sürdürdüler. Deformasyonun önüne geçmek ve bu yapıyı kırmak için sendikaların silkinmesi ve asli görevlerine dönmesi gerekiyor. Sadece sendikaları ele geçirenlerin yapısından da değil, bu süreç içinde sermaye önemli bir atılım yaptı ve biz bunun gerisinde kaldık.
Peki sınıf sendikacılığını nasıl tanımlıyorsunuz? - Sendikalar sınıf örgütüdür. TİSK ve TÜSİAD bir sınıf örgütüdür. Sınıf için mücadele, solcu olmayı gerektirmez. Bu ayrımı iyi koymak gerekiyor. Sendikanın tüm kitlesi bu mücadelenin içinde olmalı. Emek sermaye çelişkisinden kaynaklanan sıkıntıyı farketmek zorunda. Sınıf sendikacılığından şunu anlıyoruz; tabanın söz ve karar sahibi olması, sendikanın şefaf ve katılımcı olması. Sınıf sendikacılığının "astığı astık kestiği kestik" olarak algılanmasını hoş karşılamıyorum. İşyerinde iyi ilişkiler varsa işçiler rahat hareket edecektir. Biz işçileri sadece fabrika sorununda değil toplumsal olaylarda da harekete geçirmek istiyoruz. Sistem içinde sınıfa karşı saldırılara karşı çıkacağız, ama işyerlerinde çatışmacı bir zihniyet içinde olmadığımızı belirtmek istiyorum.
Programınıza göre; örgütlenme temel hedeflerinizden. Genel kurulda eski yöneticiler "Şubeler örgütlendi de biz mi engelledik!" dediler. Genel merkez ile şubeler arasında nasıl sıkıntılar vardı? Bu sıkıntıları nasıl aşacaksınız? - Örgüt içi ve dışındaki işçilere güven verildiği zaman örgütlenmenin önü kendiliğinden açılır. Eski yönetimle de bir güven sorunu vardı. Genel kurulun ardından ise bir güven ve heyecan oluştu. Daha önce sıkıntı yaşayan pek çok arkadaşımız sendikanın büyümesi için çaba göstereceğini söylüyor. Örgütlenmenin koordineli yapılmaması ise başka bir neden. Sonuçta sendikalar merkezi olarak yönetilir; vücudu yöneten beyindir. Bunun yanı sıra yasal engeller nedeniyle örgütlenmeyi başarılı bir şekilde tamamlayamadık.
Peki yasal engelleri nasıl aşmayı düşünüyorsunuz? - Sen neye hazırsan o da senin için hazırdır! Programımızda böyle yazdık. İşçiler yasaların düzeltilmesi konusunda bizim öncülüğümüzde, bizim yol açmamız durumunda yeterli çaba içinde olacaklar mı? O zaman bazı şeyler değişebilir. Tabanı suçlamak için söylemiyorum ama Türkiye'de özellikle çalışanlarda bir kanıksama, reaksiyon göstermeme var. Bu kadercilik sendika yöneticilerinin ataleti ile birleşince olumsuz yasalar püskürtülemiyor. İlk önce bilinç düzeyinin yükseltilmesi ve insanlara yaşanacak olumsuzlukların yeteri kadar anlatılması gerekiyor.
İş Yasası henüz yasalaşmadan MESS sözleşmelerinde kabul edilmişti. Tabanda buna karşı tepki vardı. Hatta Türk Metal'in imzaladığı sözleşmelere aynen imza konulması nedeniyle "fotokopi sendikacılığı" kavramı ortaya çıktı. Birleşik Metal-İş'in grup sözleşmelerinde bundan sonraki tavrı ne olacak? - Bizimle ilgili farklı şeyler söylendi. "Törpülenmemiş", "yola gelmeyen sendikacılar"... Bu çok çevrede rahatsızlık yarattı. Sanki sendika dışından gelmişiz gibi olumsuz şeyler söylendi. En az 10 yıldır yöneticlik yapmış kişileriz. İşverenle ilişkilerde işleri iyi yürüten insanlarız ama merkeze aday olunca böyle bir sorunun çıkabileceği gibi bir hava yaratıldı. Biz endüstriyel ilişkilerin ne olduğunu, sendikanın gücünü ve fabrikadaki işçilerin neleri yapılabileceklerini bilen insanlarız. Geçmiş dönem sözleşmesi açısından kimseyi suçlayamayız. Bazı şeylere karşı çıkıldı ama kaynağı ne olursa olsun işyeri komitesindeki arkadaşlarımızdan "grev yapılmasın" kararı çıktı. Özne konumundakiler senin gibi düşünmüyorsa sonunda hem ağladık hem imzaladık. Sınıf sendikacılığı tabanın söz ve karar sahibi olması, kadroların harekete geçmesi ise bunları yapacağız. İşçiler ne talep ediyorsa bu istenecek. Nereye kadar mücadele edilecekse ve nerede bitirilecekse birlikte belirlenecek. MESS'le ilgili çalışmalarımızı şimdiden başlatacağız.
Esnek çalışma metal işkolunda yaygın bir uygulama. Buna karşı nasıl bir çalışma yürüteceksiniz? - Sendika olarak temel hedefimiz niceliksel ve niteliksel olarak bir yere gelmek. Bunun temel koşulu örgütlenmek. Örgütsüz işyerlerinde beğenmediğimiz yasayı bile aşan olumsuz uygulamalar hayata geçiyor. Esnek çalışma ile ilgili olarak da bize yansıyan olumsuzlukları değerlendiriyoruz. Buna maruz kalınan yerlerde neler yapılacağıyla ilgili genel ve fabrika düzleminde eğitim çalışmaları yapacağız.
Programınızda emekten yana partilerle işbirliği yapılacağından bahsediliyor. Yerel seçimler yaklaşıyor ve yerellerde oluşturulan platformlar var. Seçimlerde sendikanın tavrı ne olacak? - Bireysel görüşümü arzedeyim. Mesela Gebze'de yaşanan olumsuzluklara karşı bir çalışma yürüttük. Alternatif bir yapı oluşturalım ve tek bir çatı partisi altında birleştirilem dedik. Maalesef bazı partilerden arkadaşların sekter tavırları nedeniyle başaramadık ve bu organizasyon dağıldı. Ancak oluşturalacak yapıların desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu yapılar güçlü olmalıdır ve bu güç ancak ittifaklarla sağlanabilir. Ama şu anda sendika olarak bir deklarasyon yayınlamamız söz konusu değil.
Metal sektörü hakkında bilgi verir misiniz? - 600 bin civarında metal işçisinin örgütlülük düzeyi yüzde onları, yirmileri bulmaz. Ancak bu sektör örgütlülük açısından her zaman diğerlerine göre daha iyi bir noktada ve diğer sendikaları peşinde sürükleyebilen bir sektördür. Tarihte de Netaş ve Kavel gibi, grevlerin ilk başladığı sektör olmuştur. Ekonomik olarak baktığımızda ise olabilecek bir ekonomik krizden, inşaat ve tekstil gibi söktörlere göre daha oturmuş olduğu için, daha geç etkilenir.
Genel Kurul'da sınıf sendikacılığını esas aldığınızı bildirdiniz ve bir program ortaya koydunuz. Bu program nasıl bir yol gösterici olacak? - Türkiye sendikal hareketinde 1980 sonrası önemli bir deformasyon yaşandı. Bürokratik bir yapı oluşturuldu. Sendikacı arkadaşlar bir takım değerleri bir kenara bırakarak "çağdaş sendikacılık" gibi adlar altında uğraşlarını sürdürdüler. Deformasyonun önüne geçmek ve bu yapıyı kırmak için sendikaların silkinmesi ve asli görevlerine dönmesi gerekiyor. Sadece sendikaları ele geçirenlerin yapısından da değil, bu süreç içinde sermaye önemli bir atılım yaptı ve biz bunun gerisinde kaldık.
Peki sınıf sendikacılığını nasıl tanımlıyorsunuz? - Sendikalar sınıf örgütüdür. TİSK ve TÜSİAD bir sınıf örgütüdür. Sınıf için mücadele, solcu olmayı gerektirmez. Bu ayrımı iyi koymak gerekiyor. Sendikanın tüm kitlesi bu mücadelenin içinde olmalı. Emek sermaye çelişkisinden kaynaklanan sıkıntıyı farketmek zorunda. Sınıf sendikacılığından şunu anlıyoruz; tabanın söz ve karar sahibi olması, sendikanın şefaf ve katılımcı olması. Sınıf sendikacılığının "astığı astık kestiği kestik" olarak algılanmasını hoş karşılamıyorum. İşyerinde iyi ilişkiler varsa işçiler rahat hareket edecektir. Biz işçileri sadece fabrika sorununda değil toplumsal olaylarda da harekete geçirmek istiyoruz. Sistem içinde sınıfa karşı saldırılara karşı çıkacağız, ama işyerlerinde çatışmacı bir zihniyet içinde olmadığımızı belirtmek istiyorum.
Programınıza göre; örgütlenme temel hedeflerinizden. Genel kurulda eski yöneticiler "Şubeler örgütlendi de biz mi engelledik!" dediler. Genel merkez ile şubeler arasında nasıl sıkıntılar vardı? Bu sıkıntıları nasıl aşacaksınız? - Örgüt içi ve dışındaki işçilere güven verildiği zaman örgütlenmenin önü kendiliğinden açılır. Eski yönetimle de bir güven sorunu vardı. Genel kurulun ardından ise bir güven ve heyecan oluştu. Daha önce sıkıntı yaşayan pek çok arkadaşımız sendikanın büyümesi için çaba göstereceğini söylüyor. Örgütlenmenin koordineli yapılmaması ise başka bir neden. Sonuçta sendikalar merkezi olarak yönetilir; vücudu yöneten beyindir. Bunun yanı sıra yasal engeller nedeniyle örgütlenmeyi başarılı bir şekilde tamamlayamadık.
Peki yasal engelleri nasıl aşmayı düşünüyorsunuz? - Sen neye hazırsan o da senin için hazırdır! Programımızda böyle yazdık. İşçiler yasaların düzeltilmesi konusunda bizim öncülüğümüzde, bizim yol açmamız durumunda yeterli çaba içinde olacaklar mı? O zaman bazı şeyler değişebilir. Tabanı suçlamak için söylemiyorum ama Türkiye'de özellikle çalışanlarda bir kanıksama, reaksiyon göstermeme var. Bu kadercilik sendika yöneticilerinin ataleti ile birleşince olumsuz yasalar püskürtülemiyor. İlk önce bilinç düzeyinin yükseltilmesi ve insanlara yaşanacak olumsuzlukların yeteri kadar anlatılması gerekiyor.
İş Yasası henüz yasalaşmadan MESS sözleşmelerinde kabul edilmişti. Tabanda buna karşı tepki vardı. Hatta Türk Metal'in imzaladığı sözleşmelere aynen imza konulması nedeniyle "fotokopi sendikacılığı" kavramı ortaya çıktı. Birleşik Metal-İş'in grup sözleşmelerinde bundan sonraki tavrı ne olacak? - Bizimle ilgili farklı şeyler söylendi. "Törpülenmemiş", "yola gelmeyen sendikacılar"... Bu çok çevrede rahatsızlık yarattı. Sanki sendika dışından gelmişiz gibi olumsuz şeyler söylendi. En az 10 yıldır yöneticlik yapmış kişileriz. İşverenle ilişkilerde işleri iyi yürüten insanlarız ama merkeze aday olunca böyle bir sorunun çıkabileceği gibi bir hava yaratıldı. Biz endüstriyel ilişkilerin ne olduğunu, sendikanın gücünü ve fabrikadaki işçilerin neleri yapılabileceklerini bilen insanlarız. Geçmiş dönem sözleşmesi açısından kimseyi suçlayamayız. Bazı şeylere karşı çıkıldı ama kaynağı ne olursa olsun işyeri komitesindeki arkadaşlarımızdan "grev yapılmasın" kararı çıktı. Özne konumundakiler senin gibi düşünmüyorsa sonunda hem ağladık hem imzaladık. Sınıf sendikacılığı tabanın söz ve karar sahibi olması, kadroların harekete geçmesi ise bunları yapacağız. İşçiler ne talep ediyorsa bu istenecek. Nereye kadar mücadele edilecekse ve nerede bitirilecekse birlikte belirlenecek. MESS'le ilgili çalışmalarımızı şimdiden başlatacağız.
Esnek çalışma metal işkolunda yaygın bir uygulama. Buna karşı nasıl bir çalışma yürüteceksiniz? - Sendika olarak temel hedefimiz niceliksel ve niteliksel olarak bir yere gelmek. Bunun temel koşulu örgütlenmek. Örgütsüz işyerlerinde beğenmediğimiz yasayı bile aşan olumsuz uygulamalar hayata geçiyor. Esnek çalışma ile ilgili olarak da bize yansıyan olumsuzlukları değerlendiriyoruz. Buna maruz kalınan yerlerde neler yapılacağıyla ilgili genel ve fabrika düzleminde eğitim çalışmaları yapacağız.
Programınızda emekten yana partilerle işbirliği yapılacağından bahsediliyor. Yerel seçimler yaklaşıyor ve yerellerde oluşturulan platformlar var. Seçimlerde sendikanın tavrı ne olacak? - Bireysel görüşümü arzedeyim. Mesela Gebze'de yaşanan olumsuzluklara karşı bir çalışma yürüttük. Alternatif bir yapı oluşturalım ve tek bir çatı partisi altında birleştirilem dedik. Maalesef bazı partilerden arkadaşların sekter tavırları nedeniyle başaramadık ve bu organizasyon dağıldı. Ancak oluşturalacak yapıların desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu yapılar güçlü olmalıdır ve bu güç ancak ittifaklarla sağlanabilir. Ama şu anda sendika olarak bir deklarasyon yayınlamamız söz konusu değil.
Evrensel'i Takip Et