23 Şubat 2003 22:00

El sanatları zamana yenik

Kökleri yüzyıllar öncesine dayanan Anadolu mirası el sanatları. Nalınlar, urganlar, semerler, keçeler... Bazen dağın başındaki çobana soğuktan korunsun diye bir aba, bazen çeyiz sandığında süslü bir çift nalın, bazen de aylarca süren yolculuklarda at sırtında işlemeli bir eyer. Sadece bir ihtiyaç olmaktan çıkış, Anadoluluğu ifade eden birer sembol olmuşlar zamanla. Gelişen teknolojiyle, her alanda olduğu gibi, değişen hayata karşı koyamayıp, kullanımdan kalkmaya, belleklerden silinmeye başladı el sanatları. Zamanla geriye, Anadolu'nun sayılı yörelerinde hiç olmazsa belleklerden silinmesinler, birer kültür parçası olarak kalsınlar düşüncesiyle el sanatlarımızı yaşatmaya çalışan insanlar kaldı.

Can çekiştiği yer İşte İzmir'in yeşil bir ilçesi olan, merkeze 1 saat uzaklıktaki Tire'de Nalıncılar Çarşısı, teknolojiye karşı bu var olma savaşını veren esnaftan oluşuyor. Çoğu altmışlı yaşlarını yaşamakta olan bu insanlar ellerinden, geldiği kadar zayıflayan el sanatlarımızı yaşatmaya çalışıyorlar. Öncelikle çarşının girişindeki küçük semerci atölyesi dikkat çekiyor. Atölyenin sahibi 60 yıllık semerci ustası Sabri Keşanlı, çoğu el sanatları ustasının olduğu gibi dedesinin mesleğini devam ettirdiğini ve bu işin artık yok olmaya yüz tuttuğunu söylüyor: "Motorlu taşıtların yaygınlaşmasından sonra binek hayvanlarına olan talep azaldı. Artık mesleğimiz yok oluyor." Sabri ustanın en büyük şikâyeti ise meslekte yeni çırak yetişmemesi. Hayatı parlatır gibi... Zaman içindeki yolculuğumuza, duvarları is içindeki, küçük bir kalaycı dükkânında devam ediyoruz. 40 senelik kalaycı Nazım Omurtağ, bir yandan ocağı körüklüyor bir yandan da elindeki küçük kazanı parlatıyor. Diğer bir yanda ise, küçücük dükkanın bir köşesinde banyo yapmaya hazırlanan kir pas içindeki çocuklar gibi, sıranın kendilerine gelmesini bekleyen birkaç kap kaçak duruyor. İşlerinin gidişinden çok memnun değil. Nalıncılar Çarşısı'ndaki büyüleyici yolculukta gözünüz çarşıya adını veren göz kamaştıran işlemeli nalınlara takılıyor. Meslekte 40 yılını devirmiş nalıncı ustası Cemil Tolga da iş başında... Güzelim nalınların işlenme sürecine tanık oluyorsunuz bu kez. Ölü bir ağaca can vermek gibi bir şey bu. O el emeği göz nuru ışıl ışıl nalınların, yerde duran o kütük parçalarından doğduğuna ancak görerek inanabiliyorsunuz. Özellikle nalıncılık kaybolmak üzere. Bunun nedenini Cemil usta da "teknolojiye borçlu" olduğumuzu söylüyor. Gelişen teknoloji kaçınılmaz olarak yaşam tarzımızı da etkiliyor. Bir geleneğimizin de can çekişmekte olduğunu öğreniyoruz Cemil ustadan. Ustanın söylediğine göre işlemeli nalınlar, eskiden çeyiz sandıklarının ve nişan tepsilerinin vazgeçilmez unsurlarından biriymiş. Emektar nalıncı ustası, şimdilerde ise nalınların kendilerine verilen bu önemi, köy düğünlerinde bile zor bulabildiğini vurguluyor. (İÜHA)

Evrensel'i Takip Et