‘Faşizmin bu boyutta olduğunu Diyarbakır’la öğrendik’
MEZARI BAŞINDA ANACAKLAR
Bugün Karşıyaka Mezarlığı’nda 4 No’lu Kapı’da buluşup, mezarı başına gittikten sonra kardeşi Orhan Keskin’i anacaklarını belirten İpek Gür, kardeşini kaybetmelerinin üzerinden 27 yıl geçmesine rağmen sanki daha dün gibi yaşıyor o günleri.
Kardeşi Orhan Keskin’i, Devrimci 78’liler Federasyonu ve BDP İl Örgütü ile Diyarbakır Cezaevinde yaşamlarını yitiren Akif Yılmaz, Ali Çiçek, Hayri Durmuş, Mazlum Doğan, Cemal Arat, Kemal Pir’le birlikte anacaklarını belirten Gür, 12.30’daki anmanın ardından, Jeoloji Mühendisleri Odasında düzenleyecekleri etkinlikle de, “Umudu direniş türküsüne dönüştüren yüreğinizle bizimlesiniz” diyeceklerini söylüyor.
ESAT OKTAY YILDIRAN’LI DİYARBAKIR CEZAEVİ
Kardeşinin Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Matematik Bölümünü bitirdiğini, o dönem Devrimci Yol Güneydoğu Bölgesi Sorumlusu olduğunu söylüyor abla İpek Gür ve kardeşini, yaşadıklarını şöyle anlatıyor; “Kardeşim 1980 30 Mayısında cezaevine girdi. Bir çatışma sonucu kolundan yaralanmıştı. 45 gün hastanede kaldı. 12 Eylüle bir gün kala, Oktay Esat Yıldıran’ın iç nizamiye komutanlığı yaptığı dönemde Diyarbakır Cezaevine gitti.
Kardeşim ‘Cezaevinde yatıyor, sıkıntı yok’ diye düşünüyorduk. Diyarbakır Cezaevinde işkencenin, baskının, faşizmin bu boyutta olduğunu bilmiyorduk. Yavaş yavaş tahliyeler başlayınca anlatımlardan öğrendik. Şerafettin Kaya’nın ‘Diyarbakır’da İşkence’ adlı kitabıyla daha yakından öğrendik zulmün boyutlarını. Cezaevine, ziyaretlere daha sık sık gitmeye başladık. Orada ailelerin direnişlerine çok katılamadık, biz Ankara’dan gidiyorduk.”
Her gittiklerinde de görüş yapamadıklarını, görüşlerin Oktay Esat Yıldıran’ın keyfine bağlı olduğunu belirten İpek Gür, 10 günlük ölüm orucundan sonra kardeşinin ziyaretine gittiğinde, sadece “nasılsın” diye sorduğunu, kardeşinin her zaman pırıl pırıl parlayan gözlerinin ferinin söndüğünü gördüğünü söylüyor ve ekliyor; “Elimi şöyle bir uzatmak istedim, kaldırdım birden arkadaki asker koluma vurdu. Kardeşim karşı taraftan ‘kaldırma’ diyebildi.”
‘BURADAN ÇIKACAĞIZ AMA …’
Gür, Diyarbakır Cezaevinde yaşamını yitirenlerden Kemal Pir’in kardeşine “Buradan çıkacağız, ama sırtüstü, ama yürüyerek” dediğini, kardeşinin de “sırtüstü” çıktığını anlatırken gözyaşlarına hakim olamıyor.
Köy enstitülü öğretmen bir babanın altı çocuğundan ikincisinin Orhan olduğunu belirten İpek Gür, “Benim küçüğümdü. Kardeşimle gurur duyuyorum. O kendini halkı için feda etti” diyor.
Kardeşinin son girdiği ölüm orucunun 54. gününde 5 Mart 1984’de hastanede yaşamını yitirdiğini anlatan İpek Gür şunları söylüyor: “Kardeşimin ölümü ailemizin ortasına bir bomba gibi düştü. Her birimiz bir yere fırladık ve 27 yıldır da bir araya gelemiyoruz. Evimizde bir karanfil yetiştirdik ve Güneydoğu’ya gönderdik. (Ankara/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et