Yumurta ucuzlarsa...

Yirmili yaşlardaydı. TÜYAP'ın ortasında neredeyse gerine gerine anlatıyordu Ahmet Altan'a attığı yumurtayı. Bir yazara yumurta atmanın doğru olmadığını söyledim. "O da yazar mı" oldu cevabı. "Beğenmediğin düşünceyle düşünce yoluyla savaş", dedi Adnan Özyalçıner. "Aman onun düşüncesi de düşünce mi sanki", diye yanıtladı. Özyalçıner'le birlikte, büyük bir içtenlikle anlatmaya çalıştık: "Bu tür cevaplar sansürcülük başlangıcıdır. Sen beğenmediğin düşünceyi düşünce saymazsın, beğenmediğini yazar değil diye hırpalarsın. Devlet de senin düşünceni düşünce saymaz. Demokrasiye böyle ulaşılmaz. Üstelik yazarı hırpalamak kolaydır. Kim koruyacak onu, arkasında polis yok, koruyucu yok." Bu kadar söze verilen cevap "Avrupa'da da atıyorlar", oldu. Kötü emsal olmaz, bu hukuk kuralıdır ama "Avrupa'da yumurta atılanlar yazar" değil, dedim. Hem bir yazara yumurta atma hakkını kazanmak istiyorsan sevdiğin, beğendiğin bir yazarı haber olacak gösterişle karşıla. Kuşlar uçur, halılar ser. Gazeteler falan yazar üniversitede kırmızı halı serilerek, balonlar uçurularak karşılandı diye yazsın. Tınmadı bile gençliğinin pervasızlığıyla bir gence hiç yakışmayacak bir söz söyledi: "1930'larda Atatürk'e sövenlere işkence yapılmadı. Yapılsa Türkiye böyle olmazdı." Kanımız dondu. İşkence nasıl savunulurdu. Bütün kabalığımızı toparlayıp yanıtladık. Mesele şu, hatırladıkça kanımı donduran önce işkence sözcüğü. Sonra bir saldırıyı savunmak. Ben düşünceden başka silahı olmayana yapılan bütün saldırılara karşıyım. Şimdi Sivas ile mi karşılaştırayım bu tavrı. Zorbalığın ideolojisi şu ya da bu olmuş n'olacak. Düşüncesinden dolayı insanları asmayı önermek de geldi bir ara gündeme. Gencecik insanları saldırgan kalabalıklar haline getiren eğitim mi, inandıkları "değerler" mi? O zaman bu nasıl değer diye sorulmaz mı? Şu anda gazeteden biri bir futbolcuya da yumurta atıldığını söylüyor. Ne o yumurta ucuzladı mı? Hayır... Yoksa bu yumurta atmayı yumurta satıcıları mı kışkırtıyor?

[email protected]