23 Kasım 2002 22:00
IMF'ye teslimiyet programı
GÜNÜN YAZILARI
Başbakan Abdullah Gül tarafından açıklanan hükümet programı, ülkeyi krize sürükleyen IMF programının uygulanmasını garanti ederek, özelleştirmenin hızlandırılmasını ve değişik alanlara yaygınlaştırılmasını temel aldı. Uluslararası sermayenin önündeki engellerin kaldırılacağını garanti eden program, ayrıca ABD'nin Irak'a saldırısına zemin hazırlıyor.
64 sayfalık Hükümet Programı, AKP Lideri Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan "Acil Eylem Planı"nı temel aldı. Piyasalardaki sözde iyileşmenin öne çıkarıldığı programda, krize ve geçmiş hükümetin eleştirisine de geniş yer verildi.
Programda, "Ekonomik istikrarı sağlamış, rekabetçi piyasa oluşturmuş, sürdürülebilir kalkınma ortamını yakalamış, yoksulluk ve yolsuzluğun ortadan kaldırıldığı, insanların barış ve refah içinde özgürce yaşadığı, dünya ile bütünleşmiş, farklılıkların zenginlik olarak görüldüğü, demokratik, dinamik bir Türkiye Vizyonu" çizildi.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin iç hukukun bir parçası haline getirileceği, temel hak ve özgürlüklerin evrensel standartlara ulaştırılacağı vaadi yer alan programda, sivil toplumcu bir yaklaşım sergilenmesi ve "katılımcı" demokrasiye önem verilmesi dikkat çekti.
"Yönetişim" anlayışı Sivil toplumculuğun güçlendirilmesi adına, uluslararası sermayenin dayattığı yönetişim anlayışının etkin hale getirileceği belirtilen programda, sorunların da "katılımcı" bir demokrasi anlayışı ile çözüleceği ileri sürüldü. Yönetişim anlayışının eğitim sektöründe de öne çıkarılacağı vurgulanan programda, Anayasa ve TCK'da "demokratik değişiklikler yapılacağı" belirtilmekle birlikte, somut ne tür değişiklikler yapılacağı yer almadı. Bütçeden bir yandan sosyal güvenliğe, eğitim ve sağlığa ayrılan payların ayrılması, "kamunun yükünün hafifletilmesi" gerekçesiyle düşünülürken, diğer taraftan bütçeden, yargı hatalarından dolayı mağdur olanların zararlarının tazmini için bütçeden kaynak aktarılacağı ibaresi dikkat çekti.
Performansa göre ücret "Örgütsel büyüme ve hantallığın giderilmesi" adına kamuda küçülmeye gitmeyi hedef alan program, yeni personel alınmayacağını, performans yönetimi ve buna dayalı ücret politikası uygulanacağını ilan etti. Yerel yönetim reformu gerçekleştirileceğinden, il idarelerinin yeniden yapılandırılacağından, Hazine arazilerinin belediye sınırları içindeki belediyelere devredileceğinden söz edilen program, IMF'nin koşul olarak sunduğu faiz dışı fazlayı garanti ederken, borçlanmanın da süreceğine işaret etti. Programda, dalgalı kur politikasının süreceğine de yer verdi. "Kamunun yeniden yapılanması, özelleştirmenin hızlandırılması, yerli ve yabancı yatırımlar için ortamın iyileştirilmesi, sosyal güvenlik sisteminin ıslahı, tarımda yeniden yapılandırma" başlıkları altında ulusal ve uluslararası tekellerin önünü açan programda, özelleştirmenin kamu bankalarında, eğitim ve sağlıkta, tarım sektöründe de hızlandırılacağı vurgulandı. KİT'lerin özelleştirme yoluyla elden çıkarılmasında da hızlı davranılacağı kaydedilen programda, sermayeye kaynak aktarmanın bir yolu olan Eximbank'ın güçlendirilmesi de yer aldı.
Enerjide özelleştirme "Elektrik enerjisi satış fiyatının ucuzlatılması" olarak lanse ettiği piyasayı rekabete açmayı temel alan Yap-İşlet-Devret; Yap-İşlet; İşletme Hakkı Devri uygulamalarının devam etmesini temel alan programda, madencilik sektöründe de özelleştirmenin hızlandırılacağı belirtildi. Maden arama ve işletmede bürokrasiyi azaltacakları, bor madeninin, Bor Araştırma Enstitüsü kurulup, Etibank'tan alınarak özelleştirilmesini hedef alan program, demiryollarını da özel sektöre açtı. Turizmciliğin ayrı ele alındığı ve turizm bölgelerinde yabancılara mülk satışını hedef alan program ayrıca, ürün fiyatlarının serbest piyasada oluşması, devletin tarım ürünlerinin ticaretini yapmayı bırakması ele alındı. IMF ile birlikte uygulanmaya konan Derviş'in Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'nın, sosyal boyutu da ele alınarak uygulanacağının ifade edildiği programda, sermayeye kepçeyle verirken, sosyal kesimlere suspayı verileceği yer aldı. "Türban"a değinilmeyen programda bu sorun, "eğitimin önündeki tüm engellerin kaldırılacağı" ifadesi ile yer aldı.
İŞTE AKP'NİN YAPACAKLARI Mali disiplin, borç stokunu sağlayabilecek şekilde düzenlenecek.
Dalgalı kur politikası devam edecek, Ancak, Merkez Bankası, döviz piyasalarındaki makro ekonomik temellerle bağlantısı olmayan ve spekülatif nitelikli dalgalanmalara müdahale edecek.
Vergi oranları düşürülecek ve vergi sayısı azaltılacak, vergi oranları tedricen indirilecek.
Vergi affı getirilecek, "Vergi barışı projesi" çerçevesinde, kayıtdışılığı kontrol altına almak amacıyla vergide ak sayfa açılacak. Mali Milat uygulaması kaldırılacak.
Kurum kazançlarının vergilendirilmesinde, gelir ve kurumlar vergisi arasında entegrasyon sağlanacak. Böylece, bir yandan kurum kazançları üzerindeki vergi yükü azaltılırken, diğer yandan gerçek kişi kazançlarının daha net tespiti mümkün olacak.
Damga vergisi ve harçlar gibi işleme dayali vergilerin çoğu kaldırılacak, kalanların ise oranları düşürülerek üst sınır getirilecek.
Bütçeler çok yıllı hazırlanacak.
Kamu binaları, lojman ve sosyal tesislere, taşıt alımına kaynak ayrılmayacak.
Özelleştirme hızlandırılacak.
Bankacılığa destek verilecek, sektör rekabete açılacak, yabancı sermaye girişi artırılacak.
Özelleştirmeler tarım sektöründe de hızlanacak.
Zorunlu sigortacılığın kapsamı genişletilecek.
KOBİ'lerin borçları yeniden yapılandırılacak.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Çocuklardan barış çağrısı İnsan hakları savunucuları ve çocuklar, ABD'nin Irak savaşının ölüm ve açlık getireceğini bir kez daha ifade ederek, barış istediler. İHD Ankara Şubesi tarafından her cumartesi günü Ankara Yüksel Caddesi'nde yapılan eylemde bu kez, savaşa karşı söz çocuklardaydı. Çocuklar yaptıkları açıklamada, "Neden savaşıyorsunuz, neden birbirinizden bu denli nefret ediyorsunuz. Biz dünya çocuklarının sevgiye, barışa kardeşliği ihtiyacı var. Dünyanın dört bir tarafına askerlerinizi gönderdiniz. Savaşta çocuklar ölüyor. Şimdi Iraklı çocukların da bombaya değil; ilaca, süte, ekmeğe ihtiyacı var" dediler. Çocuklar, rengi ve milliyeti ne olursa olsun dünyanın tüm çocuklarının 'savaşa hayır' dediğini, çocukların öldürülmemesini istediğini belirttiler. İHD Ankara Şubesi Başkanı Ender Büyükçulha ise "Bu yüzyılın çocukları savaşla büyüyorlar ve savaşlarda en çok onlar tehdit altında. Bu yüzden bu kez söz onlarda" diye konuştu. Eylemin ardından çocuklar İnsan Hakları Anıtı'na oyuncaklarını bıraktılar.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Öğrenciler YÖK'ü ve soruşturmaları
protesto etti Ankara üniversiteleri öğrencileri, YÖK'e, soruşturmalarına ve öğrenim özgürlüklerinin kısıtlanmasına 'hayır' dediler. Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde ceza alan öğrencilerin de katıldığı eylemde 500'ü aşkın öğrenci parasız, bilimsel, anadilde eğitim haklarını istediler. Anadolu Üniversitesi yönetimi tarafından cezalanırılan öğrencilerin Eskişehir'den başlattıkları Ankara yürüyüşüne destek veren üniversite öğrencileri dün öğle saatlerinde, "YÖK ve soruşturma karanlığına karşı aydınlık için yürüyoruz" pankartı arkasında buluştular. Selanik Caddesi'nden alkışlı, ıslıklı protestoyla Sakarya Caddesi'ne geçen öğrenciler, "Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim, Emek, Barış ve Demokrasi Bloğu Gençliği" pankartını taşıyan arkadaşlarıyla bir araya geldiler. "YÖK'e hayır", "Soruşturma değil, söz istiyoruz", "Yaşasın, iş, bilim özgürlük mücadelemiz" sloganlarını atan öğrenciler, ABD'nin Irak'a saldırısına da sessiz kalmayacaklarını ifade ettiler. Öğrencilere Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer ile İHD Ankara Şubesi Başkanı Ender Büyükçulha da destek verdi.
YÖK bilime saldırıyor Öğrenciler yaptıkları açıklamada, YÖK'ün disiplin yönetmelikleri ve soruşturmalarla öğrencilere ve bilime saldırısını sürdürdüğünü belirterek, "Soruşturmaların nedenlerini ise şenlik yapıp türkü söylemek, ip atlamak, halay çekmek, anadilde eğitim hakkı istemek oluşturuyor. Hak ve özgürlüklerimiz giderek daha da kısıtlandığı ülkemizde Anayasal eğitim hakkımız üç beş kendini bilmez YÖK'çü zihniyet tarafından gasp ediliyor" dediler. Açıklamada, üniversite gençliğinin, haklarını gasp etmeye çalışanlara karşı üniversitelerde özgürlüğün, barışın, eşitliğin ve demokrasinin sesi olmaya devam edeceği kaydedildi. YÖK'ün, ABD'nin savaşına destek verdiği hatırlatılan açıklamada, savaşa karşı da suskun kalmayacakları vurgulandı. Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer de, öğrencilerin ve eğitimcilerin birlikte olmasına ve haksızlıklara karşı mücadele etmesine ihtiyaç olduğunu dile getirerek, eğitim emekçilerinin öğrencilere destek vermeye devam edeceğini belirtti.Ardından öğrenciler soruşturmaların ve cezaların geri alınmasına ilişkin topladıkları dilekçeleri yasaların hiçe sayılmasını protesto etmek amacıyla yaktılar.
Öğrencilere ülkücü baskısı Öte yandan Muğla Üniversitesi öğrencileri; 3 Kasım seçimleri sonrası kampuslerinde sol görüşlü ve Kürt öğrencilere, ülkücü öğrenciler tarafından çeşitli baskıların uygulandığını belirttiler. Yazılı bir açıklamayla tepkilerini ifade eden öğrenciler, geçtiğimiz perşembe günü saldırıya uğradıklarını, yurtlarda öğrencilerin kendi aralarında Kürtçe konuşmamaları yönünde tehdit edildiklerini ve son ola
"Yönetişim" anlayışı Sivil toplumculuğun güçlendirilmesi adına, uluslararası sermayenin dayattığı yönetişim anlayışının etkin hale getirileceği belirtilen programda, sorunların da "katılımcı" bir demokrasi anlayışı ile çözüleceği ileri sürüldü. Yönetişim anlayışının eğitim sektöründe de öne çıkarılacağı vurgulanan programda, Anayasa ve TCK'da "demokratik değişiklikler yapılacağı" belirtilmekle birlikte, somut ne tür değişiklikler yapılacağı yer almadı. Bütçeden bir yandan sosyal güvenliğe, eğitim ve sağlığa ayrılan payların ayrılması, "kamunun yükünün hafifletilmesi" gerekçesiyle düşünülürken, diğer taraftan bütçeden, yargı hatalarından dolayı mağdur olanların zararlarının tazmini için bütçeden kaynak aktarılacağı ibaresi dikkat çekti.
Performansa göre ücret "Örgütsel büyüme ve hantallığın giderilmesi" adına kamuda küçülmeye gitmeyi hedef alan program, yeni personel alınmayacağını, performans yönetimi ve buna dayalı ücret politikası uygulanacağını ilan etti. Yerel yönetim reformu gerçekleştirileceğinden, il idarelerinin yeniden yapılandırılacağından, Hazine arazilerinin belediye sınırları içindeki belediyelere devredileceğinden söz edilen program, IMF'nin koşul olarak sunduğu faiz dışı fazlayı garanti ederken, borçlanmanın da süreceğine işaret etti. Programda, dalgalı kur politikasının süreceğine de yer verdi. "Kamunun yeniden yapılanması, özelleştirmenin hızlandırılması, yerli ve yabancı yatırımlar için ortamın iyileştirilmesi, sosyal güvenlik sisteminin ıslahı, tarımda yeniden yapılandırma" başlıkları altında ulusal ve uluslararası tekellerin önünü açan programda, özelleştirmenin kamu bankalarında, eğitim ve sağlıkta, tarım sektöründe de hızlandırılacağı vurgulandı. KİT'lerin özelleştirme yoluyla elden çıkarılmasında da hızlı davranılacağı kaydedilen programda, sermayeye kaynak aktarmanın bir yolu olan Eximbank'ın güçlendirilmesi de yer aldı.
Enerjide özelleştirme "Elektrik enerjisi satış fiyatının ucuzlatılması" olarak lanse ettiği piyasayı rekabete açmayı temel alan Yap-İşlet-Devret; Yap-İşlet; İşletme Hakkı Devri uygulamalarının devam etmesini temel alan programda, madencilik sektöründe de özelleştirmenin hızlandırılacağı belirtildi. Maden arama ve işletmede bürokrasiyi azaltacakları, bor madeninin, Bor Araştırma Enstitüsü kurulup, Etibank'tan alınarak özelleştirilmesini hedef alan program, demiryollarını da özel sektöre açtı. Turizmciliğin ayrı ele alındığı ve turizm bölgelerinde yabancılara mülk satışını hedef alan program ayrıca, ürün fiyatlarının serbest piyasada oluşması, devletin tarım ürünlerinin ticaretini yapmayı bırakması ele alındı. IMF ile birlikte uygulanmaya konan Derviş'in Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'nın, sosyal boyutu da ele alınarak uygulanacağının ifade edildiği programda, sermayeye kepçeyle verirken, sosyal kesimlere suspayı verileceği yer aldı. "Türban"a değinilmeyen programda bu sorun, "eğitimin önündeki tüm engellerin kaldırılacağı" ifadesi ile yer aldı.
İŞTE AKP'NİN YAPACAKLARI



Çocuklardan barış çağrısı İnsan hakları savunucuları ve çocuklar, ABD'nin Irak savaşının ölüm ve açlık getireceğini bir kez daha ifade ederek, barış istediler. İHD Ankara Şubesi tarafından her cumartesi günü Ankara Yüksel Caddesi'nde yapılan eylemde bu kez, savaşa karşı söz çocuklardaydı. Çocuklar yaptıkları açıklamada, "Neden savaşıyorsunuz, neden birbirinizden bu denli nefret ediyorsunuz. Biz dünya çocuklarının sevgiye, barışa kardeşliği ihtiyacı var. Dünyanın dört bir tarafına askerlerinizi gönderdiniz. Savaşta çocuklar ölüyor. Şimdi Iraklı çocukların da bombaya değil; ilaca, süte, ekmeğe ihtiyacı var" dediler. Çocuklar, rengi ve milliyeti ne olursa olsun dünyanın tüm çocuklarının 'savaşa hayır' dediğini, çocukların öldürülmemesini istediğini belirttiler. İHD Ankara Şubesi Başkanı Ender Büyükçulha ise "Bu yüzyılın çocukları savaşla büyüyorlar ve savaşlarda en çok onlar tehdit altında. Bu yüzden bu kez söz onlarda" diye konuştu. Eylemin ardından çocuklar İnsan Hakları Anıtı'na oyuncaklarını bıraktılar.
src=/resim/b1.gif width=5>



Öğrenciler YÖK'ü ve soruşturmaları
protesto etti Ankara üniversiteleri öğrencileri, YÖK'e, soruşturmalarına ve öğrenim özgürlüklerinin kısıtlanmasına 'hayır' dediler. Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde ceza alan öğrencilerin de katıldığı eylemde 500'ü aşkın öğrenci parasız, bilimsel, anadilde eğitim haklarını istediler. Anadolu Üniversitesi yönetimi tarafından cezalanırılan öğrencilerin Eskişehir'den başlattıkları Ankara yürüyüşüne destek veren üniversite öğrencileri dün öğle saatlerinde, "YÖK ve soruşturma karanlığına karşı aydınlık için yürüyoruz" pankartı arkasında buluştular. Selanik Caddesi'nden alkışlı, ıslıklı protestoyla Sakarya Caddesi'ne geçen öğrenciler, "Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim, Emek, Barış ve Demokrasi Bloğu Gençliği" pankartını taşıyan arkadaşlarıyla bir araya geldiler. "YÖK'e hayır", "Soruşturma değil, söz istiyoruz", "Yaşasın, iş, bilim özgürlük mücadelemiz" sloganlarını atan öğrenciler, ABD'nin Irak'a saldırısına da sessiz kalmayacaklarını ifade ettiler. Öğrencilere Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer ile İHD Ankara Şubesi Başkanı Ender Büyükçulha da destek verdi.
YÖK bilime saldırıyor Öğrenciler yaptıkları açıklamada, YÖK'ün disiplin yönetmelikleri ve soruşturmalarla öğrencilere ve bilime saldırısını sürdürdüğünü belirterek, "Soruşturmaların nedenlerini ise şenlik yapıp türkü söylemek, ip atlamak, halay çekmek, anadilde eğitim hakkı istemek oluşturuyor. Hak ve özgürlüklerimiz giderek daha da kısıtlandığı ülkemizde Anayasal eğitim hakkımız üç beş kendini bilmez YÖK'çü zihniyet tarafından gasp ediliyor" dediler. Açıklamada, üniversite gençliğinin, haklarını gasp etmeye çalışanlara karşı üniversitelerde özgürlüğün, barışın, eşitliğin ve demokrasinin sesi olmaya devam edeceği kaydedildi. YÖK'ün, ABD'nin savaşına destek verdiği hatırlatılan açıklamada, savaşa karşı da suskun kalmayacakları vurgulandı. Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer de, öğrencilerin ve eğitimcilerin birlikte olmasına ve haksızlıklara karşı mücadele etmesine ihtiyaç olduğunu dile getirerek, eğitim emekçilerinin öğrencilere destek vermeye devam edeceğini belirtti.Ardından öğrenciler soruşturmaların ve cezaların geri alınmasına ilişkin topladıkları dilekçeleri yasaların hiçe sayılmasını protesto etmek amacıyla yaktılar.
Öğrencilere ülkücü baskısı Öte yandan Muğla Üniversitesi öğrencileri; 3 Kasım seçimleri sonrası kampuslerinde sol görüşlü ve Kürt öğrencilere, ülkücü öğrenciler tarafından çeşitli baskıların uygulandığını belirttiler. Yazılı bir açıklamayla tepkilerini ifade eden öğrenciler, geçtiğimiz perşembe günü saldırıya uğradıklarını, yurtlarda öğrencilerin kendi aralarında Kürtçe konuşmamaları yönünde tehdit edildiklerini ve son ola
Evrensel'i Takip Et