25 Eylül 2011 12:24

MSF’de ‘Arap Baharı’

“İnsanlık için, kapitalizme ve sömürüye karşı, özgürlük kazanacak” sloganıyla düzenlenen  MSF kapsamında ‘Arap Baharında İşçi ve Sendikal Hareketin Rolü-Ortadoğu Emek Ağı İhtiyacı ve Olanakları’adlı panel yapıldı. Munzur Salonu’nda gerçekleşen panele KESK Genel Başkanı Lami Özgen, Petrol-İş Genel Örgütleme Sekreteri Nimettullah Sözen, Mısır CTUWS Temsilcisi Adel Zekeriya, Fas sendika temsilcilerinden (Forum of Alternahves South) Hamouda Soubhi, Ürdün Günlük İş Hareketi Sözcüsü Mohammad Sneed konuşmacı olarak katıldı.

MISIR DEVRİMİNDE SENDİKACILARIN ROLÜ

Etkinlikte konuşan Mısır CTUWS Temsilcisi Adel Zekeriya, Mısır'da yaşanan ayaklanmada sendikacıların rolüne dikkat çekti. Zekeriya, “Mısır'daki devrim sendikacıların devrimidir. Bazıları ‘o halde neden siz iktidarda değilsiniz’ diye sorabilirler. Bilinmelidir ki sendikalar 54 sene emeğin çıkarlarını koruyan bir yapıda değildi. Mısır'da yaşanan devrimde Müslüman Kardeşler gibi bazı gerici politikalar sendikacıları bu devrimin dışında tutmak istedi. Eylemlerde bize çok sert çıkışlar yapıldı, hatta sendikalarımız kapatıldı, liderlerimiz tutuklandı” dedi.

‘PROTESTOLARI EN YOKSULLAR BAŞLATTI’

Mohammad Sneed de, “Arap Baharı” nın Ürdün’de 2007 yılında aktif bir partinin olmadığı kırsal bir bölgede geliştiğini ifade etti. Bu bölgedeki fakir sınıfların sokaklara çıkarak hükümete  fiyatları arttırmaması konusunda uyarıda bulunduğunu belirten Zekeriya, “Bu sınıflar sessiz kalmayarak protestolar geliştirdi ve hükümeti düşürdü” dedi.

Hamouda Soubhi ise, “Kapitalizme karşıyız, çünkü kapitalizm bizi bu hale getirdi. Ortadoğu ve Afrika’daki rejimlerin destekledikleri ABD ve AB’dir. Biz sosyal gruplar olarak Magrep’de bir araya geldik. Kadınların da aralarında bulunduğu bu hareket gittikçe büyüdü. Maden ocaklarında insanlar ölüyordu. Biz bu grubun büyümesini sağlayarak maden ocaklarında ölen kişilerin çocuklarına yardım edilmesini sağladık” diye konuştu.

KESK Genel Başkanı  Lami Özgen ise, NATO ile Türkiye ilişkilerini değerlendirerek, “Başbakan daha dünkü kardeşine Suriye Başbakanına yani ‘Zulüm ile abad olunmaz’ diyordu. Aynı Başbakan kendi ülkesindeki ezilmiş halklara, kesimlere zulmediyor” dedi.

Özgen’in ardından söz hakkı alan Nimettullah Sözen ise, Başbakan Erdoğan’ın Ortadoğu gezileri esnasında kahramanlar gibi karşılandığını  bir taraftan da Türkiye modelini önerdiğini ifade ederek, “Ortadoğu'da eğer Türkiye modeli uygulanır ise Arap halkların birkaç yüz yıl daha  mücadele etmesi gerekecek. Arap arkadaşlara diyorum ki sakın ola buna izin vermeyin demokrasi mücadelesinde ısrar edin” dedi. (Diyarbakır/EVRENSEL)


‘ESKİNİN YIKILABİLECEĞİNİ BİZ DE GÖRDÜK’

MSF kapsamında Ortadoğu Atölyeleri çalışmaları da yapıldı. “Filistin; Arap Baharının Kalbinde, Kürdistan’da Devrimsel Süreç: Yeni Yaşam” konulu atölyede konuşan Filistin Yeni Gençlik Harketi Üyesi Hanna Suleyman, “Arap Baharı”nın Filistin gençliğinde de yeni bir umut yarattığını belirterek, “Yıllarca Mısır’ın hiç değişmeyeceğini düşündük. Ancak Mısır’daki iktidarın alaşağı edilmesi bizde de eskinin yıkılabilecği konusunda umut yarattı” dedi.

Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi Üyesi Osama Tahmim de Arap Baharı”nın önemli bir toplumsal harket olduğunu, ancak iktidara gelecek olan yönetimlerin tüm renkleri, siyasi akımları ötekileştirmeyeceği ve sosyal adelete dayalı bir zihniyete sahip olması gerektiğini belirtti.  BDP Siyaset Akademisi’nden Salih Keleş ise Arap coğrafyasındaki bölünmenin ulus-devlet mantığından kaynaklandığını belirtti. Emperyalist güçlerin Arap coğrafyasını 24 ülkeye bölerek parçaladığını söyleyen Keleş,  kapitalist sistemin Arap halklarını birbirinden ayrırak  Ortadoğu’da hegomonyasını güçlendirdiğini söyledi.


‘TÜRKİYE ARTIK KARANLIK GEÇMİŞİNİ GİZLEYEMEZ’

MSF kapsamında Tigris Salonu’nda gerçekleşen “Dünyada ve Türkiye’de Hakikat Komisyonları” başlıklı panelde konuşan İHD şube sekreteri Raci Bilici yaptıkları araştırmayla Bölge genelinde 253 toplu mezarda 3 bin 248 ceset bulunduğu sonucuna vardıklarını belirtti. Bilici, “Tüm bu katliamların ortaya çıkması ve faillerinin yargılanması için Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komisyonu’nun kurulması çok önemli. Kürt sorununda çözümün gelişmesinin en önemli yollarından biri budur” dedi.

Halepçe Katliamı üzerine çalışmalar yürüten Av. Karzan Selem ise Federal Kürdistan Bölgesi’nde Kürtlerin yaşadığı katliamları ve trajedileri anlattı. Federal Kürdistan Bölgesi’nden foruma katılan Kürt İnsan Hakları Üyesi Av. Necmettin Hama Sait de Osmanlı İmparatorluğu sonrası Kürt coğrafyasının ülkeler arasında paylaştırıldığını belirterek, 4 parçaya bölünen Kürtlerin yaşadıkları devletlerin zulmüne maruz kaldığını, bu zulmün beraberinde katliamları getirdiğini söyledi. Sait, bu katliamlar nedeniyle Kürdistan topraklarının toplu mezarlarla dolduğunu belirtti.


KÜRT EDEBİYATINDA KADINLAR

MSF kapsamında düzenlenen ‘Mezopotamyalı Kadınla Edebiyatla Buluşuyor’ isimli panele ise Kadın Yazarlar Derneği’nden Sevim Korkmaz Dinç, Kızbes Aydın ve Sennur Sezer katıldı. İlk sözü alan Sevim Korkmaz Dinç, Kürtlerin yaşadığı alanlarda çok fazla kavmin bulunması nedeniyle dilde tahribatlar yaşandığını ve bugün ancak İslamiyet çağındaki eserlere ulaşılabildiğini dile getirdi.

Şair-yazar Sennur Sezer ise bölgede kadınların toplumdan soyutlandığını söyleyerek, Meryemxan ve Ayşe Şan’ ın dengbejlik değil sadece stranbejlik yaptıkları için dışlandıklarını belirtti. Kürt kadınının kendi anlatımını seçerken, Kürtçe’nin edebiyat dili olmasına da yardımcı olacağını söyleyen Sezer, “Ne olursa olsun bu coğrafyanın Kürdü ya da Türkü kadınlar, hakim olan dil ve ifadeye karşı, kendi duygularını, dilini, anlatımını seçmek zorundalar” dedi.

Kızbes Aydın ise, Mezopotamya’ da kadın olmanın hayata 9-0 yenik başlamak olduğunu belirterek, ataerkil sistemin kadını ikincilleştirerek eve hapsettiğini, kadının sırtında bu kadar yük varken kadının yazmasının da zor olacağını dile getirdi.


‘ANADiL YOKSA ASiMiLASYON VAR’

‘Sosyal Yaşamda Dil Bilinci-Eğitimde Anadilin Kullanılmaması ve Yaratatığı Sorunlar’ adlı panel  “Dil Çadırı”nda  gerçekleştirildi.  Moderatörlüğünü KÜRDİDER  Diyarbakır Şube Yöneticisi Rıfat Öztürk’ün yaptığı panelde konuşan Yazar Mahmut Neşite Yörük, Kürt siyasal mücadelesi içinde, edebiyat ve sanatında kadının önemli rol aldığını belirterek, “Kadın hem anlatıcıdır hem de aktarıcıdır. Asimilasyon politikalarına rağmen Kürtler hala dillerini konuşuyorsa bunda kadının önemli etkisi vardır”dedi. BDP Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ise çocuğun henüz 6 yaşındayken anneden alınıp okulda Türkçe eğitim alınmasının asimilasyon olduğunu ifade etti. Eğitim-Sen Diyarbakır Şube Yöneticis Sadık Varlı  da, Türkiye’de uygulanan eğitim politikasının yok etme ve yok sayma anlayışının sonucu olduğunu vurguladı.


'ARTIK HİÇBİR İŞÇİNİN GÜVENCESİ YOK'

Sümer Park Sosyal Birim Daire Başkanlığı binasında bulunan Ferat Salonu’nda ise ‘Güvencesiz İşçilik-Mevsimlik Tarım İşçileri’ konulu panel gerçekleşti.  Panelde konuşan DİSK-Genel-İş temsilcisi Remzi Çalışkan, artık güvenceli bir işte çalıştığını düşünen, sendikalı, sigortalı çalışan, bir işçinin de adım adım güvencesiz bir çalışma ortamına sürüklendiğini belirtti. Çalışkan, “Buna en somut örnek iş güvencesinin en önemli ayağı olan kıdem tazminatının fona aktarılmasına dönük yasal düzenleme hazırlığıdır” dedi.

Derik Peljin Kadın Evi yöneticisi Zeynep Sipçik ise, Derik’te ilkbaharda birçok insanın mevsimlik işçi olarak çalışmaya gittiğini belirterek, “Bu nedenle bir çok okulun bahçesi boş” dedi. Kadınların günde 18 saat çalıştıklarını ve yaşadıkları çadırlara döndüklerinde burda da çalışmaya devam ettiklerini belirten Sipçik, işçilerin insan muamelesigörmekdiklerini, Kürt olmalarından ötürü potansiyel suçlu olarak görüldüklerini dile getirdi.


DEDAŞ İŞÇİLERİ MSF’DEYDİ

Diyarbakır DEDAŞ önünde bir haftadır eylemde olan işçiler de MSF alanına gelerek bir basın açıklaması yaptılar. İşçiler işten atılan 28 işçinin geri alınmasını istediler. MSF katılımcıları da işçilere destek verdi.

Evrensel'i Takip Et