29 Aralık 2003 22:00

İki farklı alışveriş

Halkın alım gücünün her geçen gün azaldığı, "Piyasalarda iyileşme var. Her şey daha iyiye gidiyor" sözlerinin sadece lafta kaldığı, bütçeden eğitime ve sağlığa ayrılan payın biraz daha azaldığı, baskı ve şiddetin arttığı bir yıl daha geride kalmak üzere. Halk için geride kalan yıla binbir küfürün sallandığı, yeni gelecek olan yılın yeni sorunlara gebe olmasının yanı sıra, "artık adettendir" denilerek "İnşallah yeni yılda şöyle olur...Böyle olur..." sözlerinin sarfedildiği gece, yani "yılbaşı" gecesi geldi çattı. Herkes "aynı yılı" karşılıyor olmasına rağmen, bu gecenin kutlanış şekli elbetteki farklı oluyor.

Bol alternatifli eğlence Parası olanlar için şimdiden birbirinden çok yıldızlı otellerin, lokantaların, barların ve yurtdışı tatillerinin rezervasyonları çoktan doldu bile. Ee ne de olsa yeni yıl onlar için, oturdukları yerden daha fazla para kazanmak anlamına geliyor. Onun için yeni yıla ne kadar mutlu, neşeli ve bol eğlenceli girerlerse, işleri o kadar rast gider. Hakları tabii ki! Yoksullar ise, tıpkı bayramlarda olduğu gibi, alacak kuruyemişini, kolasını, geçecek televizyonun karşına (tabi varsa) basacak kumandanın düğmelerine, o kanal senin bu kanal benim zaplayacak! Nasıl olsa, onlar için haftalar önceden değişik değişik "yılbaşı eğlence programları"nı hazırlandı. Sağolsun ülkenin ve dünyanın "yıldızlarını" halkın evlerine getirmek için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadılar. Alternatif bol yani! İstedikleri şarkıcıyı evlerine misafir edebilirler!

'Altı ay çalışmak lazım' Bu gecenin hazırlık, yani alışveriş aşaması da birbirinden farklı olmak zorunda haliyle! Biz de alışverişleri yerinde görelim diyerek, İstanbul'un iki ayrı semtinde bulunan alışveriş merkezlerini dolaştık; Levent'teki Akmerkez ve Metro City ile Eminönü'de bulunan Mahmutpaşa. Akmerkez ve Metro City içeri girdiğimizde şatafatlı ışıkları, çam ağaçları ve yanar döner cinsinden ışıkların bulunduğu vitirinleriyle, müşterilerini bekliyordu. Ancak birkaç gün önce İstanbul Emniyeti tarafından yapılan bomba ihbarı, sanki buralara olan ilgiyi azaltmış gibiydi. Daha önce gidip görmedik ama, televizyonlardan takip ettiğimiz kadarıyla yılın bugünlerinde tıklım tıklım olması gerekiyormuş. Neyse, hınca hınç olmasa da yine de dolu denilebilirdi. Ellerinde alışveriş poşetleriyle oradan oraya koşuşturan insanlar vardı. Poşetlerin üzerinde yazan mağazalardan birinin vitrinlere baktık. Reklama girmesin diye adını veremiyoruz. İşte bu mağazanın vitrininden birkaç ürünün fiyatı: Mont: 1 milyar 145 milyon, triko: 295 milyon, pantalon: 154 milyon, polo: 215 milyon, toplam: 1 milyar 800 milyon. Yani, asgari ücret üzerinden hesaplarsak, bu takımı giymek için yemeden içmeden, 6 ay çalışmak gerekiyor. Bir de düşünün; bu ülkede asgari ücretin 375 milyon olmasını fazla bulan "Bakan"lar var.

'Yılbaşı bizim neyimize' Bu alışveriş merkezlerinde çok fazla durmanın sağlığa (akıl ve ruh) zararlı olacağını düşünerek vurduk kendimizi, halkın büyük çoğunluğunun gerçek alışveriş mekanı olan Eminönü'ne. Ancak alışveriş için bu mekanı tercih edenlerin çoğu, bu sefer elleri boş döndü. Vatandaş, tezgâhlarda bulunan malların fiyatlarının yüksekliğinden şikayetçiydi. Esnaf ise satış yapamamaktan. Yanına sokularak satışların durumun sorduğumuz kazak satıcısı Muharrem Elmas, "Trafikte lüks arabadan geçilmiyor. Biz burada 5-10 milyona kazak satıyoruz alan yok. Nereye kadar gider bu böyle" diye konuştu. Ev hanımı olduğunu öğrendiğimiz Zeliha Katırcı ise yılbaşı gecesini nasıl geçireceğini anlattı, "Yılbaşı kutlamak bizim neyimize oğul, biz ekmek derdindeyiz. Yılbaşı gecesi Allah ne verdiyse, yiyip oturacağız ailece." Başörtüsü satan Emine Özata ise "Para mı var yılbaşı kutlayalım? Kocam işsiz ben de burada bunları satıyorum. Ben istemez miyim çocuklarımı sevindireyim? Kazandığımız parayla ancak karnımızı doyuruyoruz" diyerek özetliyor durumunu. Milyarder işportacı! Geçtiğimiz haftalarda bu mekandaki işportacıların kazandığı parayla ilgili haber yapan bir gazeteye atıfta bulunanan Hakan Temel, "Ayda 100-150 milyon kazanıyoruz. Polis-zabıta göz açtırmıyor. Sabahtan beri bir ton mal aldılar. Şimdi yine gelirler. O haberden sonra baskı iyice arttı. Güya biz 3,5 milyar para kazanıyormuşuz. O kadar para kazansak burada işimiz ne? Gider iş kurarız kendimize. Bitirmeye çalışıyorlar burayı" diye konuştu. Tüm bu gözlemlerimiz bize gösterdi ki, işporta tezgâhlarından bile alışveriş yapamayan yoksulları, bir öncekinden daha da zorlu bir yıl bekliyor. Diğerleri için mi? Onlar açısından sorun yok, baksanıza her sene tıklım tıklım dolduruyorlarmış mega, hiper, multi alışveriş merkezlerini...

Evrensel'i Takip Et