26 Haziran 2002 21:00
El emeğiyle direnişe katkı
GÜNÜN YAZILARI
Dev Maden-Sen'e üye olduğu için işten atılan Gökçesu maden işçileri 6 aydır direnişini sürdürürken, eşleri de onlara yardım edebilmek için el emeği ürünlerini Ankara'ya getirerek katkı sağlamaya çalıştılar. Hazırlardıkları ürünleri Ankaralılara sergileyen kadınlar, beraber bir şeyler ortaya çıkarmanın mutluluğu içinde dayanışmanın başka bir örneğini gösterirken, hayatlarında ilk defa, zorunlu olarak evlerine ekmek parası götürme derdine düşmüşler.
Halkevleri Kadın Komisyonları'nın düzenlediği "Halkevleri El Emeği Göz Nuru Festivali"ne katılan kadınlar, dayanışmanın güçlendiğini ve emeklerinin birleşmesinin sevincini yaşadıklarını ifade ettiler. Hayatlarında belki de ilk defa zorunlu olarak ekmek kazanma derdine düşen kadınlar, ekmeğin nasıl kazanıldığını artık öğrendiklerini ve eşlerine destek olmanın sevincini yaşadıklarını dile getirdiler.
Bez üstüne narince işlenmiş doğa ve insan figürlerini, kenarları incecik süslenmiş elbiseleri ortaya çıkaran ve 6 aydır direnişte olan Gökçesu maden işçilerinin eşlerinden biri olan Hanife Element, eşlerinin halen direniş çadırlarında beklediklerini ifade ederek, eşlerinin haklı mücadelelerinde sonuna kadar yanlarında olacaklarını vurguladı. "Arkadaşlarla beş gündür gece gündüz demeden çalıştık" diyen Element, ürünleri direnişteki işçilerin eşleriyle birlikte yaptıklarını dile getirdi. Dayanışmanın çok önemli olduğuna dikkat çeken Element, festivalde dayanışmanın önemli örneklerinden birini daha yaşadıklarını söyledi.
"2001 Ekim'inden bu yana maaşımız yok" diyen Element, Gökçesu maden işçilerinin eşleri olarak her zaman eşlerine yardımcı olduklarını ifade etti. Element, ürünleri satarak direnişteki eşlerine destek olmaya çalıştıklarını kaydederek, eşleri ile birlikte sonuna kadar direneceklerini dile getirdi.
'Direnişe güç katıyoruz' İnce ince işleyerek hazırladıkları tülbentleri, ilmek ilmek ördüğü dantelli işlemeleri tezgâhında sergileyen Hatice Gülpınar; "Amacımız sadece bu ürünleri yapmak değil, yoksulluğumuzu paylaşmak. Eşlerimizin direnişine güç katmak" diye söze başladı. Ürünleri yaparken hep beraber bir şeyleri paylaşarak, bazı şeylerin sohbetini yaparak hazırladıklarını vurgulayan Gülpınar, beraber yaptıkları sohbetlerin konusunu ise hayatta karşılaştıkları zorluklar ve eşlerinin direnişinin oluşturduğunu söyledi. Yaklaşık bir aylık emeğin ürünü olan, boncuktan yapılmış kolye ve bileziklerini, el örgüsü olan çanta, çorap, patik vb. ürünleri, hazırlayanlardan biri olan Gülden Kurt da, bugüne kadar büyük bir organizasyonun içinde ilk defa yer aldığını ifade etti. Kurt, ürünleri hazırlarken çok eğlendiklerini söyledi. "Birlikte bir şeyler yapmak güzel; yardımlaşmayla, paylaşmayla bir şeyler yaptık" diyen Kurt, bu tür organizasyonların devam etmesi gerektiğini vurguladı. Özenle üstüne resim yaptıkları tahta tepsileri ve diğer el emeği ürünleri sergileyen Halkevleri Kadın Komisyonu üyesi Şükran İlken ise beş yıldır okuma yazma kursu verdiklerini, kursu verirken de kadınların daha çok kendilerini tanıma, toplumun neresinde olduklarını, özgüvenlerini sağlama noktasında özel bir ders çabası ve kaygısında olduklarını ifade etti. "Bunları yaparken kendimiz de birçok şeyi öğrendik" diyen İlken, kurslarda Türkiye'yi tartıştıklarını ve kadınların giderek kendilerine olan özgüveninin ve bilincinin arttığını söyledi. İlken, "Beraber tartışmaya başladık. Biz niye mahallemize yalnızlaşıyoruz. Yaşam evleri, dayanışma sandığı, atölyeler kurma tartışması yaptık" diyerek, bir kadın mutfağı ve kadın atölyesi oluşturma kararı aldıklarını dile getirdi. Eylül ayında Kadın Mutfağı'nın açılışını yapacaklarını söyleyen İlken, bunların hem kadınlara ekonomik anlamda katkıları olacağını, hem de politik ve sosyal alanda bir gelişim sağlayacağını belirtti. Festivalin temel hedefinin kadının yoksulluk ve şiddet karşısındaki yerini ifade etmek olduğunu dile getiren İlken, "Bunu anlatımla değil pratiğin içinden, yani dayanışma ile yapmaya çalıştık. Mesela tahtalarımızı 70 yaşındaki teyze boyamaya başladı. İlk zamanda çekindiler ama üç dört fırçadan sonra alıştılar" dedi.
'Direnişe güç katıyoruz' İnce ince işleyerek hazırladıkları tülbentleri, ilmek ilmek ördüğü dantelli işlemeleri tezgâhında sergileyen Hatice Gülpınar; "Amacımız sadece bu ürünleri yapmak değil, yoksulluğumuzu paylaşmak. Eşlerimizin direnişine güç katmak" diye söze başladı. Ürünleri yaparken hep beraber bir şeyleri paylaşarak, bazı şeylerin sohbetini yaparak hazırladıklarını vurgulayan Gülpınar, beraber yaptıkları sohbetlerin konusunu ise hayatta karşılaştıkları zorluklar ve eşlerinin direnişinin oluşturduğunu söyledi. Yaklaşık bir aylık emeğin ürünü olan, boncuktan yapılmış kolye ve bileziklerini, el örgüsü olan çanta, çorap, patik vb. ürünleri, hazırlayanlardan biri olan Gülden Kurt da, bugüne kadar büyük bir organizasyonun içinde ilk defa yer aldığını ifade etti. Kurt, ürünleri hazırlarken çok eğlendiklerini söyledi. "Birlikte bir şeyler yapmak güzel; yardımlaşmayla, paylaşmayla bir şeyler yaptık" diyen Kurt, bu tür organizasyonların devam etmesi gerektiğini vurguladı. Özenle üstüne resim yaptıkları tahta tepsileri ve diğer el emeği ürünleri sergileyen Halkevleri Kadın Komisyonu üyesi Şükran İlken ise beş yıldır okuma yazma kursu verdiklerini, kursu verirken de kadınların daha çok kendilerini tanıma, toplumun neresinde olduklarını, özgüvenlerini sağlama noktasında özel bir ders çabası ve kaygısında olduklarını ifade etti. "Bunları yaparken kendimiz de birçok şeyi öğrendik" diyen İlken, kurslarda Türkiye'yi tartıştıklarını ve kadınların giderek kendilerine olan özgüveninin ve bilincinin arttığını söyledi. İlken, "Beraber tartışmaya başladık. Biz niye mahallemize yalnızlaşıyoruz. Yaşam evleri, dayanışma sandığı, atölyeler kurma tartışması yaptık" diyerek, bir kadın mutfağı ve kadın atölyesi oluşturma kararı aldıklarını dile getirdi. Eylül ayında Kadın Mutfağı'nın açılışını yapacaklarını söyleyen İlken, bunların hem kadınlara ekonomik anlamda katkıları olacağını, hem de politik ve sosyal alanda bir gelişim sağlayacağını belirtti. Festivalin temel hedefinin kadının yoksulluk ve şiddet karşısındaki yerini ifade etmek olduğunu dile getiren İlken, "Bunu anlatımla değil pratiğin içinden, yani dayanışma ile yapmaya çalıştık. Mesela tahtalarımızı 70 yaşındaki teyze boyamaya başladı. İlk zamanda çekindiler ama üç dört fırçadan sonra alıştılar" dedi.
Evrensel'i Takip Et