11 Mart 2003 22:00

Az sözle çok şey söylemeli...

Aziz Nesin'in yazıp, Genco Erkal'ın sahneye uyarladığı "Birtakım Azizlikler", İmgesel Düşler Tiyatrosu tarafından sahneleniyor. "Birtakım Azizlikler", daha önce de tiyatroyla ilgilenmiş oyuncular tarafından kurulan topluluğun ilk oyunu. Korku, demokrasi, özgürlük, ilericilik, gericilik, güç ve iktidar kavramlarının ülkedeki yansımalarını başarılı bir şekilde aktaran oyun, geçtiğimiz hafta Büyükşehir'de sahnelendi ve Diyarbakırlı tiyatro izleyicisinden olumlu tepkiler aldı. Bülent Yiğit, Yusuf Çankaya ve Cevat Talay'ın rol aldığı oyunu, Mahmud Samed yönetiyor. Önümüzdeki dönem, kendi yazdıkları -Diyarbakır'da bir köy ismi olan- "Serdê"yi sahneleyeceklerini söyleyen Samed, İmgesel Düşler Tiyatrosu'nu anlattı. İmgesel Düşler Tiyatrosu'nu biraz anlatır mısınız? İmgesel Düşler Tiyatrosu, Diyarbakır'da doğunun düşlerini, doğunun anlatısını, doğunun rütüelini ve doğunun gerçeğini sahne disiplini içinde ya da görsel bir kadroyla insanlarla buluşturmaktır. İmgesel Düşler, kaynağını 'batının doğusunda kalan' doğudan alıyor. Yani, Hindistan'dan, Uzakdoğudan, Mezapotamya'dan, Anadolu'ya ve Kafkaslar'a kadar uzanan bir alanın kültürünü içine alıyor. Bizim çıkış noktamız, bu sınırlar içindeki doğunun başkaldırısında. Özümüzün binbirgece masallarında, dengbejlerin sesinde veya Anadolu aşıklarında geçtiğini söylemek istiyorum. Sözünü ettiğiniz buluşma, haykırış sanata nereden bakıyor? Bu biraz da bizim tiyatroya bakış açımızla alâkalı. Biz, tiyatroyu biraz plastik anlatı olarak görüyoruz. Plastik anlatıda bizim sunacağımız perspektifler çok ama, biz bu anlatıyı sözden ziyade nefesle, ritimle, rütüelle ve danslarla sürdürüyoruz. Hani doğuda az sözle çok şey söylenir. Biz tiyatronun da az sözle çok şey anlatan bir sanat alanı olduğuna inanıyoruz. Tiyatro, batının yarattığı değerler ışığında güç kazandı. Yaptığımız işte bu ışığı da değerlendirmek zorundayız. Batıyla doğunun bir divanda aynı sesi çıkarmasıdır bu. Ya da ilahilerle kasidelerin buluşması seslerin bütünleşmesidir. Türkiye aydınının en büyük handikapı, batıyı ilahlaştırıp, doğuyu küçümsemesidir. Oysa, Mevlana'nın semalarındaki o evrensel ritim, belki de batının birçok değeriyle eşdeğer, hatta batıyı kucaklayan bir ayindir. Ve bu ayine doğuyu katmadan bir yere varamayız.

Diyarbakır'da Devlet ve Şehir Tiyatroları'nın üretimleri de var... Bölge için ürettiklerini tabii ki saygıyla karşılıyoruz ve destekliyoruz. Ancak, sanatın özgür bir ruhu var ve resmi kurumların yapacağı sanat ile özgür kurumların yapacağı sanat arasında farklar olacağını düşünüyoruz. Diyarbakır'da böyle bir yolculuğa çıkmamızın nedenlerinden biri de bu olmuştur. Tabii özel tiyatroların ayakta kalması daha zor. Başarılı olup olamayacağımız, teknik ve maddi problemlerimizin çözülmesiyle de ilgili.

İlk oyununuz Aziz Nesin'den; "Birtakım Azizlikler"... "Birtakım Azizlikler", bizim yaratmak istediğimiz tiyatro anlayışıyla aslında bire bir örtüşmüyor. Biz daha çok doğunun kendine ait düşlerini, kaygılarını oyunlaştırıp, deneysel tiyatro olarak insanlarla paylaşmayı hedefliyoruz. Bu oyunla başladık çünkü, Türkiye insanının zaaflarını, güzelliklerini anlatıyor. Bir de galiba, kahkahanın yarattığı tufandan sonra ancak kendi gerçekliğimizle yüz yüze gelebiliyoruz. Türkiye'nin uyuyan duyarsız tarafını kaşımak, ülke aydının kafasındaki bulanıklığa dikkat çekmek istedik.

Evrensel'i Takip Et