6 Haziran 2003 22:00
İş olsaydı gitmek isterler miydi!
DİĞER HABERLER
Tunceli'den işsizlik ve baskılar nedeniyle göçüp Derince'ye gelen kadınların dertleri burada da son bulmadı. Yoksulluk ve parasızlık onları Derince'de de buldu. Son çare olarak eşleri yurtdışına işçi olarak gitti. Kadınlar, şimdi hem eşlerinin yolunu gözlüyor hem de yaşam mücadelesi veriyorlar.
Kendilerini "kader ortakları" diye tanımlayan kadınlar, Derince'nin Öğretmenler Mahallesi'nde bir araya gelmişler. Eşleri yurtdışında ekmek parası peşinde koşarken, onların yolunu bekleyen kadınlar çocuklarına hem analık hem babalık yapma derdinde. Eşlerini tekrar görecekleri günleri bekleyen kadınların aralarındaki muhabbet de ayrılıktan açılıyor:
- Kocan aradı mı?
- Aradı.
- Haydi gözün aydın!
İşsizlik zor Bedriye Polat, Gülbahar Demirel ve Kadriye Çelik mahallede yol bekleyen kadınlardan sadece birkaçı. Polat, Tunceli'den geleli 7 yıl geçmiş. Tunceli'den göç yetmemiş, hayat onları yurtdışına savurmuş. Eşi Fransa'da 10 aydır akşam sekizden ertesi gün onikiye kadar çalışan bir fırın işçisi. Kocasının gönderdiği parayla geçinmeye çalışıyor. "Zor, çok zor ama işsizlik. Doğru düzgün bir iş bulamadı. Uzun yol işçisiydi benim kocam. Aldığı para 200 milyondu. İki çocuk var, ikisi de okuyor, evimiz kira. İyi bir iş olsa bırakır gider miydi. Tunceli'den de iş yok diye geldik. Gördük ki, burası da aynı" diyerek düşüncelerini aktarıyor. Oğlu Okan söze karışıyor; "Özlüyorum, başka da söyleyecek bir şeyim yok." Taşeronu bilir misiniz? Gülbahar Demirel'in kocasının bu beşinci gidişi. Daha önce Sibirya'ya, Gürcistan'a sonra Rusya'ya. Demirel 10 yıllık evli, 4 yılları ayrı geçmiş. "Siz taşeronu bilir misiniz?" diye soruyor önce Demirel ve devam ediyor, "Benim eşim daha önce Lever'de, sonra Polisan'da taşeronda çalıştı. Verdikleri maaş çok az onu da zamanında vermezler, sigortayı ya geç yapar ya da hiç yapmazlar. Sigorta çok önemli. Benim çocuğum hasta, tedavisi için eşim çalışmak zorunda. O yüzden gitti. Ben çok bir şey istemiyorum. Bir işi, sigortası ve çocuklarıma verecek iyi bir gelecek olsun yeter!" Demirel'in ilkokul ikinci sınıfa giden oğlu Cem ise, "Ben de babamı özlüyorum. Ama gelmesin, paramız yok" diyor.
Her yanı sarmış Kadriye Çelik ise hem askerdeki oğlunun hem de yurtdışındaki kocasının yolunu bekliyor. "Ne yalan söyleyeyim, oğluma hiç dayanamıyorum aklım hep onda" diyen Çelik, Azerbaycan'daki eşini bekliyor. Eşinden yaklaşık bir yıldır ayrı. "Burada en uzun işi 2 yıl sürdü. Üç ay burada, 4 ay başka yerlerde derken çözüm yurtdışına gitmek oldu. Gerçi orası da düzensizmiş. Aradım geçen hafta, iş yokmuş. İşsizlik öyle olmuş ki her yeri sarmış" diyen Çelik, yine de şükrediyor. Tunceli'de daha kötüymüşler, 3-4 aile bir evde kalıyorlarmış. Şimdi en azından para geldiği için rahatlarmış. Günler sayılıyor. Kaç gün oldu gideli, ne zaman aradı, ne zaman gelecek? Geldiklerinde de yeniden gitmelerinin zor olduğunu söylüyorlar; "Alışıyoruz, tekrar gidiyorlar. İş olsa giderler mi?"
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Kekeç kadrolaşıyor mu? İnan Üstün - Sinan Araman Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Rektörlüğü'nün üniversiteye, unvanı Yrd. Doçent ve Profesör olmak üzere öğretim elamanı almak için bir gazetede verdiği ilanlara şaibe karıştı. Rektör baskısı nedeniyle ismini vermek istemeyen birçok öğretim görevlisi, gazetemize yaptıkları açıklamada, ÇÜ Rektörü Yalçın Kekeç'in kadrolaştığına dikkat çektiler. Rektörün yakınlarını ve tanıdıklarını ilgili bölümlere yerleştirmek için çabaladığını vurgulayan öğretim görevlileri, kadro için verilen ilana göre bazı bölümlerde ihtiyaç olmadığı halde kadro yerleştirilmek istendiğini, ihtiyacın bulunduğu birçok bölüme ise kadro verilmediğini söylediler. İlanda istenen niteliklerin kadro olarak önceden belirlenmiş kişilerin nitelikleri olduğunu iddia eden öğretim görevlileri, rektörlüğün bölüm yönetim kurullarının önerilerini dikkate almadığını da sözlerine eklediler. Öğretim görevlileri, 59 bölüme alınacak olan 67 öğretim elamanı içinde torpille yerleştirilecek olanlardan bildikleri kimi isimleri de saydılar. ÇÜ Toprak Bölümü'ne Ayfer Torun ve Selim Eken, Tarım Makineleri Bölümü'ne Ahmet İnce, Tarım Ekonomosi Bölümü'ne Adana DSİ'de çalışan Cahit Soğucuk ve soyadını öğrenemedikleri Tuna adında biri, yine Tıp Fakültesi Anabilim Dalı'na Rektör Yalçın Kekeç'in yeğeni Zeynep Kekeç'in getirilmek istendiğini ve bu isimlerin öğrenebildiklerinin sadece bir kısmını oluşturduğunu belirttiler. Yapıyor ve yapmış olmak! Yine bir örnek vererek Tarım Ekonomisi Tarım İşletmeciliği'nde kadro ihtiyacı olmamasına rağmen 2 kişinin atanacağına dikkat çeken öğretim elamanları, Tarım Ekonomisi Tarım Sosyoloji'sinde ihtiyaç olduğu halde kadro verilmediğini anlattılar. Öğretim görevlileri, kadro almak için gazeteye verilen ilandaki vurgulara da dikkat çektiler. Örneğin; Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları'na alınacak Yrd. Doçent için aranılan şart; Pediatrik Hematoloji bilim dalında yandal "yapıyor olmak" iken, yine Tıp Fakültesi'nde İç Hastalıkları'na alınacak Yrd. Doçent kadrosu için aranılan şart, Nefroloji bilim dalında yandal uzmanlığı "yapmış olmak" tır. İlanda aranılan şartlar kısmında geçen özellikle Yrd. Doçent kadrosuna alınacak kişilerin doktora tez başlıklarının yazıldığı bu duruma ÇÜ öğretim görevlileri "Kadro ilanında sadece alınacak isimler yazılmamış" şeklinde yorum getirdiler. Geçtiğimiz yıl da Yükseköğretim Kanunu'na tabi olarak aranılan şartları taşıyanların kadrosunun verilmediğini savunan bazı ÇÜ öğretim görevlileri, Rektör Yalçın Kekeç'in bazı sorulara cevap vermesi gerektiğini söyleyerek, atamalara ilişkin çarpıklıkları dile getirdiler.
Kekeç'e sorular Öğretim görevlilerinin atamalara ilişkin dile getirdikleri sorular ise şöyle: - Kadrolar, akademik ve bilimsel çalışmalara göre mi yoksa tanıdıklarının ya da ailelerinin de üniversite de çalışıyor olması kıstasına göre mi alınmalı? - Kadro olarak alınacak kişilerin anne ya da babasının profesör olması kadrolaşmada neden önemsenmektedir? - Kadroların belirlenmesinde bölümün akademik görüşleri neden alınmıyor? Bölümün akademik görüşleri alınmadan atama yapılmasının nedeni gelecekteki oy potansiyelini kadrolaşma ile birlikte yaratmak mıdır? - Rektör tarafından kadro adayı olarak başvuran bazı kişilere kimleri tanıdıklarının sorulmasının nedeni nedir? Şehirde yaşayan hatırlı kişiler referans mı yapılmak isteniyor? Bilim yuvasında bu tarz referanslar üzerinden hareket etmek doğru mudur? - Bazı bölümler yıllarca kadro beklediği halde kadro talebine cevap verilmezken, bazı bölümlere neden kadro verilmektedir? Bir ayrıcalık mı söz konusudur? - Yıllarca kadro bekleyen profesörlerin ataması yapılmazken, neden bu profesörlerin yetiştirdiği kişilerin atamasına öncelik veriliyor? - Bazı bölümlerde ihtiyaç olduğu halde bu bölümlere neden kadro verilmiyor? - Geçen yıl YÖK'ün kriterlerine uymayan birçok profosör neden atandı? - Bazı üniversite çalışanlarının, YÖK kriterlerine uydukları halde ve yıllarca beklemelerine rağmen atamalarının yapılmamasının nedeni nedir? - Rektör neden istediği zaman istediği kişinin yerini değiştirebiliyor?
İşsizlik zor Bedriye Polat, Gülbahar Demirel ve Kadriye Çelik mahallede yol bekleyen kadınlardan sadece birkaçı. Polat, Tunceli'den geleli 7 yıl geçmiş. Tunceli'den göç yetmemiş, hayat onları yurtdışına savurmuş. Eşi Fransa'da 10 aydır akşam sekizden ertesi gün onikiye kadar çalışan bir fırın işçisi. Kocasının gönderdiği parayla geçinmeye çalışıyor. "Zor, çok zor ama işsizlik. Doğru düzgün bir iş bulamadı. Uzun yol işçisiydi benim kocam. Aldığı para 200 milyondu. İki çocuk var, ikisi de okuyor, evimiz kira. İyi bir iş olsa bırakır gider miydi. Tunceli'den de iş yok diye geldik. Gördük ki, burası da aynı" diyerek düşüncelerini aktarıyor. Oğlu Okan söze karışıyor; "Özlüyorum, başka da söyleyecek bir şeyim yok." Taşeronu bilir misiniz? Gülbahar Demirel'in kocasının bu beşinci gidişi. Daha önce Sibirya'ya, Gürcistan'a sonra Rusya'ya. Demirel 10 yıllık evli, 4 yılları ayrı geçmiş. "Siz taşeronu bilir misiniz?" diye soruyor önce Demirel ve devam ediyor, "Benim eşim daha önce Lever'de, sonra Polisan'da taşeronda çalıştı. Verdikleri maaş çok az onu da zamanında vermezler, sigortayı ya geç yapar ya da hiç yapmazlar. Sigorta çok önemli. Benim çocuğum hasta, tedavisi için eşim çalışmak zorunda. O yüzden gitti. Ben çok bir şey istemiyorum. Bir işi, sigortası ve çocuklarıma verecek iyi bir gelecek olsun yeter!" Demirel'in ilkokul ikinci sınıfa giden oğlu Cem ise, "Ben de babamı özlüyorum. Ama gelmesin, paramız yok" diyor.
Her yanı sarmış Kadriye Çelik ise hem askerdeki oğlunun hem de yurtdışındaki kocasının yolunu bekliyor. "Ne yalan söyleyeyim, oğluma hiç dayanamıyorum aklım hep onda" diyen Çelik, Azerbaycan'daki eşini bekliyor. Eşinden yaklaşık bir yıldır ayrı. "Burada en uzun işi 2 yıl sürdü. Üç ay burada, 4 ay başka yerlerde derken çözüm yurtdışına gitmek oldu. Gerçi orası da düzensizmiş. Aradım geçen hafta, iş yokmuş. İşsizlik öyle olmuş ki her yeri sarmış" diyen Çelik, yine de şükrediyor. Tunceli'de daha kötüymüşler, 3-4 aile bir evde kalıyorlarmış. Şimdi en azından para geldiği için rahatlarmış. Günler sayılıyor. Kaç gün oldu gideli, ne zaman aradı, ne zaman gelecek? Geldiklerinde de yeniden gitmelerinin zor olduğunu söylüyorlar; "Alışıyoruz, tekrar gidiyorlar. İş olsa giderler mi?"
src=/resim/b1.gif width=5>



Kekeç kadrolaşıyor mu? İnan Üstün - Sinan Araman Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Rektörlüğü'nün üniversiteye, unvanı Yrd. Doçent ve Profesör olmak üzere öğretim elamanı almak için bir gazetede verdiği ilanlara şaibe karıştı. Rektör baskısı nedeniyle ismini vermek istemeyen birçok öğretim görevlisi, gazetemize yaptıkları açıklamada, ÇÜ Rektörü Yalçın Kekeç'in kadrolaştığına dikkat çektiler. Rektörün yakınlarını ve tanıdıklarını ilgili bölümlere yerleştirmek için çabaladığını vurgulayan öğretim görevlileri, kadro için verilen ilana göre bazı bölümlerde ihtiyaç olmadığı halde kadro yerleştirilmek istendiğini, ihtiyacın bulunduğu birçok bölüme ise kadro verilmediğini söylediler. İlanda istenen niteliklerin kadro olarak önceden belirlenmiş kişilerin nitelikleri olduğunu iddia eden öğretim görevlileri, rektörlüğün bölüm yönetim kurullarının önerilerini dikkate almadığını da sözlerine eklediler. Öğretim görevlileri, 59 bölüme alınacak olan 67 öğretim elamanı içinde torpille yerleştirilecek olanlardan bildikleri kimi isimleri de saydılar. ÇÜ Toprak Bölümü'ne Ayfer Torun ve Selim Eken, Tarım Makineleri Bölümü'ne Ahmet İnce, Tarım Ekonomosi Bölümü'ne Adana DSİ'de çalışan Cahit Soğucuk ve soyadını öğrenemedikleri Tuna adında biri, yine Tıp Fakültesi Anabilim Dalı'na Rektör Yalçın Kekeç'in yeğeni Zeynep Kekeç'in getirilmek istendiğini ve bu isimlerin öğrenebildiklerinin sadece bir kısmını oluşturduğunu belirttiler. Yapıyor ve yapmış olmak! Yine bir örnek vererek Tarım Ekonomisi Tarım İşletmeciliği'nde kadro ihtiyacı olmamasına rağmen 2 kişinin atanacağına dikkat çeken öğretim elamanları, Tarım Ekonomisi Tarım Sosyoloji'sinde ihtiyaç olduğu halde kadro verilmediğini anlattılar. Öğretim görevlileri, kadro almak için gazeteye verilen ilandaki vurgulara da dikkat çektiler. Örneğin; Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları'na alınacak Yrd. Doçent için aranılan şart; Pediatrik Hematoloji bilim dalında yandal "yapıyor olmak" iken, yine Tıp Fakültesi'nde İç Hastalıkları'na alınacak Yrd. Doçent kadrosu için aranılan şart, Nefroloji bilim dalında yandal uzmanlığı "yapmış olmak" tır. İlanda aranılan şartlar kısmında geçen özellikle Yrd. Doçent kadrosuna alınacak kişilerin doktora tez başlıklarının yazıldığı bu duruma ÇÜ öğretim görevlileri "Kadro ilanında sadece alınacak isimler yazılmamış" şeklinde yorum getirdiler. Geçtiğimiz yıl da Yükseköğretim Kanunu'na tabi olarak aranılan şartları taşıyanların kadrosunun verilmediğini savunan bazı ÇÜ öğretim görevlileri, Rektör Yalçın Kekeç'in bazı sorulara cevap vermesi gerektiğini söyleyerek, atamalara ilişkin çarpıklıkları dile getirdiler.
Kekeç'e sorular Öğretim görevlilerinin atamalara ilişkin dile getirdikleri sorular ise şöyle: - Kadrolar, akademik ve bilimsel çalışmalara göre mi yoksa tanıdıklarının ya da ailelerinin de üniversite de çalışıyor olması kıstasına göre mi alınmalı? - Kadro olarak alınacak kişilerin anne ya da babasının profesör olması kadrolaşmada neden önemsenmektedir? - Kadroların belirlenmesinde bölümün akademik görüşleri neden alınmıyor? Bölümün akademik görüşleri alınmadan atama yapılmasının nedeni gelecekteki oy potansiyelini kadrolaşma ile birlikte yaratmak mıdır? - Rektör tarafından kadro adayı olarak başvuran bazı kişilere kimleri tanıdıklarının sorulmasının nedeni nedir? Şehirde yaşayan hatırlı kişiler referans mı yapılmak isteniyor? Bilim yuvasında bu tarz referanslar üzerinden hareket etmek doğru mudur? - Bazı bölümler yıllarca kadro beklediği halde kadro talebine cevap verilmezken, bazı bölümlere neden kadro verilmektedir? Bir ayrıcalık mı söz konusudur? - Yıllarca kadro bekleyen profesörlerin ataması yapılmazken, neden bu profesörlerin yetiştirdiği kişilerin atamasına öncelik veriliyor? - Bazı bölümlerde ihtiyaç olduğu halde bu bölümlere neden kadro verilmiyor? - Geçen yıl YÖK'ün kriterlerine uymayan birçok profosör neden atandı? - Bazı üniversite çalışanlarının, YÖK kriterlerine uydukları halde ve yıllarca beklemelerine rağmen atamalarının yapılmamasının nedeni nedir? - Rektör neden istediği zaman istediği kişinin yerini değiştirebiliyor?
Evrensel'i Takip Et