12 Mart 2003 22:00
12 yıllık savaşın acı sonuçları
GÜNÜN YAZILARI
ABD, bir süper güç olarak günümüzde dünyadaki hegemonyasını eskisi gibi sürdüremiyor. Bunu, Irak'a karşı ne pahasına olursa olsun saldırmak istemesinden ve Saddam sonrası Irak'ta doğrudan bir yönetim kurmayı planlamasından anlayabiliyoruz. Gerçekte ABD, Saddam sonrası Irak'ta, I. Dünya Savaşı sonrasındaki sömürgecilik biçimlerini hatırlatan bir manda rejimi kurmayı amaçlıyor.
Böylece, ABD'nin daha esnek bir sömürgecilik biçimi olan "yeni-sömürgeciliğin" yerine, doğrudan askeri işgale dayalı "klasik bir sömürgeciliğe" geri dönüş eğilimi içinde olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum, mevcut Amerikan yönetimini, dünyadaki bütün halkların en temel haklarını -en başta da yaşam hakkını- hiçe sayan bir konuma sürüklüyor. Irak savaşının gündeme gelmesinden bu yana, dünyada Vietnam Savaşı'ndan sonraki en büyük barış gösterilerinin yapılması da kuşkusuz insanların vicdanlarını rahatsız eden bu adaletsizlik duygusundan kaynaklanıyor.
Ölümcül sonuçlar Aram Yayınları'ndan çıkan Amerika'nın Irak Savaşı kitabı, ABD'nin Ortadoğu'da hegemonyasını güçlendirmek uğruna, 10 yılı aşkın bir süredir Irak halkına dayattığı savaşın insani sonuçlarını göz önüne seriyor. Körfez Savaşı ile başlayan bu savaş, Irak'a uygulanan yaptırımlarla kesintisiz bir biçimde günümüze kadar süregeldi. Gerek Körfez Savaşı, gerekse sonrasında BM denetiminde uygulanan yaptırımlar ölümcül sonuçlara yol açtı ve hâlâ açıyor. Savaşta seyreltilmiş uranyumlu mermiler kullanıldığı için, bugün hâlâ kanserli çocuklar doğuyor. Çok temel ilaçların bile elde edilmesini engelleyen yaptırımlar yüzünden, Irak'ta ayda 6 bin çocuk ölüyor. Başlarındaki Saddam yönetimi ABD'nin Irak petrollerine erişmesini zorlaştırdığı için, bir halk zamana yayılmış bir soykırıma tabi tutuluyor. Amerika'nın Irak Savaşı, yaptırımların yol açtığı soykırım niteliğindeki sonuçlar üzerine çok somut bilgiler edinmemizi sağlıyor. Kitabın amaçlarından birisi de bu: Dünyanın her yanındaki barış aktivistlerini, örgütlenmeleri ve Irak'ta yeni bir savaşa karşı çıkmaları için gerekli bilgilerle donatmak. Diğer yandan, Amerika'nın Irak Savaşı başka sorulara da yanıt bulmaya çalışıyor: Bu kadar zalimane politikaların ardında hangi nedenler yatıyor ve bütün dünyanın gözü önünde 10 yılı aşkın bir süredir nasıl olup da sürdürülebiliyor?
İlk elden bilgiler Kitaptaki diğer makalelerin yanı sıra, özellikle Naseer Aruri ve Noam Chomsky'nin makaleleri, ABD'nin Irak politikasının ardındaki güdüler hakkında açıklayıcı tahliller sunuyor. Diğer yandan David Barsamian'ın, Phyllis Bennis ve Denis Halliday ile yaptığı söyleşi, ABD'nin Irak ve Ortadoğu politikaları hakkında birinci elden bilgiler edinmemizi sağlıyor. Zira, Denis Halliday uzun süre BM Irak İnsani Yardım Koordinasyonu'nun başkanlığını yaptıktan sonra, yaptırımları "yasadışı ve ahlakdışı" gördüğü için istifa eden ve savaş karşıtı aktiviste dönüşen bir kişi.
Ana-akım medyası Amerika'nın Irak Savaşı, ABD'nin Irak halkına bu kadar uzun süre ölümcül yaptırımlar uygulayabilmesinin yanıtını yeni dünya düzeninin temel bir kurumunda buluyor: Dünya ana-akım medyası. Özellikle Amerikan ana-akım medyası, ABD'nin dış politikasını yıpratabilecek gerçeklere pek az yer veriyor. Kendisini devlet politikasıyla özdeşleştiren bir söylem kullanılıyor. Bunun yanı sıra, ırkçılık derecesinde bir Arap-Müslüman karşıtlığı işleniyor. 11 Eylül'le birlikte daha da yoğunlaşan bu propaganda, Amerika'nın soğuk savaş sonrası yeni düşmanını icat ediyor: Ortadoğu kökenli terörizm. Kitapta ana-akım medyayı, gerçekleri haber yapması için zorlayan medya aktivizmine de yer veriliyor. Medya aktivistleri sayesinde, Amerika'daki pek çok ana-akım gazetenin Irak'a uygulanan yaptırımların sonuçlarına yer vermesine dikkat çekiliyor. Bir de, medya aktivistleri için bir eylem kılavuzu veriliyor.
Savaş karşıtları Kitapta işlenen temalardan birisi de, savaş karşıtı hareket. Hemen her hareket için olduğu gibi, Irak'ta yaptırımlara ve savaşa karşı hareket de başlangıçta bir kaç aktivistin çabasıyla gelişiyor. New York Times'a verilen ve yaptırımlara karşı çıkan imzalı bir ilanla başlayan çabalar, giderek eylemci grupların oluşmasına yol açıyor. Bunlardan birisi, "Issızlıktaki Sesler" (Voices in The Wilderness) grubu. ABD'de, devletin izni olmaksızın Irak'a oyuncak ve tıbbi malzeme göndermenin yasak olmasına karşın, bu grup Irak'a insani malzemeler götürerek açıkça yasaları çiğniyor ve ağır cezalarla tehdit ediliyor. Ama eylemleri, Amerikan kamuoyunda Irak halkının çektiği acılara ve ABD dış politikasına ilişkin bir duyarlılık oluşmasını sağlıyor. Irak sorununa dönük bu aktivizm, bugün de dünyanın pek çok yerinde yapılan devasa gösterilerle ve "canlı kalkanlar" gibi cesaret verici inisiyatiflerle devam ediyor. Amerika Irak'a saldırarak, doğrudan askeri işgalle Ortadoğu'ya yerleşmeyi ve bölgeyi kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirmeyi umuyor. Saldırısı yüz binlerce insanın ölümüne yol açmakla kalmayacak, yeni savaşları da kışkırtacak. Bir sonraki hedefin İran olduğu bilinen bir olgu. Bu arada, bölge devletleri de kendi halkları üzerindeki baskıyı yoğunlaştırabilecekleri bir fırsat yakalamış olacaklar. Türkiye'nin de bu fırsatı, kendi içindeki Kürt muhalefetini bastırmak için kullanmak istediği sır değil. ABD'nin ve onun uydu devletlerinin bu maceracı politikasına direnenler, mutlaka olacaktır. Sonucu ise muhalif hareketler belirleyecek. Okur, kitabın editörü Anthony Arnove'un Türkçe basıma yazdığı önsözde, bu konuda çarpıcı yorumlar bulabilecektir.
Ölümcül sonuçlar Aram Yayınları'ndan çıkan Amerika'nın Irak Savaşı kitabı, ABD'nin Ortadoğu'da hegemonyasını güçlendirmek uğruna, 10 yılı aşkın bir süredir Irak halkına dayattığı savaşın insani sonuçlarını göz önüne seriyor. Körfez Savaşı ile başlayan bu savaş, Irak'a uygulanan yaptırımlarla kesintisiz bir biçimde günümüze kadar süregeldi. Gerek Körfez Savaşı, gerekse sonrasında BM denetiminde uygulanan yaptırımlar ölümcül sonuçlara yol açtı ve hâlâ açıyor. Savaşta seyreltilmiş uranyumlu mermiler kullanıldığı için, bugün hâlâ kanserli çocuklar doğuyor. Çok temel ilaçların bile elde edilmesini engelleyen yaptırımlar yüzünden, Irak'ta ayda 6 bin çocuk ölüyor. Başlarındaki Saddam yönetimi ABD'nin Irak petrollerine erişmesini zorlaştırdığı için, bir halk zamana yayılmış bir soykırıma tabi tutuluyor. Amerika'nın Irak Savaşı, yaptırımların yol açtığı soykırım niteliğindeki sonuçlar üzerine çok somut bilgiler edinmemizi sağlıyor. Kitabın amaçlarından birisi de bu: Dünyanın her yanındaki barış aktivistlerini, örgütlenmeleri ve Irak'ta yeni bir savaşa karşı çıkmaları için gerekli bilgilerle donatmak. Diğer yandan, Amerika'nın Irak Savaşı başka sorulara da yanıt bulmaya çalışıyor: Bu kadar zalimane politikaların ardında hangi nedenler yatıyor ve bütün dünyanın gözü önünde 10 yılı aşkın bir süredir nasıl olup da sürdürülebiliyor?
İlk elden bilgiler Kitaptaki diğer makalelerin yanı sıra, özellikle Naseer Aruri ve Noam Chomsky'nin makaleleri, ABD'nin Irak politikasının ardındaki güdüler hakkında açıklayıcı tahliller sunuyor. Diğer yandan David Barsamian'ın, Phyllis Bennis ve Denis Halliday ile yaptığı söyleşi, ABD'nin Irak ve Ortadoğu politikaları hakkında birinci elden bilgiler edinmemizi sağlıyor. Zira, Denis Halliday uzun süre BM Irak İnsani Yardım Koordinasyonu'nun başkanlığını yaptıktan sonra, yaptırımları "yasadışı ve ahlakdışı" gördüğü için istifa eden ve savaş karşıtı aktiviste dönüşen bir kişi.
Ana-akım medyası Amerika'nın Irak Savaşı, ABD'nin Irak halkına bu kadar uzun süre ölümcül yaptırımlar uygulayabilmesinin yanıtını yeni dünya düzeninin temel bir kurumunda buluyor: Dünya ana-akım medyası. Özellikle Amerikan ana-akım medyası, ABD'nin dış politikasını yıpratabilecek gerçeklere pek az yer veriyor. Kendisini devlet politikasıyla özdeşleştiren bir söylem kullanılıyor. Bunun yanı sıra, ırkçılık derecesinde bir Arap-Müslüman karşıtlığı işleniyor. 11 Eylül'le birlikte daha da yoğunlaşan bu propaganda, Amerika'nın soğuk savaş sonrası yeni düşmanını icat ediyor: Ortadoğu kökenli terörizm. Kitapta ana-akım medyayı, gerçekleri haber yapması için zorlayan medya aktivizmine de yer veriliyor. Medya aktivistleri sayesinde, Amerika'daki pek çok ana-akım gazetenin Irak'a uygulanan yaptırımların sonuçlarına yer vermesine dikkat çekiliyor. Bir de, medya aktivistleri için bir eylem kılavuzu veriliyor.
Savaş karşıtları Kitapta işlenen temalardan birisi de, savaş karşıtı hareket. Hemen her hareket için olduğu gibi, Irak'ta yaptırımlara ve savaşa karşı hareket de başlangıçta bir kaç aktivistin çabasıyla gelişiyor. New York Times'a verilen ve yaptırımlara karşı çıkan imzalı bir ilanla başlayan çabalar, giderek eylemci grupların oluşmasına yol açıyor. Bunlardan birisi, "Issızlıktaki Sesler" (Voices in The Wilderness) grubu. ABD'de, devletin izni olmaksızın Irak'a oyuncak ve tıbbi malzeme göndermenin yasak olmasına karşın, bu grup Irak'a insani malzemeler götürerek açıkça yasaları çiğniyor ve ağır cezalarla tehdit ediliyor. Ama eylemleri, Amerikan kamuoyunda Irak halkının çektiği acılara ve ABD dış politikasına ilişkin bir duyarlılık oluşmasını sağlıyor. Irak sorununa dönük bu aktivizm, bugün de dünyanın pek çok yerinde yapılan devasa gösterilerle ve "canlı kalkanlar" gibi cesaret verici inisiyatiflerle devam ediyor. Amerika Irak'a saldırarak, doğrudan askeri işgalle Ortadoğu'ya yerleşmeyi ve bölgeyi kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirmeyi umuyor. Saldırısı yüz binlerce insanın ölümüne yol açmakla kalmayacak, yeni savaşları da kışkırtacak. Bir sonraki hedefin İran olduğu bilinen bir olgu. Bu arada, bölge devletleri de kendi halkları üzerindeki baskıyı yoğunlaştırabilecekleri bir fırsat yakalamış olacaklar. Türkiye'nin de bu fırsatı, kendi içindeki Kürt muhalefetini bastırmak için kullanmak istediği sır değil. ABD'nin ve onun uydu devletlerinin bu maceracı politikasına direnenler, mutlaka olacaktır. Sonucu ise muhalif hareketler belirleyecek. Okur, kitabın editörü Anthony Arnove'un Türkçe basıma yazdığı önsözde, bu konuda çarpıcı yorumlar bulabilecektir.
Evrensel'i Takip Et