30 Eylül 2011 11:00

Meclisin ‘savaş ve barış’ sınavı

Sultan Özer

Öte yandan, sınır ötesi operasyonu bir yıl süreyle uzatan tezkerenin kara harekatı ve Suriye’ye müdahaleyi de kapsayacak olması çatışmalı ortamın savaş boyutuna yükselebileceği tehlikesini de içeriyor. Yeni anayasa, Kürt sorununun nasıl çözüleceği, ülkenin KHK’lerle yönetilmesi, HES’ler, giderek savaş ve rantın kaynağı haline dönen bütçe, çatışmacı bir söylemi içeren politika, giderek artan işsizlik gibi Mecliste çözüm bekleyen sorunların belli başlıları.

BLOK VEKİLLERİ YEMİN EDECEK

Meclis bugün yapılacak açılış töreni ile yeni yasama dönemine başlayacak. Meclis Başkanı Cemil Çiçek ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuşmaları ile açılacak olan Mecliste daha sonra Meclisi boykot eden Emek, Demokrasi, Özgürlük Bloku milletvekilleri yemin edecekler.

İLK İCRAAT TEZKERE

Meclisin, açılışının ardından ilk icraatı ise Türk Silahlı Kuvvetlerine sınır ötesi harekat yetkisini bir yıl süreyle uzatan tezkere olarak. Halen bu yetkiyi elinde bulunduran ve TSK’nın da uyguladığı sınır ötesi harekatın süresi 17 Ekimde doluyor. Sürenin uzatılmasını içeren Başbakanlık Tezkeresi Meclise gönderildi. Meclisin açılmasının ardından görüşülecek olan tezkerenin AKP, CHP ve MHP’nin oylarıyla geçmesi ve sürenin uzatılması bekleniyor. Kara harekatının da sık sık gündeme geldiği; NATO ve ABD’nin isteği doğrultusunda Türkiye’nin Suriye’ye olası bir müdahalesi de düşünüldüğünde bu tezkere, sınır ötesi operasyonu da aşıp, açıkça bir savaş kararı olacak gibi gözüküyor.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

Yeni Meclisin gündemindeki en önemli konulardan biri de anayasa değişikliği. Halen, kimi değişikliklere rağmen 12 Eylül Anayasası ile yönetilen Türkiye’de her kesimden yükselen “Bu anayasa değişsin” talebi doğrultusunda yeni anayasa çalışmaları başladı. Ancak 12 Eylül 2010’da referanduma giden değişiklikte olduğu gibi AKP Hükümeti “Dediğim dedik” bir politika mı izleyecek, yoksa her kesimin görüş ve önerilerini dikkate alarak bir anayasa değişikliği mi yapacak önümüzdeki süreçte belli olacak. Ancak belli olan; onca değişikliğe rağmen darbenin ruhunun egemen olduğu 12 Eylül anayasasının halen yürürlükte olduğu.

DARBEYE KARŞI! AMA...

“Darbelere karşıyım” diyen AKP Hükümetini ve Meclisi bekleyen başka bir sınav da, TSK’nın İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesini değiştirip değiştirmeyeceği. Başta 12 Eylül darbesi olmak üzere darbelere zemin hazırlayan bu madde kaldığı sürece, “darbelere karşı” olma söyleminin bir anlamı da kalmayacak.

KÜRT SORUNU ÇÖZÜLECEK Mİ?

Bir yandan, “KCK” veya çeşitli adlar altında Kürt siyasetçilerine, belediye başkanı ve sendikacılara yönelik operasyonlar sürerken, bir yandan da çatışmaların giderek artması, her gün gelen ölüm haberleri Kürt sorununu çok daha güncel hale getirdi. AKP Hükümeti ve Başbakan Erdoğan’ın “açılım”lardan sonra “Kürt sorunu yoktur, Kürt vatandaşların sorunu vardır” söylemi ve bu doğrultuda artan baskı, gözaltı ve tutuklamalar çatışmaları daha da artırdı. Yeni anayasa çalışmalarının bu sorunun demokratik, barışçıl yönde çözümünü getirmesi için BDP ve Blok vekilleri çaba harcayacak ancak, AKP’nin yaklaşımı daha belirleyici olacak.

Blok vekillerinin Meclise gelip yemin etmemesinin en önemli nedenlerinden olan, Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi ve halen seçilmiş milletvekilinin tutukluluğunun sürmesi de yeni dönemin en önemli ve tartışılacak sorunlarından biri olmayı sürdürecek.

KOMŞULARLA ÇATIŞMALI SÜREÇ

AKP Hükümeti, sadece Kürt sorunu konusunda çatışmalı bir politika izlemiyor; başta Libya, Suriye ve muhaliflerin diktatörlüklere karşı sesini yükselttiği tüm ülkelerde NATO ve ABD’nin politikaları doğrultusunda hareket ediyor. Buna İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs, İran da eklendiğinde AKP’nin “komşularla sıfır sorun” politikası şimdiden “komşularla çatışmalı sürece” dönüşmüş durumda. Bu konunun Mecliste gündeme nasıl geleceği de yine kamuoyunun merak ettiği konular arasında.

ÖZAL’IN 2.5 BASINI TEKELLEŞİYOR

Dönemin Başbakanı Turgut Özal, “2.5 basın”dan söz ediyordu. Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AKP Hükümeti ise işbaşında olduğundan beri “2.5 basını” tekleştirmeye, tümünü güdümü altına almaya çalışıyor. Bu doğrultuda, muhalif tüm basın kuruluşları ve gazeteciler hedef alınırken, Türkiye, basın ve ifade özgürlüğü engelleri ve tutuklu gazeteciler açısından dünyada birinci sıraya yerleşmiş durumda. Gazetecilere Özgürlük Platformu ve platformun bileşeni basın örgütlerinin TCK’nın demokratikleştirilmesi, Terörle Mücadele Yasası’nın kaldırılması yönündeki talepleri ise iktidar tarafından “duyulmuyor.”

SORUN ÇOK, ÇÖZÜM YOK!

2012 yılı bütçesi, cari açığın giderek artması, Japonya’daki depremin ardından birçok ülkenin geri adım atmasına rağmen Türkiye’nin hâlâ ısrar ettiği nükleer santral konusu, büyük bir çevre tahribatını da beraberinde getiren ve her yörede, yöre halkının direnişleri ile karşılaşan hidroelektrik Santralleri (HES), kadın cinayetlerinin katliam boyutlarına yükselmesi, kadına yönelik taciz ve tecavüzlerin, şiddetin giderek artması, işçi ve emekçilerin giderek daha fazla yoksullaşması, işsizliğin daha da derinleşmesi, her alanda artan yolsuzluk, eğitim ve üniversite sorunları  Mecliste çözüm bekleyen sorunların başında geliyor.

Daha şimdiden Meclis, Mecliste çoğunluğu oluşturan AKP Hükümeti bir yol ayrımında olacak, milyonların, işçi ve emekçilerin; Kürt ve diğer ezilenlerin, barışın Meclisi mi olacak, yoksa daha çok kan ve gözyaşı, yoksulluk, yolsuzluk getirecek uygulamalara mı sahne olacak? (Ankara/EVRENSEL)


BARAJLI SİSTEM SÜRÜYOR

Siyasi Partiler ve Seçim yasalarındaki antidemokratik hükümlerin sürüyor olması da yine AKP’nin ve Meclisin önündeki sorunlardan biri. Özellikle yüzde 10 barajının sürmesi halkın seçme, temsilcisini TBMM’ye gönderme hakkının önündeki en önemli engellerden biri. Buna bir de Hazine yardımının üç parti ile sınırlı olması, bağımsız adaylara getirilen güçlükler de seçim sisteminin ne kadar “demokratik” olduğunun göstergeleri.


KHK’LERLE DEVLETİ YAPILANDIRIYOR

Hükümet, seçimlerden önce altı ay süreyle aldığı kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarma yetkisi doğrultusunda Meclisi devre dışı bırakarak, devleti yapılandırmayı sürdürüyor. Meclise gönderse günler belki haftalar sürecek ve çok tartışmalar yaratacak düzenlemeleri KHK ile gerçekleştiren AKP, bu düzenlemeler ile adeta devleti yeniden dizayn ederek; bakanlıkları birleştiren, bakan yardımcılıkları getiren, sağlık, eğitim ve yargı alanında istediği yasaları kolaylıkla çıkarıyor. Bu doğrultuda imam hatip ve kur-an kursu yaş sınırını kaldırmak, teşkilat yasaları, anayasa mahkemesinin birkaç kez iptal ettiği Tam Gün Yasası, tepkiler nedeniyle TBMM gündeminde bekleyen ve kadük Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı gibi düzenlemeler hep KHK olarak düzenlendi. CHP ise bu KHK’lerden Çevre ve Şehircilik, Avrupa Birliği, Milli Eğitim, Adalet, Gıda, Tarım ve Hayvancılık, Ekonomi bakanlıklarının teşkilat ve görevlerini düzenleyen KHK’ların iptali için Anayasa Mahkemesine iptal başvurusu yapacak.


GÜL NELERE DEĞİNECEK?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Benim önemli konuşmalarım Meclis açılışında yaptığım konuşmalardır” sözleriyle önemine dikkat çektiği açılış konuşmasını, bugün TBMM’nin özel oturumunda yapacak.  Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Gül’ün konuşmasında, yeni anayasa süreci geniş yer bulacak. Cumhurbaşkanı Gül, süreçle ilgili düşüncelerini, telkinlerini, içerik, usul ve yöntem açısından dile getirecek. Gül, konuşmasında hukukun üstünlüğünü de vurgulayacak.

Cumhurbaşkanı Gül’ün, konuşmasında yer bulacak bir diğer başlık ise son dönemde artan çatışmalar, bu çatışmalarda yaşanan ölümler ve ‘terörle mücadele’ adı altında sürdürülen
politikalar olacak.

Gül’ün Türkiye ekonomisiyle ilgili görüşlerini de aktaracağı belirtiliyor.  Türkiye-AB ilişkileri ve dış politika Cumhurbaşkanı Gül’ün konuşmasında yer vereceği başlıklar arasında olacak. Gül, özellikle “Arap Baharı” sürecinde Türkiye’nin üstlendiği rolü ve bölgede yaşanan gelişmelere ilişkin tutumunu değerlendirecek. (ANKARA)

Evrensel'i Takip Et