5 Şubat 2003 22:00

Milletvekilleri büyük sınavda

Türkiye'nin ABD'nin yanında savaşa girmesine karşı sesleri duymazdan gelen AKP hükümeti, TBMM'den "savaş yetkisi" almak için büyük bir gayret içinde. Fakat, tezkere oylamasında "hayır" oyu verecek olan CHP'li milletvekillerine eklenecek AKP'lilerin sayısı çok olursa, hükümet büyük bir yara alacak. CHP Grup Başkanvekili Oğuz Oyan, üs ve limanların Amerikan askerlerince "yenilenmesi" için Meclis'ten yetki isteyen hükümete "hayır" diyeceklerini açıkladı. Irak'a yönelik bir müdahale için Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nden karar çıkmamışken "askeri hazırlıkların çok ileri safhaya ulaştığına" dikkat çeken Oyan, henüz savaş koşulları oluşmadığını vurguladı. CHP Grup Başkanvekili, "Amerikan askerlerinin Türkiye toprak, üs ve limanlarını kullanması" ve "Türk askerlerinin Irak'a girmesi" konularının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği görüşünü de yineledi.

Erdoğan baskısı Bugün yapılması beklenen oylamada "ret" oyu kullanacak olan CHP'li milletvekilleri, AKP'lilere de "savaşa hayır" demeleri çağrısı yapıyor. CHP İzmir milletvekili Canan Arıtman, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın önceki günkü grup toplantısında yaptığı konuşmayı "savaş çağrısı" diye niteledi ve şöyle dedi: "Erdoğan yaptığı U dönüşüyle, birden savaşı savunmaya başladı. Önce savaşa karşı olduğunu söylüyordu. Bu tutumunu kınıyorum." ABD'nin yanında savaşa girilmesine karşı olduğunu dile getiren Arıtman, savaşa kimin evet kimin hayır dediğinin açık oylamayla ortaya çıkacağına, fakak Erdoğan'ın baskısından dolayı AKP'li milletvekilerinin gerçek düşüncelerini ortaya koyamayacaklarına vurgu yaptı.

AKP'lilere çağrı Türk askerinin ABD saldırganlığının yanında olmaması gerektiğini belirten CHP Manisa milletvekili Nuri Çilingir de, "Kendi sınırlarımızı da korumalıyız" dedi ve AKP'lilere seslendi: "Daha önce savaş karşıtı beyanları olmuştu. Bu beyanlarını sürdürmelerini istiyorum. Tüm milletvekillerine savaşa karşı olmaları yönünde çağrı yapıyorum." Savaşa karşı olduğunu kaydeden CHP Kocaeli milletvekili Sefa Sirmen ise, "Aklı başında olan herkes savaşa karşı çıkmalıdır" diyerek, AKP'li milletvekilerini de yanlarında görmek istediklerini söyledi.

'Oylama açık olsun' Samsun milletvekili İlyas Sezai gibi çok sayıda CHP'li, Türk askerinin Irak'a girmesine "evet" derken, Amerikan askerinin Türkiye topraklarını kullanmasına karşı çıkıyor. AKP'nin, ABD'nin isteklerini tamamen kabul etmekte olduğuna dikkat çeken Sezai, şöyle dedi: "Türk ordusunun Kuzey Irak'a kendi güvenliğimiz için gitmesini kabul ediyorum fakat, üslerimizin, limanlarımızın ve askerlerimizin ABD emrine verilmesine ben ve partim karşıdır. Türkiye'nin hiçbir çıkarının olmadığı bir savaşla işi olmamalıdır." Yetki konusunda yapılacak oylamanın gizli bir şekilde yapılmasına karşı çıkacağının altını çizen Sezai, AKP'li milletvekilerinin de bir kısmının savaşa karşı olduğunu fakat, gerçek düşüncelerini "parti içi disiplin" nedeniyle ortaya koyamadıklarını söyledi. Sezai, "Erdoğan'ın tüm yetkiyi kendisinde toplaması da, vekillerin savaşla ilgili gerçek tavırlarını ortaya koymaya engel olacaktır" dedi. Görüşlerine başvurduğumuz çok sayıda milletvekili de, oylarını savaşa karşı kullanacaklarını belirterek, AKP'lilerde çağrıda bulundular.


Hükümet bindiği dalı kesiyor Ayhan Bilgen (Mazlum-Der Genel Başkan Yardımcısı): Türkiye gerçekten barış istiyorsa, bu konuda çağrıyı Saddam'a değil ABD'ye yapması gerekir. Çünkü Körfez Savaşı'ndan bu yana Irak halkı ve yönetimi, yeterince bedel ödemiştir. AKP iktidarı, ABD ile ilişkilerini koruyarak iktidarını güçlendireceğini sanmakta; oysa tam tersine, halktan kopuşun, kamuoyu vicdanının beklentilerinden uzaklaşmanın, Türkiye'yi uluslararası hegemonyanın kucağına iteceği açıktır. Tayyip Erdoğan'ın, "Denklemin içinde yer almak" diye ifade ettiği, oyunun bir parçası olmak demektir. Türkiye başından beri, "Kuzey Irak'ta farklı gelişmeler olur" tehdidiyle savaşa ortak edilmek istenmektedir. Kuzeyden açılacak bir cephenin ABD için ifade ettiği anlam, ısrarlarından anlaşılmaktadır. "Türkiye yer almasa da ABD bu savaşı yapacak, sonrasında zor duruma düşeriz" mantığı sonu olmayan bir mantıktır. Hükümet bindiği dalı kesmektedir. Savaştan sonra Türkiye'de sivil iktidara yönelik abluka yoğunlaşacak ve AKP'nin hareket alanı daralacaktır. AKP iktidarı halk desteğini kaybetmiş bir iktidar durumuna düşecektir.


Meclis'e telgraf yağmuru Hüsnü Öndül (İHD Genel Başkanı): Halka karşı iktidar olunmaz. Türkiye ve dünya halkları savaşa karşı barış istiyor, fakat ülkeleri yönetenler savaş istiyor. Bu çelişkiyi ortadan kaldırmak gerekir. Milletvekillerinin savaşa karşı oy kullanmaları için bugün tüm şubelerimizden Meclis Başkanı ve grup başkanlarına telgraf göndereceğiz.


Milletvekilleri boyun eğecek mi? Mehmet Bekaroğlu (SP eski milletvekili): Tezkere sadece üs ve limanlarda onarım için mi olacak bilmiyoruz. Belki arkasından Anayasa'nın 92. maddesine dayanarak, yabancı ülkelere asker gönderme ve Türkiye'de yabancı asker bulundurma tezkereleri de gelecek. Bu, resmen Anayasa'nın 92. maddesindeki savaş hali ilanıdır. AKP hükümeti ve sayın Başbakan savaşı engellemek istiyormuş gibi göstermeye çalışıyor. Ancak Çırağan Sarayı'ndaki toplantı da "Dostlar alışverişte görsün" türünden bir toplantı idi. Hükümet halka "Biz elimizden geleni yaptık ama ne yapalım, olmadı" demeye çalışıyor. Görünen o ki, hükümet ABD'nin emirlerine boyun eğiyor. Ancak son anketler halkın yüzde 94'ünün savaşa karşı olduğunu gösterdi. Şimdi, milletvekilleri bu isteğe boyun mu eğecek, yoksa kendisini Meclis'e taşıyan halkın isteğine mi uyacak, göreceğiz. AKP Genel Başkanı'nın açıklaması dikkat çekici. Devlet adamı pozlarında, "ahlaki önceliklerinin savaşa karşı olduğunu" ama "siyasi önceliklerinin Türkiye'nin bekaası olduğunu" belirterek, milletvekillerinin de Türkiye'nin bekaasını düşünmelerini istedi! Sorun burada; ahlaki öncelikler ile Türkiye'nin bekaasını örtüştürmediğiniz zaman bir yere varamazsınız. O zaman ahlaki olandan da hukuki olandan da uzaklaşmış olursunuz. Milletvekilleri, Meclis'i ahlaki olandan uzaklaştıracak olan bu tezkereye umut ediyorum ki, ret oyu verecek. Açık oylama talep edilebilir. Burada muhalefetin tutumu önemli. TBMM İç Tüzüğü'nün 129. maddesinde, oylamanın nasıl yapılacağına ilişkin bir işaret yok. Milletvekillerinin talebine bağlı olarak açık oylama yapılabilir. Burada zorunluluk da var. Böylesi hayati bir konuda kimin ne yönde oy kullandığını halkın bilmesi gerekir. Burada da muhalefet olarak CHP'ye görev düşüyor.


Erdoğan kimi kurban edecek? Hasan Toprak (Emek Platformu İstanbul Dönem Sözcüsü): Tayyip Erdoğan'ın grup toplantısındaki sözleri, Ortadoğu'ya söylenmiş sözlerdir. Türk halkı AKP'ye, ABD'nin yanında savaşa girsin diye yetki vermemiştir. Müslüman olan Erdoğan, Kurban Bayramı'nda kimleri kurban edeceğini bilmelidir. Meclis'teki vekiller milletin vekilleridir. Dolayısıyla halkı temsil ettiklerini söylüyorlarsa, halkın yüzde 90'ının karşı çıktığı bir şeye evet diyemezler, dememelidirler. Halkın talepleri göz ardı edilemez. Savaşı durdurabiliriz. Türkiye savaşa sokulsa bile bizim eylemlerimiz devam edecektir.


Halk görmezden gelinemez Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi, hükümetin Irak operasyonu konusunda bugün TBMM'ye göndereceği tezkerenin, "ABD'nin isteği doğrultusunda komşu bir ülkeye savaş ilanı anlamına geleceğini" belirtti. TTB Merkez Konseyi adına yapılan yazılı açıklamada, TBMM'nin, toplumun taleplerine uygun davranması gerektiği kaydedildi. AKP hükümetinin "Üslerin modernizasyonu", "Yabancı ülkelere asker gönderme ve yabancı ülke askerlerinin Türkiye'de bulunması" yönünde TBMM'den yetki isteyeceği belirtilen açıklamada, şöyle denildi: "Herkesin bildiği gibi, ülkemizin yüzde 94'ü savaşa karşıdır. Halkın gerçek temsilcileri bu iradeye hürmet etmek zorundadır. Bu iradeyi hiçe sayarak, bu yetkinin verilmesi doğrultusunda oy kullanan milletvekillerinin tutumu, halkın gerçek temsilcisi olmadıkları anlamına gelecektir."


Irak Büyükelçisi: Topraklarınızı ABD'ye açmayın Irak'ın Ankara Büyükelçisi Talip Abid Salih, milletvekillerine, Türkiye topraklarının Amerikan askerlerine açılmaması çağrısı yaptı. Salih, "Bize göre tek bir asker ile kolordunun geçmesi arasında bir fark yok" dedi. TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger ile yaklaşık bir saat boyunca görüşen Irak Büyükelçisi, ülkesindeki tüm evleri, sarayları ve fabrikaları araştırma yetkisi olan Birleşmiş Milletler (BM) silah denetçilerinin 'sakıncalı' bir durumla karşılaşmadıklarını hatırlattı. Salih, Türkiye'nin ABD askerine geçiş izni vermemesi isteklerini dile getirerek şöyle dedi: "Bize göre tek bir asker ile kolordunun geçmesi arasında bir fark yok. Tek bir kurşun ile bomba yağmuru arasında bir fark yoktur." Mehmet Dülger ise, Türkiye ordusunun "sıcak çatışmaya" girmeyeceğini savunarak, Kuzey Irak'taki otorite boşluğunu doldurmayı amaçladıklarını anlattı. Dülger, "Biz bu savaşta uluslararası meşruiyet arıyoruz. BM kararı arıyoruz. Bunun için dayanabildiğimiz kadar dayandık" sözleriyle, ABD baskısına dikkat çekti. Büyükelçi Salih'e, Irak'ın ve lideri Saddam Hüseyin'in dünya kamuoyu önünde çok kötü bir imajı bulunduğunu belirten Dülger, bu imajı düzeltmeleri tavsiyesinde bulundu. Mehmet Dülger, dün sabah, Kuveyt'in Ankara Büyükelçisi Khalaf Abass Khalaf Al-Foudari ile de bir süre görüştü.


DEHAP'tan milletvekillerine çağrı Demokratik Halk Partisi (DEHAP) Genel Başkanı Mehmet Abbasoğlu, Türkiye'nin savaşa katılması için ortada hiçbir haklı neden olmadığını ifade ederek, milletvekillerini "partilerin grup kararlarına göre değil, kamuoyunun isteklerine ve tarih karşısındaki sorumluluk bilinciyle hareket etmeye" çağırdı. Abbasoğlu dün yaptığı yazılı açıklamada, AKP iktidarının "şekilsel barış arayışlarının yerini, 'Savaşa girmeye mecburuz' anlayışına bıraktığına" dikkat çekti. AKP lideri Tayyip Erdoğan'ın, milletvekillerini ikna etmeye yönelik konuşmasını eleştiren Abbasoğlu, CHP'nin tavrının da iktidarı aratmayacak kadar ilginç ve tehlikeli olduğuna dikkat çekti. Abbasoğlu, Deniz Baykal'ın "Türk askeri Irak'a girsin ama, ABD askeri girmesin" yolundaki açıklamalarının, düşünce ve mantıkla bağdaşmadığını ifade etti. Türkiye'nin bu savaşa müdahil olmasının büyük acılarla sonuçlanacak bir macera olduğuna dikkat çeken Abbasoğlu, savaşa hazırlığın bir parçası olan "tecrit uygulamalarının" ve yaratılan gerginliğin, Türkiye'nin çıkarları ile bağdaşmadığını belirtti. Savaşın tarihsel sorumluluğunun milletvekilleri üzerinde olduğunun altını çizen Abbasoğlu, tüm milletvekillerini kamuoyunun istekleri doğrultusunda ve tarih karşısındaki sorumluluk bilinciyle hareket etmeye çağırdı.

Evrensel'i Takip Et