8 Kasım 2002 22:00
NATO'ya vurucu güç rolü
Soğuk Savaş döneminde emperyalist devletlerin en önemli askeri gücü olan NATO, önemli bir değişimden geçiyor.
ABD'nin isteği doğrultusunda, Kuzey Atlantik İttifakı'nın "saldırgan bir anti-terör rolü" üstleneceği, dünyanın herhangi bir ülkesine "terörist grupları imha etmek" gerekçesiyle hızla asker sevk edebilecek bir niteliğe kavuşturulacağı bildirildi.
NATO'nun, dünyanın çeşitli bölgelerindeki halk hareketleri, isyanlar ve ayaklanmalara karşı uluslararası bir vurucu güce dönüştürülmesi stratejisi, bu ay içinde Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da yapılacak "tarihi" zirvede açıklanacak.
Yetkililer, Sovyetler Birliği'nin çökmesinden bu yana kendisine "yeni bir rol" arayan NATO'nun, böylelikle "21. yüzyılın tehditlerine karşı durabilecek faydalı bir askeri örgüt" olacağını belirtiyorlar.
Ön saldırı konsepti NATO Genel Sekreteri Lord Robertson, yeni stratejinin "terörist bir saldırıya karşı savunma veya bu saldırıyı caydırma, gerektiğinde terörist grupları imha etme" üzerine kurulduğunu anlattı. Robertson, bu açıklamanın, "başka ülkelere ön saldırı düzenlemek" anlamına gelip gelmediğine ilişkin bir soru üzerine, "Caydırıcılık, önceden harekete geçmeyi kapsar. Yakın bir tehdit durumunda terörist saldırıyı önlemek için harekete geçmek gerekir" yanıtını verdi. Tartışmaları değerlendiren bir İngiliz diplomat, "ABD, Afganistan saldırısı için NATO'yu görevlendirmemiş, bu işi kendi başına yapmıştı. Ama bu, NATO'nun işlevsiz hale geldiğini göstermiyor. Benzer bir terörist saldırı ABD'ye değil de, örneğin, İngiltere veya Almanya'ya yapılsaydı, bu ülkeler kendi başlarına hareket etmez, NATO'ya başvururlardı" diye konuştu.
Demokles'in kılıcı 11 Eylül saldırılarının ardından NATO, 5. madde olarak bilinen hükmünü uygulamaya soktu. Buna göre, her NATO üyesi, "gerektiğinde güç kullanımı yoluyla ABD'yi destekleme" yükümlülüğü altına girdi. İstenilen her ülkeye askeri saldırı yolunu açacak olan "yeni NATO", itirazlarla da karşılaşıyor. NATO askeri kanadı üyesi olmayan Fransa, oldukça rahatsız. Fransız baskısının, 21 Kasım'da sona erecek olan Prag Zirvesi'nde hissedileceği konuşuluyor. Ancak ABD'nin zirveye bizzat Başkan Bush önderliğinde katılması, yeni plana verilen önemi gösteriyor.
ABD askerleri kalacak Bu arada; NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Başkomutanı Orgeneral Joseph Ralston'dan görevi Ocak 2003'te devralacak olan ABD'nin Deniz Piyadeleri Generali James Jones, "Avrupa'da Amerikan askerlerinin sayısında indirim olmayacağını" açıkladı. Jones, Avrupa'da 100 bin olan Amerikan askeri sayısının muhafaza edileceğini söyledi. General Jones, bu ay Prag'da yapılacak olan zirvede "Irak dahil bütün zorlukların aşılacağını ve İttifak'ın çok daha güçlü olacağına inandığını" da belirtti. NATO'nun Avrupa kuvvetlerinde, 1990'lı yılların ortalarından itibaren 100 bin Amerikan askeri kaldı. 1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılmasına dek Avrupa'daki Amerikan askeri sayısı 325 bin idi. Bu büyük askeri gücün önemli bir bölümü, 2. Dünya Savaşı sonunda koşulsuz teslim olmak zorunda kalan Almanya'nın batı kesiminde konuşlanmıştı. SSCB'nin 26 Aralık 1991'de resmen dağılmasından sonra asker sayısı süratle 100 bine indirildi. NATO Avrupa Müttefik Başkomutanlığı, fiilen NATO başkomutanlığı demek. İlk kez deniz piyadeleri sınıfından bir general NATO'nun bu en üst makamına geliyor. 1999'dan bu yana Deniz Piyadeleri Orgenerali olan Jones, Vietnam Savaşı gazisi. Fransa'da büyüyen ve Fransızca'yı anadili gibi konuşan Jones, Clinton hükümeti zamanında Savunma Bakanı William Cohen'in ordu başdanışmanıydı.
Ön saldırı konsepti NATO Genel Sekreteri Lord Robertson, yeni stratejinin "terörist bir saldırıya karşı savunma veya bu saldırıyı caydırma, gerektiğinde terörist grupları imha etme" üzerine kurulduğunu anlattı. Robertson, bu açıklamanın, "başka ülkelere ön saldırı düzenlemek" anlamına gelip gelmediğine ilişkin bir soru üzerine, "Caydırıcılık, önceden harekete geçmeyi kapsar. Yakın bir tehdit durumunda terörist saldırıyı önlemek için harekete geçmek gerekir" yanıtını verdi. Tartışmaları değerlendiren bir İngiliz diplomat, "ABD, Afganistan saldırısı için NATO'yu görevlendirmemiş, bu işi kendi başına yapmıştı. Ama bu, NATO'nun işlevsiz hale geldiğini göstermiyor. Benzer bir terörist saldırı ABD'ye değil de, örneğin, İngiltere veya Almanya'ya yapılsaydı, bu ülkeler kendi başlarına hareket etmez, NATO'ya başvururlardı" diye konuştu.
Demokles'in kılıcı 11 Eylül saldırılarının ardından NATO, 5. madde olarak bilinen hükmünü uygulamaya soktu. Buna göre, her NATO üyesi, "gerektiğinde güç kullanımı yoluyla ABD'yi destekleme" yükümlülüğü altına girdi. İstenilen her ülkeye askeri saldırı yolunu açacak olan "yeni NATO", itirazlarla da karşılaşıyor. NATO askeri kanadı üyesi olmayan Fransa, oldukça rahatsız. Fransız baskısının, 21 Kasım'da sona erecek olan Prag Zirvesi'nde hissedileceği konuşuluyor. Ancak ABD'nin zirveye bizzat Başkan Bush önderliğinde katılması, yeni plana verilen önemi gösteriyor.
ABD askerleri kalacak Bu arada; NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Başkomutanı Orgeneral Joseph Ralston'dan görevi Ocak 2003'te devralacak olan ABD'nin Deniz Piyadeleri Generali James Jones, "Avrupa'da Amerikan askerlerinin sayısında indirim olmayacağını" açıkladı. Jones, Avrupa'da 100 bin olan Amerikan askeri sayısının muhafaza edileceğini söyledi. General Jones, bu ay Prag'da yapılacak olan zirvede "Irak dahil bütün zorlukların aşılacağını ve İttifak'ın çok daha güçlü olacağına inandığını" da belirtti. NATO'nun Avrupa kuvvetlerinde, 1990'lı yılların ortalarından itibaren 100 bin Amerikan askeri kaldı. 1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılmasına dek Avrupa'daki Amerikan askeri sayısı 325 bin idi. Bu büyük askeri gücün önemli bir bölümü, 2. Dünya Savaşı sonunda koşulsuz teslim olmak zorunda kalan Almanya'nın batı kesiminde konuşlanmıştı. SSCB'nin 26 Aralık 1991'de resmen dağılmasından sonra asker sayısı süratle 100 bine indirildi. NATO Avrupa Müttefik Başkomutanlığı, fiilen NATO başkomutanlığı demek. İlk kez deniz piyadeleri sınıfından bir general NATO'nun bu en üst makamına geliyor. 1999'dan bu yana Deniz Piyadeleri Orgenerali olan Jones, Vietnam Savaşı gazisi. Fransa'da büyüyen ve Fransızca'yı anadili gibi konuşan Jones, Clinton hükümeti zamanında Savunma Bakanı William Cohen'in ordu başdanışmanıydı.
Evrensel'i Takip Et