2 Şubat 2003 22:00

İşkencenin insana ettiği

Gözaltına alındıktan sonra işkenceye maruz kalan mağdurlar, bir daha normal yaşamlarına dönemiyorlar. Bazıları psikolojileri bozulduğu için akıl hastanesine kaldırılıyor, bazıları ise hayata küserek çevresinden kopuyor. Ercan Kandemir, 2000 yılı Mayıs ayında Van'dan Muş'a giderken Bitlis'in Güroymak ilçesi girişinde yol kontrolü yapan korucular tarafından alıkonuldu. Korucular tarafından Güroymak İlçe Jandarma Karakolu'na teslim edilen Kandemir, 4 gün sonra serbest bırakldı. Kandemir, serbest bırakıldıktan sonra coplu tecavüze maruz kaldığı ve sistematik işkenceye tabi tutulduğu gerekçesiyle askerler hakkında Muş Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Ancak şikâyet takipsizlikle sonuçlandı. Kandemir'in kardeşi İrfan Kandemir, kardeşinin gözaltında çıktıktan sonra tanınmaz halde olduğunu söyledi. Kandemir, "Kardeşim günden güne bunalıma girdi. Geçtiğimiz aralık ayı sonlarında Elazığ Akıl Hastanesi'ne kaldırdık. Geçen hafta çıkardık. Bir ay tedavi gördü. Daha önce İnsan Hakları Derneği'ne başvuru yapmıştık. Şimdi dernek aracılığıyla AİHM'e başvuracağız" dedi.

Ya anlatamadıkları... Okan Yurdabak, Eylül 2002'de Van'ın Saray ilçesine bağlı Beyaslan köyünde İlçe Jandarma Komutanlığı askerleri tarafından gözaltına alındı. 2 gün gözaltında kalan Yurdabak, coplu tecavüze uğradığı iddiasıyla Saray Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu. Ancak suçlanan askerlerin ifadesi hâlâ alınmadı. Psikolojik sorunlar yaşayan Yurdabak, şöyle konuştu: "Hiç kimseyi görmek istemiyorum. Askerleri gördüğümde içimde bir nefret uyanıyor. Bazen geceleri saat 2'ye 3'e kadar oturup düşündüğüm oluyor. 'Acaba nedir bu? Ben kimim, niçin yaşıyorum?' diye aklımdan geçiriyorum. Daha fazla düşündüğüm zaman tüm insanlara karşı bir nefret duygusu uyanıyor bende. Bir şeyi sevemiyorum. Sevme duygularım köreldi. Olaydan sonra köye de gidemiyorum. Köy birden gözümde değişti, insanlar değişti. Babam bazen beni aramaya çıkıyor. Daha çok Van'da kalıyorum. Köye giderken de eskiden sık sık gittiğim kahveye gitmiyorum. Evde kaset dinliyorum. Özellikle aileme bazı iftiralarda bulunanları ve köye gelen askeri araçları görmek istemiyorum. Annem zaman zaman ağlıyor. Bazen bana umut veriyorlar ama onlar da benim kadar olaydan etkilenmişler. Anlatamadığım daha çok şey var, beni bir canlı yayına çıkarsınlar her şeyi anlatırım." (DİHA)


TEDAVİYE İHTİYAÇLARI VAR Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Ilıcak köyü yakınlarında bir askerin mayına basarak ölmesinin ardından 9 Temmuz 2001 tarihinde Kerim Acar, İsa Abi, Ahmet Aşan ile Nazmi Abi isimli korucular gözaltına alındı. 4 korucu, İlçe Jandarma Komutanlığı'nda coplu tecavüze maruz kaldıkları iddiasıyla Diyarbakır Barosu avukatlarından Sezgin Tanrıkulu vasıtasıyla Beytüşşebap Cumhuriyet Başsavcılığı'na buşvurdu. Ancak aradan iki yıl geçmesine rağmen başvurudan hâlâ bir sonuç çıkmadı. Korucularla ilgili davanın Diyarbakır 2 No'lu DGM'de devam ettiğini ve duruşmaların sürekli ertelendiğini belirten Tanrıkulu, şunları söyledi: "Müvekillerim şu anda 'PKK'ye yardım yataklık' iddiasıyla Siirt Cezaevi'nde kalıyorlar. Coplu tecavüze ilişkin olarak Beytüşşebap Savcılığı'na başvurduk, ancak henüz soruşturma başlatılmış değil. Cezaevinde oldukları için tedavi olmaları da mümkün olmuyor. Psikolojik tedaviye ihtiyaçları olduğunu söyleyebilirim. Zaman zaman görüşmemizde psikolojilerinin oldukça bozulduğu gözleniyor. Ancak herhangi bir şey dile getirmiyorlar. 2002 yılı başlarında AİHM'e de başvurduk, oradan da bize yansıyan bir gelişme yok."


BİR AY EVİMDEN ÇIKAMADIM Özgür Gündem gazetesi Van Bürosu'nda çalışırken 1994 yılında gözaltına alındığını belirten İsmail Erörs de başından geçenleri ve sonrasını şöyle anlattı: "Emniyette 15 gün gözaltında kaldım. Tatvan kırsalına gittiğim iddiasıyla sorgulandım. Coplu tecavüz dahil her türlü işkenceye maruz kaldım. Serbest bırakıldıktan sonra bir ay evimden çıkmadım. Daha sonra İstanbul'a gitmek isterken Van Havaalanı'nda polislerce gözaltına alındım. Bana işkence yapılmadığına ilişkin bir tutanak imzalattılar. Daha sonra İstanbul'a gittim. TİHV aracılığıyla bir ay tedavi gördüm. Yüzümde, dudaklarımda ve vücudumun değişik bölgelerinde işkence ve copla tecavüz nedeniyle yaralar oluşmuştu. İşkence yapanlar hakkında Van Cumhuriyet Savcılığı'na 1994 yılı Aralık ayında suç duyurusunda bulunmuştum. Ancak hâlâ bir sonuç almış değilim. İşkence gördüğüme ilişkin İstanbul'da da doktor raporu alamadım. AİHM'e başvuru yapacağım."

Evrensel'i Takip Et