08 Ağustos 2002 21:00

Beethoven notalarıyla anılacak

Ünlü besteci Ludwig van Beethoven'nın ölümünün 175. yılında düzenlenen Uluslararası Beethoven Festivali 7 Eylül-5 Ekim 2002 tarihleri arasında Bonn'da gerçekleşecek.

Paylaş
Ünlü besteci Ludwig van Beethoven'nın ölümünün 175. yılında düzenlenen Uluslararası Beethoven Festivali 7 Eylül-5 Ekim 2002 tarihleri arasında Bonn'da gerçekleşecek. Organizasyonun medya ortağı ve sponsoru Deutsche Welle ile iki yıldır devam eden kültürel alışveriş çerçevesinde dünyanın çeşitli ülkelerinden gençlik orkestraları festivale davet ediliyor. Türkiye'den de Festival'e 11-19 Eylül tarihleri arasında yapılan elemeler sonrası İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Orkestrası davet edildi. Azeri Şef Ramiz Melik Aslanov'un yönetimindeki genç müzisyenler Bonn'daki Beethoven Salonu'nda bir konser verecek ve bu yıl ilk kez yapılacak orkestra kampında, dünyaca ünlü şeflerle birlikte çalışma imkânı bulacaklar. Ayrıca her yıl verilen 5 bin Euro'luk Deutsche Welle Beste Ödülü de sahibini buldu. Ödülü kazanan İstanbul Mimar Sinan Üniversitesi'nden Özkan Manav'ın bestesi Festival'de İstanbul Devlet Konservatuvarı Orkestrası tarafından Beethoven'ın eserlerinin yanı sıra ilk kez çalınacak ve Türk piyanist Fazıl Say da eşlik edecek.


Müziği üst sınıfın sanatı olmaktan kurtaran besteci Flaman asıllı bir ailenin çocuğu olan Ludwig van Beethoven, 16 Aralık 1770'de Bonn'da dünyaya geldi. Torununa adını veren büyükbabası, Bonn'da Saray Orkestrası'nın yöneticisi, babası da aynı orkestrada şarkıcıydı. Beethoven ilk müzik bilgilerini babasından edindi. Babası küçük Ludwig'i henüz yedi yaşında iken Köln'de yapılan harika çocuklar yarışmasına soktu. Beethoven'ın ilk öğretmeni olan babasının, piyanoda fantezilerini geliştirmesine izin vermemesi, notalara sadık çalmasını istemesi, belki de sanatçının başkaldıran ruhunun temelini oluşturdu. 10 yaşında, Bonn'un tanınmış öğretmenlerinden Christoph Gottlob Neefe'nin öğrencisi olan Beethoven, 12 yaşında ilk bestelerini yayınladı ve aynı yıl Saray Orkestrası üyeliğine atandı. Bununla birlikte babasının aksine hiçbir zaman asillerin hizmetinde olmayı kabul etmedi. Aksine asil arkadaşları, Breunings ya da Kont Waldstein, yeteneğinden dolayı ona hayranlık duydular. Alman asilzadelerinden Maximillian Friedrich'ten aldığı bursla sanat yaşamını devam ettirdi. 1787 yılında ilk kez Viyana'ya giden Beethoven'ın burada Mozart ile karşılaştığı sanılıyor. Aynı yıl annesinin ölümü ile birlikte kardeşlerinin sorumluluğunu üstlenen Beethoven, babasının ölümünden sonra 1792 yılında Viyana'ya yerleşti. Zamanın en önemli sanat merkezi olan kentte çalışmalarına Joseph Haydn, Johann Schenk, Johann Georg Albrechtsberger ve Antonio Salieri ile devam etti.

Duymadığı besteler 1975 yılında ilk üçlü yaylılar triosu, Haydn'a ithaf edilen üç piyano sonatı ve ilk piyano konçertosu yayınlandı. Prag, Dresden, Leipzig ve Berlin kentlerinde çalışmalarına devam eden Beethoven, 1800 yılında kulaklarında beliren hastalık üzerine depresyona girerek intiharı düşünmeye başladı. Beethoven bu hastalığa rağmen yaşamının sonuna kadar eser vermeye devam etti. 1819 yılında tamamen sağır olan sanatçı insanlardan uzaklaşmaya başladı. 1821 yılında geçirdiği ağır sarılık sonucu sağlığı iyice bozuldu. Buna rağmen yeni eserler bestelemeye devam etti. En büyük eserlerinden biri olan Dokuzuncu Senfoni'yi bu dönemde yazdı. 1826 yılında sağlık durumu daha da kötüleşen Beethoven, 26 Mart 1827'de uzun yıllar süren karaciğer hastalığına yenik düşerek Viyana'da yaşama veda etti. Viyana'ya giden ve çağdaşı Mozart'la çalışmak istediği halde bu fırsatı bulamayan ama diğer ünlü müzisyenlerle çalışan Beethoven, aslında bu kentte fazla kalmak istemiyordu. Bu kısa ziyaret sonunda Viyana, Beethoven'ın yaşamayı seçtiği kent oldu. Ölümünden kısa bir süre önce bir dostuna yazdığı mektupta Bonn'u ve özellikle Ren Nehri'ni görmek istediğini belirtse de bu mümkün olmadı.

Yeni bir müzikçi tipi Beethoven, bağımsızlığına düşkünlüğü, aldığı desteğin müziğini etkilemesine izin vermemesi ile o dönem için yeni bir müzikçi tipinin ilk örneği olarak nitelendirilir. Eserlerinde üç farklı üslubun etkisi görülür. Otuz yaşına kadar olan döneminde Klasik ve Rokoko sanatının etkisi göze çarpıyor. 1800-1815 arası ikinci çağ olarak nitelendirilen eserleri kendi geliştirdiği tarzın ilk örnekleri olarak nitelendirilir. Bu dönemin özelliklerini taşıyan eserleri arasında "Eroica", "Do Minör", "La Majör" senfonileri ile "Pathetique" adlı piyano sonatı sayılabilir. Son çağı duyma sorunlarının artması ve tamamen sağır olmasından sonra ölümüne kadar olan dönemini içerir. Bu dönemin en önemli ürünü "Dokuzuncu Senfoni" ya da büyük yaylı çalgılar için yazdığı kuartetler ile romantizme yönelmiştir. Dokuzuncu Senfoni'deki koro ile büyük orkestra eserlerine yeni bir renk katar. Beethoven'ın eserleri nitelikleri itibariyle geniş kitleler tarafından sevildi. Bu yüzden müzik sanatını, üst sınıfın sanatı olmaktan kurtarıp, kitlelere yayan besteci olarak anılır. Tek sahne eseri olan iki perdelik operası 'Fidelio'nun içeriğinde bağımsızlığa verdiği önemi yansıtır.

ÖNCEKİ HABER

Türkiye'nin tütün ihracatı düştü

SONRAKİ HABER

Köy meydanında tiyatro

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...