20 Ocak 2003 22:00

Tunceli'de OHAL'in etkileri sürüyor

Tunceli Barosu'nun, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'na sunmak üzere hazırladığı, "OHAL sonrası Tunceli'de İnsan Haklarının Durumu" başlıklı raporda, Tunceli'de Olağanüstü Hal (OHAL)'in etkilerinin halâ sürdüğü belirtildi. "Anayasa'nın 34 maddesinin değiştirilmesine, bu Anayasa'l değişikliklere uyum sağlamak için çıkarılan uyum yasaları paketlerine karşın halâ tam demokratik olmaktan uzaktır. Bu, insan hakları sorununun devam ettiğinin de göstergesidir" denilen raporda, 12 Eylül Anayasası'nın esas olarak yürürlükte olduğuna ve "kutsal devlet" anlayışı devam edildiğine dikkat çekildi. "Seçim ve partiler yasası demokratik olmaktan uzaktır. Düşünce, toplantı ve örgütlenme özgürlüğü tam bir koruma altına alınamamıştır. İşkence ve kötü muamele şikayetleri halâ yaygın durumdadır" denilen raporda, OHAL'in kalkmasının olumlu bir adım olduğu ancak bunun bütün sorunları ortadan kaldımaya yetmediği ifade edildi.

Mantık reformu şart Tunceli'de insan hakları sorununun ortadan kalkmadığının ve insan hakları ihlalleri ve şikayetlerinin devam etttiğinin dile getirildiği raporda, yaşanan hak ihlallerinden örnekler de sunuldu. Bölgede eskiden kalan kamu görevlilerinin değiştirilmesinin zorunlu olduğunun ifade edildiği raporda, geçmişin olumsuz izlerini taşıyan görevlilerin halka yaklaşımında problemler yaşandığı belirtilerek, "Bir kadro ve mantık reformu şarttır" denildi. Raporda ABD'nin olası Irak saldırısına da değinildi. Irak savaşının Türkiye'nin çıkarına olmadığının, savaşın bir avuç petrol ve silah tekelinin çıkarı için yapıldığının kaydedildiği raporda, Türkiye'nin ABD çıkarları için askerini ve ulusal kaynaklarını Amerika'nın ayakları altına sermemesi gerektiği vurgulandı. Raporda şöyle denildi: "Amerika işgale Türkiye'den başlamıştır. CIA ajanlarının limanları, havaalanlarını ve topraklarımızı denetlemeye gelmiş olması ulusal onurumuza ağır bir hakarettir. Türkiye, tam bağımsızlık ilkesinin ayaklar altına alınmasına tahammül edemez. Savaşın kendisi en ağır insan hakkı ihlalidir. Savaş ortamı gerekçe gösterilerek halkın sefalete sürüklenmesine yol açan politikalara hız verildiği görülmektedir. 58. Hükümetin "özelleştirme" programına hız verdiğini açıklaması kaygı vericidir. Sigara alanında yapılması düşünülen özelleştirme sonucu 2.5 milyon tütün ekicisi tütün ekemez duruma gelecektir. Bu fabrikaların çevresindeki onbinlerce esnaf işsizliğe sürüklenecektir. Savaş bahanesiyle Tunceli'yi de içine alan bölgede 'kritik iller' statüsünün oluşturulmasının düşüldüğünü basından izlemekteyiz. Son derece kaygı verici bu gelişme OHAL türü olağanüstü yönetimlerin geri gelmesi demektir. Bu ise toplumsal barışın ve bölgede son yıllarda oluşan huzur ortamının bozulmasından ve ülkenin yeni gerginliklere sürüklenmesinden başka bir sonuca yol açmaz."

İşkence sürüyor Raporda, OHAL'in kalkmasından sonra işkence şikayetlerinde bir düşüş olsa da kişilere işkence yapıldığına dair şikayetler olduğu da belirtildi. İşkence yapanlara verilen cezaların arttırılmasının, davalarında zaman aşımı müessesisinin kaldırılmasının, "Memurin Muhakematı Yasası" türünden yasalardaki işkence faillerini koruyan uygulamaların son bulmasının istendiği raporda, cezaevlerinde tecrit ve kötü muamelelerin de sürdüğü ve tecrit ve izolasyonun son bulması gerektiği ifade edildi.

Köylere dönüş yok Köye dönüş önündeki engellerin devam ettiğine de dikkat çekilen raporda, bazı bölgelerde "güvenlik" gerekçe gösterilerek vatandaşların dönüşlerine izin verilmediği anlatıldı. "Bazı köy karakolları ve askeri birlik yöneticileri daha evvelden vatandaşlara verilen süreli dönüş izinlerine göre işlem yapmakta ve köylülerin köylerinde kalmalarını engellemektedir" denilen raporda bu tür uygulamaların son bulması istendi. Tunceli insanının yoksul olduğunun, elinde ne varsa köylerinin yakıldığı dönemde kaybettiğinin, hayvanı ya da başka bir geçim aracının olmadığının anlatıldığı raporda, "Devlet köylülere köylerini yeniden inşa etmeleri için maddi yardımda bulunmalıdır" denildi. Raporda, "terör ve terörle mücadeleden doğan zararların karşılanması hakkındaki "Kanun Tasarısı"nın eksikliklerle dolu olduğu da vurgulandı. Tasarının bu haliyle amaca uygun ve köylülerin mağduriyetini giderici sonuçlar yaratmayacağının dile getirildiği raporda, bu yasa tasarısına mutlaka "çatışma ortamından zarara uğrayan herkesin yasadan faydalanması" yönünde bir hüküm eklenmelidir" denildi.

Baraj istemiyoruz Raporda, Munzur Vadisi üzerinde DSİ Genel Müdürlüğü tarafından alınan bir kararla 8 adet baraj yapılmak istendiği de hatırlatıldı. "Munzur vadisine yapılması düşünülen barajlar, ilin yağış durumunu ve doğal yapısını bozacaktır. Kişilerin sağlıklı ve doğal bir çevrede yaşama haklarını ortadan kaldıracaktır." denilen raporda, Tunceli halkının vadide baraj yapılmasını istemediği vurgulandı,. Anayasa, yasalar ve uluslararası sözleşmelere karşın barajda ısrarın kasıtlı bir yaklaşım olduğuna dikkat çekilen raporda, 58. Hükümet'in insan sağlığını hiçe sayan ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını ortadan kaldıran bu projeleri iptal etmesi istendi.

Evrensel'i Takip Et