4 Ekim 2003 21:00

İNSANLIK SUÇLARI!

Hakkâri'nin Çukurca İlçesi'ne bağlı Ertoş Beldesi'nden 1995 yılında göç eden ve valilik tarafından Şerefiye Mahallesi'nde bulunan veterinerlik ahırlarına yerleştirilen toplam 90 nüfuslu 11 ailenin yaşam koşulları tüyler ürpertiyor. Ortalama 15 kişini kaldığı oda şeklindeki ahırlar, hem mutfak hem de yatak odası olarak kullanılıyor. Tuvalet ihtiyacı ise ahırların yan tarafında bulunan, barakadan yapılmış yerlerde gideren aileler, su ihtiyacını da sadece bir musluktan gidermeye çalıyor. Sürekli su kesintisiyle karşılaşan aileler, bidonlarla su taşımak zorunda kalıyor. 8 yıldan beri yaşadıkları drama isyan eden aileler açlıkla da karşı karşıya. İşsizliğin hâkim olduğu kentte erkekler yıllardır işsiz dolaşırken, kadınlar gündelik temizliğe giderek, ekmek parası kazanmaya çalışıyor.

Yaşamdan bir beklentim yok Ahırda yaşayan kadınlardan Fatma Dayan, yaşadıkları dramı şu sözlerle özetliyor: "İş bulabildiğim zaman evlere temizliğe gidiyorum; hasta olduğum için temizlik yaptıktan sonra çok rahatsızlanıyorum. Doktara gidecek param yok, o yüzden hastalığımın kendiliğinden geçmesini bekliyorum. Çalışmak zorundayım, 5 tane çocuğum var. Eşim işsiz; ben de çalışmazsam çocuklarım aç kalır. Ailenin tüm kadınları benimle aynı durumda hepimiz hastayız. Kendimizi artık düşünmüyoruz, çocuklarımız için yaşıyoruz. Dışarıdaki hayat bize çok yabancı; bizim yaşamımız sadece bu ahırlarla sınırlı. Artık yaşamdan bir beklentim yok."

Kadın olmanın farkını unuttuk Çocuk bakıcılığı yaparak ailesini geçindirmeye çalıştığını belirten Nazlı Duman ise, kadın olmanın verdiği özel durumları çoktan unuttuklarını anlatıyor; "Kadınların özel yanları ve koşulları vardır; biz bunları çoktan unuttuk. Tek odanın içerisinde 15 kişi kalıyoruz. Kendimize ait hiçbir yaşamımız yok. Kadının özel olması gereken işleri vardır. Bizim artık kadın yanımız kalmadı. Köyümüzdeyken çok mutluyduk her şeyimiz vardı. O zamanlar her şey çok farklıydı; buraya geldikten sonra tüm yaşamımız alt üst oldu. Tek odanın içerisinde yaşamaya çalışıyoruz, artık kendimizi düşünmüyoruz; çocuklarımız için yaşıyoruz. Okula giden çocuklarımızın kitaplarını alamıyoruz, onlar da okulu bırakmak zorunda kalıyor. Bu da bizi çok üzüyor. Ben bir öğretmenin çocuğuna bakıyordum; onun da tayini çıktı, buradan gitti. O yüzden ben de işsiz kaldım. Bazen iş bulunca gündelik işlerde çalışıyorum, temizlik yapıyorum ya da halı yıkıyorum. Bu hayatı yaşmak çok zor; ama başka bir seçeneğimiz de yok."

Evrensel'i Takip Et