28 Nisan 2003 21:00

İşgal altında kolera günleri...

İngiliz askerleriyle futbol oynayan Iraklı çocukların fotoğrafları yayınlanıyor gazetelerde. Arkasında binlercesinin içme suyu bulamadığı, ilaçsızlıktan ölümün eşiğine geldiği gerçeğini saklayan fotoğraflar... Iraklılar; işgalin verdiği hasar nedeniyle insani krizin eşiğinde. Su mu çamur mu? Irak'ın büyük şehirlerinden biri olan Basra'da 1.3 milyon insan hâlâ su bulamıyor. Bazı durumlarda halk, Şatt-ül Arap nehrinden evlerine su taşıyorlar. Ancak bu su bırakın içmeyi, günlük işlerde kullanmaya bile uygun değil. Başka bir yerleşim yerinde ise işler çok daha vahim. Halk su bulmak için hastanenin kanalizasyon borularında tüfekle ya da çekiçle bir delik açıyor ve buradan çıkan suyu kullanıyor. İçinde bulundukları çaresizliği, "Biz de biliyoruz suyun temiz olmadığını ama başka bir seçeneğimiz yok ki. Savaş başladığından bu yana içme suyu bulamıyoruz" diyerek ifade ediyor Fadila Mahmut. Sorunun sebebini ortaya koyan anahtar kelimeler "savaş başladığından bu yana." İşgal kuvvetlerinin bombardımanı sırasında şehrin elektrik kaynağının isabet alması, susuzluğu da beraberinde getirdi. Su sistemleri onarılmaya çalışılıyor, ancak yağmalar nedeniyle işler pek kolay yürümüyor.

Suda köpek leşi "Bazen suyun içerisinde köpek leşi olduğunu görüyorsunuz. Ama durum bu kadar umutsuzken yapacak başka neyiniz var ki?" İşgal askerleri, Seydi Maatuk'un sorusuna yanıt bulmaktan uzak. Maatuk ailesinin günlük yaşamlarında yeni bir alışkanlıkları var: Eve su taşımak. Bunu sırayla yapıyorlar; sabahları anne Maatuk getiriyor suyu. Sonra sırayla yedi kişilik ailenin tüm bireyleri temiz su avına çıkıyor. Şansları yaver giderse, çamurlu yolların kenarına park etmiş bir içme suyu tankerine rastlıyorlar. Ama genellikle, diğer Iraklılar gibi çamur içindeki yollarda patlamış su borularından alıyorlar suyu. Hepsinin isyanı aynı: "Savaş bizi dilenciden beter etti."

Kısır döngünün sonu Saldırıdan harap düşen Nasiriye, kısır bir döngünün tam ortasında; bombardımanda güç kaynakları işlevsiz hale gelmiş, bu nedenle su bulamıyorlar. Suları akmayan Iraklılar, su borularını kırıyorlar ve bu da lağım ve su kaynaklarının birbirine karışmasına neden oluyor. Sonuç: Bir hastalık nedeni daha. Kısır döngüyü tamamalayan ise ilaç, tıbbi malzeme ve personel yokluğu. İşgal kuvvetlerinin yarım bıraktığını bu kısır döngü tamamlanacak görünüyor. Elektiriklerin kesilmesinden bu yana Nasiriye halkının, arıtılmamış insan dışkısı yatağının üzerinde yaşadığı belirtiliyor. Ancak güç kaynaklarının yeniden kullanıma açılması bile kanalizasyon ve içme suyunun karışmasından ortaya çıkan tehlikeyi gidermeyecek. Zira, lağım suları çoktan içme suyuna karışmış durumda ve su şebekelerinin tekrar çalışması durumunda musluklardan su yerine mikrop akacak. Bağdat'ın sokakları günlerdir biriken çöplerle dolu. Sağlık ve iletişim hizmetleri ise çökmüş durumda.

Hasta olmamak mucize Doktorlar, kirli su kullanımının başta kolera olmak üzere ölümcül hastalıklara yol açacağını söylüyorlar. Basra'da kolera ve tifo görülürken, Hille'de da kolera salgını başladığı söylentileri ortaya çıktı. Hastaneye getirilen çocuklarını en az yarısı ishal. Sebebi, kirli su ve kötü beslenme. Doktorlar yüzlerce çocuğun kolera ya da tifo hastalığına yakalandığından şüpheleniyor ancak hastanenin laboratuvarları çalışmadığı ve Birleşmiş Milletler sağlık çalışanlarının çoğu kaçtığı için teşhis konulamıyor. Havaların da ısınmasıyla, salgının büyük boyutlara ulaşacağından korkuluyor. Daha şimdiden hastaneye gelenlerin yüzde 80'i, susuzluktan kaynaklanan rahatsızlıklardan şikayetçi oluyor.

Acil yardım gerekiyor Petrol Karşılığı Yiyecek Programı altında başlatılan hizmetlerin tamamen çöktüğünü belirten yetkililer, acil yardımın gelmememesi halinde Irak halkını bir felaketin beklediğini açıkladı. Yetkililer, su ve kanalizasyon krizinin çözülmemesi halinde Nasiriye'nin kelimenin tam anlamıyla insani kirzle karşı karşıya kalacağını belirtiyorlar. Elektrik kesintisinin sürmesi ise hastanede yatan çocuklarının hepsinin ölümü anlamına geliyor.

Evrensel'i Takip Et