8 Mart 2003 22:00

Belgeselsiz ülke
   fotoğrafsız aileye benzer

Avrupa Belgesel Ağı Başkanı Tue Steen Müller ve Danimarka Film Enstitüsü yetkilisi Allan Berg, 6. Uluslararası Belgesel Sinemacılar Konferansı'na katılmak üzere geçtiğimiz hafta İstanbul'a geldi. Aynı zamanda yönetmen olan her iki konuğun yanlarında getirdiği filmler festivalde kapsamında gösterildi. Avrupa Belgesel Ağı, merkezi Danimarka'da bulunan bir örgüt. Dünya çapında yapılan belgeselleri takip eden kuruluş, belgeselcilere kaynak ve teknik ekip bulma gibi konularda destek veriyor. Televizyon kanallarında yayınlanan belgesel programları takip eden örgüt, her yıl bu programlar hakkında incelemelerin yer aldığı "Dox" isimli bir dergi çıkarıyor.

Yönetenin bakış açısı Belgeseli, "Bir bakış açısından aktarılan görüntüler" şeklinde tanımlıyor Tue Steen Müller. Belge niteliğindeki dokümanlardan; planmış, kurgulanmış bir konunun kamerayla kaydedilmesine kadar her çalışmanın belgesel olabileceğini anlatıyor. Yönetmen, belgeseli ikiye ayırıyor; birincisi televizyonlarda gösterilen, daha çok gazetecilerin yaptığı araştırmalar, diğeri ise belgeselcilerin "sanatsal bakış açılarıyla, kendilerini de ifade ettiği" belgeseller.

Herkes yapamaz Eline kamera alan herkesin belgesel çekemeyeceğini söylüyor yönetmen. "Eğer bir belgesel yapacaksanız, bunu neden yaptığınızı iyi bilmeniz gerekir. Gerekli fikre ve yeteneğe de sahipseniz, kendi yorumunuzu katarak belgeseli çekebilirsiniz. Örneğin; sokakta yürüyen insanlar yürüyen insanlar değildir sadece. Bireysel, toplumsal, politik konumları vardır. Bunları aktarmalısınız" cümlesiyle aktarıyor bu görüşünü. Yönetmen, belgeselin, toplumların belleğini koruması konusunda nasıl bir yeri olduğuna ilişkin sorumuza, Şilili yönetmen Patricio Guzman'ın sözüyle cevap veriyor, "Belgeselsiz ülke fotoğrafsız aile gibidir"

Belgesele para yok Yönetmen dünyanın her yerinde belgeselcilerin ortak bir sorun yaşadığına değiniyor; finansal kaynak. Belgeselcilerin yaptıkları işle geçinmelerinin çok zor olduğunu, bu yüzden, belgeseli başka işlerin yanında yapmak zorunda olduklarını ifade ediyor. Danimarka Film Enstitüsü yetkilisi, yönetmen Allan Berg de, Müller'le aynı görüşte. Berg'e göre, belgesel pahalı bir hobi. Yine de, genç kuşağın maddi olumsuzluklara teslim olmayarak belgeselle ilgilenmesini ümit verici.

En çok mülteciler Yönetmenin tespitine göre, dünya genelinde en fazla belgesel yapılan konu mülteciler. Ardından insan hakları ve yaşanmış tarihle ilgili konular geliyor. Yapılan tüm belgeselleri bir buzdağına benzeten Müller, bu tür belgeselleri; "buzdağının tepesinde ve kalıcı olanlar" şeklinde nitelendiriyor. Müllerin diğer bir tespiti, belgesel izleyicisinin genellikle kendilerine yakın konularda yapılmış belgeseleri izlediği. Fransız yönetmen Nicolas Dhilibert'in "Etre Et Avoir" isimli filmini örnek vererek tezini ispatlamaya çalışıyor; "Bir okulda büyük ve küçük yaşlardaki çocukların aynı sınıflarda ders yapmasını anlatan bu film, Almanya ve Fransa'da milyonlarca kişi tarafından izlendi. Bence herkes filmde kendine dair bir şeyler bulmuştu. Kendi okudukları sınıf bu sınıfa benziyordu belki de."

Güncel konular da seçilmeli Önemli olanın belgeselin konusu değil, belgeseli çeken göz olduğunu söyleyen Allan Berg'i, Müller de destekliyor; "Bu biraz elitist bir yaklaşım gibi görünüyor olabilir ama öyle değil. Yönetmenler de bu dünyada yaşıyor ve zaten yaşadıkları dünyaya ilişkin önemli konuları seçiyor" Belgeselin, sadece yaşanıp bitmiş konularda yapılmaması, güncel gelişmeleri de kapsaması gerektiğini anlatan iki yönetmen "Belgesel Sinemacı Kimliği ve Küresselşeme" konusunun tartışılacağı konferansa katılmalarının ardından İstanbul'dan ayrılacak.


BELGESEL FESTİVALİNDE BUGÜN

İtalyan Kültür Merkezi 6. ULUSLARARASI BELGESEL SİNEMACILAR KONFERANSI "Belgesel Sinemacı Kimliği ve Küreselleşme" Bildiri Sunumları BSB Deklarasyonunun Tartışılması 11:00-19:30 Yapı Kredi Kültür Merkezi/ Turkcell Salonu JAPONYA BELGESELLERİ 18:00 Manzan Benigaki, 90' 20:30 Japon Deneysel Filmleri: Boyalı Hayat,15'- On Yo, 3'- Ekosistem,13' Goril Goril, 25'- Bakışın Sonunda, 30' Filmler Üzerine Söyleşi src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Şarkılar barışa karıştı "Dinle Sevgili Ülkem...20 sanatçı Ahmet Kaya şarkıları söylüyor..." projesinin ödül töreni ve konseri önceki gece düzenlendi. Bostancı Gösteri Merkezi'ndeki etkinliğe gelenler hep bir ağızdan Ahmet Kaya'nın sevilen şarkılarına ses verirken diğer taraftan ise "Savaşa hayır" sloganları konser salonunu inlettiler.

Pek çok ünlü isim Geceye, projede yer alan sanatçıların çoğunun yanı sıra; Eşber Yağmurdereli, Nur Sürer, yazar Mehmed Uzun, SDP Genel Başkanı Akın Birdal, ÖDP eski Genel Başkanı Ufuk Uras, yazar Muhsin Kızılkaya, ressam Bedri Baykam, Levent İnanır, Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, şair Ataol Behramoğlu, gazeteci-yazar Vecdi Sayar, Gazeteci-yazar Oral Çalışlar, Leman Sam, karikatürist Metin Üstündağ, Ragıp Zarakolu ve CHP Hatay milletvekili Fuat Çay, gibi aydın ve sanatçılar katılarak proje sanatçılarına ödül verdiler. Ayrıca, Cem Karaca'nın da etkinliğin sonunda sahne alması gecenin sürprizi oldu. Karaca; "Çok yorgunum bekleme kaptan" adlı sevilen şarkısını katılımcılarla paylaştı. Öte yandan, Nazan Öncel, Şükriye Tutkun, Selda Bağcan, Yavuz Bingöl ve Yılm