13 Şubat 2003 22:00

Yapmak ya da yapmamak

Sayın Wecker, siz kısa bir süre önce Irak'taydınız. Orada nelerle karşılaştınız? İzlenimleriniz neler oldu? Irak'ta bulunduğum süreç içinde, halkın büyük bir bölümünün Saddam'dan yeterince bıktığına tanık oldum. Ancak konuşmak da istemiyorlar. Irak'ta bulunduğum süre içerisinde, insanların Saddam'dan bu kurtuluş isteğinin, aynı zamanda savaşı istedikleri anlamına gelmediğini de gördüm. Savaşın kendilerine büyük zararlar vereceğini de biliyorlar. 12 yıldan beridir süren ambargonun savaştan farkı yok, bir milyon insanın hayatına mal oldu. Bu da kitle imha silahlarının bir biçimidir bence. 12 yıl boyunca insanların ölmesine göz yumuldu. Bu nasıl bir demokrasi? Demokrasi açıklık, insani yardım, başkalarıyla kütürel ilişki vs. demektir. Alman aydınların ve halkın savaşa karşı tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Daha fazla sokaklara çıkarak kendimizi göstermeliyiz. Tamamen demokratik yöntemlerle ve barışçıl bir şekilde. Egemenlerde, onlara izin vermeyeceğimizin duygusunu yaratmalıyız. Şu anda bu bizim tek şeçeneğimiz. Amerikan halkının savaşa karşı tepkisi çok önemli, eğer Bush'u bir daha seçmeyeceklerinin mesajını verirlerse, belki Bush, savaş politikasından vazgeçer. Almanya'da yıllardır yaşayan Türkiyeliler bizim bir parçamız artık. Almanya'da yaşayan Türkiyeliler de bizimle birlikte mutlaka savaşa karşı alanlara çıkmalılar. Barış hareketi, bunun için kollarını herkese açıyor. Belki bugüne kadar bazı insanlarla kötü deneyimler yaşandı, ancak bu artık giderilmeli. Barış hareketi içinde, savaşa karşı koyan herkes yer almalı. Bugün savaşa karşı yürüyenler aynı zamanda, ırkçılığın her biçimine karşı da yürüyorlar. Önümüzdeki haftalarda Barış Konferansı'na katılmak üzere İstanbul'a gideceksiniz. Irak'a karşı düzenlenecek bir saldırıda siz buradan Türkiye'nin rolünü nasıl görüyorsunuz? Türkiye hükümetinin, ABD'ye destek vermeyi karar altına aldığını öğrendim. Daha önce İstanbul'a gittiğimizde birçok insanla konuştum. Sadece Barış Konferansı'nı düzenleyenlerle değil, sokaktaki ve pazardaki insanlarla da konuştum. Bütün insanlar savaş konusunda çok politikleşmiş durumda. Halk savaşa karşı, egemenler ise savaş için karar alıyor. Savaş yanlısı propagandalara rağmen, normal insanların bilgi edinme olanakları bugün çok fazla. Bunu için de eleştirel düşünebiliyorlar. Bunun içinde, insanların çok büyük bir bölümü Irak'a saldırı planını arkasında asıl olarak, petrol ve egemenlik olduğunu biliyor. Amerikalıların ilgisini, Irak'ta demokratik bir rejimin kurulmasından ziyade, bölge üzerinde egemenlik kurma fikri çekiyor. Amerika bunu Latin Amerika'da, Ortadoğu'da bugüne kadar hep yaptı. İstanbul'da yapılacak Barış Konferansı'na katılacağım. Türkiye'nin bir savaş durumundaki rolü hem çok fazla hem de çok özel. Eğer, Türkiye Amerikalıların planını desteklemeseydi, sanırım savaş olasılığı daha da azalırdı. Ama, Amerikalılar Türkiye'ye çok para vererek bu desteği sağladılar. Türkiye satın alındı. Benim için, Türklerle bir araya gelerek barışı ele alma, karşılıklı olarak birbirimizin kültürünü tanıma çok önemli. Tatillerde öğrenme fırsatı bulamadığın Türkiye gerçeğini de bu konferans sırasında öğreneceğim. İnancım odur ki; Türkiye'de, tıpkı bizde 1970'lerde olduğu gibi, bir kırılma yaşanıyor. Ankara'da bir araya geldiğim öğrencilerden bunu hissettim. Sanatçılar arasında da benzer bir durum var. Çünkü, başka şans yok. Bu bütün insanlar için geçerli. "Yapmak ya da yapmamak" üzerine yazdığım "Beyaz Gül" şarkısıda bunu özetliyor. Bu cümle bugün çok anlamlı.

Evrensel'i Takip Et