2 Ocak 2003 22:00
Niye 10 da 9 değil?
GÜNÜN YAZILARI
Bilim Kurulu üyesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğretim görevlisi Prof. Dr. Savaş Taşkent, İş Güvencesi Yasası'nın eksiklikler içerdiğini itiraf ederek işçilerin lehine değiştirilebileceğini söyledi. AKP Hükümeti'nin 14 Şubat 2002'de kanunlaşan ve 15 Mart 2003'te uygulamaya girmesi beklenen İş Güvencesi Yasası'nı kaldıracağını açıklamasına tepki gösteren Taşkent, "Bunu söylemek kolay ama hesabını kim verecek" dedi.
DİHA'ya İş Güvencesi Yasası'na ilişkin son gelişmeleri değerlendiren İTÜ Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Savaş Taşkent, İş Güvencesi Yasası'nı oluşturan Bilim Kurulu'nda hükümeti temsilen hazır bulunduğunu hatırlattı. Aynı zamanda Uluslararası Çalışma Örgütü'nde (ILO) Türkiye adına hükümet sözcülüğünü yaptığını da kaydeden Taşkent, yasanın oluşumuna ilişkin süreci şöyle özetledi:
"Koalisyon hükümetinin Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan, işçi, işveren ve hükümet taraflarıyla yaptığı protokolle bir Bilim Kurulu'nun oluşturulmasına karar verdi. Her kesimin eşit temsil edildiği 9 kişilik Bilim Kurulu'nun alacağı tüm kararlara tarafların itraz edemeyeceği karara bağlanmıştı. Tasarı, ILO'nu 158. Sözleşmesi baz alınarak hazırlanmıştır. ILO normları en az kuralları düzenler, o kuralların altına inemezsiniz ancak üstüne çıkabilirsiniz. İşverenlerin daha esnekleştirilsin dediği yasa, değiştirilmesi halinde ILO sözleşmelerine aykırı duruma gelir."
Taşkent'in sözleri Taşkent, yasada sadece işçilerin aleyhine maddelerin değiştirilmesinin mümkün olabileceğini belirterek, "İşçiler adına itiraz edilebilinecek noktalar var. Bir defa yasanın uygulama alanının 10 kişiyle sınırlı olması haksızlıktır. Eğer iş güvencesi bir hak arama yolu, bir özgürlük kullanma yolu ise, neden 10 kişinin çalıştığı iş yerlerinde uygulanıyorda 9 kişinin çalıştığı iş yerlerinde uygulanmıyor. Bunun cevabını bulmak zor. Bana kalırsa kaç kişi çalışırsa çalışsın bir işyerinde herkes iş güvencesinden yararlanmalıdır" dedi. Yasadaki en önemli eksikliklerden birinin de işten atılan bir işçinin açtığı dava süresince boşta geçen süre için alacağı 4 aylık tazminat olduğunu ifade eden Taşkent, sözlerine şöyle devam etti; "Oysa herkes biliyor ki Türkiye'de davalar bir yıldan fazla sürüyor. Haklı olan bir işçi 4 aylığının karşılığını alacak, ancak geri kalan sürenin karşılığını almayacak. Burada büyük bir eksiklik var. Düzeltilmesi gerekiyorsa mutlaka bu yanlışlığın düzeltilmesi gerekiyor. Madem ki işveren işçiyi haksız yere çıkarmıştır ve mahkemede bunu tespit etmiştir, o halde dava süresince boşta geçen sürecin bedeli işçiye ödensin. Bu aynı zamanda haklarıdır."
Hesabını kim verecek? AKP'nin çok aceleci davrandığını kaydeden Taşkent, "Dış ve iç politikada bunları görüyoruz. Örneğin, Sanayi Bakanı Ali Coşkun, 'İş güvencesi rekabeti önlüyor, kaldırılmalıdır' diyor. Ama biraz zaman geçtikten sonra 'İş güvencesini kaldırmayacağız ama iş kanunuyla birlikte çıkaracağız' diye farklı bir demeç verebiliyor. Bu iktidar, devlet tecrübesi olmadığı için söylediklerinden çok çabuk dönebiliyor" diye konuştu. Taşkent, hükümetin ısrarcı olup İş Güvencesi Yasası'nı kaldırmaya kalkışması halinde büyük sorunlar doğacağına vurgu yaparak şu noktalara dikkat çekti: "İş güvencesini kaldırıyorum demek kolay da kaldırmak mümkün değil. Uluslararası ILO sözleşmesine dayalı taahhüdümüz var, altına imza atmışız. Bunun gereğini yapmadığımız için 2001 yılında tüm dünya devletleri önünde ILO'ya hesap vermişiz. Yasayı kaldırıyorum dediğinde bunun hesabını ILO'da kim verecek. Bunun savunmasını hangi Çalışma Bakanı yapacak. Türkiye altına imza atığı sözleşmenin gereğini yapmadığı için 20 yılda 18 defa ILO'ya hesap vermek zorunda kaldı."
ULUCAN PATRONLARIN TEMSİLCİSİ GİBİ KONUŞTU DİSK adına Bilim Kurulu'na katılan İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Devrim Ulucan, işçilere kısmi güvence getiren İş Güvencesi Yasası'nı savunarak, yasanın eleştirilecek fazla noktası olmadığını ve daha katı bir yasanın, işyeri güvencesi açısından ciddi sorunlar yaşatacağını öne sürdü. DİHA'ya konuşan Ulucan, "Ne kadar eleştirilirse eleştirilsin, iş güvencesi bir adımdı. İş hukukuna, iş güvencesi gibi önemli bir yasa girmiştir. Sendikalar kendi üyelerini doğru bilgilendirmiyor. Hem Avrupa Birliği normları isteniyor hemde esnek çalışmaya karşı çıkılıyor. Avrupa'nın tamamında esnek çalışma vardır. Bunlardan vazgeçmek gerekiyor. Avrupa'da piyasa ekonomisi vardır. Piyasa ekonomilerinde, işçi de, işveren de vardır. Avrupa'daki normları kabul edecekseniz tamamıyla kabul edersiniz. İşine geleni kabul edeceksin işine gelmeyeni kabul etmeyeceksin, böyle bir şey söz konusu olamaz" dedi.
Taşkent'in sözleri Taşkent, yasada sadece işçilerin aleyhine maddelerin değiştirilmesinin mümkün olabileceğini belirterek, "İşçiler adına itiraz edilebilinecek noktalar var. Bir defa yasanın uygulama alanının 10 kişiyle sınırlı olması haksızlıktır. Eğer iş güvencesi bir hak arama yolu, bir özgürlük kullanma yolu ise, neden 10 kişinin çalıştığı iş yerlerinde uygulanıyorda 9 kişinin çalıştığı iş yerlerinde uygulanmıyor. Bunun cevabını bulmak zor. Bana kalırsa kaç kişi çalışırsa çalışsın bir işyerinde herkes iş güvencesinden yararlanmalıdır" dedi. Yasadaki en önemli eksikliklerden birinin de işten atılan bir işçinin açtığı dava süresince boşta geçen süre için alacağı 4 aylık tazminat olduğunu ifade eden Taşkent, sözlerine şöyle devam etti; "Oysa herkes biliyor ki Türkiye'de davalar bir yıldan fazla sürüyor. Haklı olan bir işçi 4 aylığının karşılığını alacak, ancak geri kalan sürenin karşılığını almayacak. Burada büyük bir eksiklik var. Düzeltilmesi gerekiyorsa mutlaka bu yanlışlığın düzeltilmesi gerekiyor. Madem ki işveren işçiyi haksız yere çıkarmıştır ve mahkemede bunu tespit etmiştir, o halde dava süresince boşta geçen sürecin bedeli işçiye ödensin. Bu aynı zamanda haklarıdır."
Hesabını kim verecek? AKP'nin çok aceleci davrandığını kaydeden Taşkent, "Dış ve iç politikada bunları görüyoruz. Örneğin, Sanayi Bakanı Ali Coşkun, 'İş güvencesi rekabeti önlüyor, kaldırılmalıdır' diyor. Ama biraz zaman geçtikten sonra 'İş güvencesini kaldırmayacağız ama iş kanunuyla birlikte çıkaracağız' diye farklı bir demeç verebiliyor. Bu iktidar, devlet tecrübesi olmadığı için söylediklerinden çok çabuk dönebiliyor" diye konuştu. Taşkent, hükümetin ısrarcı olup İş Güvencesi Yasası'nı kaldırmaya kalkışması halinde büyük sorunlar doğacağına vurgu yaparak şu noktalara dikkat çekti: "İş güvencesini kaldırıyorum demek kolay da kaldırmak mümkün değil. Uluslararası ILO sözleşmesine dayalı taahhüdümüz var, altına imza atmışız. Bunun gereğini yapmadığımız için 2001 yılında tüm dünya devletleri önünde ILO'ya hesap vermişiz. Yasayı kaldırıyorum dediğinde bunun hesabını ILO'da kim verecek. Bunun savunmasını hangi Çalışma Bakanı yapacak. Türkiye altına imza atığı sözleşmenin gereğini yapmadığı için 20 yılda 18 defa ILO'ya hesap vermek zorunda kaldı."
ULUCAN PATRONLARIN TEMSİLCİSİ GİBİ KONUŞTU DİSK adına Bilim Kurulu'na katılan İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Devrim Ulucan, işçilere kısmi güvence getiren İş Güvencesi Yasası'nı savunarak, yasanın eleştirilecek fazla noktası olmadığını ve daha katı bir yasanın, işyeri güvencesi açısından ciddi sorunlar yaşatacağını öne sürdü. DİHA'ya konuşan Ulucan, "Ne kadar eleştirilirse eleştirilsin, iş güvencesi bir adımdı. İş hukukuna, iş güvencesi gibi önemli bir yasa girmiştir. Sendikalar kendi üyelerini doğru bilgilendirmiyor. Hem Avrupa Birliği normları isteniyor hemde esnek çalışmaya karşı çıkılıyor. Avrupa'nın tamamında esnek çalışma vardır. Bunlardan vazgeçmek gerekiyor. Avrupa'da piyasa ekonomisi vardır. Piyasa ekonomilerinde, işçi de, işveren de vardır. Avrupa'daki normları kabul edecekseniz tamamıyla kabul edersiniz. İşine geleni kabul edeceksin işine gelmeyeni kabul etmeyeceksin, böyle bir şey söz konusu olamaz" dedi.
Evrensel'i Takip Et