8 Nisan 2003 21:00

SADECE İZLEMEK İSTEMİYORUZ!

İSTANBUL - Üç yıldır İstanbul Eğitim-Sen Oyuncuları olarak sahne alan topluluk, bu yıl çalışmalarını Eğitim-Sen 2 No'lu Şube çatısı altında "Tiyatro Eğitim Araştırma Birimi" kurarak sürdürmeye başladı ve kurumsallaşma yolunda önemli bir adım attı. Amaçlarını "burjuva sanata karşı alternatif bir cephe örmek" olarak özetleyen öğretmenler, değişik şubelerden eğitim emekçilerinin katılımıyla "emekçi tiyatrosu"nu, daha doğrusu sendika tiyatrosunu yaygınlaştırmayı ve geliştirmeyi hedefliyorlar. Toplulukta yer alan öğretmenler, öğretmenlerin bugüne dek sanat alanında izleyici konumda kaldığına dikkat çekiyorlar. Oysa öğretmenler "bilgiyi yayma" özellikleri ve edebiyat, müzik, resim gibi hemen her sanat dalından öğretmen olması nedeniyle diğer emekçilere göre oldukça avantajlı. TEAB'daki öğretmenler de, işte bu avantajı bir "sendika tiyatrosu" oluşturmak için değerlendirdiklerini anlatıyor. Bundan önce gerek TÖBDER, gerekse diğer adlar altında kurulan toplulukların da kalıcı olamadığını, kurumsallaşamadığını söyleyen TEAB'lılar, bu durumu temel olarak "hobi düzeyinde kalma", "salt bir sosyal faaliyet olarak algılama", "bireysel yaklaşımların öne çıkması" gibi nedenlere bağlıyor.

Kurumsallaşma Eğitim-Sen 2 No'lu Şube Tiyatro Eğitim Araştırma Birimi, bu nedenle esas olarak alternatif bir sanat cephesi örerken, öncelikli hedef olarak kurumsallaşmayı görüyor. İstanbul'un değişik ilçelerinden gelerek TEAB içinde faaliyet gösteren eğitim emekçileri eliyle emekçi tiyatrosunu yaygınlaştırma amacı taşıyorlar. Bu TEAB'a bir okul olma özelliği de kazandırıyor. Bu okul, eğitim emekçilerini kendi tiyatroları ile buluştururken, sendikanın örgütlenmesine katkıda da bulunuyor.

Kimliğe sahip çıkış TEAB, sadece "sendikanın düzenlediği bir sosyal etkinlik" değil, örgütlenme faaliyetinin bir parçası olarak düşünülmüş. Bu nedenle, sendika gündemini takip ediyor, onunla uyumlu oyunlar çıkarıyor ve sendika üyelerinin gelişimini de gözetiyor. Bu aynı zamanda giderek yitirilmekte olan "öğretmen kimliği"ne de bir sahip çıkışı içeriyor. Çünkü, öğretmenler giderek "aydın" kimliklerini yitiriyorlar. TEAB'da çalışma yürüten öğretmenler de, öğretmenlerin ciddi bir yabancılaşma yaşadığını; emeğine, iş ürettiği alana yabancılaştığını vurguluyor ve tiyatro çalışmalarının aynı zamanda "emeğine sahip çıkma", "öğrencilerle birlikte işler örgütleme" amacı taşıdığına dikkat çekiyorlar.

Bir değişim yaratmak TEAB'ın oyunları, bugüne dek hep gruptakiler tarafından yazılmış. Topluluğun çalışmalarında gerçekleştirilen doğaçlamalar, oyunların da belkemiğini oluşturuyor. Gerekli düzenlemeler ve danışmanların yardımıyla da oyun metni ortaya çıkıyor. Bu tercih, izleyici ile doğrudan bağ kurulmasını da kolaylaştırıyor. Doğaçlama, topluluktaki öğretmenlere "kendileri ile yüzleşme" şansı da veriyor. Toplulukta yer alan Edebiyat Öğretmeni Neslişah Hazar, öncelikle kendilerini, sonra da izleyicinin bir değişim yaşadığını anlatıyor: "Örneğin, veli toplantısı üzerine çalışırken, kendimize 'Biz ne yapardık?' diye soruyoruz. Bu geliştirici bir soru ve bir sonraki veli toplantısındaki davranışımızı etkiliyor. Aynı durum oyunumuzu izleyen öğretmen arkadaşlar için de geçerli. Bizim hedefimiz de, zaten izleyicinin ideolojik bir karşılaşma yaşaması, yaşamında bir değişiklik yaratabilmek".

Mahmut Hoca tipi Doğaçlamaya yönelimin ardında, bu nedenler kadar, bugünü anlatan eserler konusunda sıkıntı yaşanması da var. Romanlarda, oyunlarda öğretmenlerin "Mahmut Hoca" tiplemesini aşamadığını söyleyen Hazar, henüz 1980 sonrası yaratılan/yaratılmak istenen öğretmen tipinin edebiyatta yerini alamadığını aktarıyor: "Toplam Kalite Yönetimi de henüz yazılmadı. Oysa, bu konuda da faaliyetin içinde olmak, oyunlar yazmak, oynamak gerekiyor. Edebiyatta, sanatta işlenmesi gereken böyle pek çok konu var. Emekçilere bunları anlatmak, aynı zamanda örgütlenme ve bilinçlendirme faaliyetinin bir parçası".

Salon sıkıntısı Tiyatroların en büyük sorunu salon. İlk bakışta okullardaki salonlar nedeniyle tersi düşünülse de, öğretmenler de salon sorunu yaşıyor. Kimi okullarda konferans salonu olmadığını, kimilerinde ise özelleştirme politikaları nedeniyle konferans salonlarının dışarıya kiralandığını söylüyorlar. Topluluk, bu yüzden sendika şubelerinin elverişsiz koşullarında çalışmak zorunda kalıyor. TEAB, bu yıl İstanbul içinde bir kaç turne gerçekleştirmiş, bazı ilçelerde oyun sahnelemiş. Festivaller de, Eğitim-Sen'li oyuncular için hem sahne, hem de izleyici profili açısından önemli bir olanak.

Sanata yaklaşım Eğitim-Sen Tiyatro Eğitim Araştırma Birimi'nin önündeki sıkıntılar sadece bunlar değil kuşkusuz. Sanat yaklaşım sorunu, kendi örgütleri olan sendikalarda da henüz çözülebilmiş değil. Neslişah Hazar, "Sendika yapısı çok uygun değil. Sendika komisyonları pasif durumda ve yeterince işlemiyor. Daha işlevsel hale getirilmeleri gerekiyor. Ne yaptığımızı, amacımızı anlatmakta da dönem dönem sıkıntılar yaşayabiliyoruz. Öncelikle, yaptığımız işin 'bir sosyal faaliyet' değil, örgütlenme ve aydınlatma faaliyetinin bir parçası olarak algılanması gerekiyor". Bu gibi sorunlara, geçtiğimiz yıllarda yaşandığı türden "tiyatroya yaklaşım, amaçlar ve yapı" konusundaki tartışmalar da eklenince sıkıntı büyüyor. "Bir arkadaş örgütlenmesi değil, demokratik katılımcı bir emekçi tiyatrosu hedefliyoruz. Bunun için kurumsallaşma gerekli" diyorlar.

Mayısta sahnede Eğitim-Sen 2 No'lu Şube Tiyatro Eğitim Araştırma Birimi, BGST'den Ömer Faruk Kurhan'ın danışmanlığında, temel oyunculuk, halk dansları ve eğitim-araştırma başlıkları altında çalışmalarını sürdürüyor. Önümüzdeki dönem, kadın oyunlarından oluşan 30 dakikalık bir oyun ile izleyici karşısına çıkacaklar. "Eğitimde Zarafetin Önemi", "Şiddet Adres Sormaz", "Pozitif Ayrımcılık" ve "Kadın Erkek El Ele" başlıklı kısa kadın oyunlarına, iki ya da üç episod daha ekleyerek, 7 episodluk bir oyunla önümüzdeki ay izleyici karşısında olacaklar. TEAB'lı öğretmenlerin bir de çağrısı var: "Gelmek isteyenlere kapımız hâlâ açık."

Evrensel'i Takip Et