12 Aralık 2002 22:00
Bombardıman altındaki
bir çocuğun anıları
GÜNÜN YAZILARI
Savaş esnasında 10 yaşındaydınız ve Naziler tarafından zulme uğrayan azınlık gruplarından birine mensup değildiniz. Peki siz Nazi rejimi mağdurlarından biri misiniz?
Aslında evet. Daha önce bunu böyle düşünmesem de evet. Nazilerin onu öldürmek istemesine rağmen 15 yaşında Nazi toplama kamplarından kurtulan Imre Kertéz de başlangıçta böyle düşünmüyordu. O dönemler fark edilmese de ileriki dönemde bu kötü gerçekler ve üstünüzde bıraktığı tahribatla yüzleşiyorsunuz.
Siz bir çocuk olarak savaştan sorumlu değildiniz, ama yetişkinler kadar buna maruz kaldınız...
Bugün bunları kavramak bir araya getirmek bazıları için zor olabilir, Savaşın Almanların saldırganlığından kaynaklandığını ve savaşın bir Alman saldırganlığı olduğunu herkes biliyordu. Her şey gözlerimizin önünde oldu. O zamanlar toplama kampı Düsseldorf'un ortasında bulunan Volksgarten'da bulunuyordu.
Burada bulunan tutsaklar hava saldırılarından sonra bizleri yıkılan sığınaklardan kurtarmak için çalışmaya yollandılar. Sığınaklarda bombaları beklerken onlara yapılan haksızlıkları konuşurken aynı zamanda yaşattıklarımızın cezasını çekiyoruz, diye düşünüyorduk. Bizler de yağan bombalarda birer mağdurduk. Ve bombaları yağdıranlara kızgındık.
Niçin?
Örneğin İngiliz Hava Kuvvetleri Generali Arthur Harris'in işçilerin yoğun yaşadığı şehirlerin bombalanması emrini verdiğini ve bunu planladığını bugün tüm açıklığı ile biliniyor ki, biz ona o zamanlar "Bombacı Harris" diyorduk. Biz işçi ailesiydik ve işçilerin yoğun olduğu bir işçi mahallesinde yaşıyorduk. Sığınaklardan çıktığımızda caddelerde taş üstünde taş kalmadığını görüyorduk. Fabrikalara bir şey olmuyordu ki, bu fabrikalarda tanklar toplar üretiliyordu, ama buna rağmen ayakta kalıyordu. Savaştan sonra bu silahlar yeryüzüne çıkarıldı ve "sergilendi".
Neden fabrikalar bombalanmadı?
Bunu bilmeyi biz de istiyorduk. Nazilerin yoğun yaşadığı ve zenginlerin oturduğu yerler neredeyse hiç bombalanmadı. Müdahale, Nazilere karşı örgütlenmeye çalışan, çoğalıp ayaklanmak isteyen işçilere yönelik yapıldı. Eğer bugün insanlar o Taş Devri'ne bakarlarsa yaşamda kalma mücadelesini görecekler. Taş Devri diyorum bu kelime iyi anlaşılmalı: Su yok, yemek yok, kalorifer yok ısınma olanakları yok. Yeraltında cehenemi yaşıyorduk. Çaresiz, kirli, saldırılara karşı korumasız bir durum bizi bekliyordu...
Neden savaştan sonra hava saldırılarından az söz edildi?
Bunun cevabını tam olarak veremem. Sanırım, Almanlara karşı uygulanan hava saldırıları öncelikle tabu olmuştu. Belki bu olayları konuşmadan önce, toplumun yapılan işlerden kendi sorumluluğunu ortaya çıkarması, suçunu kavraması, kabul etmesi gerekiyordu.
Hava saldırıları sırasında yaşanılanları ve duyguları anlatmak mümkün mü?
İçeriğini tamamen anlatmak mümkün değil. Aynı şekilde toplama kamplarında yaşanılanları anlatmak tasvir etmek olanaklı değil. İnsanın bir kerelik değil, uzun yıllar boyunca taşıdığı rezil korkuları, bir anda anlatabilmesi, sonlandırması mümkün değil.
İlk başlarda sığınaklar yoktu. Hava saldırısından korunmak için kirişleri sağlamlaştırılmış kiremit bodrumlar vardı. Daracık odada insanlarla birliktesiniz, bağrışmalar, ölüm korkusunu üzerinizde hissediyorsunuz. Bombalar duyuluyor, şiddetli patlamalar, atılan bombaların çıkardığı seslerin ritmik yaklaşımı, yerler sallanıyor, duvarlar titriyor, toz insanın genzini yakıyor ve beyaz bir tül gibi etrafı kaplıyordu, ışık titrek bir şekilde bir gidip bir geliyor... Bombalar bizim üzerimize mi düşecek? Komşunun evine mi denk geldi? Yaşamak daha korkuç ve sarsıcı...
Sizin tepkileriniz nasıldı Bir düşünün saldırıdan sonra bodrumdan çıkıyorsunuz; yanmış, parçalanmış veya ağır yanık içindeki insanlarlarla karşılaşıyorsunuz. İtfayicilerin yangın söndürmek için kullandığı suları sığınaklara depoluyorsunuz. Masanıza yanık insanların parçaları yemek olarak geliyor. İtfayeciler bu durumu gördükçe müdahaleden kaçınıyor yananların kül olmasını bekliyordu. Bir çocuk için zor bir durum. Yaşama mücadelesindesiniz... Çoğunlukla duygusuz, hissiz. Ya aileniz? Herkes gibi yaşam mücadelesi verdiler. Özellikle annem beni korumak ve saklamak için çok çaba sarf etti. Ona hayranım... Düsseldorf'a ne sıklıkta saldırda bulunuldu? 243 kere hava saldırısı yapıldı. Pfingst'e 1000 bomba atıldı. Toplam 200 bin bomba, fosfor bombası Düsseldorf'un üzerine atıldı. Şehirde sekiz kilometre uzunluğunda, beş kilometre genişliğinde yangınlar oluştu.
(Die Welt gazetesinden çeviren: Erman Oran)
Sizin tepkileriniz nasıldı Bir düşünün saldırıdan sonra bodrumdan çıkıyorsunuz; yanmış, parçalanmış veya ağır yanık içindeki insanlarlarla karşılaşıyorsunuz. İtfayicilerin yangın söndürmek için kullandığı suları sığınaklara depoluyorsunuz. Masanıza yanık insanların parçaları yemek olarak geliyor. İtfayeciler bu durumu gördükçe müdahaleden kaçınıyor yananların kül olmasını bekliyordu. Bir çocuk için zor bir durum. Yaşama mücadelesindesiniz... Çoğunlukla duygusuz, hissiz. Ya aileniz? Herkes gibi yaşam mücadelesi verdiler. Özellikle annem beni korumak ve saklamak için çok çaba sarf etti. Ona hayranım... Düsseldorf'a ne sıklıkta saldırda bulunuldu? 243 kere hava saldırısı yapıldı. Pfingst'e 1000 bomba atıldı. Toplam 200 bin bomba, fosfor bombası Düsseldorf'un üzerine atıldı. Şehirde sekiz kilometre uzunluğunda, beş kilometre genişliğinde yangınlar oluştu.
(Die Welt gazetesinden çeviren: Erman Oran)
Evrensel'i Takip Et