21 Kasım 2002 23:00
Her halükârda saldırı
DİĞER HABERLER
ABD Başkanı Bush'un danışmanlarından Richard Perle, Irak'a "her halukârda" saldıracaklarını açıkladı. Perle, "BM denetçileri Irak'ta silah bulamasa dahi saldıracağız. BM denetçilerinin başkanı Hans Blix'in Irak için 'temiz' raporu vermesi, bizi engelleyemez" diye konuştu.
İngiltere'de düzenlenen "küresel güvenlik" konulu bir toplantıya konuk olan Perle, "Saddam Hüseyin'in gizli bir silah programı yürüttüğüne dair tek bir tanığın ortaya çıkması dahi, askeri müdahaleyi gündeme getirir. Hans Blix, bildiğinden daha fazla ne söyleyebilir ki? Tek bilebileceği, BM denetimlerinin sonuçları. Bu sonuçlar, Saddam'ın kitle imha silahlarına sahip olmadığını göstermez" dedi.
'Varsayalım ki...' ABD'deki savaş lobisinin önde gelen isimlerinden olan Perle, "Varsayalım ki, silah geliştirme programının içinde yer almış birisini bulduk. Bu kişi, bize Irak'ın sinir gazı sakladığını söyledi. Bu sözlere ikna olmak için illa ki söz konusu gazları bulmanız mı gerekiyor?" diye sordu. Konferansa katılan İngilizler ise, bu sözlere tepkilerini gizlemediler. Eski savunma bakanlarından Peter Kilfoyle, "Amerika, BM denetimlerini desteklediğine inanmamızı istiyor. Ama Bush, denetçiler hiçbir şey bulmasa bile savaşmaya kararlı. Böylelikle, bütün silah denetimi süreci anlamını yitiriyor" diye konuştu. Kilfoyle, Perle'nin "Bize tek bir tanık yeter" ifadesini değerlendirerek, "Irak'ta Saddam Hüseyin'den nefret eden çok. Silah yapımına tanık olduğunu söyleyen birilerini bulmak kolay olacaktır. Perle, ortada kanıt olmasa bile bu sözlerin yeterli olduğu görüşünde. Bu korkunç bir şey" dedi.
Dikkat çekici karar Perle'nin açıkladığı "tanık oyunu" ile ilgili resmi girişimler de hız kazandı. Amerikan Senatosu, Irak'ın silahlanma programıyla ilgili bilgi getirecek Iraklı bilim adamlarına sığınma hakkı tanınmasına ilişkin yasa tasarısını kabul etti. "Iraklı Bilim Adamlarının Göçüne İlişkin Yasa"nın, bugün Temsilciler Meclisi'nde oylanması bekleniyor. Yasa tasarısında, dışişleri ve adalet bakanlıklarına, "Irak'ın silahlanma programıyla ilgili güvenilir bilgi sahibi Iraklı bilim adamlarına yasal prosedürlere bakmaksızın derhal daimi oturma belgesi verme yetkisi" veriliyor. Amerikan yönetiminin iddiasına göre, nükleer silah programıyla ilgili bilgileri gizleyen Bağdat rejimi, Scud füzelerinden oluşan bir kuvvete sahip bulunuyor. 500 Iraklı araştırmacıyı ve ailelerini ilgilendiren yasa tasarısı, ekim ayı başında sunulmuştu.
60 ülkeden talep Bu arada Amerikalı bir yetkili, Dışişleri Bakanlığı'nın ABD büyükelçilerinden, müttefik ülkelerin olası bir savaşta ne gibi katkılar sağlayabileceğini öğrenmelerini istediğini açıkladı. ABD'nin talebinin, saldırı gücü, lojistik, insani yardım desteğini kapsadığı ve 60 civarında ülkeye iletildiği öğrenildi. Kendilerine böyle bir talep geldiği, İngiltere'nin ardından Almanya tarafından da kabul edildi. Alman hükümetinin bir sözcüsü, ABD'nin destek istediğini doğrulayarak, "talebin, Berlin'in Irak'a olası müdahaleye katılmama yönündeki tavrı, NATO taahhütleri, yasal olanaklar ve bağlantılar temelinde dikkatle değerlendirileceğini" kaydetti. Destek istenen ülkeler arasında Kanada ve Hollanda da bulunuyor.
Bush: İtiraf edin! ABD Başkanı Bush ise, Irak'a yönelik sert bir tehditte daha bulundu. Bush, Irak lideri Saddam Hüseyin'den, "kitle imha silahlarına sahip olduğunu reddetmemesini" istedi. ABD Başkanı, NATO zirvesi için bulunduğu Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da yaptığı açıklamada, "kitle imha silahlarına sahip yasadışı bir ülke" olarak nitelediği Irak'ın, silahsızlanmasıyla ilgili BM kararının şartlarını yerine getirmesini sağlayacağını söyledi. ABD Başkanı, "Irak'ın gönüllü olarak ya da güç kullanılarak silahsızlandırılacağını" belirtti. "Biz şimdi, hilekâr, düzenbaz ve yalan oyununu sona erdirmesi çağrısında bulunuyoruz. Saddam Hüseyin'e terör cephaneliğini tamamen ve doğru olarak ilan etmesi için çok kısa bir süre tanındı" diye konuşan Bush, "Irak liderinin var olan kitle imha silahlarını yine kabul etmemesi durumunda, liderliğinin son günlerine adım atacağını, yalan ve hileye bu sefer tahammül edilmeyeceğini" söyledi. Bush, "Gecikme ve meydan okuma en sert sonuçları doğuracak" tehdidinde bulundu.
Ramazan'ın açıklaması Irak Devlet Başkan Yardımcısı Taha Yasin Ramazan ise, Bağdat'ın BM ile tam bir işbirliği yapacağını, ancak silah denetçilerinin istihbarat toplamasına izin verilmeyeceğini söyledi. Irak Devlet Başkan Yardımcısı, "Açıkça istihbarat ya da başka amaçlı olan, kitle imha silahları denetimiyle ilgisi bulunmayan taleplerde, ülkenin egemenliğini ve güvenliğini korumak için denetçilere sınırlama getirileceğini" ifade etti. Öte yandan; Kuveyt'te yola pusu kuran kimliği belirsiz kişiler, ateş açarak 2 Amerikalı askeri yaraladı. Kuveytli güvenlik kaynakları, başkent civarında dün 11.00'de meydana gelen olayda yaralanan 2 askerin hastaneye kaldırıldığını bildirdi.
IRAK'IN YERİNİ BİLMİYORLAR ABD'de gençlerin sadece yüzde 13'ü, haritada Irak'ın yerini gösterebiliyorlar. Gençlerin yüzde 83'ünün, dünya haritasında Afganistan'ın yerini de gösteremediği belirtildi. National Geographic dergisi tarafından, ABD de dahil çeşitli batı ülkelerinden 18-24 yaş arası 3 bin genç arasında yaptırılan bir araştırma sonucunda, Amerikalı gençlerin yüzde 87'sinin Irak'ı, yüzde 83'ünün Afganistan'ı haritada gösteremediği, bu gençlerin büyük bir bölümünün de ABD'nin Afganistan saldırısı öncesi bu ülkede Taliban rejiminin hakim olduğundan habersiz olduğu ortaya çıktı. Buna karşın, yarıdan fazla Amerikalı gencin Fransa'da gösterilen "Survivor" adlı televizyon programının çekildiği adanın Pasifik Okyanusu'nda bulunduğunu bildiği anlaşıldı. Araştırmada, bu gençlerin yüzde 30'luk bir bölümünün ABD'nin nüfusunu yanlış tahmin ettiği, 2000 yılı verilerine göre yaklaşık 281 milyon olan nüfusu, 1 milyar olarak tahmin ettikleri ortaya çıktı. Araştırmada, Amerikalı gençlerin yarısından azının haritada Japonya, İngiltere ve Fransa'nın yerini gösterebildiği, üçte birlik bir orandan azının ise Çin'in yerini bildiği ve yüzde 56'lık bir bölümünün ise Hindistan'ın yerini haritada gösteremediği anlaşıldı. Araştırmaya katılan her 10 gençten 3'ünün ise Pasifik Okyanusu'nun yerini bilmediği ortaya çıktı. Araştırmaya katılan Kanadalı ve İngiliz gençlerin ABD'li gençlere oranla daha başarılı olduğu belirtildi.
İRAN İHLAL İSTEMİYOR İran Deniz Kuvvetleri Komutanı Tuğamiral Abbas Muhtac, "İran karasularının başka bir ülkeye askeri saldırı amaçlı olarak kullanılmasına hiçbir zaman izin vermeyeceklerini" söyledi. Muhtac, gazetecilere yaptığı açıklamada, "uluslararası kurallar temelinde, ülkelerin karasularının sadece barışçı amaçlar için kullanılabileceğini" belirtti. Son birkaç günde bir denizaltının İran'ın karasularını ihlal ettiğini, ancak yapılan uyarıdan sonra bölgeden ayrıldığını söyleyen Muhtac, her gün 20 savaş gemisinin Basra Körfezi ve stratejik Hürmüz Boğazı'nda devriye gezdiğini, Basra Körfezi'nin kontrolü için bölge ülkeleriyle işbirliği yaptıklarını söyledi. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


NATO, Rusya sınırına dayandı Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da başlayan NATO Zirvesi, "tarihi önemde" olarak nitelenen bir kararla açıldı. NATO, 7 Doğu Avrupa ülkesinin İttifak'a katılımını kabul etti. Alınan kararlar; Letonya, Litvanya, Slovakya, Slovenya, Romanya, Bulgaristan ve Estonya resmen üyeliğe davet edildi. Bu ülkeler, 2004 yılının ilkbaharında NATO üyesi olacak. Orta ve Doğu Avrupa'nın 10 ülkesi (Arnavutluk, Estonya, Letonya, Litvanya, Makedonya, Romanya, Bulgaristan, Hırvatistan, Slovakya ve Slovenya), NATO'ya adaylıklarını resmen açıklamış bulunuyorlardı. Arnavutluk, Hırvatistan ve Makedonya dışındaki adaylara böylece yeşil ışık yakıldı. Zirvede Türkiye'yi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer temsil ediyor. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Uğur Ziyal ve Türkiye'nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmet Üzümcü'nün de katıldıkları zirve bu akşam son bulacak.
Acil Müdahale Gücü Prag zirvesindeki en önemli gündemlerden biri, İttifak'ın uluslararası bir saldırı mekanizmasına dönüştürülmesi. "Acil Müdahale Gücü" adı altında, 3 tugaydan oluşan, muharebe yetenekli, yaklaşık 21 bin askerlik bir uluslararası işgal gücü oluşturulması hedefleniyor. NATO ayrıca; İstanbul dahil olmak üzere bazı şehirlerde "bölgesel karargâhlar" kurma kararı alacak. Prag'da bulunan ABD Başkanı Bush, Çek Cumhurbaşkanı Vaclav Havel ile görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada, NATO müttefiklerine, Irak'a saldırı koalisyonuna katılmaları çağrısında bulundu. "Genişleyen NATO'nun, kargaşa içindeki dünyaya daha çok güvenlik olanağı sağlayacağını" söyleyen Bush, "Düşmanımız Rusya değil, düşman, özgürlükten nefret eden uluslararası teröristlerdir. Özgürlük adına bu düşmana karşı birlikte mücadele edebiliriz" dedi.
Rusya huzursuz Letonya ve Estonya'nın NATO üyeliği nedeniyle, ABD önderliğindeki İttifak, Rusya sınırlarına dayanmış bulunuyor. Moskova, bu durumdan hiç hoşnut değil. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Aleksandır Yakovenko, NATO sınırlarının, ülkenin ikinci büyük ve eski başkenti olan St. Petersburg'a "yalnızca birkaç on kilometre" mesafeye yaklaşmasını, "Bu duruma, hiçbir şey olmamış gibi bakamayız" sözleriyle değerlendirdi. Yakovenko, Rassiskaya Gazeta'da yayımlanan makalesinde şunları kaydetti: "NATO'nun direndiği tehditler artık geçmişte kaldı. Bu nedenle, bu genişleme ne NATO'nun kendisine, ne yeni üyelerine, ne de Rusya'ya ek güvenlik koşulları sağlamıyor. NATO askeri sınırlarının Rusya sınırlarına ulaşmasına, St. Petersburg'un birkaç on kilometre mesafesine gelmesine de, bir şey olmamış gibi bakamayız. Bu nedenle üç Baltık ülkesinin NATO'ya girmesi bizim için kilit önemde bir sorun olarak kalmaya devam etmektedir." Öte yandan, Çek hava sahasını adeta teslim alan Amerikan jetleri, zirveye katılan bir lidere "düşman" muamelesi yaptı. Jetler, zirveye gelen Kazakistan savunma bakanını taşıyan uçağı inişe zorladılar. Uçak, başkentin 100 kilometre uzağına inmek durumunda kaldı. Kazak bakan da, toplantıya 1.5 saat geç kaldı.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Komünist parti ve örgütler konferansı Uluslararası Marksist-Leninist Parti ve Örgütler Konferansı, Danimarka'da toplandı. Çeşitli kıtalardan 17 ülkeyi temsilen devrimci parti ve örgütlerin katıldığı konferansın, geçtiğimiz ay içerisinde başkent Kopenhag yakınlarında toplandığı bildirildi. Konferansa Brezilya, Venezüella, Ekvador, Kolombiya, Dominik Cumhuriyeti, Meksika, İspanya, Fransa, İtalya, Almanya, Norveç, Danimarka, Yunanistan, Türkiye, İran, Yukarı Volta ve Benin'den parti ve örgütleri temsil eden delegasyonlar katıldılar.
Uluslararası durum Toplantı gündemindeki ana konu, 11 Eylül sonrası ortaya çıkan yeni uluslararası durumun değerlendirilmesi ve görevler belirlenmesiydi. ABD emperyalizminin sembollerine yönelik saldırıdan sonra, "terörizme karşı mücadele" adı altında, dünyanın ezilen halklarına, mücadele içerisindeki emekçilere, ulusal ve sosyal kurtuluş hareketlerine ve genel olarak kazanılmış ekonomik-demokratik hak ve özgürlüklere yönelik saldırıların nedenleri, vardığı boyutlar, gelecekte alabileceği muhtemel biçimler ve bunlara karşı halkların mücadelesinin örgütlenmesi sorunları üzerinde duruldu.
Üç partiden tebliğ Afganistan'dan sonra şimdi de Irak'a karşı hazırlanmakta olan emperyalist savaş saldırganlığı, dünya jandarması olarak ABD emperyalizmi ile öteki emperyalist büyük kuvvetler arasındaki sürtüşmeler; bunun, dünyanın şu veya bu bölgesindeki enerji ve hammadde kaynaklarına sahip olma, onların nakil yolları üzerinde denetim kurma ile ilgisi vb. konular geniş olarak tartışıldı. Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu bölgelerinde yoğunlaşmakta olan çelişkiler, bu bölgelerin dünya çapındaki hakimiyet savaşında oynadığı rol üzerine, bölge partileri bir de tebliğ sundular. İran, Türkiye ve Yunanistan partileri tarafından hazırlanıp tartışmaya sunulan metnin, diğer ortak metinlerle birlikte, konferans partilerinin ortak yayın organı olan "Birlik ve Mücadele" dergisinde yayımlanmasına karar verildi.
Venezüella tartışması Konferansın üzerinde yoğun tartışmalar yaptığı bir diğer bölge de, Latin Amerika kıtası oldu. Kıtanın en büyük ülkesi Brezilya, hemen yanı başında Venezüella, Bolivya, Ekvador ve Kolombiya'da ve kıtanın hemen tüm ülkelerinde yaşanmakta olan halk hareketleri, yeniden canlanan antiemperyalist mücadele eğilimleri üzerinde duruldu. Konferans mensubu Venezüella Kızıl Bayrak Partisi (Bandera Roja) ile, bu ülkede yaşanmakta olan gelişmeler ve partinin taktik tutumları üzerine yoğun tartışmalar yaşandı. Bölge partileri tarafından, "emperyalizmin zayıf halka"larından birisi olarak değerlendirilen kıtanın birçok ülkesindeki halk isyanları ve yakın dönemde yapılan seçimlerde ortaya çıkan ilginç tablo da, ele alınan konulardan birisi oldu. Komünist parti ve örgütler konferansı, mevcut uluslararası gelişmelerin değerlendirilmesinden hareketle; dünya işçilerini, emekçileri, ilerici ve demokratik güçleri, Ortadoğu'da hazırlanmakta olan yeni saldırıya karşı mücadeleye çağırdı.
Kopenhag zirvesi Konferansın bir başka çağrısı da, emperyalist küreselleşmeye ve bunun bir parçası olarak inşa edilmekte olan tekellerin Avrupa'sına karşı idi. 12-14 Aralık tarihleri arasında Kopenhag'da gerçekleştirilecek Avrupa Birliği (AB) zirvesi esnasında emperyalizme, savaşa ve tekellerin Avrupa'sına karşı gerçekleştirilecek eylemlere kitlesel katılım çağrısı yapıldı. Bir süreden beri belirli bir düzen ve istikrar içerisinde bir araya gelmekte olan uluslararası komünist harekete mensup partilerin aldıkları önemli kararlardan biri de, kendi aralarındaki ilişkileri daha ileri düzeyde gerçekleştirmek, işçi-emekçi hareketinin birliğine hizmet edecek yöntem ve araçları daha etkili bir tarzda kullanmak yönünde oldu. Ortak derginin içerik ve dağıtım yönünden karşılaşmakta olduğu sorunların çözümünün yanı sıra, mevcut iletişim olanaklarının mümkün kıldığı araçların daha etkili değerlendirilmesi kararlaştırıldı. Konferansın, kendi ülkelerindeki politik mücadelenin tarafı durumuna gelen ya da gelmekte olan güçlü, kitlesel bir temele sahip partilerin katkılarıyla; giderek her zamankinden daha fazla, ayrı ve alternatif bir odak olma yönünde ilerlemekte olduğu, katılımcılar tarafından ifade edildi.
YENİ BİR EMPERYALİST SAVAŞI DURDURALIM Konferansın Irak'a yönelik savaş hazırlıklarına karşı yaptığı çağrı şöyle: ABD Başkanı Bush, muazzam askeri aygıtını harekete geçirerek Irak'a karşı ikinci Körfez Savaşı'na hazır bekletmekte, ABD emperyalizminin çıkarlarına itaat eden bir rejimi işbaşına getirmeyi amaçlamaktadır. Bu, katliamcı bir saldırı savaşından başka bir şey değildir. ABD, kitle imha silahlarını yok etmek ve 'demokrasi' getirmek bahanesiyle Irak'ın sahip olduğu büyük petrol rezervlerine el koymak ve stratejik olarak önemli olan bu bölgeyi askeri, politik ve ekonomik bakımdan tümüyle denetim altına almak istemektedir. Amerika'nın planları, ana destekçileri olan İngiltere Başbakanı Tony Blair ve Filistin halkının kasabı Ariel Şaron'un yardımlarıyla hayata geçirilmektedir. Dünyanın her tarafındaki halklar ve birçok devlet tarafından onaylanmayan bu savaşı başlatmakta kararlı görünüyorlar. Bu savaş, uzun zamandır acı çekmekte olan Irak halkı için ölümcül bir tehdit olmakla kalmamakta, aynı zamanda bağımsız bir Filistin Devleti için haklı bir mücadele vermekte olan Filistin halkına karşı muhtemel suçların işlenmesini de içermektedir. ABD ve BM'in dayattığı adaletsiz ve katliam boyutundaki ambargo, bir milyondan fazla Iraklı insanın ve yarım milyonun üzerinde de çocuğun ölmesine neden olmuştur. Yeni bir savaş, bu acıların daha da derinleşmesine yol açacaktır. Savaşı başlamadan durdurmak, ancak dünya çapında savaşa karşı yürütülecek olan bir mücadeleyle mümkündür. Marksist Leninist Parti ve Örgütler Uluslararası Konferansı, Irak'a yönelik hazırlanan savaşa karşı dünya çapında yapılan çağrıyı desteklemekte ve Bush yönetimi tarafından ilan edilen, "terörizmle sonsuz savaşa" karşı geniş çaplı bir kitle hareketini geliştirmek için çaba sarf etmektedir. "Ulusal güvenlik stratejisi" belgesinde ifadesini bulan Bush doktrini, açıktan, bugün dünyada tek süper güç olan ABD emperyalizminin küresel hegemonya kurmasını talep etmektedir. ABD, kendi çıkarlarına ters düşen herhangi bir ulusa, halka ve harekete saldırma hakkını kendinde görmektedir. "Önleyici müdahale" adı altında, nükleer silahların kullanımını da seçenek dışı bırakmayan, sonu gelmeyen bir dizi savaş başlatmak istiyor. 'Terörle Mücadele" adı altında, ilki Afganistan'a karşı başlatılmış olan bu savaş, Filipinler'e, Kolombiya'ya ve diğer ülkelere ve bölgelere kadar genişletildi. Marksist-Leninist Parti ve Örgütler,
'Varsayalım ki...' ABD'deki savaş lobisinin önde gelen isimlerinden olan Perle, "Varsayalım ki, silah geliştirme programının içinde yer almış birisini bulduk. Bu kişi, bize Irak'ın sinir gazı sakladığını söyledi. Bu sözlere ikna olmak için illa ki söz konusu gazları bulmanız mı gerekiyor?" diye sordu. Konferansa katılan İngilizler ise, bu sözlere tepkilerini gizlemediler. Eski savunma bakanlarından Peter Kilfoyle, "Amerika, BM denetimlerini desteklediğine inanmamızı istiyor. Ama Bush, denetçiler hiçbir şey bulmasa bile savaşmaya kararlı. Böylelikle, bütün silah denetimi süreci anlamını yitiriyor" diye konuştu. Kilfoyle, Perle'nin "Bize tek bir tanık yeter" ifadesini değerlendirerek, "Irak'ta Saddam Hüseyin'den nefret eden çok. Silah yapımına tanık olduğunu söyleyen birilerini bulmak kolay olacaktır. Perle, ortada kanıt olmasa bile bu sözlerin yeterli olduğu görüşünde. Bu korkunç bir şey" dedi.
Dikkat çekici karar Perle'nin açıkladığı "tanık oyunu" ile ilgili resmi girişimler de hız kazandı. Amerikan Senatosu, Irak'ın silahlanma programıyla ilgili bilgi getirecek Iraklı bilim adamlarına sığınma hakkı tanınmasına ilişkin yasa tasarısını kabul etti. "Iraklı Bilim Adamlarının Göçüne İlişkin Yasa"nın, bugün Temsilciler Meclisi'nde oylanması bekleniyor. Yasa tasarısında, dışişleri ve adalet bakanlıklarına, "Irak'ın silahlanma programıyla ilgili güvenilir bilgi sahibi Iraklı bilim adamlarına yasal prosedürlere bakmaksızın derhal daimi oturma belgesi verme yetkisi" veriliyor. Amerikan yönetiminin iddiasına göre, nükleer silah programıyla ilgili bilgileri gizleyen Bağdat rejimi, Scud füzelerinden oluşan bir kuvvete sahip bulunuyor. 500 Iraklı araştırmacıyı ve ailelerini ilgilendiren yasa tasarısı, ekim ayı başında sunulmuştu.
60 ülkeden talep Bu arada Amerikalı bir yetkili, Dışişleri Bakanlığı'nın ABD büyükelçilerinden, müttefik ülkelerin olası bir savaşta ne gibi katkılar sağlayabileceğini öğrenmelerini istediğini açıkladı. ABD'nin talebinin, saldırı gücü, lojistik, insani yardım desteğini kapsadığı ve 60 civarında ülkeye iletildiği öğrenildi. Kendilerine böyle bir talep geldiği, İngiltere'nin ardından Almanya tarafından da kabul edildi. Alman hükümetinin bir sözcüsü, ABD'nin destek istediğini doğrulayarak, "talebin, Berlin'in Irak'a olası müdahaleye katılmama yönündeki tavrı, NATO taahhütleri, yasal olanaklar ve bağlantılar temelinde dikkatle değerlendirileceğini" kaydetti. Destek istenen ülkeler arasında Kanada ve Hollanda da bulunuyor.
Bush: İtiraf edin! ABD Başkanı Bush ise, Irak'a yönelik sert bir tehditte daha bulundu. Bush, Irak lideri Saddam Hüseyin'den, "kitle imha silahlarına sahip olduğunu reddetmemesini" istedi. ABD Başkanı, NATO zirvesi için bulunduğu Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da yaptığı açıklamada, "kitle imha silahlarına sahip yasadışı bir ülke" olarak nitelediği Irak'ın, silahsızlanmasıyla ilgili BM kararının şartlarını yerine getirmesini sağlayacağını söyledi. ABD Başkanı, "Irak'ın gönüllü olarak ya da güç kullanılarak silahsızlandırılacağını" belirtti. "Biz şimdi, hilekâr, düzenbaz ve yalan oyununu sona erdirmesi çağrısında bulunuyoruz. Saddam Hüseyin'e terör cephaneliğini tamamen ve doğru olarak ilan etmesi için çok kısa bir süre tanındı" diye konuşan Bush, "Irak liderinin var olan kitle imha silahlarını yine kabul etmemesi durumunda, liderliğinin son günlerine adım atacağını, yalan ve hileye bu sefer tahammül edilmeyeceğini" söyledi. Bush, "Gecikme ve meydan okuma en sert sonuçları doğuracak" tehdidinde bulundu.
Ramazan'ın açıklaması Irak Devlet Başkan Yardımcısı Taha Yasin Ramazan ise, Bağdat'ın BM ile tam bir işbirliği yapacağını, ancak silah denetçilerinin istihbarat toplamasına izin verilmeyeceğini söyledi. Irak Devlet Başkan Yardımcısı, "Açıkça istihbarat ya da başka amaçlı olan, kitle imha silahları denetimiyle ilgisi bulunmayan taleplerde, ülkenin egemenliğini ve güvenliğini korumak için denetçilere sınırlama getirileceğini" ifade etti. Öte yandan; Kuveyt'te yola pusu kuran kimliği belirsiz kişiler, ateş açarak 2 Amerikalı askeri yaraladı. Kuveytli güvenlik kaynakları, başkent civarında dün 11.00'de meydana gelen olayda yaralanan 2 askerin hastaneye kaldırıldığını bildirdi.
IRAK'IN YERİNİ BİLMİYORLAR ABD'de gençlerin sadece yüzde 13'ü, haritada Irak'ın yerini gösterebiliyorlar. Gençlerin yüzde 83'ünün, dünya haritasında Afganistan'ın yerini de gösteremediği belirtildi. National Geographic dergisi tarafından, ABD de dahil çeşitli batı ülkelerinden 18-24 yaş arası 3 bin genç arasında yaptırılan bir araştırma sonucunda, Amerikalı gençlerin yüzde 87'sinin Irak'ı, yüzde 83'ünün Afganistan'ı haritada gösteremediği, bu gençlerin büyük bir bölümünün de ABD'nin Afganistan saldırısı öncesi bu ülkede Taliban rejiminin hakim olduğundan habersiz olduğu ortaya çıktı. Buna karşın, yarıdan fazla Amerikalı gencin Fransa'da gösterilen "Survivor" adlı televizyon programının çekildiği adanın Pasifik Okyanusu'nda bulunduğunu bildiği anlaşıldı. Araştırmada, bu gençlerin yüzde 30'luk bir bölümünün ABD'nin nüfusunu yanlış tahmin ettiği, 2000 yılı verilerine göre yaklaşık 281 milyon olan nüfusu, 1 milyar olarak tahmin ettikleri ortaya çıktı. Araştırmada, Amerikalı gençlerin yarısından azının haritada Japonya, İngiltere ve Fransa'nın yerini gösterebildiği, üçte birlik bir orandan azının ise Çin'in yerini bildiği ve yüzde 56'lık bir bölümünün ise Hindistan'ın yerini haritada gösteremediği anlaşıldı. Araştırmaya katılan her 10 gençten 3'ünün ise Pasifik Okyanusu'nun yerini bilmediği ortaya çıktı. Araştırmaya katılan Kanadalı ve İngiliz gençlerin ABD'li gençlere oranla daha başarılı olduğu belirtildi.
İRAN İHLAL İSTEMİYOR İran Deniz Kuvvetleri Komutanı Tuğamiral Abbas Muhtac, "İran karasularının başka bir ülkeye askeri saldırı amaçlı olarak kullanılmasına hiçbir zaman izin vermeyeceklerini" söyledi. Muhtac, gazetecilere yaptığı açıklamada, "uluslararası kurallar temelinde, ülkelerin karasularının sadece barışçı amaçlar için kullanılabileceğini" belirtti. Son birkaç günde bir denizaltının İran'ın karasularını ihlal ettiğini, ancak yapılan uyarıdan sonra bölgeden ayrıldığını söyleyen Muhtac, her gün 20 savaş gemisinin Basra Körfezi ve stratejik Hürmüz Boğazı'nda devriye gezdiğini, Basra Körfezi'nin kontrolü için bölge ülkeleriyle işbirliği yaptıklarını söyledi. src=/resim/b1.gif width=5>



NATO, Rusya sınırına dayandı Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da başlayan NATO Zirvesi, "tarihi önemde" olarak nitelenen bir kararla açıldı. NATO, 7 Doğu Avrupa ülkesinin İttifak'a katılımını kabul etti. Alınan kararlar; Letonya, Litvanya, Slovakya, Slovenya, Romanya, Bulgaristan ve Estonya resmen üyeliğe davet edildi. Bu ülkeler, 2004 yılının ilkbaharında NATO üyesi olacak. Orta ve Doğu Avrupa'nın 10 ülkesi (Arnavutluk, Estonya, Letonya, Litvanya, Makedonya, Romanya, Bulgaristan, Hırvatistan, Slovakya ve Slovenya), NATO'ya adaylıklarını resmen açıklamış bulunuyorlardı. Arnavutluk, Hırvatistan ve Makedonya dışındaki adaylara böylece yeşil ışık yakıldı. Zirvede Türkiye'yi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer temsil ediyor. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Uğur Ziyal ve Türkiye'nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmet Üzümcü'nün de katıldıkları zirve bu akşam son bulacak.
Acil Müdahale Gücü Prag zirvesindeki en önemli gündemlerden biri, İttifak'ın uluslararası bir saldırı mekanizmasına dönüştürülmesi. "Acil Müdahale Gücü" adı altında, 3 tugaydan oluşan, muharebe yetenekli, yaklaşık 21 bin askerlik bir uluslararası işgal gücü oluşturulması hedefleniyor. NATO ayrıca; İstanbul dahil olmak üzere bazı şehirlerde "bölgesel karargâhlar" kurma kararı alacak. Prag'da bulunan ABD Başkanı Bush, Çek Cumhurbaşkanı Vaclav Havel ile görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada, NATO müttefiklerine, Irak'a saldırı koalisyonuna katılmaları çağrısında bulundu. "Genişleyen NATO'nun, kargaşa içindeki dünyaya daha çok güvenlik olanağı sağlayacağını" söyleyen Bush, "Düşmanımız Rusya değil, düşman, özgürlükten nefret eden uluslararası teröristlerdir. Özgürlük adına bu düşmana karşı birlikte mücadele edebiliriz" dedi.
Rusya huzursuz Letonya ve Estonya'nın NATO üyeliği nedeniyle, ABD önderliğindeki İttifak, Rusya sınırlarına dayanmış bulunuyor. Moskova, bu durumdan hiç hoşnut değil. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Aleksandır Yakovenko, NATO sınırlarının, ülkenin ikinci büyük ve eski başkenti olan St. Petersburg'a "yalnızca birkaç on kilometre" mesafeye yaklaşmasını, "Bu duruma, hiçbir şey olmamış gibi bakamayız" sözleriyle değerlendirdi. Yakovenko, Rassiskaya Gazeta'da yayımlanan makalesinde şunları kaydetti: "NATO'nun direndiği tehditler artık geçmişte kaldı. Bu nedenle, bu genişleme ne NATO'nun kendisine, ne yeni üyelerine, ne de Rusya'ya ek güvenlik koşulları sağlamıyor. NATO askeri sınırlarının Rusya sınırlarına ulaşmasına, St. Petersburg'un birkaç on kilometre mesafesine gelmesine de, bir şey olmamış gibi bakamayız. Bu nedenle üç Baltık ülkesinin NATO'ya girmesi bizim için kilit önemde bir sorun olarak kalmaya devam etmektedir." Öte yandan, Çek hava sahasını adeta teslim alan Amerikan jetleri, zirveye katılan bir lidere "düşman" muamelesi yaptı. Jetler, zirveye gelen Kazakistan savunma bakanını taşıyan uçağı inişe zorladılar. Uçak, başkentin 100 kilometre uzağına inmek durumunda kaldı. Kazak bakan da, toplantıya 1.5 saat geç kaldı.
src=/resim/b1.gif width=5>



Komünist parti ve örgütler konferansı Uluslararası Marksist-Leninist Parti ve Örgütler Konferansı, Danimarka'da toplandı. Çeşitli kıtalardan 17 ülkeyi temsilen devrimci parti ve örgütlerin katıldığı konferansın, geçtiğimiz ay içerisinde başkent Kopenhag yakınlarında toplandığı bildirildi. Konferansa Brezilya, Venezüella, Ekvador, Kolombiya, Dominik Cumhuriyeti, Meksika, İspanya, Fransa, İtalya, Almanya, Norveç, Danimarka, Yunanistan, Türkiye, İran, Yukarı Volta ve Benin'den parti ve örgütleri temsil eden delegasyonlar katıldılar.
Uluslararası durum Toplantı gündemindeki ana konu, 11 Eylül sonrası ortaya çıkan yeni uluslararası durumun değerlendirilmesi ve görevler belirlenmesiydi. ABD emperyalizminin sembollerine yönelik saldırıdan sonra, "terörizme karşı mücadele" adı altında, dünyanın ezilen halklarına, mücadele içerisindeki emekçilere, ulusal ve sosyal kurtuluş hareketlerine ve genel olarak kazanılmış ekonomik-demokratik hak ve özgürlüklere yönelik saldırıların nedenleri, vardığı boyutlar, gelecekte alabileceği muhtemel biçimler ve bunlara karşı halkların mücadelesinin örgütlenmesi sorunları üzerinde duruldu.
Üç partiden tebliğ Afganistan'dan sonra şimdi de Irak'a karşı hazırlanmakta olan emperyalist savaş saldırganlığı, dünya jandarması olarak ABD emperyalizmi ile öteki emperyalist büyük kuvvetler arasındaki sürtüşmeler; bunun, dünyanın şu veya bu bölgesindeki enerji ve hammadde kaynaklarına sahip olma, onların nakil yolları üzerinde denetim kurma ile ilgisi vb. konular geniş olarak tartışıldı. Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu bölgelerinde yoğunlaşmakta olan çelişkiler, bu bölgelerin dünya çapındaki hakimiyet savaşında oynadığı rol üzerine, bölge partileri bir de tebliğ sundular. İran, Türkiye ve Yunanistan partileri tarafından hazırlanıp tartışmaya sunulan metnin, diğer ortak metinlerle birlikte, konferans partilerinin ortak yayın organı olan "Birlik ve Mücadele" dergisinde yayımlanmasına karar verildi.
Venezüella tartışması Konferansın üzerinde yoğun tartışmalar yaptığı bir diğer bölge de, Latin Amerika kıtası oldu. Kıtanın en büyük ülkesi Brezilya, hemen yanı başında Venezüella, Bolivya, Ekvador ve Kolombiya'da ve kıtanın hemen tüm ülkelerinde yaşanmakta olan halk hareketleri, yeniden canlanan antiemperyalist mücadele eğilimleri üzerinde duruldu. Konferans mensubu Venezüella Kızıl Bayrak Partisi (Bandera Roja) ile, bu ülkede yaşanmakta olan gelişmeler ve partinin taktik tutumları üzerine yoğun tartışmalar yaşandı. Bölge partileri tarafından, "emperyalizmin zayıf halka"larından birisi olarak değerlendirilen kıtanın birçok ülkesindeki halk isyanları ve yakın dönemde yapılan seçimlerde ortaya çıkan ilginç tablo da, ele alınan konulardan birisi oldu. Komünist parti ve örgütler konferansı, mevcut uluslararası gelişmelerin değerlendirilmesinden hareketle; dünya işçilerini, emekçileri, ilerici ve demokratik güçleri, Ortadoğu'da hazırlanmakta olan yeni saldırıya karşı mücadeleye çağırdı.
Kopenhag zirvesi Konferansın bir başka çağrısı da, emperyalist küreselleşmeye ve bunun bir parçası olarak inşa edilmekte olan tekellerin Avrupa'sına karşı idi. 12-14 Aralık tarihleri arasında Kopenhag'da gerçekleştirilecek Avrupa Birliği (AB) zirvesi esnasında emperyalizme, savaşa ve tekellerin Avrupa'sına karşı gerçekleştirilecek eylemlere kitlesel katılım çağrısı yapıldı. Bir süreden beri belirli bir düzen ve istikrar içerisinde bir araya gelmekte olan uluslararası komünist harekete mensup partilerin aldıkları önemli kararlardan biri de, kendi aralarındaki ilişkileri daha ileri düzeyde gerçekleştirmek, işçi-emekçi hareketinin birliğine hizmet edecek yöntem ve araçları daha etkili bir tarzda kullanmak yönünde oldu. Ortak derginin içerik ve dağıtım yönünden karşılaşmakta olduğu sorunların çözümünün yanı sıra, mevcut iletişim olanaklarının mümkün kıldığı araçların daha etkili değerlendirilmesi kararlaştırıldı. Konferansın, kendi ülkelerindeki politik mücadelenin tarafı durumuna gelen ya da gelmekte olan güçlü, kitlesel bir temele sahip partilerin katkılarıyla; giderek her zamankinden daha fazla, ayrı ve alternatif bir odak olma yönünde ilerlemekte olduğu, katılımcılar tarafından ifade edildi.
YENİ BİR EMPERYALİST SAVAŞI DURDURALIM Konferansın Irak'a yönelik savaş hazırlıklarına karşı yaptığı çağrı şöyle: ABD Başkanı Bush, muazzam askeri aygıtını harekete geçirerek Irak'a karşı ikinci Körfez Savaşı'na hazır bekletmekte, ABD emperyalizminin çıkarlarına itaat eden bir rejimi işbaşına getirmeyi amaçlamaktadır. Bu, katliamcı bir saldırı savaşından başka bir şey değildir. ABD, kitle imha silahlarını yok etmek ve 'demokrasi' getirmek bahanesiyle Irak'ın sahip olduğu büyük petrol rezervlerine el koymak ve stratejik olarak önemli olan bu bölgeyi askeri, politik ve ekonomik bakımdan tümüyle denetim altına almak istemektedir. Amerika'nın planları, ana destekçileri olan İngiltere Başbakanı Tony Blair ve Filistin halkının kasabı Ariel Şaron'un yardımlarıyla hayata geçirilmektedir. Dünyanın her tarafındaki halklar ve birçok devlet tarafından onaylanmayan bu savaşı başlatmakta kararlı görünüyorlar. Bu savaş, uzun zamandır acı çekmekte olan Irak halkı için ölümcül bir tehdit olmakla kalmamakta, aynı zamanda bağımsız bir Filistin Devleti için haklı bir mücadele vermekte olan Filistin halkına karşı muhtemel suçların işlenmesini de içermektedir. ABD ve BM'in dayattığı adaletsiz ve katliam boyutundaki ambargo, bir milyondan fazla Iraklı insanın ve yarım milyonun üzerinde de çocuğun ölmesine neden olmuştur. Yeni bir savaş, bu acıların daha da derinleşmesine yol açacaktır. Savaşı başlamadan durdurmak, ancak dünya çapında savaşa karşı yürütülecek olan bir mücadeleyle mümkündür. Marksist Leninist Parti ve Örgütler Uluslararası Konferansı, Irak'a yönelik hazırlanan savaşa karşı dünya çapında yapılan çağrıyı desteklemekte ve Bush yönetimi tarafından ilan edilen, "terörizmle sonsuz savaşa" karşı geniş çaplı bir kitle hareketini geliştirmek için çaba sarf etmektedir. "Ulusal güvenlik stratejisi" belgesinde ifadesini bulan Bush doktrini, açıktan, bugün dünyada tek süper güç olan ABD emperyalizminin küresel hegemonya kurmasını talep etmektedir. ABD, kendi çıkarlarına ters düşen herhangi bir ulusa, halka ve harekete saldırma hakkını kendinde görmektedir. "Önleyici müdahale" adı altında, nükleer silahların kullanımını da seçenek dışı bırakmayan, sonu gelmeyen bir dizi savaş başlatmak istiyor. 'Terörle Mücadele" adı altında, ilki Afganistan'a karşı başlatılmış olan bu savaş, Filipinler'e, Kolombiya'ya ve diğer ülkelere ve bölgelere kadar genişletildi. Marksist-Leninist Parti ve Örgütler,
Evrensel'i Takip Et