1 Eylül 2002 21:00
Sendikaları IMF'ye bağlama taktiği
GÜNÜN YAZILARI
Türkiye'de son üç yılda yaşananlar IMF'yi, Dünya Bankası'nın, emperyalist güçleri ve onların yerli işbirlikçilerini (patronlar, politikacılar, uzlaşmacı sendikacılar...vs.) her düzeyde daha iyi tanımamızı sağladı. Bu süre aynı zamanda, kimin hangi safta olduğunun daha da belirginleştiği bir dönem olarak yaşandı.
57. Hükümet'in başta olduğu bu üç yıl boyunca, muhalefetinden iktidarına tüm partilerin, işsizliğin ve yoksulluğun artmasına neden olan IMF programını desteklediği biliniyor. Daha önceleri kerhen de olsa IMF'ye karşı olduklarını açıklayan başta CHP olmak üzere bazı partilerin de asıl niyetleri son seçim tartışmalarıyla ortaya çıkmış bulunuyor. Örneğin; CHP, Derviş'in şatafatlı katılımıyla birlikte kendisini sermayenin beğenisine sunmuş durumda.
IMF, onun tahsildarı Derviş'in ve Derviş'li 57. Hükümet'in bu üç yıl boyunca işçisiyle, memuruyla, köylüsüyle, esnafıyla tüm ezilen kesimlerin öfkesinin en önemli hedefi durumunda olduğunu hatırlatmaya gerek yok aslında. Ancak emek örgütlerinin bazı temsilcileri özellikle de sendikacılar milletvekilliği hevesiyle bu gerçeği unutmuş görünüyor. 3 Kasım seçimlerine yönelik adaylık başvuruları devam ediyor. Bu başvurular arasında işçi ve kamu sendikaları konfederasyonlarının yöneticileri ile bunlara bağlı sendikaların genel merkez ve şube yöneticilerine kadar epeyce sendikacı bulunuyor.
AKP'nin sendikacıları Hak-İş, AKP'nin İş Güvencesi Yasası karşısındaki tutumunu eleştirmesine rağmen AKP'yi destekleme, hatta AKP'ye aday verme kararı aldı. İç toplantılarında Salim Uslu'nun konfederasyonun başında kalmasını kararlaştıran Hak-İş'te, Genel Başkan Yardımcısı ve Hizmet-İş Sendikası Genel Başkanı Hüseyin Tanrıverdi Manisa'dan, Genel Mali Sekreter ve Öz Gıda-İş Genel Sekreteri Agah Kafkas ise Çorum'dan AKP milletvekili adayı olduklarını açıkladılar. Birçok miting ve toplantıda IMF politikalarını eleştiren Hak-İş yöneticileri, "sakıncalı" olmadıklarını ispatlamak için her fırsatta ABD'ye heyet gönderen AKP'ye verdiği desteği nasıl açıklayacaklar acaba?
Meral'in tercihi Aslında Hak-İş bu işi en sessiz sedasız "halleden" konfederasyon oldu. İki kez Başkanlar Kurulu'nu toplayan Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral, henüz adaylığını açıklayabilmiş değil. Ancak Meral'in Ankara 1. Bölge'den adaylığını açıklamak için elverişli koşulları beklediği biliniyor. Onay almak için topladığı Başkanlar Kurulu'nda yaşanan sert tartışmaların ardından "yetkinin Türk-İş yönetimine verilmesi" yönünde karar çıkartan Meral, eline geçirdiği bu kozu kullanırsa, Başkanlar Kurulu'nu da suçuna ortak etmiş olacak. Türk-İş Başkanlar Kurulu kararlarından biri de "işçi kökenli adayları listesinde seçilme şansı olan yerlere yerleştiren siyasi partinin desteklenmesi" şeklinde. Bu ne demektir? Yani Bayram Meral'i birinci sıradan aday gösteren parti mi desteklenecektir? Bu durumda Meral'e son sözü herhalde emekçiler söyleyecektir.
DİSK yöneticileri Derviş'le DİSK'te ise işler daha vahim. DİSK'in birçok yöneticisi, Derviş'in CHP'sinden aday. En son DİSK Genel Sekreteri Musa Çam'ın İzmir'den adaylığı da açıklandı. Genel Başkanı Süleyman Çelebi ile OLEYİS Genel Başkanı Enver Öktem'in de aday olmaları söz konusu. Açıklamak için uygun zamanı bekledikleri, daha doğrusu adaylık sıralamasındaki yerlerini görmeyi bekledikleri konuşuluyor. Henüz ortada seçim tartışmaları bile yokken DİSK, başta KESK olmak üzere TMMOB, TTB, Türkiye Diş Hekimleri Birliği ile emek cephesinin oluşturulması için girişimlerde bulunmuş, bu kurumlar ile ortak açıklamalar yapmıştı. Emek karşıtı politikalara ve antidemokratik uygulamalara karşı seçimler de dahil olmak üzere ortak tavır alınabileceği çeşitli vesilelerle söylenmişti. Özellikle KESK'le birlikte hareket etmeye özel bir önem verildiği biliniyordu. Hatta DİSK ve KESK geçen yıl işsizliğe, yoksulluğa ve savaşa karşı Ankara'ya yürümüşlerdi. Ancak 3 Kasım erken genel seçimlerine gidilirken KESK'in aldığı olumlu tutum ve emekçilerin mücadelesini birleştirme çabası, DİSK tarafından geçiştirildi.
İtirazlara rağmen 16 ve 26 Ağustos'ta DİSK'in Ankara'da gerçekleştirdiği Başkanlar Kurulu toplantılarında seçimler tartışılmış ve DİSK'in seçimlerde nasıl bir tavır koyması gerektiği konusunda sendika yöneticileri düşüncelerini ifade etmişlerdir. Ortaya çıkan ağırlıklı tutum, "IMF politikalarına bulaşmış, emeğin ve emekçilerin alın terine saygı duymayan partilerde yer alınmaması, işçi ve emekçilerin taleplerine uygun tutum alan partilerin desteklenmesi ve emekçilerin sermayeden bağımsız politikalarıyla sürece müdahalesi" olmuştu. Hatta 16 Ağustos'ta yapılan Başkanlar Kurulu öncesinde gazetemize açıklama yapan DİSK genel başkanları (bunlara buna Enver Öktem de dahildir) "Derviş'le birlikte yürünemeyeceğini, Çelebi'nin solda birlik adına Derviş'le yaptığı görüşmelerin DİSK'i yansıtmadığını, tamamen Çelebi'nin kişisel tutumu olduğunu kesin bir dille ifade etmişlerdi. 26 Ağustos'ta yapılan son Başkanlar Kurulu'nda de Birleşik Metal-İş,Tekstil, Genel-İş, Gıda-İş, Bank-Sen, Dev Maden-Sen, Basın-İş, Limter-İş ve Tekges-İş sendikaları, Derviş'li CHP'de yer alınmaması konusunda düşünce belirtti.
Kurumsal ilişki! Böyle bir durumun IMF politikalarını onaylamak anlamına geldiğini ısrarla vurgulayan DİSK yöneticileri, "CHP ile kurumsal bir ilişkinin" de reddedilmesi gerektiğinde ısrar ettiler. Öncelikli olarak emek örgütlerinin bir araya getirilmesi ve ortak adayların çıkartılmasını istediler. Özellikle Sosyal-İş, Gıda-İş, Basın-İş, Dev Maden-Sen ve Limter-İş sendikaları adına katılanlar, HADEP, EMEP ve ÖDP'nin bir araya getirilmesi, seçimlerde böyle bir bloğun desteklenmesi için çaba gösterilmesi gerektiğini belirttiler. CHP'den milletvekili adayı olma konusunda kendi sendikası Tekstil'den bile destek alamayan Süleyman Çelebi, DİSK Genel Başkanı olarak kişisel beyanları devam etmektedir. Her ağzını açtıklarında DİSK'in ilkelerinden dem vuranların, Derviş'li bir CHP ile nasıl bir kurumsal ilişkiye girmeyi düşündüklerini açıklamaları gerekir. Böyle bir ilişki, Derviş'in çok önemsediği IMF programını desteklemeyi de gerektirmeyecek midir?
AKP'nin sendikacıları Hak-İş, AKP'nin İş Güvencesi Yasası karşısındaki tutumunu eleştirmesine rağmen AKP'yi destekleme, hatta AKP'ye aday verme kararı aldı. İç toplantılarında Salim Uslu'nun konfederasyonun başında kalmasını kararlaştıran Hak-İş'te, Genel Başkan Yardımcısı ve Hizmet-İş Sendikası Genel Başkanı Hüseyin Tanrıverdi Manisa'dan, Genel Mali Sekreter ve Öz Gıda-İş Genel Sekreteri Agah Kafkas ise Çorum'dan AKP milletvekili adayı olduklarını açıkladılar. Birçok miting ve toplantıda IMF politikalarını eleştiren Hak-İş yöneticileri, "sakıncalı" olmadıklarını ispatlamak için her fırsatta ABD'ye heyet gönderen AKP'ye verdiği desteği nasıl açıklayacaklar acaba?
Meral'in tercihi Aslında Hak-İş bu işi en sessiz sedasız "halleden" konfederasyon oldu. İki kez Başkanlar Kurulu'nu toplayan Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral, henüz adaylığını açıklayabilmiş değil. Ancak Meral'in Ankara 1. Bölge'den adaylığını açıklamak için elverişli koşulları beklediği biliniyor. Onay almak için topladığı Başkanlar Kurulu'nda yaşanan sert tartışmaların ardından "yetkinin Türk-İş yönetimine verilmesi" yönünde karar çıkartan Meral, eline geçirdiği bu kozu kullanırsa, Başkanlar Kurulu'nu da suçuna ortak etmiş olacak. Türk-İş Başkanlar Kurulu kararlarından biri de "işçi kökenli adayları listesinde seçilme şansı olan yerlere yerleştiren siyasi partinin desteklenmesi" şeklinde. Bu ne demektir? Yani Bayram Meral'i birinci sıradan aday gösteren parti mi desteklenecektir? Bu durumda Meral'e son sözü herhalde emekçiler söyleyecektir.
DİSK yöneticileri Derviş'le DİSK'te ise işler daha vahim. DİSK'in birçok yöneticisi, Derviş'in CHP'sinden aday. En son DİSK Genel Sekreteri Musa Çam'ın İzmir'den adaylığı da açıklandı. Genel Başkanı Süleyman Çelebi ile OLEYİS Genel Başkanı Enver Öktem'in de aday olmaları söz konusu. Açıklamak için uygun zamanı bekledikleri, daha doğrusu adaylık sıralamasındaki yerlerini görmeyi bekledikleri konuşuluyor. Henüz ortada seçim tartışmaları bile yokken DİSK, başta KESK olmak üzere TMMOB, TTB, Türkiye Diş Hekimleri Birliği ile emek cephesinin oluşturulması için girişimlerde bulunmuş, bu kurumlar ile ortak açıklamalar yapmıştı. Emek karşıtı politikalara ve antidemokratik uygulamalara karşı seçimler de dahil olmak üzere ortak tavır alınabileceği çeşitli vesilelerle söylenmişti. Özellikle KESK'le birlikte hareket etmeye özel bir önem verildiği biliniyordu. Hatta DİSK ve KESK geçen yıl işsizliğe, yoksulluğa ve savaşa karşı Ankara'ya yürümüşlerdi. Ancak 3 Kasım erken genel seçimlerine gidilirken KESK'in aldığı olumlu tutum ve emekçilerin mücadelesini birleştirme çabası, DİSK tarafından geçiştirildi.
İtirazlara rağmen 16 ve 26 Ağustos'ta DİSK'in Ankara'da gerçekleştirdiği Başkanlar Kurulu toplantılarında seçimler tartışılmış ve DİSK'in seçimlerde nasıl bir tavır koyması gerektiği konusunda sendika yöneticileri düşüncelerini ifade etmişlerdir. Ortaya çıkan ağırlıklı tutum, "IMF politikalarına bulaşmış, emeğin ve emekçilerin alın terine saygı duymayan partilerde yer alınmaması, işçi ve emekçilerin taleplerine uygun tutum alan partilerin desteklenmesi ve emekçilerin sermayeden bağımsız politikalarıyla sürece müdahalesi" olmuştu. Hatta 16 Ağustos'ta yapılan Başkanlar Kurulu öncesinde gazetemize açıklama yapan DİSK genel başkanları (bunlara buna Enver Öktem de dahildir) "Derviş'le birlikte yürünemeyeceğini, Çelebi'nin solda birlik adına Derviş'le yaptığı görüşmelerin DİSK'i yansıtmadığını, tamamen Çelebi'nin kişisel tutumu olduğunu kesin bir dille ifade etmişlerdi. 26 Ağustos'ta yapılan son Başkanlar Kurulu'nda de Birleşik Metal-İş,Tekstil, Genel-İş, Gıda-İş, Bank-Sen, Dev Maden-Sen, Basın-İş, Limter-İş ve Tekges-İş sendikaları, Derviş'li CHP'de yer alınmaması konusunda düşünce belirtti.
Kurumsal ilişki! Böyle bir durumun IMF politikalarını onaylamak anlamına geldiğini ısrarla vurgulayan DİSK yöneticileri, "CHP ile kurumsal bir ilişkinin" de reddedilmesi gerektiğinde ısrar ettiler. Öncelikli olarak emek örgütlerinin bir araya getirilmesi ve ortak adayların çıkartılmasını istediler. Özellikle Sosyal-İş, Gıda-İş, Basın-İş, Dev Maden-Sen ve Limter-İş sendikaları adına katılanlar, HADEP, EMEP ve ÖDP'nin bir araya getirilmesi, seçimlerde böyle bir bloğun desteklenmesi için çaba gösterilmesi gerektiğini belirttiler. CHP'den milletvekili adayı olma konusunda kendi sendikası Tekstil'den bile destek alamayan Süleyman Çelebi, DİSK Genel Başkanı olarak kişisel beyanları devam etmektedir. Her ağzını açtıklarında DİSK'in ilkelerinden dem vuranların, Derviş'li bir CHP ile nasıl bir kurumsal ilişkiye girmeyi düşündüklerini açıklamaları gerekir. Böyle bir ilişki, Derviş'in çok önemsediği IMF programını desteklemeyi de gerektirmeyecek midir?
Evrensel'i Takip Et