11 Aralık 2002 22:00

Zenginlerin ırkçı nefreti

Eski Venezüella güzeli olan Pilin Leon, cumartesi günü Londra'da, dünya güzelinin seçimiyle ilgileniyordu. Bu sırada, adını taşıyan petrol tankeri, yasadışı bir biçimde Maracaibo Gölü'ne (Venezüella petrolünün ana kaynağı) demirlemiş, bir süre sonra güverteye çıkacak olan askerleri beklemekteydi. Tarihin sonunun sınıf mücadelesinin sonu anlamına geldiği söylenir; ama Venezüella'da yaşananlar, bu mücadelenin gayet zinde olduğunu gösteriyor. Pilin Leon'un kaptanı demirlediğinde, başkent Caracas'taki hükümet karşıtı grevle dayanışmasını ifade ediyordu. Ama tankerin mürettebatı greve ve kaptanlarının bu korsanlığına karşıydı. Askerler, Devlet Başkanı Hugo Chavez'in emriyle gemiye çıktığında, sadece kaptanı görevden aldılar.

Zengin protestoları Chavez hükümetine karşı çıkan Venezüella'nın üst ve orta sınıfları, son bir yıldır Caracas'ın zengin semtlerinde protestolar düzenliyor. Bu arada, kent nüfusunun ezici çoğunluğunu oluşturan yoksullar, gecekondularından inip "kendi" başkanlarını savunmaya çalışıyor. Chavez'in ezici seçim zaferinin üzerinden tam dört yıl geçti. Ama bugün, onun istifasını hedefleyen isyan niteliğinde bir grev, bir haftasını doldurdu. Devlet Başkanı, bugüne dek güç durumlardan kurtulmayı hep bildi. Nisan ayında, benzer bir senaryo askeri darbeyle sonuçlanmış, ama Chavez, yoksullar ve ordu arasında kurulan ittifak sayesinde kurtulmuştu. Başkan, bu kez gafil avlanmayacağını söylüyor.

Chavez'in avantajları Muhalefet, nisan ayında başaramadığını aralık ayında yapmayı umuyor, ama durum eskisi gibi değil. Silahlı kuvvetler, her zamankinden daha fazla, başkanın yanında. Önemli mevkilerde artık sağcı generaller bulunmuyor; nisan darbesine karışanların hepsi de emekliye sevk edildi. Uluslararası durum da farklı. ABD, nisan darbesini memnuniyetle karşılamıştı. Ama bu kez daha temkinli. Amerika Devletleri Örgütü (OAS) Başkanı Cesar Gaviria'nın yürüttüğü müzakereleri destekliyor. Ancak ordunun ve ABD'nin tutumundan daha önemlisi, yoksulların artık daha örgütlü olması. Öyle ki, bir iç savaş çıkabileceği konuşuluyor. Nisan darbesine dek, yoksullar Chavez'e oy verip durdular. Ama başkanın devrimci programı tepeden, halk katılımı olmadan yürüyordu. Muhalefetin, Pinochet tipi bir rejim amaçladığını ortaya çıkaran darbenin ardından, halk, bu hükümeti savunması gerektiğinin ayırdına vardı. Muhalefetin protesto eylemleri, aslında orta ve üst sınıfların hiç de istemediği bir şeyi canlandırdı: Bir sınıf ve ırk savaşının hayaleti.

Beş yüz yıllık nefret Muhalefet sözcüleri, Chavez'in ülkeyi ekonomik kaosa götüren bir solcu olduğunu söylüyor. Ama onların korkunç nefretinin ardında; çoğu siyah, yerli ve melez olan halkın örgütlü gücüyle yüz yüze gelen beyaz elit azınlığın dehşeti yatmakta. Ortaya çıkan nefretin derinliğini, ancak beş yüz yıl öncesine, Avrupalı yerleşimcilerin Afrikalı kölelere ve yerlilere karşı uyguladığı ırkçılık açıklayabilir. Hiç de beyaz olmayan, üstelik kendisini "yoksulların başkanı" olarak tanıtan Chavez, bu ırkçı nefretin hedefi. Muhalefetin kozu; nisan ayında ve bugün, devletin elindeki petrol şirketi PDV oldu. Dünyanın en büyük beşinci petrol ihracatçısı olan bu şirket, ABD'nin önemli tedarikçilerinden. 25 yıl önce millileştirilen şirket, yıllardır, yöneticilerinin ceplerini doldurmaya yarıyor. Kârlar, Venezüella hariç her yere yatırılıyor. Chavez'in iktidara gelmesinden önce, mühendis ve yöneticilerin de onayıyla, şirket özelleştirilmeye hazırlanıyordu. Ama yeni Venezüella Anayasası, özelleştirmeyi yasaklıyor. Bu nedenle, ülkenin orta sınıfları ve zengin üst sınıfı, petrol şirketini bir tür şok silahı olarak kullanıyor, bütün ekonomiyi durdurmaya çalışıyorlar. Chavez'in önündeki acil görev; petrol şirketini tekrar devlet denetimi altına almak ve yöneticilerini değiştirmek. Eğer Pilin Leon tankeri mürettebatı gibi yoksulları destekleyecekse, avantaj elde etmek için olağanüstü hal ilan etmek zorunda kalabilir.

(The Guardian)

Evrensel'i Takip Et