1 Kasım 2002 22:00
Fotoğrafın İstanbul çıkarması
İFSAK 18. İstanbul Fotoğraf Günleri dopdolu bir sergi programıyla başlıyor. Her yıl ağırlıklı içeriği sergiler olan fotoğraf günleri, bu yıl sergi sayısı bakımından bir rekor kırdı; tam 18 sergi. Fotoğrafseverler, kasım ayı boyunca açılacak bu sergilere yetişmekte zorlanacaklar. Çünkü neredeyse her iki günde bir sergi açılacak. Bazen bir günde birden fazla sergi.
Özellikle yurdışından önemli isimlerin sergilerini ülkemize getiren İFSAK Fotoğraf Günleri'nin bu yılki teması "Öteki". Doğal olarak sergilerin büyük bir kısmı, "Öteki olmak" kavramını ya da "Öteki" sayılan insanları irdeleyen işlerden oluşuyor. Bu kadar çok sergiye İFSAK Sergi Salonu dışında, Bilgi Atölye 111, Taksim Sanat Galerisi, Dünya Kitabevi, Fotoğrafevi, Fotoğraf Vakfı Girişimi, İTÜ Taşkışla, Basın Müzesi, Ziraat Bankası Galerisi, Bir Kültür Merkezi ve Tarık Zafer Tunaya salonları mekân olacak.
Ünlü isimler geliyor Fotoğraf Günleri'ne yurtdışından konuk olan en önemli isimlerden biri şüphesiz Fransız fotoğrafçı Antonie d'Agata. Duyduğumuza göre bir yandan Bilgi Atölye 111'deki sergisini hazırlayan sanatçı, öte yandan İstanbul sokaklarında fotoğraf peşindeymiş. Fransız fotoğrafının duayenlerinden biri olan d'Agata'nın fotoğrafları için Martin Hensthel, "Parlayan bir ışık ile düşman bir karanlığın oluşturduğu geçişte, ansızın kırılgan bir gölge arasında var olan alacakaranlığı yaşamaktır" yorumunu yapıyor. d'Agata en son 2001 yılında, Fransa'nın en önemli fotoğraf ödüllerinden Prix Niepce ile onurlandırıldı. Fotoğraf Günleri'ne bu yıl konuk olan bir diğer önemli isim, Danimarkalı Joachim Ladefoged. Dünyaca ünlü basın fotoğrafçısının İstanbul'a getirdiği "Arnavutlar" projesi, onun 1997-2000 yılları arasında bölgede çektiği fotoğraflardan oluşuyor. O zamanlar Danimarka'nın Politiken gazetesinde fotoğrafçı olarak çalışan Ladefoged, Arnavutluk'a ilk olarak Ocak 1997'de gönderilmiş. 1998 başlarında UCK ile Sırp güçleri arasındaki çatışmalar başlayınca da çalışmalarına Kosova'da devam etmeye karar vermiş. Ladefoged İstanbul'daki sergisiyle aynı adı taşıyan "Arnavutlar" adlı albümünü Mart 2000'de yayınlamış. Fotoğraf Günleri'ne İsveç'den katılan Magnus Neiderman'ın "Sirk" projesinin oluşum öyküsü de hayli ilginç; 19 yaşında tiyatroya başlayan sanatçı, tiyatroyu fotoğraflamanın, tiyatro oynamaktan daha zevkli olduğuna karar verince, sahneden inip vizörün arkasına geçmiş. Bir sirkin kadrosuna çalışmak üzere katılan Neiderman, buradaki görevlerinin yanında vaktinin çoğunu fotoğraf çekerek geçirmiş ve ortaya sirk ile ilgili güzel bir albüm ve sergi çıkmış. Geçtiğimiz eylül ayında İstanbul'a projesine çalışmak için gelen Nordens Fotoskola fotoğraf okulu öğrencilerinin hocası, Stefan Lindberg fotoğraf günlerine kişisel bir sergi ile katılıyor. Lindberg'in sergisi, Hollwood filmlerinde görünen büyüleyici tiplere karşı, çok sıradan Amerikalıların hikâyesine ait. Lindberg, 1994-2001 yılları arasında çektiği fotoğraflarda onları kendi özel mekanları içinde görüntülemiş.
Cezaevi fotoğrafları Fotoğraf Günleri'ne Türkiye'den de yoğun bir katılım var. Bunlar içinde Kutup Dalgakıran'ın "Ranza" adlı sergisi, cezaevlerine içeriden bir bakış sunuyor. Dalgakıran, 1996-1998 yılları arasında İstanbul'da Bayrampaşa, Metris ve Bakırköy ile Ankara, İzmir, Bursa, Diyarbakır, Gaziantep, Erzurum ve Sinop cezaevlerinde çalışmış. Toplam 12 cezaevinde yaklaşık üç ay boyunca çalışan Dalgakıran'a röportajları yapan Ünal İnanç eşlik etmiş. Ve ortaya ülkemizdeki cezaevi gerçeğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren bir sergi çıkmış. Bir başka cezaevi sergisi ise Gülbin Özdamar'dan; "Mahpusun Yüzleri". Fotoğrafçı, Eskişehir Açık Cezaevi'ndeki hükümlüler üzerine odaklanmış. Onların cezaevindeki yaşam koşullarını, sorunlarını ve ruhsal durumlarını anlatan sergi görülmeye değer.
Yoksullar, çocuklar Fotoğraf Günleri'ne Ankara'dan katılan Murat Özcan, "Çöplükte Yaşam" adlı sergisiyle, ekmeğini çöpten çıkaran insanların yaşamlarına tanıklık etmiş. Kazım Şahbudak'ın "Kalenin Çocukları" sergisi ise, Ankara Kalesi'nde yaşam mücadelesi veren yoksul ailelerin çocuklarını konu alıyor. Hemen belirtelim; sergi 23 Nisan'da 'de, çocukların yaşam alanı olan kalede, açık havada sergilenmiş ve kendi fotoğrafları çocuklara hediye edilmiş Fotoğraf Günleri bireysel sergilerin yanı sıra, atölye guruplarının sergilerine de evsahipliği yapıyor. Bunlar içinde Nordens Fotoskola öğrencilerinin geçtiğimiz eylül ayında İstanbul'u dolaşarak oluşturdukları proje sergisi, büyük bir merakla bekleniyor. Haluk Uygur Atölyesi'nin "Öteki Kıyıdan Selam Var" adlı sergisi ise, Yunanistan'a göçmüş Rumların bugünkü yaşamlarını işliyor. Evet, tüm sergilerin bunlardan ibaret olduğu sanılmasın. Daha pek çok sergi var; keşfedilmeyi bekleyen.
İyi seyirler...
Ünlü isimler geliyor Fotoğraf Günleri'ne yurtdışından konuk olan en önemli isimlerden biri şüphesiz Fransız fotoğrafçı Antonie d'Agata. Duyduğumuza göre bir yandan Bilgi Atölye 111'deki sergisini hazırlayan sanatçı, öte yandan İstanbul sokaklarında fotoğraf peşindeymiş. Fransız fotoğrafının duayenlerinden biri olan d'Agata'nın fotoğrafları için Martin Hensthel, "Parlayan bir ışık ile düşman bir karanlığın oluşturduğu geçişte, ansızın kırılgan bir gölge arasında var olan alacakaranlığı yaşamaktır" yorumunu yapıyor. d'Agata en son 2001 yılında, Fransa'nın en önemli fotoğraf ödüllerinden Prix Niepce ile onurlandırıldı. Fotoğraf Günleri'ne bu yıl konuk olan bir diğer önemli isim, Danimarkalı Joachim Ladefoged. Dünyaca ünlü basın fotoğrafçısının İstanbul'a getirdiği "Arnavutlar" projesi, onun 1997-2000 yılları arasında bölgede çektiği fotoğraflardan oluşuyor. O zamanlar Danimarka'nın Politiken gazetesinde fotoğrafçı olarak çalışan Ladefoged, Arnavutluk'a ilk olarak Ocak 1997'de gönderilmiş. 1998 başlarında UCK ile Sırp güçleri arasındaki çatışmalar başlayınca da çalışmalarına Kosova'da devam etmeye karar vermiş. Ladefoged İstanbul'daki sergisiyle aynı adı taşıyan "Arnavutlar" adlı albümünü Mart 2000'de yayınlamış. Fotoğraf Günleri'ne İsveç'den katılan Magnus Neiderman'ın "Sirk" projesinin oluşum öyküsü de hayli ilginç; 19 yaşında tiyatroya başlayan sanatçı, tiyatroyu fotoğraflamanın, tiyatro oynamaktan daha zevkli olduğuna karar verince, sahneden inip vizörün arkasına geçmiş. Bir sirkin kadrosuna çalışmak üzere katılan Neiderman, buradaki görevlerinin yanında vaktinin çoğunu fotoğraf çekerek geçirmiş ve ortaya sirk ile ilgili güzel bir albüm ve sergi çıkmış. Geçtiğimiz eylül ayında İstanbul'a projesine çalışmak için gelen Nordens Fotoskola fotoğraf okulu öğrencilerinin hocası, Stefan Lindberg fotoğraf günlerine kişisel bir sergi ile katılıyor. Lindberg'in sergisi, Hollwood filmlerinde görünen büyüleyici tiplere karşı, çok sıradan Amerikalıların hikâyesine ait. Lindberg, 1994-2001 yılları arasında çektiği fotoğraflarda onları kendi özel mekanları içinde görüntülemiş.
Cezaevi fotoğrafları Fotoğraf Günleri'ne Türkiye'den de yoğun bir katılım var. Bunlar içinde Kutup Dalgakıran'ın "Ranza" adlı sergisi, cezaevlerine içeriden bir bakış sunuyor. Dalgakıran, 1996-1998 yılları arasında İstanbul'da Bayrampaşa, Metris ve Bakırköy ile Ankara, İzmir, Bursa, Diyarbakır, Gaziantep, Erzurum ve Sinop cezaevlerinde çalışmış. Toplam 12 cezaevinde yaklaşık üç ay boyunca çalışan Dalgakıran'a röportajları yapan Ünal İnanç eşlik etmiş. Ve ortaya ülkemizdeki cezaevi gerçeğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren bir sergi çıkmış. Bir başka cezaevi sergisi ise Gülbin Özdamar'dan; "Mahpusun Yüzleri". Fotoğrafçı, Eskişehir Açık Cezaevi'ndeki hükümlüler üzerine odaklanmış. Onların cezaevindeki yaşam koşullarını, sorunlarını ve ruhsal durumlarını anlatan sergi görülmeye değer.
Yoksullar, çocuklar Fotoğraf Günleri'ne Ankara'dan katılan Murat Özcan, "Çöplükte Yaşam" adlı sergisiyle, ekmeğini çöpten çıkaran insanların yaşamlarına tanıklık etmiş. Kazım Şahbudak'ın "Kalenin Çocukları" sergisi ise, Ankara Kalesi'nde yaşam mücadelesi veren yoksul ailelerin çocuklarını konu alıyor. Hemen belirtelim; sergi 23 Nisan'da 'de, çocukların yaşam alanı olan kalede, açık havada sergilenmiş ve kendi fotoğrafları çocuklara hediye edilmiş Fotoğraf Günleri bireysel sergilerin yanı sıra, atölye guruplarının sergilerine de evsahipliği yapıyor. Bunlar içinde Nordens Fotoskola öğrencilerinin geçtiğimiz eylül ayında İstanbul'u dolaşarak oluşturdukları proje sergisi, büyük bir merakla bekleniyor. Haluk Uygur Atölyesi'nin "Öteki Kıyıdan Selam Var" adlı sergisi ise, Yunanistan'a göçmüş Rumların bugünkü yaşamlarını işliyor. Evet, tüm sergilerin bunlardan ibaret olduğu sanılmasın. Daha pek çok sergi var; keşfedilmeyi bekleyen.
İyi seyirler...
Evrensel'i Takip Et