13 Şubat 2003 22:00

İtfaiyeciler mesleklerini istiyor

Can ve mal güvenliği bakımından dünyanın en önemli ve en riskli meslekleri arasına giren itfaiyecilik, ne yazık ki ülkemizde önemsenmiyor. Oysa, Türkiye'nin deprem kuşağında olması, iftfaiyeciliğin önemini daha da artırıyor. Ancak, itfaiyecilik belediye bünyesinde işe yaramayan, hatta sorunlu kabul edilen insanların çalıştırıldığı bir kurum olarak görülüyor. Yaptıkları işe itibar gösterilmesini isteyen itfaiyeciler, haklarındaki yanlış yargılardan yola çıkarak, biraz da şakayla karışık, kendilerini şöyle tanımlıyorlar: "Zabıta, polis, asker gibi yıpranmayan, bu nedenle en az 25 yıl duman, is ve tehlikeli gaz soluyan, koruyucu elbise, ekipman, malzeme ve teçhizat olmadan da yangın söndürmeye çalışan, uyumayan, yemeyen ve sadece oturan, park bahçe sulayan, veteriner işlerini yapan, ağaç budayan, inşaatlara su taşıyan, foseptik temizleyen, cenaze kaldıran, bu görevlerinden, zaman ve aracında su kalırsa yangına giden, fedakâr ve kimselere zarar vermeyen iyi insanlar Türk itfaiyecisi olarak kabul edilir."

1930 yasaları Padişah 3. Murat, dört asır önce, İstanbul'da yangınların önüne geçmek için, her evde su dolu bir fıçı, kova, bir merdiven, kazma ve kürek bulundurma zorunluluğu getirmişti. O günden bugüne itfaiyecilikte çok başarılı adımların atıldığı söylenmemez. 1923'te kurulan itfaiye 1930, 1966 ve 1985'te çıkarılan kanunlarla şekilleniyor. Şehir itfaiyeleri birbirinden bağımsız olarak yönetiliyor; birbirine komşu iki il veya ilçe arasında araç, gereç ve eğitim açısından önemli farklılıklar var. Ülke genelinde kabul edilen, kapsamlı bir "yangından korunma yönetmeliği" yok. Gelişmiş ülkeler yapılaşma, yapı türü ve endüstri bölgelerinin özelliklerine göre risk sınıflandırmaları yaparak önlem alıyor. Risk bölgeleri ise nüfus yoğunluğu, yapılaşma yoğunluğu, trafik durumu, yangın yükü, binaların sıklık derecesi, kat sayıları, işgal ve kullanım özellikleri ile özel riskler gibi etkenler üzerinden belirleniyor.

Her an risk İtfaiye çalışanı, görevinde patlama, ani parlamalar, yangın esnasında çökme, yıkılmalar, enkaz çalışmaları, trafik kazaları gibi fiziksel risklerin yanında, zehirlenme, boğulma, kanserojen etkilenme, radyoaktivite gibi kimyasal tehlikelerle karşı karşıya. Günün her anı yagın durumu, itfaiyeciyi bekleyen tehlike, sık sık uğradığı hakaret ve dayak, yanma, patlama, yangına yetişme endişesi gibi sıkıntılar çalışanları psikolojik olarak etkiliyor. Dengesiz çalışma saatleri, yangın süreleri, aileden uzak kalma, sosyal hak ve ücret yetersizliği itfaiyecinin sorunlarını daha da ağırlaştırıyor.

Yangına yağmurluk Anadolu'da itfaiyeciliğin içler acısı olduğunu belirten Belediye-İş Sendikası İtfaiye Şube Başkanı İzzet Aybar, "Anadolu'da itfaiyecilik aslında yok.Yozgat'a, yangına gitsek, araç gereç birbirine uymaz. Standart yok, uyum yok, giyim kuşam farklı, yağmurlukla yangına gidiliyor, kask yok, koruyucu malzeme yok" diyor. Marmara Depremi'nde 400 kişiyi kurtardıklarını söyleyen Aybar, "Kimse gerçek adresi göstermedi, herkes AKUT'tan bahsetti" diye yakınıyor. Orman yangını, kurtarma, depreme müdahalede yetki kargaşası yaşandığını ifade eden Aybar, yetkinin itfaiyede olması gerektiğini belirtiyor.

Maden işçisi gibi Taş, maden, kireç ocaklarında çalışan işçilerden farklı olmadıklarını belirterek, yaptıkları işin "ağır iş" kategorisine alınması gerektiğini söyleyen Aybar, yıpranma payı tazminatı, erken emeklilik gibi hakların itfaiyecilere de tanınmasını istiyor. Denizde, karada, ormanda yangınla ve kazalarla mücadele etmelerine rağmen, "bahçıvan" veya "müstahdem" muamelesi gördüklerini ifade eden Aybar, "Bir itfaiyeci, kurtarma aracını açtığı zaman 600'e yakın malzemenin nasıl kullanılacağını bilir, tam profesyoneldir. Yüzlerce sokağı ezbere bilir, başkasının canı için canını tehlikeye atar. Kedi veya bir köpek kurtarırken arkadaşlarımız öldü. 11 Eylül olaylarında, Amerika'da 300 itfaiyeci öldü. Ailelerine birer milyon dolar tazminat verildi, sağ kalanlar en yüksek dereceden emekli edildi. Bizde bir itfaiyeci iş kazasında ölürse 900 milyon lira verilecek" diye anlatıyor.

Grev hakkı yok İstanbul İtfaiyesi, Mezarlıklar Müdürlüğü, Acil Yardım, Yanıcı Parlayıcı Depolar Müdürlüğü ile İtfaiye Hizmetleri bölümlerinden oluşuyor. Yanıcı Parlayıcı Depolar Müdürlüğü dışındaki bölümlerde çalışan itfaiyecilerin, grev ve eylem yapma hakkı yok. İngiltere gibi bir çok Avrupa ülkesinde haftalar süren itfaiye grevleri yapılabilmesine rağmen, Türkiye'deki itfaiyecilerin eylem yapma hakkı bile yok.

Siyasi kadrolaşma Yangın güvenlik bilgisinin milli eğitim müfredatına girmesi, meslek liselerinde itfaiye bölümü olması, başta İstanbul olmak üzere tam teşeküllü yanık tedavi merkezleri kurulması gerektiğini söyleyen Aybar, her seçim sonunda yönetime gelenlerin itfaiyeye müdahale etmesinden şikâyetçi. Aybar, "Belediye yönetimine farklı bir düşünce gelince, İtfaiye Daire Başkanlığı'ndan grup amirine kadar hepsi değiştiriliyor. İtfaiye yöneticileri çalışanlar içinden gelmeli, oradan yükselmeli. Yanlış sevk ve idare nedeniyle 5 arkadaşımızı kaybettik. 50 yaşında gelip itfaiyeci olunmaz. Böyle müdürlerimiz var" diyor.

Evrensel'i Takip Et