28 Haziran 2002 21:00

'Sakin sabahlar ülkesi'

Bu yazısın asıl başlığı "Sakin Sabah Ülkesi'nin Güneyi" olmalıydı. Kendim sansür ettim, uzun gelir diye. Zaten yazarlarımızın içinde hep bir savcı oturur. Yalnız başıma bela gelmesin diye değil, kimi işler uzamasın diye, yazıyı, şiiri kesip biçer. Neyse biz konumuza dönelim "Sakin Sabahlar Ülkesi" Kore'nin asıl adı. Bu ada Korece tek sözcük: Çosen. Birden bu dilde yazılmış şiirleri merak ettim. Biz sözcüğü üç sözcükle çevrilebilen renkli bir dil Korece. Kimbilir nasıl duru ama renk renk bir şiiri vardır. Vardır, vardır, siz yıllardır Asya ülkelerini yalnızca endüstrileri, dış borçları falanla anlatan "pek sayın, pek sevgili" medyamıza ne bakıyorsunuz. Hiç şiiri olmayan bir ulus, Amerikan üssündekilerin yol açtığı çocuk ölümlerini protesto için toplanıp, haber spikerlerimizi "en çabuk tepki veren", "çabucak örgütlenen" diye şaşırtır mı?.. Elimiz, ayağımız, dilimiz Dünya Kupası'na kilitlendi ya kimi uzmanlar endişeli. Hangi uzmanlar mı, müzik eleştirmenleri örneğin. Kupa ile ilgili klip, kaset, single falan iyi de ortada başka bir şey yok diyorlar. Yeni yapım, yeni ses. Söyledikleri biraz bana edebiyatımızı anımsattı "yalnız starlar konser veriyor, oysa eskiden kaseti çıkan diskoda, kulüpte filan konser verirdi." Kitabı çıkan star olmuyor, starlar kitap çıkarıyor gibi bir sonuca varılamaz ama kimi kitapların starları hazırladığı kesin. Örneğin; çok satanlar listesinde bir "Solmaz Kamuran" olayı var. Çok satanlar, çevirerek öğrendi bu işi galiba. Tarih romanı değil olay, bir başka mesele. Şimdi Sebahattin Demiray olayı doğuyor galiba. Anlaşılan kimse Ahmet Altan'ı kulvarında yalnız bırakmak istemiyor. Ya da onun yarattığı rüzgâr daha çok yelkenliyi sürükleyecek. Ahmet Altan deyince anımsadım, kimi dergilere göre o da transfer edilecekmiş. Can Yayınları ile sorunları varmış. Bu şaşılacak bir durum değil. Eskiden gazete tirajlarını etkileyen romancılar vardı. Romanları gün gün izlenirdi. O romancıları transfer etmek değilse de kendi gazetesine almaya çalışırdı gazeteler. O romanların her bölümünü heyecanlı bir biçimde başlatıp sonlardırması gerekirdi. Sürekli gerginlik gerekirdi. Anlatılan sevda masalı bir olsa. Şu anda aklınız Kore'de biliyorum. Kore sözcüğü Yunanca "genç kız" anlamına geliyor galiba. Mitolojide, köle ilahelerinden birinin de adıdır. Ansiklopedilerde ince yüzlü genç kadınlar görürsünüz "Kore" sözcüğü yanında. Sakin Sabahlar Ülkesi'nin simgesi sanırsınız, Yunanistan'daki Akrapol'den bir heykeldir. Kore müziği taa 4. yüzyıldan başlayarak Japon müziğini etkilemiş kimi kaynaklara göre. Acaba diyorum bu Dünya Kupası Asya kültürü ile ilgilenmemize de yol açar mı? Televizyonlarda bir Kore filmi izler miyiz? Konser? Peki Kore'nin İsa'nın doğumundan 2333 yıl önce kurulduğunu biliyor muydunuz?

[email protected]

Evrensel'i Takip Et