Edebi hayatımız
Bilimin büyük bir hızla geliştiği, insanların artık doğruyu arama peşinde gittikleri, kilisenin skolastik düşüncesini yıkmaya başladığı, onun yerine insanlığın Rönesans’ı ve Reform’ u yaşadığı yıllardan itibaren okuma-yazma öğrenme, öğrenim görme gibi olanaklar, aristokrat olan üst tabakanın elindeyken bilimsel ve teknik ilerlemeler sayesinde ucuzlayarak toplumların, insanlığın eline geçti. Artık insanlar düşüncelerini rahatça açıklayabiliyor, yayınlayabiliyordu. Matbaanın ve yayıncılığın geldiği noktada yazarlar aylık, haftalık ve günlük yayınlar çıkarabilmekte, dergiciliğin de gelişimi sürmektedir. Türlü konularda çıkan dergiler bir çok insanın ilgisini çekmekte, bilimsel makalelerin yayımlandığı araçlar haline gelmekte, yazın dünyasını yönlendirebilmektedir.
Günümüze geldiğimizde ise yüzlerce konu hakkında onlarca yazı, makale, röportaj, öykü, vb. eser kaleme alınmakta; dergi, fanzin gibi yayın türlerinde yayımlanmaktadır. Özellikle 10 yılı aşan geçmişiyle Özgürlük Dünyası dergisi, sosyalist bir bakış açısıyla Türkiye’ yi ve dünyayı değerlendirmekte, teori ve politika üretmektedir. Büyük çoğunluğu işçi ve emekçi karakterde olan Türkiye halklarının oluşturduğu bir mozaik ülkede yaşıyor olmamız, derginin içeriğini belirleyen en önemli noktalardan biridir. Genel itibariyle Türk ve Kürt halklarının çoğunlukta yaşadığı bir ülkede olmamız –diğer milliyetlerden halkların da var olduğunu sayıyor dergi elbette- halkların bir arada yaşamasını savunan bir safta yer alan Özgürlük Dünyası’ nda Türkiye işçi sınıfının mücadelesinin ve kurtuluşunun anahtarlarından biri olarak gördüğü Kürt Sorununun barışçıl şekilde çözülmesi gerektiğine dair birçok makale yayımlanmıştır. 12 Haziran seçimlerinde de görüldüğü üzere savaş çığırtkanlığına, Kürt halkı üzerinde gerçekleşen asimilasyona karşı duran, bu alanda sürdürülen mücadeleyle somutlanan, bunun yanında gençliğe, işçilere, kadınlara yönelik politikalar üretmesi nedeniyle “gerçek bir alternatif” olan Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku bu ayki sayıda, bir çok yönden incelenmiştir. Blok’ un oluşturduğu olumlu atmosfer bir çok kesimin temsiliyetinde önemli bir mevzi durumunda olması ele alınmış, sendikaların, gençliğin Blok’ un ne tarafında, nasıl yer aldığı tartışılmıştır. Blok ve partileşme sürecini değerlendiren dergi yazarları, ülkedeki ana akım siyaset dışında mevzi yaratarak; emekten, özgürlükten yana siyasi partileri, demokratik kitle örgütlerini, gençlik örgütlerini, kadın sorununda çözüm üretmeyi hedef bilmiş kadın örgütlerini, yöre derneklerini, kişileri içine alarak girdiği seçimde aldığı sonuçlarla yoluna nasıl devam etmesi gerektiğine dair de analizler yapmış. Sendikaların Blok’ un neresinde durduğu, işçi sınıfının örgütlenmesindeki engeller, sendikaların karşı refleks göstermedeki yetersizlikleri, sendikaların Blok karşısındaki tutumları, sendikaların Blok’ la ilişkisi anlatılan noktaların arasında. Dergi 2008’ den beri ortaya çıkan krizle beraber Avrupa ülkelerinin içine düştüğü resesyon, Yunanistan, İspanya, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerin işçi sınıfını, krize karşı müdahalelerini değerlendirerek halkların durumunu değerlendirmiş, ayrıca milli gelir üzerine de bir makale eklemiş.
Evrensel Kültür aylık olarak yayımlanan kültür, sanat, edebiyat dergisi olarak uzunca bir süredir yayın hayatına devam ediyor. Toplumsal gerçekçi sanat anlayışıyla öykü yazan, müzik yapan, film çeviren, oyun oynayan kısacası kendinden, bedeninden, zihninden, düşüncelerinden aktardıklarıyla kendini ifade eden sanatçıları, yazarları bir araya getiren bir platform olma özelliğini de taşıyor aynı zamanda. Ağustos sayısında bilimin uğradığı haksızlığa, baskıya karşı, üniversitelerde yaşanan “bilimselsizliğin” teşhir edilmesiyle ilgili bir dosya yayınlamış, dergi de bilim insanları kendilerini ifade etme olanağı bulmuşlardır. Özellikle Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi hocalarından Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu Kocaeli’ nin Dilovası ilçesinde yaptığı araştırma ve elde ettiği bulgular sonucunda uğradığı haksız soruşturmayı ve baskıyı protesto eden, bilimi, bilimselliği önemseyen bir kesimin ortaya çıkmış olması, toplumsal duyarlılığın henüz bitmediğini, demokratik yollara başvurulması ve haklı bir davanın sürdüğünü gösteriyor olmasından dolayı önemlidir. Eylül sayısında ise “Bir terbiye aracı olarak kadına yönelik şiddet” başlığıyla bir dosya hazırlanmış, Boğaziçi Üniversitesi’ nden Banu Kavaklı Birdal ve Tunceli Üniversitesi’ nden Sezen Çilengir, yazar Handan Çağlayan, Yasemin Özgün ve Dr. Demet Yılmaz tarafından ele alınan şiddet çeşitli yönleriyle incelenmiştir. Derginin kapağında, öldürülen Ayşe Paşalı şişmiş gözleriyle bize bakıyor ve başına gelenleri anlamaya çalışıyor, yaşadıklarını hiç mi hiç hak etmediğini düşünüyor iken biz de diğer konulara göz atıyoruz. Dergide şu başlıklar da yer alıyor: “Zeytinburnu: tamam peki ya kamusal alan?”, “Düşünce fabrikalarının kurguladığı gerçek olur”, “Ruhi Su’ nun müziğimizdeki yeri,” “Palavracı masal”…
Evrensel Kültür, yayınladıklarıyla ve yazarlarıyla da geniş bir kesime hitap diyor; edebiyat, müzik, fotoğraf, evrim, resim, mizah, karikatür, tiyatro ve daha bir çok alanda ortaya koyduklarıyla kendilerini, kapitalist yaşam tarzından dışarı çıkararak, kurgulanmış hayatların dışında da insanın, sade insan, olduğunu hatırlatmak için elinden geleni yapıyor. Toplumcu gerçekçi sanatın, 12 Eylül yüzünden uğradığı kesintiye karşın bugün bir yol belirleyen sanatçılar tarafından ve en önemlisi halkın kabul ettiği değerler üzerinden şekillenen bir biçimi var. Bunu da dergi hakkını vererek yapıyor.
Tiroj’ un 9 yıllık geçmişine göz attığımızda Kürtlerin, Türkiye’ de olan bitenden nasıl etkilendiklerini, yaşamlarını nasıl geçirdiklerini, olayları nasıl değerlendirdiklerini ve yaşadıkları onca soruna karşın nasıl bir arada durduklarını görebiliyoruz. Bir Kürt’ ün doğumundan itibaren yaşadığı bilinçli ve ya bilinçsiz asimilasyon karşısında bir set çekmeye çalışan, Türk ve Kürt halklarının birlikte yaşama şiarını dile getiren Tiroj, her iki ayda bir bunu gerçekleştirmeye çalışıyor. Derginin bu ayki sayısında Kürt sinemasında önemli sayılan Büyük Adam Küçük Aşk, Fotoğraf, İki Dil Bir Bavul ve Yol filmleri Kürt sorununu dile getirmesi, Kürtlerin sistemle, devletle yaşadıkları sorunları anlatması bakımından son derece önemlidir. Özellikle Türk’ ün Kürt’ le yaşadıkları, Kürt’ün Türk karşısındaki ne yapacağını bilemez tavrı, insani bir yaklaşımla ele alındığında çözülebileceğini de göstermesi açısından ele alınan filmler iyi örnekler oluşturmaktadır. Kürtlerin asli taleplerinden olan anadilde eğitim hakkı, bu ayki sayının okulların açılmasına denk gelmesinden dolayı dosya konusu olmuş. Kürt dili ve edebiyatının yok sayılmasına karşın, Tiroj’un Kürt edebi hayatından beslenmesi bir çok veri koyuyor önümüze. Kürtçe ve Türkçe yayımlanan dergide bu ay “Bu da gol olmayacak- Ev ji de nebe gol, Xewn- Rüya, ‘Yabancı işçi’ Kürtse, muhtemel suçludur!- ‘Karkere biyani’ ger kurd be, bersucek e” gibi birçok konuda, iki dilde farklı yazılar yer almakta.
Toplumcu bir anlayışla çıkarılan bu dergiler uzun zamandır hayatımızda yer alıyor ve bunun devam etmesi için, Türk ve Kürt işçi ve emekçilerin birlikte davranması gerektiği için, halkların bir arada yaşamasını sağlayabilmek için yazan, çizen, oynayan, yöneten ve en önemlisi okuyan insanlara ihtiyacı var, bunu sağlayabilmek de bizim elimizde.
Evrensel'i Takip Et