11 Şubat 2003 22:00
Demir Döküm yol gösteriyor
GÜNÜN YAZILARI
"Fabrikalarla kucak kucağadırlar. Bazıları gecekondu tipi evlerdir... İki yakasından paralel uzayan taşlı yol Haliç bitiminde köprülerle düğümlenir. Bu yolun sonrasında Haliç değil, Haliç'e akan bir dere vardır artık. Baraja kadar gider bu dere. Dere de Haliç gibi fabrikaların arasından geçer. Birinci köprü Silahtar'dadır. İkinci köprü köy meydanıyla bitişiktir. Üçüncüsü Kazan Fabrikası'nın bitişiğinde dar bir köprüdür. İkincisi köprüden sonra Kemerburgaz'a giden dar asfalt bir yoldur. Bu yol küçük ve büyük kazan fabrikasının ve ortalarında kalan döküm fabrikasının önünden geçer."
Petrol-İş İstanbul Şube eski Başkanı Nejat Elibol Evrensel Basım Yayın'dan çıkan "Direnen Haliç" isimli romanında sözünü ettiği döküm fabrikası, 1975 yılında DİSK'e bağlı Maden-İş Sendikası'nın örgütlü olduğu Demir Döküm Fabrikası. Alibeyköy'de bugün sözü edilen fabrikaların gecekonduların yerinde park var. 1980 sonrası bu parkta büyüyen çocukların, ne fabrikalardan ne de bu fabrikalarda yıllarca verilen mücadelelerden haberi var.
Mücadele ede ede Oysa romanlara konu olan ve sınıf mücadelesine dair araştırmaların hemen hepsinde yer tutan Demir Döküm Fabrikası'nda yaşananlar bugüne ışık tutuyor. O zaman yaşanan sorunlar da fabrikalardaki işçilerin örgütlenmesinde yaşanan zorluklar da aynı: İşçiler güvensiz ve bilinçsiz, işsiz kalmaktan korkuyorlar, örgütlenmede sıkıntılar var... Bu sıkıntıların aşılamamasının gerekçesi olarak sadece yasal zorlukları öne sürmek ya da sadece sendikacıları suçlamak yeterli mi? 10 yıllar önce verdikleri mücadeleyle ve imzaladıkları toplusözleşmelerle Demir Döküm işçileri, bu soruların cevabını veriyor. Elibol, romanında döküm fabrikası işyeri temsilcisinin ağzından şunları aktarıyor: "Bize bu hakkı durup dururken vermediler. Zorlu mücadelelerden sonra aldık... Mücadele ede ede bu hale geldik." Şimdi emekli olan ve zamanında döküm fabrikasında çalışmış olan 55 yaşındaki İsmail Şimşek, örgütlü fabrikaların bir elin parmaklarını geçmediği yüzlerce fabrikayla kuşatılmış Kıraç'ta oturuyor. Yaşadıkları mücadeleyi çocuklarına ve çevresindeki işçilere anlatmaya çalışıyor. Döküm fabrikasını hiç unutmayan Şimşek, işçilerin haklarının birer birer gasp edilmesinden büyük bir üzüntüyle duyuyor.
İş çıkışında İsmail Şimşek, Demir Döküm'de işyeri temsilci değilmiş ama işyerinde kurulan komitenin içinde yer almış. Bu komitede bulunan ileri işçiler, sadece Demir Döküm'ün sorunlarıyla ilgilenmiyordu. Aynı zamanda çevre fabrikaları da örgütlüyorlardı. Çünkü örgütsüz fabrikaların çokluğu kendileri için daha çok sorun ve yalnız kalmak anlamını taşıyordu. "Kaç fabrika örgütlediğimizi hatırlamıyorum. O kadar çok işçiyle görüşüyoruk ki eve geç saatlerde dönüyorduk. İş çıkışında kahvelere, evlere gidiyorduk. Diğer fabrikalardan tanıdıkları buluyorduk" diyen Şimşek, fabrikalarda bu işi yürütebilecek işçilere "Maden-İş'e gelin. Her türlü sorunda sizi destekleyeceğiz" dediklerini ve sözlerini tuttuklarını anlatıyor: "Adam örgütlenme çalışmasına girdiğinde ne olacağını bilmiyor. Sendika güven vermeli, sonrası geliyor."
Sınıf dayanışması Son yıllarda da pek çok direniş yaşandı. Aktif Dağıtım, Omtaş, tersane işçileri... Bolu'da Gökçesu Maden işçilerinin ve Niğde'de DİTAŞ işçilerinin direnişleri halen sürüyor. Hepsi de "Dayanışmaya ihtiyacımız var" çağrısı yapıyorlar. Bu çağrıya yanıt ya verilmedi ya da dayanışma zayıf kaldı. İsmail Şimşek, sınıf dayanışmasının örgütlenmede en önemli faktörlerden biri olduğunu söylüyor. Örgütledikleri fabrikalarda yaşanan direnişler için fabrika fabrika dolaşıp işçilerden para toplamışlar, hatta Alibeyköy'de kapı kapı dolaşmışlar dayanışma için. Direnen işçilerin kendilerine ve ailelerine maddi manevi her türlü desteği vermişler. Bunun sonuçlarını da hem örgütlenerek hem de yaşanan direnişlere verilen halk desteğiyle almışlar. İsmail Şimşek, bu mücadelenin sürmek zorunda olduğunu, işçilere gerçeklerin anlatılması gerektiğini söylüyor.
Mücadele ede ede Oysa romanlara konu olan ve sınıf mücadelesine dair araştırmaların hemen hepsinde yer tutan Demir Döküm Fabrikası'nda yaşananlar bugüne ışık tutuyor. O zaman yaşanan sorunlar da fabrikalardaki işçilerin örgütlenmesinde yaşanan zorluklar da aynı: İşçiler güvensiz ve bilinçsiz, işsiz kalmaktan korkuyorlar, örgütlenmede sıkıntılar var... Bu sıkıntıların aşılamamasının gerekçesi olarak sadece yasal zorlukları öne sürmek ya da sadece sendikacıları suçlamak yeterli mi? 10 yıllar önce verdikleri mücadeleyle ve imzaladıkları toplusözleşmelerle Demir Döküm işçileri, bu soruların cevabını veriyor. Elibol, romanında döküm fabrikası işyeri temsilcisinin ağzından şunları aktarıyor: "Bize bu hakkı durup dururken vermediler. Zorlu mücadelelerden sonra aldık... Mücadele ede ede bu hale geldik." Şimdi emekli olan ve zamanında döküm fabrikasında çalışmış olan 55 yaşındaki İsmail Şimşek, örgütlü fabrikaların bir elin parmaklarını geçmediği yüzlerce fabrikayla kuşatılmış Kıraç'ta oturuyor. Yaşadıkları mücadeleyi çocuklarına ve çevresindeki işçilere anlatmaya çalışıyor. Döküm fabrikasını hiç unutmayan Şimşek, işçilerin haklarının birer birer gasp edilmesinden büyük bir üzüntüyle duyuyor.
İş çıkışında İsmail Şimşek, Demir Döküm'de işyeri temsilci değilmiş ama işyerinde kurulan komitenin içinde yer almış. Bu komitede bulunan ileri işçiler, sadece Demir Döküm'ün sorunlarıyla ilgilenmiyordu. Aynı zamanda çevre fabrikaları da örgütlüyorlardı. Çünkü örgütsüz fabrikaların çokluğu kendileri için daha çok sorun ve yalnız kalmak anlamını taşıyordu. "Kaç fabrika örgütlediğimizi hatırlamıyorum. O kadar çok işçiyle görüşüyoruk ki eve geç saatlerde dönüyorduk. İş çıkışında kahvelere, evlere gidiyorduk. Diğer fabrikalardan tanıdıkları buluyorduk" diyen Şimşek, fabrikalarda bu işi yürütebilecek işçilere "Maden-İş'e gelin. Her türlü sorunda sizi destekleyeceğiz" dediklerini ve sözlerini tuttuklarını anlatıyor: "Adam örgütlenme çalışmasına girdiğinde ne olacağını bilmiyor. Sendika güven vermeli, sonrası geliyor."
Sınıf dayanışması Son yıllarda da pek çok direniş yaşandı. Aktif Dağıtım, Omtaş, tersane işçileri... Bolu'da Gökçesu Maden işçilerinin ve Niğde'de DİTAŞ işçilerinin direnişleri halen sürüyor. Hepsi de "Dayanışmaya ihtiyacımız var" çağrısı yapıyorlar. Bu çağrıya yanıt ya verilmedi ya da dayanışma zayıf kaldı. İsmail Şimşek, sınıf dayanışmasının örgütlenmede en önemli faktörlerden biri olduğunu söylüyor. Örgütledikleri fabrikalarda yaşanan direnişler için fabrika fabrika dolaşıp işçilerden para toplamışlar, hatta Alibeyköy'de kapı kapı dolaşmışlar dayanışma için. Direnen işçilerin kendilerine ve ailelerine maddi manevi her türlü desteği vermişler. Bunun sonuçlarını da hem örgütlenerek hem de yaşanan direnişlere verilen halk desteğiyle almışlar. İsmail Şimşek, bu mücadelenin sürmek zorunda olduğunu, işçilere gerçeklerin anlatılması gerektiğini söylüyor.
Evrensel'i Takip Et