4 Ekim 2002 21:00
İşte savaşın bilançosu
GÜNÜN YAZILARI
Ekonomik krizle büyük bir yoksullaşma yaşayan Türkiye, Irak'a ABD saldırısı sonucunda tam anlamıyla felakete sürüklenecek. Türkiye'nin Körfez Savaşı nedeniyle uğradığı kayıplar üzerine yapılan bir araştırma, yeni bir savaşın maliyetinin ürkütücü boyutlarda olacağını gösterdi. Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi'nin araştırmasına göre, Irak'a saldırı sadece gelecek yıl içinde 15-20 milyar dolarlık bir zarar ortaya çıkartacak. Bugüne kadarki maliyet 100 milyar doları bulurken, yapılacak yeni bir saldırı ile toplam maliyetinin ise 150 milyar dolara çıkabileceği tahmin ediliyor.
Türk-Irak İş Konseyi'nin hazırladığı "Türkiye'nin Kayıpları ve Olası Riskler" başlıklı raporda, Irak'a yönelik saldırı durdurulmazsa Türkiye'nin kayıplarının büyük boyutlarda olacağı tespit edildi. Geçtiğimiz 12 yıllık süreci de içine alarak hazırlanan raporda çizilen tablo ürkütücü boyutlarda.
Türk-Irak İş Konseyi tarafından hazırlatılan rapor, Türkiye'nin, Körfez Krizi sırasında, hesap edilebilir, ölçülebilir kalemlerde ortaya konulan 44 milyar 622 milyon dolarlık kaybın çok ötesinde bir fatura ödediğini ortaya koydu.
Rapora göre, alternatif maliyetlerle birlikte Körfez Krizi'nin Türkiye ekonomisinde yarattığı kayıp 100 milyar dolara ulaştı. 2003'te çıkması muhtemel savaşta Türkiye'nin 10 yıllık birikimli kaybı 70 milyar doları bulabilecek. Alternatif maliyetlerle birlikte Türkiye'nin olası kaybı 150 milyar dolara ulaşabilecek.Körfez Krizi askeri harcamalarda da büyük artışlara neden oldu. Türkiye, 1990 yılında Kuzey Irak sınırında güvenliği sağlamak adına 330 milyon dolar askeri harcama yaptı. Ayrıca, 1990 sonrasında Kuzey Irak'a çeşitli askeri operasyonlar düzenledi. İzleyen dönemde yıllık ortalama 100 ve 200 milyon dolar gibi büyük miktarlarda harcama yapıldığı tespit edildi. 1990-2001 döneminde resmi kaynaklara göre 1 milyar 830 milyon dolarlık harcama yapıldı.
Göç yoğunlaştı Savaşın bölgedeki göçü de hızlandırdığı bir gerçek. Son olarak yapılan 2000 nüfus sayımının sonuçlarına göre, Güneydoğu Anadolu'da nüfus kentlerde toplanmaya başladı. İl ve ilçe merkezlerindeki nüfus 2000 yılında, 1990 yılına oranla binde 36.57 artarken, köylerdeki nüfus artışı binde 7.67'de kaldı. Son sayıma ilişkin göç istatistikleri açıklanmamış olmakla birlikte, önceki veriler bölgenin göç hareketinin net eksi verdiğini gösteriyor. 1980-1985 yılları arasında bölge illerinin net göç oranı, iller itibariyle binde -7 ile binde -46 arasında değişti. 1985-1990 dönemi verileri de Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin net göç veren bölge olmaya devam ettiğini ortaya koyuyor. 1985-1990 yılları arasında bölgeden 355 bin 819 kişi göçmüş, bölgeye yönelik (ağırlıklı olarak kamu görevlisi, asker ve polistir) göç ise 211 bin 653 olarak hesaplandı. Buna göre, bölge net olarak 144 bin 166 kişilik göç verdi.
İHRACAT Körfez Krizi'nden önce Irak ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi yılda 2 milyar dolar civarındaydı. 1985-1989 döneminde Irak'a gerçekleştirilen ihracatın Türkiye'nin toplam ihracatı içindeki payı yüzde 8.1'di. Bu ülkeden yapılan ve çok büyük bölümü ham petrol olan ithalat da 1.5 milyar dolar seviyesine çıkmıştı. Oysa krizin etkisiyle ihracat 215 milyon dolarda kaldı. 1990-2001 yılları arasında Irak'a gerçekleştirilmesi beklenen ve gerçekleştirilen ihracat arasındaki fark 17 milyar 186 milyon doları buldu.
İTHALAT Körfez Krizi'nden önce Türkiye'nin Irak'tan ithal ettiği başlıca malları, petrol ve petrol ürünleri oluşturmaktaydı. Körfez Krizi'nin çıkmasıyla, petrol fiyatlarının 1990 ve 1991 yıllarında yükselmesi, Türkiye'nin ithalatını söz konusu yıllar itibariyle olumsuz etkilemiş, 1990 yılında yaklaşık 860, 1991 yılında ise 60 milyon dolarlık bir zarara yol açmıştır. Ham petrol varil fiyatları Körfez Krizi öncesi son üç ay ortalaması olan 15.9 dolardan 37.4 dolara kadar çıkmıştır. Bu yüzde 133.5'lik bir artışın Türkiye'nin petrol faturasına maliyeti 920 milyon dolar oldu.
TURİZM Ülkemizin turizm gelirleri içerisinde yüksek ortalama harcamaları önemli yer tutan OECD ülkelerinin payının düşmesi, hem gelirin önemli ölçüde düşmesine yol açmış, hem de özellikle OECD ülkeleri turistlerinin kalmayı tercih ettikleri turistik konaklama tesisi yatırımlarında da büyük düşüşe yol açmıştır. 1990-1993, sektörün kayıplarının yüksek olduğu yıllardır. 1994-2001 döneminde krizin etkisi giderek azalsa da sektörün kayıpları sürmüştür. Turizm sektörünün 1990-2001 dönemindeki kayıplarının toplamı ise 6 milyar 300 milyon dolar olarak hesaplanmıştır.
MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ Türkiye'nin müteahhitlik hizmetlerinde 1990 yılında yaklaşık 420 milyon dolarlık kaybı var. 1991-1996 yılları arasındaki ise, müteahhitlik sektörünün Irak ve Kuveyt'te iş alamaması sonucu ortalama yıllık kayıp 200 milyon dolar oldu. BM'nin "petrol karşılığı gıda ve ilaç programı" çerçevesinde, Irak'ın kısmen petrol satmaya başlaması müteahhitlik hizmetlerine ayrılabilecek kaynakların da artmasına yol açmasına rağmen, Türkiye'nin faaliyetleri artmadı. Sektördeki kayıp 1997 yılından sonra da devam etti. 2001'de de durum değişmedi.
SINIR TİCARETİ Körfez Krizi'nden sonra, transit kara taşımacılığı ve sınır ticareti faaliyetlerinin sona ermesi nedeniyle, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Kuzey Irak arasındaki ticaret ilk dönemde tamamen durmuş, izleyen dönemde ise düşük seviyede seyretti. 1994 yılında Habur Sınır Kapısı'ndan yapılan sınır ticaretinin tekrar canlandırılmasıyla bölgesel ticari kayıpları yıllar itibariyle düşmeye başlamakla birlikte, eski seviyesine ulaşamadı. Aynı şekilde bölgenin en önemli üretim ve ihracat kalemlerinden olan canlı hayvan yetiştiriciliği ve ihracatı çok önemli bir darbe yedi.
ÜRETİM KAYBI 1980'li yıllarda Türkiye ekonomisinin yılık ortalama büyüme oranı yüzde 5 civarındayken bu oran Körfez Krizi'nden sonra 1991 yılında yüzde 0,5 olarak gerçekleşti. Büyüme oranı 1980'lerin ortalaması olan yüzde 5 civarında gerçekleşseydi, 1990 yılındaki 150,8 milyar dolar olan milli gelir 1991 yılında 158,3 milyar dolara ulaşacaktı. 1991 yılında kur artışının da etkisiyle gayrısafi milli hasılanın dolar karşılığı 150,2 milyar dolar oldu. Körfez Krizi nedeniyle Türkiye'nin üretim kaybının 5 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.
Petrolde büyük kayıp Körfez Savaşı'nın Türkiye'ye en büyük zararı, petrol sektöründe oldu. Körfez Krizi sırasında Birleşmiş Milletler'in (BM) Irak'a uyguladığı ambargo nedeniyle Ağustos 1990'da işletmeye kapatılan Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı, BOTAŞ kaynaklarına göre, BM'nin 14 Nisan 1995 tarih ve 986 sayılı kararına istinaden, 16 Aralık 1996 tarihinde, sınırlı petrol sevkıyatı için tekrar işletmeye alınmış, bugüne kadar altışar aylık dönemler itibariyle petrol sevkıyatına devam edilmişti. Birleşmiş Milletler tarafından Irak'a verilen izinler doğrultusunda 2001 yılında Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı ile taşınan ham petrol miktarı 230.855 bin varil olarak belirlendi. BOTAŞ verilerine göre, 1990 yılına kadar Türkiye'nin Kerkük-Yumurtalık Ham Petrol Boru Hattı'ndan yıllık ortalama geliri 400 milyon dolar oldu. Bu nedenle, 1990 yılında 5 aylık gelir kaybı 160 milyon dolar olarak hesaplandı. Bu çerçevede, 1991-1996 yılları arasında Türkiye'nin söz konusu boru hattından yıllık gelir kaybı 400 milyon dolar olarak kaydedildi. Bu dönemin toplam gelir kaybı 2 milyar 400 milyon doları buldu. 1997-2001 yıllarında ise Birleşmiş Milletler'in Irak'a yönelik olarak başlattığı "Petrol Karşılığı Gıda ve ilaç Programı -MOU" çerçevesinde Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı'ndan tam kapasite ile olmamakla birlikte, petrol çekilmeye başlanması söz konusu boru hattından yıllık gelir kaybı 200 milyon dolara düştü. Yarı kapasite çalışıldığı 5 yıllık bu dönemin toplam gelir kaybı ise 1 milyar dolar seviyesinde. Bu hesapla, Türkiye'nin, Irak'ın ihraç ettiği ham petrolün Kerkük'ten Yumurtalık'a boru hattından nakli işinden kaybı, 2001 yılı sonu itibariyle toplam olarak 3 milyar 560 milyon doları buldu.
SAVAŞIN YOL AÇACAĞI ZARAR Irak'ı hedef alacak askeri bir müdahalenin gerçekleşmesi durumunda; Türkiye'nin Irak'a yönelik yıllık 1 milyar doları aşan ihracat olanağı bütünüyle ortadan kalkacak
İhracat kayıpları sadece Irak'la sınırlı kalmayacak, Ortadoğu ülkeleriyle ticaret ve bu ülkelere yönelik 3 milyar doları aşan ihracat da olumsuz yönde etkilenecek
Savaş olasılığı nedeniyle daha şimdiden ciddi oranda artış gösteren ham petrol fiyatları, operasyonun gerçekleşmesinin ardından Türkiye'nin petrol faturasını daha fazla artıracak. Bu faturanın 2.5 milyar dolar seviyesinde artırabileceği hesaplanıyor
Son yıllarda hızlı bir gelişim gösteren turizm sektörü olumsuz yönde etkilenecek, 10 milyar dolar olarak tahmin edilen 2003 yılı turizm gelirlerinde iyimser hesapla 4-5 milyar dolarlık kayıp yaşanabilecek
Faizler artacak. Faizlerdeki her 10 puanlık artış bütçeye yıllık bazda 20 milyar dolara yakın bir yük getirecek
Müdahalenin sonuçlarının yayılması halinde bölgeye yönelik yeniden canlanma trendine giren taşımacılık faaliyetleri bütünüyle duracak, bu durum hem bölge ekonomisi hem genel ekonomi açısından kayıplar yaratacak
Türk ekonomisinin lokomotifi olan hazırgiyim, konfeksiyon ve tekstil sektörlerinin Irak'a yönelik ihracatı tek başına büyük bir toplam oluşturmamakla birlikte, İTKİB verilerine göre, bütün olarak bölgeye yapılan konfeksiyon ihracatı sektörün toplam ihracatının yüzde 2'sini, tekstil ihracatı da yine sektörün toplam ihracatının yüzde 7'sini oluşturuyor. Bu ihracat tamamen duracak
Yıllık üretim kaybının 2.5 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor
Askeri harcamalarda artışa gidilecek, bu durum kaynak-harcama dengesini olumsuz yönde etkileyebilecek.
12 YILIN FATURASI AĞIR Körfez Krizi'nin Türkiye'ye hesap edilebilir-ölçülebilir alanlardaki faturası 44 milyar 622 milyon doları buldu
Türkiye'nin hesap edilemeyen kayıpları da çok. Örneğin, yakın savaş koşulları dolayısıyla gerçekleştirilemeyen yatırımların; üretim, istihdam ve ihracat kazanımları kesin olarak bilinmiyor
İşsizliğin, Güneydoğu'da kırsal kesimden kentlere ve bu bölgeden Batı'daki merkezlere yönelik göçün, buralarda oluşturduğu çarpık kentleşmelerin, yarattığı altyapı sorunlarının maliyeti hesaplanamıyor
Geçen 12 yıllık dönemde, Körfez Krizi'nden etkilenen bölge ülkelerinden Ürdün, Mısır ve İsrail önemli yardımlar alırken, Türkiye'nin talepleri Batılı ülkelerce karşılanmadı
Yakın dönemde Irak'a yönelik olarak gerçekleştirilecek olası askeri müdahalenin Türkiye ekonomisine 2003 yılında 15-20 milyar dolar arasında ek bir yük getireceği tahmin ediliyor
Muhtemel bir savaşla birlikte Türkiye'nin Irak'a yönelik yıllık 1 milyar doları aşan ihracat olanağı bütünüyle ortadan kalkacak, Ortadoğu ülkelerine yönelik 3 milyar doları aşan ihracat da olumsuz yönde etkilenecek
Savaş nedeniyle artış eğilimine girecek petrol fiyatları, Türkiye'nin petrol faturasını önemli ölçüde artıracak
Turizm sektörü olumsuz yönde etkilenecek, turizm gelirlerinde iyimser hesapla 4-5 milyar dolarlık kayıp yaşanabilecek
Bölgeye yönelik yeniden canlanma trendine giren taşımacılık faaliyetleri bütünüyle duracak, bu durum hem bölge ekonomisi hem genel ekonomi açısından kayıplar yaratacak
Çok sayıda alt sektörün ekonominin genel dengesizliğinden etkilenmesi önemli ölçüde üretim ve gelir kaybına yol açacak
Askeri harcamalarda artışa gidilecek, bu durum kaynak-harcama dengesini olumsuz yönde etkilenebilecek.
Göç yoğunlaştı Savaşın bölgedeki göçü de hızlandırdığı bir gerçek. Son olarak yapılan 2000 nüfus sayımının sonuçlarına göre, Güneydoğu Anadolu'da nüfus kentlerde toplanmaya başladı. İl ve ilçe merkezlerindeki nüfus 2000 yılında, 1990 yılına oranla binde 36.57 artarken, köylerdeki nüfus artışı binde 7.67'de kaldı. Son sayıma ilişkin göç istatistikleri açıklanmamış olmakla birlikte, önceki veriler bölgenin göç hareketinin net eksi verdiğini gösteriyor. 1980-1985 yılları arasında bölge illerinin net göç oranı, iller itibariyle binde -7 ile binde -46 arasında değişti. 1985-1990 dönemi verileri de Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin net göç veren bölge olmaya devam ettiğini ortaya koyuyor. 1985-1990 yılları arasında bölgeden 355 bin 819 kişi göçmüş, bölgeye yönelik (ağırlıklı olarak kamu görevlisi, asker ve polistir) göç ise 211 bin 653 olarak hesaplandı. Buna göre, bölge net olarak 144 bin 166 kişilik göç verdi.
İHRACAT Körfez Krizi'nden önce Irak ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi yılda 2 milyar dolar civarındaydı. 1985-1989 döneminde Irak'a gerçekleştirilen ihracatın Türkiye'nin toplam ihracatı içindeki payı yüzde 8.1'di. Bu ülkeden yapılan ve çok büyük bölümü ham petrol olan ithalat da 1.5 milyar dolar seviyesine çıkmıştı. Oysa krizin etkisiyle ihracat 215 milyon dolarda kaldı. 1990-2001 yılları arasında Irak'a gerçekleştirilmesi beklenen ve gerçekleştirilen ihracat arasındaki fark 17 milyar 186 milyon doları buldu.
İTHALAT Körfez Krizi'nden önce Türkiye'nin Irak'tan ithal ettiği başlıca malları, petrol ve petrol ürünleri oluşturmaktaydı. Körfez Krizi'nin çıkmasıyla, petrol fiyatlarının 1990 ve 1991 yıllarında yükselmesi, Türkiye'nin ithalatını söz konusu yıllar itibariyle olumsuz etkilemiş, 1990 yılında yaklaşık 860, 1991 yılında ise 60 milyon dolarlık bir zarara yol açmıştır. Ham petrol varil fiyatları Körfez Krizi öncesi son üç ay ortalaması olan 15.9 dolardan 37.4 dolara kadar çıkmıştır. Bu yüzde 133.5'lik bir artışın Türkiye'nin petrol faturasına maliyeti 920 milyon dolar oldu.
TURİZM Ülkemizin turizm gelirleri içerisinde yüksek ortalama harcamaları önemli yer tutan OECD ülkelerinin payının düşmesi, hem gelirin önemli ölçüde düşmesine yol açmış, hem de özellikle OECD ülkeleri turistlerinin kalmayı tercih ettikleri turistik konaklama tesisi yatırımlarında da büyük düşüşe yol açmıştır. 1990-1993, sektörün kayıplarının yüksek olduğu yıllardır. 1994-2001 döneminde krizin etkisi giderek azalsa da sektörün kayıpları sürmüştür. Turizm sektörünün 1990-2001 dönemindeki kayıplarının toplamı ise 6 milyar 300 milyon dolar olarak hesaplanmıştır.
MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ Türkiye'nin müteahhitlik hizmetlerinde 1990 yılında yaklaşık 420 milyon dolarlık kaybı var. 1991-1996 yılları arasındaki ise, müteahhitlik sektörünün Irak ve Kuveyt'te iş alamaması sonucu ortalama yıllık kayıp 200 milyon dolar oldu. BM'nin "petrol karşılığı gıda ve ilaç programı" çerçevesinde, Irak'ın kısmen petrol satmaya başlaması müteahhitlik hizmetlerine ayrılabilecek kaynakların da artmasına yol açmasına rağmen, Türkiye'nin faaliyetleri artmadı. Sektördeki kayıp 1997 yılından sonra da devam etti. 2001'de de durum değişmedi.
SINIR TİCARETİ Körfez Krizi'nden sonra, transit kara taşımacılığı ve sınır ticareti faaliyetlerinin sona ermesi nedeniyle, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Kuzey Irak arasındaki ticaret ilk dönemde tamamen durmuş, izleyen dönemde ise düşük seviyede seyretti. 1994 yılında Habur Sınır Kapısı'ndan yapılan sınır ticaretinin tekrar canlandırılmasıyla bölgesel ticari kayıpları yıllar itibariyle düşmeye başlamakla birlikte, eski seviyesine ulaşamadı. Aynı şekilde bölgenin en önemli üretim ve ihracat kalemlerinden olan canlı hayvan yetiştiriciliği ve ihracatı çok önemli bir darbe yedi.
ÜRETİM KAYBI 1980'li yıllarda Türkiye ekonomisinin yılık ortalama büyüme oranı yüzde 5 civarındayken bu oran Körfez Krizi'nden sonra 1991 yılında yüzde 0,5 olarak gerçekleşti. Büyüme oranı 1980'lerin ortalaması olan yüzde 5 civarında gerçekleşseydi, 1990 yılındaki 150,8 milyar dolar olan milli gelir 1991 yılında 158,3 milyar dolara ulaşacaktı. 1991 yılında kur artışının da etkisiyle gayrısafi milli hasılanın dolar karşılığı 150,2 milyar dolar oldu. Körfez Krizi nedeniyle Türkiye'nin üretim kaybının 5 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.
Petrolde büyük kayıp Körfez Savaşı'nın Türkiye'ye en büyük zararı, petrol sektöründe oldu. Körfez Krizi sırasında Birleşmiş Milletler'in (BM) Irak'a uyguladığı ambargo nedeniyle Ağustos 1990'da işletmeye kapatılan Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı, BOTAŞ kaynaklarına göre, BM'nin 14 Nisan 1995 tarih ve 986 sayılı kararına istinaden, 16 Aralık 1996 tarihinde, sınırlı petrol sevkıyatı için tekrar işletmeye alınmış, bugüne kadar altışar aylık dönemler itibariyle petrol sevkıyatına devam edilmişti. Birleşmiş Milletler tarafından Irak'a verilen izinler doğrultusunda 2001 yılında Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı ile taşınan ham petrol miktarı 230.855 bin varil olarak belirlendi. BOTAŞ verilerine göre, 1990 yılına kadar Türkiye'nin Kerkük-Yumurtalık Ham Petrol Boru Hattı'ndan yıllık ortalama geliri 400 milyon dolar oldu. Bu nedenle, 1990 yılında 5 aylık gelir kaybı 160 milyon dolar olarak hesaplandı. Bu çerçevede, 1991-1996 yılları arasında Türkiye'nin söz konusu boru hattından yıllık gelir kaybı 400 milyon dolar olarak kaydedildi. Bu dönemin toplam gelir kaybı 2 milyar 400 milyon doları buldu. 1997-2001 yıllarında ise Birleşmiş Milletler'in Irak'a yönelik olarak başlattığı "Petrol Karşılığı Gıda ve ilaç Programı -MOU" çerçevesinde Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı'ndan tam kapasite ile olmamakla birlikte, petrol çekilmeye başlanması söz konusu boru hattından yıllık gelir kaybı 200 milyon dolara düştü. Yarı kapasite çalışıldığı 5 yıllık bu dönemin toplam gelir kaybı ise 1 milyar dolar seviyesinde. Bu hesapla, Türkiye'nin, Irak'ın ihraç ettiği ham petrolün Kerkük'ten Yumurtalık'a boru hattından nakli işinden kaybı, 2001 yılı sonu itibariyle toplam olarak 3 milyar 560 milyon doları buldu.
SAVAŞIN YOL AÇACAĞI ZARAR Irak'ı hedef alacak askeri bir müdahalenin gerçekleşmesi durumunda;
12 YILIN FATURASI AĞIR
Evrensel'i Takip Et