03 Mart 2011 15:46

Basın özgürlüğü Ergenekon kıskacında

Ergenekon kapsamında yapılan yeni operasyonun hedefi gazeteciler oldu. Dün Ankara ve İstanbul’da Gazeteci Ahmet Şık, Nedim Şener, Doğan Yurdakul, Müyesser Yıldız, İklim Bayraktar, Mümtaz İdil ile Yalçın Küçük gözaltına alındı. Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları isimli kitabı nedeniyle yargılanan Şener gözaltına alın

Basın özgürlüğü Ergenekon kıskacında
Paylaş

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti gazetecilere yönelik gözaltılarla ilgili açıklama yaptı. Türkiye’de demokrasinin birinci şartı olan basın özgürlüğünün ve hukukun üstünlüğü ilkesinin ayaklar altına alındığına dikkat çeken Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, muhalif olan her gazetecinin  “Ergekon terör örgütü üyeliği ve halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek” suçuyla gözaltına alınmasının ülkede korku iklimini hakim kıldığına dikkat çekti.

Ergenekon kapsamında yapılan yeni operasyonun hedefi gazeteciler oldu. Dün Ankara ve İstanbul’da Gazeteci Ahmet Şık, Nedim Şener, Doğan Yurdakul, Müyesser Yıldız, İklim Bayraktar, Mümtaz İdil ile Yalçın Küçük  ve Eski MİT Mensubu Kaşif Kozinoğlu’nun evleri arandı. Gazeteci Nedim Şener, Ahmet Şık, Sait Çakır, Doğan Yurdakul, Mümtaz İdil, Yalçın Küçük ve Coşkun Musluk gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan Nedim Şener, istihbaratçı polislerin başvurusu üzerine Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları isimli kitap nedeniyle, 28 yıl hapis cezasıyla yargılanıyordu. Ahmet Şık ise Nokta dergisinde ‘darbe günlükleri’ni yayınlayan kişi olarak tanınıyor.

Halkın Ergenekon davasının halka karşı suç işlemiş kesimlere ve darbecilere yönelmesi beklentisinin aksine son operasyonda hükümetle ters düşen gazeteciler hedeflendi. Gazeteci Ahmet Şık gözaltına alındığı sırada ‘Dokunan yanar’ diye bağırdı. Nedim Şener ise polis otosuna bindirilirken, gazetecilere ‘Hrant için, adalet için’ diye seslendi.

Gazeteci Ahmet Şık’ın Bilgi Üniversitesindeki odasında da arama yapıldı. Şık’ın öğrencilere uygulamalı gazetecilik eğitimi verdiği habervesaire.com’un bilgisayarlarının hard diskleri de kopyalandı. Aramaların ardından gözaltına alınan Ahmet Şık’ın son 20-25 yılda emniyet teşkilatı içinde cemaat örgütlenmesi sürecini anlatan bir kitap hazırlığı içinde olduğu öğrenildi. Gümüşsuyu’ndaki evi aranan Şık’ın adı Soner Yalçın soruşturmasında da geçmişti. Şık’ın henüz basılmamış kitabının bir örneğinin Odatv baskını sırasında Soner Yalçın’ın bilgisayarında bulunduğu iddia edilmişti. Ahmet Şık kapanan Nokta dergisinde Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’in ‘darbe günlükleri’ni yayınlayan ekibin içerisinde de yer alıyordu. Şık gözaltına alınırken, “Dokunan yanar” diye bağırdı. Şık’ın avukatı Bülent Utku, “Ahmet Şık, emniyette ifade vermeyecek. Gözaltı süresi henüz belli değil. Hazırlık soruşturması gizli” dedi.

ŞENER: HRANT İÇİN ADALET İÇİN

Aranan evlerden biri de Gazeteci Nedim Şener’e aitti. Nedim Şener’in Bakırköy Kartaltepe Mahallesi Akın Yolu Sokak Oğuzhan Sitesi’ndeki evinde ve otomobilinde arama yapan polisler aramanın ardından Şener’i gözaltına aldı. İstihbaratçı polislerin başvurusu üzerine Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları isimli kitap nedeniyle, 28 yıl hapis cezasıyla yargılanması devam eden Şener araca binerken “Hrant için, adalet için” dedi. Polisler aracın bagajından bir torba içinde bulunan CD’ler ile bazı belgeler aldı. Geçen hafta ameliyat geçiren Şener’in eşi aramalar sırasında fenalaşınca hastaneye kaldırıldı.

YALÇIN KÜÇÜK YENİDEN GÖZALTINDA

İkinci “Ergenekon” davasının tutuksuz sanıklarından Prof. Dr. Yalçın Küçük’ün Balat Kireçhane Sokak’taki evinde Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından arama yapıldı. Küçük’ün ofisinde de yapılan aramada “Ergenekon” soruşturması kapsamında çeşitli belgelerin arandığı ve incelendiği söylendi. Aramaların ardından Küçük gözaltına alındı.

Gazeteci Sait Çakır da evindeki aramanın ardından gözaltına alındı  İklim Bayraktar ile odatv Genel Koordinatörü Doğan Yurdakul ile odatv Ankara Temsilcisi Mümtaz İdil de gözaltına alınanlar arasında. Gazeteci Müyesser Yıldız, Eski MİT Mensubu Kaşif Kozinoğlu ve Aydın Bıyıklı’nın da evlerinde aramalar yapıldı. Arama kararlarının ve gözaltı talimatı Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’ün talebi üzerine İstanbul nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verildi. Evleri aranan gazetecilerin ortak yönlerinin ise Soner Yalçın ile yaptıkları görüşmeler olduğu iddia edildi. (HABER MERKEZİ)


ŞENER YAZMIŞTI: ‘SIRA SENDE’ DİYORLAR

Ergenekon Davası kapsamında evinde arama yapılan Gazeteci Nedim Şener, Posta gazetesinde 18 Şubatta yayınlanan köşe yazısında “Sıra sende diye uyarmışlardı” diye yazdı. Şener’in yazısı şöyle: “Gazeteci hesap soran ve hesap verebilen kişidir.

Soner Yalçın’ı da aldılar... Hrant Dink cinayetinde ihmali ve sorumluluğu bulunanların, Ergenekon soruşturmasını yürüten polisler olduğu anlaşıldığından beri bana yapılan uyarıların ardı arkası kesilmiyor. Şimdi de ‘Sıra sende. Soner’e söylüyorduk, bak, oldu. Bavulun hazır mı birader? Kalın pijaman, yün donun tamam mı kardeş’ diyorlar. Ne korkunç! Doğruları yazanın, sesini yükseltenin yeri hapishane mi? Bunu herkes biliyor ve en acısı bunu herkes kabulleniyor. Kabullenme bir yana, bunun şakası, mavrası yapılıyor. Gazeteci, okuru adına herkesten hesap sorduğu gibi herkese hesap verebilen adamdır. Gazeteci, şefine, müdürüne, meslek örgütlerine, savcıya, hakime, en önemlisi okura hesap verebilmelidir.”

NEDİM ŞENER KİMDİR?

Nedim Şener’in bugüne kadar yolsuzluk, vergi kaçakçılığı, istihbarat, cemaatler hakkında toplam sekiz kitabı yayınlandı. Şener, muhabirliğin yanında Posta gazetesinde ‘Soruşturuyorum’ başlığıyla köşe yazıları kaleme aldı. 1999’da ‘Metin Göktepe Gazetecilik Ödülü’nü kazanan Nedim Şener, ‘Kod Adı Atilla’ ile Alaattin Çakıcı’nın bilinmeyen yönlerini açığa çıkartırken yolsuzlukları da ortaya serdi. ‘Dink Cinayeti Ve İstihbarat Yalanları’ adlı kitabı yazdı. Kitapta öldürülen Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in davasındaki şüpheli noktalara dikkat çekti. Bu kitap nedeniyle Şener, istihbaratçı polislerin başvurusu üzerine 28 yıl hapis cezasıyla yargılan yargılandı ve beraat etti. Şener, “Ergenekon Belgelerinde Fethullah Gülen Ve Cemaat” kitabının da yazarı.

KENDİSİNE yönelik bir karalama kampanyası yürütüldüğünü iddia eden Gazeteci Ahmet Şık, odatv operasyonunun ardından, Ergenekon ile ilişkilendirilmeye çalışıldığını söylemişti.
Editörlüğünü yaptığı Haber Vesaire’de odatv’de ele geçirildiği belirtilen belgelerin tesadüfi olmadığını söyleyen Şık, 16 Şubat 2011 tarihinde şu değerlendirmeyi yapmıştı: “Hazırladığım kitap son 20-25 yılda emniyet teşkilatı içinde cemaat örgütlenmesi sürecini anlatıyor. Yazılanlardan anladığım kadarıyla kitabımın bir kopyası birilerinin eline geçmiş ve orada yazılanlar belli ki birilerini fazlasıyla rahatsız etmiş. Bu nedenle beni odatv vasıtasıyla Ergenekon örgütüyle ilişkilendirmeye çalışıyorlar. Böylece birilerinin bana bu kitabı yazdırdığı iddiası dillendirilerek kitabın tarafsızlığı ve objektifliği gölgelenmeye, itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor.” Uzun bir süredir telefonlarının dinlendiğini ve bu dinleme-izleme faaliyetinin kitap çalışmasıyla birlikte daha da yoğunlaştığını vurgulayan Şık, kitabı hazırlarken gazete arşivlerinden, dava dosyalarından, dosyalardaki belgelerden yararlandığını ayrıca Emin Aslan, Sabri Uzun ve Hanefi Avcı gibi emniyet içinden isimlerle de görüştüğünü, kitap çalışması yapan bir gazeteci için de bu görüşmelerin son derece normal olduğunu söyledi.

Nokta dergisinde yaptığı “İki tür gazeteci vardır: TSK karşıtları, TSK yandaşları” isimli haberlerle ‘Metin Göktepe Gazetecilik Ödülü’nü kazanan Ahmet Şık aynı zamanda Nokta dergisinde darbe günlüklerini ortaya çıkaran gazeteci olarak biliniyor. Basında özellikle askeriyeye karşı yaptığı haberlerle bilinen Şık, Bilgi Üniversitesi’nde dersler veriyordu. Şık’n Fethullah Gülen  ve cemaatiyle ilgili henüz basılmamış olan kitabı Odatv baskınında ele geçirilmişti.


Türkiye Gazeteciler Cemiyeti gazetecilere yönelik gözaltılarla ilgili açıklama yaptı.

Türkiye’de demokrasinin birinci şartı olan basın özgürlüğünün ve hukukun üstünlüğü ilkesinin ayaklar altına alındığına dikkat çeken Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, muhalif olan her gazetecinin  “Ergenekon terör örgütü üyeliği ve halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek” suçuyla gözaltına alınmasının ülkede korku iklimini hakim kıldığına dikkat çekti.
Cemiyet açıklamasında “Amerika’dan ileri olduğu söylenen basın özgürlüğünü mumla arıyoruz. Gazetecilere yönelik gözaltılar, tutuklamalar ve açılan davalar bu ülkede fikir suçlarını yeniden hortlatmıştır “ denildi. Cemiyetin açıklaması şöyle: “Türkiye’de özgür basın sindirilmeye çalışılıyor. 2010 yılı gazeteciler için basın özgürlüğü açısından karanlık bir yıl oldu.  2011 yılının da 2010’dan daha kötü olacağının işaretlerini hemen görmeye başladık. Cezaevinde 60 gazeteci tutuklu, 2 bini aşkın gazeteci yargılanıyor. 4 bin gazetecinin hakkında soruşturma yürüyor. Gazetecilere yönelik yüzlerce yılı bulan dava ve ölüm tehditleri devam ediyor. Gazetecilerin mesleğini yapabilir hale gelmesi için bu yasalardaki maddelerin değiştirilmesi ve ölüm tehditlerini yapan kişilerin gün ışığına çıkarılması gerekiyor. Bu tehditlerin kaynağının ortaya çıkarılamaması, hükümetin durumdan rahatsızlık duymadığı izlenimi vermekte, basın özgürlüğüne ve gazetecilere yönelik tehditlere seyirci kalındığını düşündürmektedir. Gazetecilere yönelik gözaltılar, tutuklamalar ve açılan davalar bu ülkede fikir suçlarını yeniden hortlatmıştır. Gelişmelerin en endişe verici yanı araştırmacı gazetecilerin özgürce görev yapmalarının adeta bir kampanya halinde engellenmeye çalışılmasıdır. Araştırmacı gazeteciliğinin önünün kesilmesi, altında Türkiye’nin de imzası bulunduğu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin tavsiye kararlarına aykırıdır. Halkın doğru ve yansız haber alma hakkının ve basın özgürlüğünün korunması bu ülkede herkes için gereklidir. Demokrasinin tahammül etme sanatı olduğunu hatırlatıyor, gazetecilere ve halkın gerçeklerini öğrenme hakkına yönelik baskılara artık dur denilmesini istiyoruz.”

Türkiye Gazeteciler Sendikası da bugün saat 13.00’da Ankara’da Adalet Bakanlığı’na yürüyerek gözaltıları protesto edecek.


Ankara Baro Başkanı Feyizoğlu: Arama hukuka aykırı

ANKARA Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu, Ergenekon soruşturması çerçevesinde Ankara ve İstanbul’da yapılan aramalara “hukuka aykırı” sözleriyle tepki gösterdi.

Feyzioğlu, Yalçın Küçük’ün eski eşine ait ofisin aranması esnasında bu adrese gelerek, “Bir avukatlık bürosu ya da konutu, Baro bilgilendirilmeden aranamaz. Emniyet amirine buranın bir avukat ofisi ve mesken olduğunu bildirdik. Şu an için Temren Küçük’ün ofisindeki arama durduruldu” dedi. Feyzioğlu’nun bu girişiminin ardından Ankara Adliyesinden bir savcı Temren Küçük’ün evine geldi ve aramalara kaldığı yerden devam edildi.

Feyzioğlu, arama kararlarının hukuka aykırı olduğunu, bu kararlarda mutlaka bir fiil tanımı yapılması gerektiğini söyledi. Feyzioğlu, fiil tanımının ise ‘Örgüt üyesi olmak’ şeklinde olmayacağını ifade ederek, bu tanımda evleri veya iş yerleri aranan insanlara yöneltilen suçlamaların açık bir şekilde belirtilmesi gerektiğini ifade etti. Engenekon davasının savcılarının talebi ile İstanbul özel yetkili ağır ceza mahkemesinden çıkarılan arama ve gözaltı kararlarında herhangi bir somut suç bulunmadığını söyleyen Feyzioğlu, “Somutlaştırılmayan bir fiil, fiil değildir, soyuttur. Arama kararı bu anlamda da hukuka aykırıdır. Arama kararında hiçbir fiil tanımı da yapılmamıştır. Kanun maddesinin yazılmasıyla adeta yetinilmiştir” dedi.

“Kimin neyle suçlandığının yazmadığı, soyut bir gerekçe içeren bir arama kararları sanmayın ki sadece Küçük olan birinin başına gelir. Böyle bir arama kararı herkesin başına gelmeye adaydır” diyen Feyzioğlu “Bu korku, bu gelecek güvencesizliği, bu endişe ne zaman bitecek. İnsanlar ne zaman, sabahları acaba polis mi savcı mı kapıma dayandı diye endişe etmekten kurtulacaklar. Ankara Barosu darbenin ve darbecilerin daima karşısındadır. Bu ülkede özgür nefes almak isteyen herkes için konuşuyorum” dedi.


Mavioğlu: Sözün bittiği yer

Ertuğrul Mavioğlu ise “Eğer bu Ergenekon sürecini başlatan Özden Örnek’in günlükleriyse, bu günlükleri Nokta dergisinde yazan Ahmet Şık’tır. Şık ortaya çıkardığı örgütün üyesi olmakla suçlanıyor. Şaka gibi” dedi.  Süreci Amerika’da ‘Cadı Avı’ olarak bilinen McCarthy’ci döneme benzeten ve birlikte yazdıkları kitabı okuyanların neden Şık’ın Ergenekoncu olamayacağını daha iyi anlayacağını söyleyen Mavioğlu, “İnsanlar tam da karşı oldukları şeyden ötürü, derin devletten ötürü sorgulanıyorlarsa buna ‘sözün bittiği yer’ dışında başka bir şey söyleyemiyorum” dedi.


Kılıçdaroğlu: Tuz koktu

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu İstanbul’dan Ankara’ya hareketinden önce Atatürk Havalimanı’nda gözaltına alınan gazetecilerle ilgili sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu şunları söyledi; “Tuzun koktuğu süreci yaşıyoruz. Artık Türkiye’de, namuslu gazetecilik yapmak gittikçe zorlaşıyor. Eğer, gerçekler araştırılmasın, sadece iktidarın söylemleriyle gazeteler çıksın, Sayın Başbakan’ın söyledikleriyle sadece gazeteciler meşgul olsun deniliyorsa, o zaman bunun adı demokrasi değildir” dedi. Hükümetin, bu konuda açıklama yapması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Artık bu sürecin uzun süre böyle devam etmesi söz konusu değil” dedi. (ANKARA)


Gül: Söyleyecek bir şeyim yok

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, gazetecilere yapılan baskına ilişkin “Cumhuriyet Savcılarının kararı, söyleyecek bir şeyim yok” dedi.

Gül, Mısır’a hareketinden önce Esenboğa Havalimanında basın mensuplarına açıklamada bulundu. Ergenekon soruşturması kapsamında Yalçın Küçük, Nedim Şener, Ahmet Şık’ında aralarında bulunduğu 10 kişinin evindeki aramaların nasıl değerlendirdiği yönündeki soruya ise Gül, “Az önce öğrendim. Cumhuriyet Savcılarının kararı söyleyecek bir şeyim yok” yanıtını verdi. (ANKARA)

Atalay: Yargının kararıdır

İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı hizmet binasının açılış töreninin ardından, buradan ayrılırken basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Atalay, Ergenekon soruşturması kapsamında bugün yapılan aramalarla ilgili olarak, “Böyle bir olay olduğunda bizim İçişleri Bakanı olarak verdiğimiz cevap, her olayda aynıdır. Yargının bir kararıdır. Yargı emniyetten bu işlemleri yapmasını ister. Bu gibi durumlarda polis adli kolluk görevi görür. Tamamen İstanbul’da yargının, mahkemenin talepleri karşılanmaktadır. Yargının yürüttüğü bir süreçtir. Bizim burada bir fazla cümle söylememiz yanlış olur. Çünkü şuna inanıyoruz, Türkiye’de bir yargı var, bunu onlar yürütüyorlar. Bunların açıklaması da oradadır. Bu olayda ve bu tür olaylarla ilgili bizim çok açıklamamız olmaz. Basın mensupları olarak bunu sizler de biliyorsunuz.”


ÖDP Genel Başkanı Alper Taş gazetecilerin gözaltına alınmasına ilişkin yaptığı açıklamada “AKP sınır tanımaz bir hukuksuzlukla kendisine muhalefet herkesi baskıyla susturmaya çalışıyor” dedi. AKP’nin Ergenekon’u bütün muhalefetin üzerinde demoklesin kılıcı olarak sallandırdığını, ‘ileri demokrasi’ adı altında bir korku toplumu yarattığını söyleyen Taş açıklamasında şöyle dedi; “AKP, düşünce ve ifade özgürlüğünün kısıtlandığı, muhalif olan herkesin baskı altına alındığı, diz boyu hukuksuzluğun egemen olduğu bir ülke yaratıyor. Son operasyonlar da gösteriyor ki cemaate dokunan yanıyor! Daha önce İlhan Cihaner de cemaate dokunduğu için ‘terör örgütü’ üyesi sayılmıştı. Şimdi de Nedim Şener ve Ahmet Şık cemaati ve AKP düzenini eleştirdiği için ‘terör örgütü’ operasyonu ile gözaltına alınıyor. Artık devletleşen AKP otoriter bir rejimi adım adım inşa etmektedir. AKP, yargı ve polis gücüne dayanarak darbe dönemlerini aratmayacak bir baskıyla haber yapma, düşünme ve ifade özgürlüğünü yok etmektedir. Bu gayri meşru, hukuksuz ve siyasal saldırılara artık yeter!” (HABER MERKEZİ)

YÜRÜYÜŞ YAPILACAK

NEDİM Şener’e destek vermek amacıyla evine gelen meslektaşlarından program yapımcısı Ayşenur Arslan, gazetecilerin bu duruma sesiz kalmayacağını umduğunu belirterek, bugün Taksim’de gazetecilere destek vermek için bir yürüyüş yapılmasının planlandığını söyledi. Uluslararası basının da harekete geçtiğini belirten Arslan, “Nedim bu ülkeye emanet. En kısa zamanda umarım meslektaşlarım mesleklerini rahatça yapabilirler” dedi. Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş da Şener’e destek vermeye gelenler arasındaydı. Gazeteciler saat 12:00'de Taksim'de buluşarak eylem yapacaklar.

ÖNCEKİ HABER

Direnişimize kadınların sahip çıkmasını istiyoruz

SONRAKİ HABER

AGİT: Gazeteciler üzerindeki baskılara son verin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...