30 Eylül 2002 21:00
Topkapı'da bulunan Cevizlibağ-Tuzla arası yolcu taşıyan 500 T hattının özelliği, İstanbul içinde en uzun mesafe giden otobüsler olması. Gidiş-geliş tam 200 kilometre. Her sabah Levent'te bulunan sanayi sitesine, tersanelere, Deri Sanayi Bölgesi'ne, Kartal'a, Pendik'e işçi taşıyor otobüsler, akşam da işyerlerinden evlere. Yol uzun olup ücretler aynı kaldığı için de en fazla geçim sıkıntısının çekildiği hat aynı zamanda. Tıpkı taşıdıkları yolcular gibi. Şoförlerin ve muavinlerin çoğunluğunun oyları bu seçimde DEHAP'a. Cevizlibağ'dan önce Seyitnizam'da bulunan otobüs durağında bekleyen şoförler, burada her 5 dakikada bir çalan zille harekete geçiyorlar. Direksiyonlarının başına geçip saatler sürecek yolculuğa çıkıyorlar. Bu hatta 110 tane otobüs çalışıyor. Otobüsü kendisinin olanları var. Hatta birden fazla otobüsü olanlar bile var içlerinde. Geri kalanlar ise yevmiye hesabı çalışıyor. Sabah 05.00 akşam 24.00 çalışanlar 10 milyon lira, daha az çalışanlar ise günde 5 milyon lira kazanıyor. Çoğunluk Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan gelme. Bitlis, Muş, Ağrı, Diyarbakır, Van... Hepsi durağa gelişlerine göre sıraya giriyor. Bir alışkanlık olsa gerek, yolculuk sırası gelene araçlarının üzerinde yazılı numaralarla hitap ediliyor. Yolculuk arası dinlenmek için otobüslerin yanında bulunan duvarın kenarına iliştirilmiş, sadece üzeri kapalı iki üç tahtanın ayakta tuttuğu bir barınağın altında dinleniyorlar. Tahtadan, meyve kasalarından ve küçük taburelerden oluşan bu mini "kafe"nin hemen yanında pilav ve meyve satan seyyar satıcıları var. Öğlen yemeği mönüleri de bunlardan oluşuyor.

Oylar DEHAP'a Seçimler konusunda netler. Oyların çoğu DEHAP'a gidecek. Geri kalanını ise AKP alır. Ama konuştuklarımızdan sadece 2'si AKP'ye vereceğini söyledi. Ama bunlardan birisi arkadaşlarının ikna etmesiyle kararını değiştirdi. Bir de Genç Partili var. Aslında biraz da diğerlerini kızdırmak için bu partiye vereceğini söylemesi, arkadaşları kızdıkça gülümsemesinden anlaşılıyor. İçlerinde biraz daha yaşlıca olan Sabri Yalçınkaya, "Buradakilerin oyu DEHAP'adır" diyor. "Genç Partiliyim" diyene de dönüp "Sen niye Genç Parti diyorsun? Uzan zenginleri temsil ediyor. Sen de fakirsin niye böyle konuşuyorsun?" diye azarlıyor. En fazla istediği Türkiye'ye demokrasi gelmesi. "Bunu DEHAP getirir. Ben Türk-Kürt ayrımına karşıyım. Benim partim bu ayrımı yapmayacak. Diğerleri bunu yapıyor" diyen Yalçınkaya, ittifakın barajı aşacağı konusunda emin.

Denenmemiş hangisi! Burhan Akkaya Muş'lu. Oy vereceği partiyi önce sır gibi sakladı. "Söylemem" diyor. Hemen karşısındaki ise "Bak şimdi çözülür" diyerek gülmeye başlıyor. O güldükçe Akkaya konuşmasını sürdürüyor: "Ben denenmemişi deneyeceğim." Bundan sonra bol gülüşmeli kısa cevaplı karşılıklı konuşmalar: - Hangisi denenmemiş? - Var işte. - AKP'mi? - O denendi Fazilet'in içindeydi, ülkeyi batırdılar. - Millet Partisi, Yurt Partisi, Yeni Türkiye Partisi, BBP, daha var hangisi? - Ya onlar zaten bir şey yapamazlar. - Geriye ne kaldı hangisi? - İşte DEHAP var denenmemiş. - Ben demedim mi çözülür diye. Bu diyalog yine çevredekilerin gülüşmesiyle sona eriyor.

Halkın iradesi Bitlisli olan Hasan Baş kendi haklarını savunacağı için oyunu DEHAP'a verecek. İttifakın yapılmasını çok iyi karşılamış. "Oylar bölünmeyecek" diyor, Hasan Baş "Halk için iyi şeyler yapacaklar. 3 partinin birleşmesi az değil." Mehmet Kaya'nın oyunun rengi de DEHAP. Ancak bir tedirginliği var: "Oylar çalınmasın. Geçen dönem seçimlerde başımıza geldi. Atılan oylar sıfırlandı. Herkes tercihini özgürce yapsın, yapılan tercihe saygı duyulsun." O sırada barınağa bir başka şoför daha geliyor. "Bak kardeş Genç Parti gelecek. Onu unutma" diyor. Diğerleri hemen cevabı veriyorlar ona: "Onun üç otobüsü var. Zengi o. Tabii Uzan'a verecek oyunu." söylenenlere yanıt vermiyor ama "Sen yine de bizim partiyi unutma" demekten geri durmuyor. Kemal İçler "Yıllardan beri hep başkalarına oy verdik. Şimdi kendimize oy vereceğiz. Oyum DEHAP'a. Barış, demokrasi ve demokratik Türkiye'nin DEHAP'la doğacağına inanıyorum" diyor. İçler Bitlisli. Halkın iradesinin meclise yansımasını istiyor ve DEHAP'ın barajı geçeceğine inandığını söylüyor. Turan Kılıç ise oyunu AKP'ye verecek. "Niye diye soruyorlar?", "İşte ben öyle düşünüyorum" diye yanıt veriyor. Ama Cem Uzan'a kesinlikle karşı. Onun bir yalancı olduğundan emin.


Bu hat işçi servisi gibi 500 T hattı ile seyahat edenlerin büyük çoğunluğu işçi. Üstelik örgütsüz ve en çok saldırıya uğrayan, en tehlikeli ve sağlıksız koşullarda çalışan işçiler. Cevizlibağ'dan kalkan araçların ilk uğradığı yer Levent. Burada bulunan sanayi sitesinde sendikalı işyeri sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az. Ücretler asgari ücret civarında. Hatta daha az alanları bile var. Buradan kilometrelerce uzakta bulunan tersaneler bölgesine de yolcu taşıyor 500 T'ler. Bu bölgede 10 bin civarı işçi çalışıyor. Taşeron işçilik, sigortasız sendikasız olmak ve günde 12 saate varan çalışma süreleri patronların koyduğu kurallar. İş kazaları ise hemen her gün yaşanıyor. İşçiler tonlarca ağırlığında gemi parçalarının altında ezilerek can veriyorlar. Buradan haraket eden otobüs Tuzla Deri Sanayi Bölgesi'ne giden minibüslerin kalktığı durağın yanından geçiyor. Oraya gitmek isteyenlerin de tek bineceği araç 500 T. Bu bölgede de patronların saldırısı had safhada. Sendikadan istifa ettirme, sağlıksız şartlarda işçileri çalıştırma ve işten atmalar yaşanıyor. Buna karşı yapılan direnişler de jandarmanın baskısına maruz kalıyor. Kartal, Pendik... boyunca kurulu fabrikaların işçileri de bu hattı kullanıyor çoğunlukla. Yani bir nevi işçi servisi gibi çalışıyor 500 T'ler. Her gün bu şartlarda çalışan ya da buralarda iş arayan yüzlerce insanla yüz yüze gelen hat çalışanları taşıdıkları yolcuların da durumunun gün geçtikçe kötüleştiğini söylüyorlar. İnsanlar daha ucuza seyahet edebilmek için çeşitli yöntemlere başvurmaya başlamış. Kimisi parası olmadığı için onlardan ücretsiz götürmesi için rica ediyormuş. Şimdiye kadar kimseyi boş döndürmediklerini ve otobüsten indirmediklerini ve indirilmemesi gerektiğini anlatıyorlar. Yeni yeni kendileriyle pazarlık edilmeye başlanmış. Kalabalık bir aile belli bir mitktar para çıkararak bu paraya kendilerini götürüp götürmeyeceklerini soruyormuş. Bir diğer uygulama ise aradan adam kaçırma. Dört çocuk varsa ikisini önden yollayıp ikisinin parasını veriyormuş. Şoförler bu duruma "Adam ne yapsın onların parasını da verse bu kez geri dönemeyecek. Haklı olarak yapıyor" diyorlar. Ücretsiz binmek için talepte bulunanların sayısı da hayli artmış. Her gün 15 kişiyi ücretsiz olarak taşıdıklarını söylüyorlar. Sahte pasoya başvuranların sayısı da az değil. Geçen yıldan bu yıla yolcuların urumundaki değişikliği ise şöyle anlatıyorlar "Eskiden bedava yolculuk yapmak isteyen ya da, aradan adam kaçıran kişi sayısı haftada 2-3 olurdu. Şimdi günde en az 15-20 oluyor. İnsanlar yoksulluğu değil, sefaleti yaşıyorlar."


'OYUM HABURU AÇACAK OLANA' Rıfat Kına 47 yaşında. Geçimini 500 T hatlı otobüslerin yanında bulunan barınağın önünde meyve ve yer fıstığı satarak kazanıyor. Mardin'den geleli 1 yıl olmuş. "Mecburen geldim. İş yok. Okula giden 10 çocuğum var. Onlara bakmam gerekiyor" diyen Kına, Beyazıt'ta bir bekar evinde kalıyor. Yani gurbette. Eskiden şoförlük yaparmış Mardin'de. Amerika Irak'a saldırdığında Habur Sınır Kapısı kapatılıp, ticaret durunca, benzin alım satımları da "tanıdığı olan" kişilere bırakılınca ona yer kalmamış orada. Kamyonlar da bir anda elinden gitmiş. Ayda kazandığı 150 milyon lira. Çocuklarına ne defter alabilmiş ne de kitap. "Geçenlerde geldiler, zar zor elbise alabildim. Kazandığım 150 milyon lira neye yetecek ki? Köyde bile kiralar olmuş 75 milyon lira" diyen Kına, yeşil kartını gösteriyor. Sağlıklı olduğu dönemlere ait bir de fotoğraf var kartın üzerinde. "Eskide kaldı o günler. Elimdeki kart da bir işe yaramıyor" diyen Kına, "Saddam Amerika'dan iyidir. Ben ticaret yapılırken şekerimi, yiyeceğimi oradan alırdım ve daha ucuzdu. Şoförlükten para kazanırdık. Amerika geldi mazot mafyanın eline düştü. Resmen bölgeyi bitirdiler. Sanki bomba düştü her yer kurudu. Güneydoğu diye bir yer kalmadı" diyor. Oyunu DEHAP'a verecek. Nedenini şöyle anlatıyor Rıfat Kına "Benim oyum bu kapıyı açmaya cesareti olan kişiye. Yani savaşa karşı olanlara, fakirliğe karşı olanlara oy vereceğim. Bunun için DEHAP'ı tercih ediyorum" diyor. Kürt-Türk ayrımına karşı çıkan Kına, askerlik yaptıklarını ve bu ülkede yaşadıklarını belirtiyor. Kına, ayrım yapanlara da kızıyor ve şunları söylüyor: "Herkes özgür şekilde düşünsün. Açlık, yoksulluk olmasın. Kardeşçe ve insanca bir yaşam istiyorum."


Giderler çok fazla Bu hatta çalışanların en çok şikayet ettiği konulardan birisi giderlerin çok fazla olması. 200 kilometrelik yolda yüzlerce yolcu taşıyan bu hatta günlük gider 240 milyon lira. Şoförler buna karşılık ortalama 275 milyon lira kazandıklarını söylüyorlar. Sadece günlük benzin harcamaları 180 milyon lira tutuyor. Her ay belediyeye verdikleri vergi 1 milyar lira. Bunun yanında nereden geldiği belli olmayan şikayetleri kesilen ve yapılan savunmaların dikkate alınmadığı cezalar var. Tanesi 75 milyon lira. Belediyeye "ek bütçe" olarak değerlendirdikleri bu cezalara "Yargısız infaz" diyorlar. Mazot fiyatları ise yerinde durmuyor. Her gün mazotu başka fiyattan alıyorlar. Üstelik İETT'den daha pahalıya. İETT'ye 275 bin liraya verilen mazotu onlar 1 milyon 220 bin liraya alıyor. Bu yüzden yeni bir uygulama olarak mazotu çekle yani borçla almaya başlamışlar. Borç ödeme vakti geldiğinde ise hep birlikte bu yükün altından kalkmaya çalışıyorlar. Mahmut Yaman 15 yıldır bu 500 T, hattında çalışıyor. Konuşurken öfkesine hakim olamayan ve bağırarak derdini anlatan Yaman, "Otobüsü kendisinin olup da çocuğunu okula gönderemeyen arkadaşlarımız var" diyor. Behçet ise 6 yıldır hatta. "Bize uygulanan vergi ve cezalar İsrail'in Siyonist politikası gibi" diyor. Toplu taşımacılığın ilkelliğe gittiğini ifade eden Behçet, bedava taşımacılık yapılan kartlardan da şikayetçi. "Gerçekten ihtiyacı olan alsın. Ama adamda özürlü kartı var, üzerinde de güvenlik elbisesi. Benim iki katım, vursa kalkamam yerimden" diyen Behçet, belediyeden tanıdığı olanların çıkarttığını kaydediyor. Belediyenin bir başka uygulaması ise kıyfafet renkleri. Her yıl değiştiriliyormuş. "Belediyenin bir rengi vardır. Lacivert mavi. Tamam bu olsun. Ama bizi bir gardiyan yapıyorlar. Bir postacı yapıyorlar, bir bilmem ne yapıyorlar. Bunu artık bir çözüm bulunmalı" diyen Behçet, her geçen günün daha da kötüleştiğini belirtiyor.

13 Temmuz 2025 07:24

Bugün hava nasıl olacak? | Ege ve Güneydoğu’da sıcaklık 45 dereceye yaklaşıyor

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 11 Temmuz hava tahmin raporuna göre, Karadeniz kıyılarında sağanak yağış beklenirken, Marmara ve Kuzey Ege’de kuvvetli rüzgar uyarısı yapıldı.

Bugün hava nasıl olacak? | Ege ve Güneydoğu’da sıcaklık 45 dereceye yaklaşıyor

Fotoğraf: ANKA

İçerik yükleniyor...

(Haber Merkezi)
13 Temmuz 2025 07:05

Cem Uzan’dan Fahrettin Altun’a: Tasfiye!

Halkın haber alma hakkı üzerinde tahakküm kurmaya kalkışan, ‘hakikati’ sadece kendi ağzından çıkan baklalarla sınırlayanlar için de hayat her zaman dümdüz uzayıp gitmiyor...

Cem Uzan’dan Fahrettin Altun’a: Tasfiye!

Fotoğraf: DHA

13 Temmuz 2025 07:22

Hangi basının ne özgürlüğünü ne kadar savunmalıyız?

Basın faaliyeti, sınıfın sınıf mücadelesinin politik ve organik bir bileşenidir. Bu nedenle basının özgürlüğü ile işçi sınıfının özgürlüğü birbirine koşuttur.

Hangi basının ne özgürlüğünü ne kadar savunmalıyız?

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel

İçerik yükleniyor...

(Evrensel)
13 Temmuz 2025 07:40

Ankara Çankaya’da 26 katlı binada yangın: 1'i bebek 3 kişi yaşamını yitirdi

Ankara’nın Çankaya ilçesinde 26 katlı bir binada çıkan yangında 3 kişi yaşamını yitirdi. Ölenler arasında 3,5 aylık bir bebek de bulunuyor.

Ankara Çankaya’da 26 katlı binada yangın: 1'i bebek 3 kişi yaşamını yitirdi

Fotoğraf: AA

İçerik yükleniyor...

(AA)
13 Temmuz 2025 04:23

Her fabrika kendi taleplerini belirlemeli

"Her sözleşme döneminde işçilerin zam talebini düşük tutmak ne demek? Ne zaman sözleşme zamanı gelse bu iş güvencesi, işten çıkartmalar gündem oluyor."

Her fabrika kendi taleplerini belirlemeli

Ekran görüntüsü/ Renault Group tanıtım videosundan alınmıştır

Renault işçisi


İçerik yükleniyor...

Evrensel'i Takip Et