4 Haziran 2002 21:00
Yemen'de 'terörizmle mücadele'
GÜNÜN YAZILARI
11 Eylül'ün ardından ABD'li yetkililer ve gazeteciler, Bush yönetimi tarafından başlatılan sonu gelmez "teröre karşı savaş"a uygun hedeflerden birinin Yemen olabileceğini söylüyorlardı. Irak, Somali, İran ve diğer adayların aksine (ancak, terör savaşında birer basamak olarak kullanılan Filipinler ve Gürcistan'a benzer şekilde), Yemen'deki yönetim "dost"tu. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın "terörizme destek veren" ülkeler listesine bir zamanlar dahil edilmiş olsa da, Körfez Savaşı'nın ardından listeden çıkarıldı ve Aralık 1992'de başlatılan Somali operasyonunda 100 Amerikan askerine ev sahipliği yaptı. (Bu askerler, ABD Elçiliği'ne ve askerlerin kaldığı otellere düzenlenen bombalı saldırıların ardından Ocak 1993'te Yemen'i terk etti. Usame Bin Ladin bunlar aleyhine bir 'fetva' yayınlamıştı.) 1994 yılında yaşanan iç savaş sırasında ABD, "solcu" muhalefete karşı, işbaşındaki hükümeti destekledi. Böylelikle, yönetimin şu anda etkisiz kılmayı bir türlü başaramadığı köktendincileri de desteklemiş oldu.
ABD'nin kuyruğunda Yemen 1996 senesinde, ABD'ye 'yardımla' görevlendirildi. ABD'nin baskısı altında, o yıldan başlamak üzere İsrail'e yöneltilen ikinci ve üçüncü Arap boykotlarına verdiği desteği geri çekti ve ABD'ye karşı dostça bir tutum içerisine girdi. Nisan 2000'de, Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih (1990'da, muhalif olan Sosyalist Parti'nin seçimlere katılmasının yasaklanmasının ardından devletin başına geçmişti), ABD Dışişleri Bakanlığı'nın deyişiyle "Birleşik Devletler ile Yemen arasındaki bağları sıkılaştırmak için" Washington'a giderek Clinton'u ziyaret etti. Salih bu ziyareti süresince, 6,5 milyon dolar değerindeki 13 petrol gemisini ve diğer askeri yardımları da kapsayan ABD yardımının peşindeydi. Ancak Salih'in hükümeti hiçbir zaman için Yemen'in tüm topraklarını kontrolü altında tutamadı. "Kanunsuz" bölgeler El Kaide güçlerinin idaresi altında olabilirdi. Bin Ladin'in ailesi Yemen kökenliydi, hatta Ladin 1998 yılında, operasyonlarını Afganistan'dan Yemen'e taşımayı bile düşünmüştü. (Bunun ardından, bölgedeki ABD komutanı General Anthony Zinni başkent Sena'ya ilk ziyaretini gerçekleştirmişti.) 2000 Ekim'inde, El Kaide üyesi olduğu düşünülen komandolar, patlayıcılarla dolu küçük bir tekneyle ABD destroyeri Cole'a çarparak 17 Amerikan askerini öldürdüler. Bu eylem, Haziran 1996'da Suudi Arabistan'daki Kobar Kuleleri'nin bombalanması olayıyla (19 Amerikalının ölümüne yol açmıştı) ve Ağustos 1998'de, Nairobi ve Darüsselam'daki ABD elçiliklerine düzenlenen saldırılarla (içlerinde 12 Amerikalı bulunan 224 kişi hayatını kaybetmişti) birlikte El Kaide'nin 11 Eylül'den önceki ana faaliyetleri olarak sayılmaktaydı.
Soru işaretleri Sena, Cole olayının araştırılmasını yürütürken, ABD yetkilileri Yemen'in yanıtından tam anlamıyla tatmin olmadı. Salih başlangıçta, saldırıyı "teröristlerin" düzenlemiş olduğunu yalanladı; daha sonra Yemen, 1980'lerde Afganistan'da teröristleri eğiten ABD'nin bu olaydan kısmen sorumlu olduğunu söyledi. ABC kanalı, bu kritik olayı filme kaydedebilecek olan Yemen gizli güvenlik kamerasının ters yöne döndürüldüğünü ve Yemenli yetkililerce FBI'a verilmiş olan kasetin bir bölümünün silinmiş olabileceğini kaydetti. FBI memurları, araştırmayı yürütmekte ısrarlı davranan Yemenlilerin işbirliği yapmamasından şikayetçi oldu ve kendi soruşturmasını, güvenlik sebepleriyle kıyıdan uzakta demirlemiş bulunan ABD gemilerinde sürdürdü. Yemen'de altı sene yaşamış bulunan Londra kaynaklı bir "bölge uzmanı" ABC'ye şöyle diyordu: "FBI ve Scotland Yard, Yemen hükümetinin [saldırıdan sorumlu] bu insanları beslediğini bilecek kadar akıllılar."
Amerikan karşıtlığı yaygın Bu yüzden, ABD yardımı ve yatırımı peşinde olan Salih rejimi, Washington tarafından güvenilir bir dost olarak görülmüyor. Fakat Yemen bu ipin üzerinde yürümek zorunda. 1990 yılında, eski Sovyet yanlısı Güney Yemen ile Batı yanlısı Kuzey Yemen tarafından oluşturulan birliğin meydana getirdiği ülkede, ABD karşıtı düşünceler geçmişten beri oldukça yaygın. Cole saldırısından iki gün önce, 10 Ekim 2000 tarihinde, ABD'nin İsrail'e verdiği desteği protesto etmek amacıyla Aden'de düzenlenen gösteriye en az 50 bin kişi katılmıştı. Ülkedeki muhalefetin bir kısmı, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın kullandığı anlamıyla "terörist" teriminin kapsamına giriyor; Mısır ve Filistin kaynaklı, El Kaide ile arasında bağlantı kurulan İslami Cihad örgütü buradan yönetiliyor. Nisan 2000'de yayınlanan bir rapora göre ABD Dışişleri Bakanlığı, içinde Hamas, El Cemaat el-İslamiye ve Cezayir Silahlı İslamcı Cemaat'in de bulunduğu bir sürü başka 'terörist' grubun, Yemen'de ya resmen temsil edildiklerini, yahut başka türlü varlık gösterdiklerini ileri sürüyordu. Aynı rapor, Yemen'in güvenliğini sıkılaştırmak için yıllardır çaba harcadığını ve uluslararası pek çok terörizm karşıtı sözleşmeye imza koyduğunu, ancak "güvenlik yöntemlerinin gevşek ve yetersiz uygulanması ve hükümetin, ülkenin uzak bölgelerinde kontrolü sağlamakta başarısız olması sonucunda ülkenin, terörist gruplar için güvenli bir sığınak olma konumunu koruduğunu" kaydetmekteydi. Bıçak sırtından düşülüyor... 11 Eylül'den sonra, Bush'un ABD'nin "yanında veya karşısında" olma ya da terörizmle ilişki içine girme riski barındırma talebiyle karşılaşan Salih rejimi, iki arada bir derede kaldı. Salih, 26 Eylül'de yaptığı konuşmada, yabancı birliklerin Yemen topraklarını kullanmasına izin vermeyeceğini söyledi ve diğer ülkeleri, içişlerine burunlarını sokmamaları konusunda uyardı. Ancak ABD'nin baskısı çoğaldı; 3 Ekim'de CNN'de, resmi bir ABD yetkilisine dayanarak yayınlanan haberde Yemen, El Kaide'yle örgütsel bağı bulunan "belli başlı ülkelerden biri" olarak sayılmaktaydı. Aynı haberde diplomatik kaynakların ağzından, ABD çıkarlarına "eşgüdümlü ve eşgüdümsüz saldırılar" başlatma kapasitesine sahip 'Sovyet-Afgan savaşının tecrübeli askerler'in bu ülkede yaşamakta olduğu belirtiliyordu. Yemen buna cevaben, Kenya ve Tanzanya'da El Kaide'ye mal edilen elçilik bombalamalarının yaşandığı 1998'den beri, ABD'nin madden desteklediği Sovyet karşıtı savaştan arta kalan askerler arasından Yemenli olmayan 5 bin kadarının sınırdışı edildiğini ve Afganistan'da iken El Kaide ile bağlantıya geçtiğinden kuşkulanılan Yemenlilere karşı da sıkı önlemler alındığını kaydetti.
Büyük bir çatışma Böylelikle Salih, kasım ayında Washington'da Bush'la görüştüğünde, Yemen'de faaliyet yürüten El Kaide üyelerine karşı daha sıkı önlemler alma sözü verdi. Hükümet, "terörizmle" mücadele hususundaki içtenliğini göstermek amacıyla 18 Aralık'ta, El Kaide üyesi olmasından şüphe edilen Muhammed Hamdi El Ahdal ve diğer yirmi adamın yakalanması için El Hosun köyüne kuvvetlerini gönderdi. Sonuç bir felaketti: 18 hükümet askeri yerel güçler tarafından öldürüldü, dört köylü hayatını kaybetti, ancak tek bir El Kaide üyesi yakalanmadı. Böylece, Yemenli "terör karşıtı" güçlerin beceriksizliğine "ikna olan" ABD, El Kaide'ye karşı ortak bir Yemen-ABD gücü oluşturmayı teklif etti ve 3 Ocak'ta, ülkedeki El Kaide güçlerine saldırı düzenlenmesi amacıyla yerel güçleri eğiteceğini açıkladı. Mart ayı başlarındaki basın haberlerine göre ABD, ülkenin kuzeyindeki El Kaide güçlerini yok etmede Yemen hükümetine yardımcı olmak üzere yüzlerce asker göndermeye hazırlanıyordu. Yemen hükümeti de yaklaşık 200 Amerikalının yerel askerleri eğiteceğini açıkladı.
Çelişkili açıklamalar Resmi hikaye ise, Amerikan askerlerini Yemen'in talep ettiğini söylüyordu. 14 Mart'ta Salih ile Yemen'de görüşen ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, "Yemen'in terörizme karşı mücadelesinde özel kuvvetleri eğitmemizi isteyen talebine karşılık vermenin yanısıra ABD, acil askeri ekipman ihtiyacını saptamayı ve Yemen'in Kıyı Koruması'na ve ekonomisine yaptığı yardımı artırmayı planlamaktadır" diyordu (Yemen Times, Mart 18-24). Ancak, Salih 11 Nisan'da El Cezire'ye şöyle konuşuyordu: "Amerikan terör karşıtı güvenlik uzmanlarına ve teknik ekipmanına gelince, onları isteyen biz değiliz. 'İçtenliğinizi kanıtlayın ve uzmanların ülkenize girmesine izin verin' diyen ABD yönetimiydi, biz de izin verdik." Salih, 40 uzmanın görevlerini tamamladıklarını ve ülkeyi terk ettiklerini de ileri sürdü. 21 Nisan günü Salih, yeni ABD askerlerinin gelişini doğrularken, Yemen'de El Kaide kamplarının bulunmadığını, ancak "şurada burada", özellikle de Mağrib, El Cavif ve Şabva'da "gizli hücrelerin" bulunduğunu açıkladı. Bu doğru olsun veya olmasın, Yemen'in bu askerleri baskı altında kabul ettiği ve bunu yaparak halkın tepkisini çekmeyi göze aldığı aşikar. ABD, Yemen havaalanlarını ve limanlarını gözlemek için buralara bilgisayar sistemi ve kamera yerleştirmek üzere planlarını hazırlamış; bu sistemlerin tümü Sena'daki merkezi bir büroya bağlı olacak. ABD aynı zamanda, giderleri ABD, Suudi Arabistan, Almanya ve Hollanda tarafından karşılanmak üzere gece gözetleme sistemlerine sahip 250 tekneli bir kıyı koruma polis teşkilatının kurulmasını istiyor. Elde edilecek tüm istihbaratın ABD'nin tek taraflı değerlendirmesinden geçecek olması, ABD'nin tüm misyonunu, ABD elçisinin Yemen'e karşı muhalefet oluşturması üzerine kurduğunu gösteriyor.
ABD elçisinin işleri France-Presse ajansı 9 Mart'ta şu haberi geçti: Yemen'in iktidar partisi Genel Halk Kongresi (GPC), Salı günü ABD Büyükelçisi Edmund Hull'u, içişlerine karışmakla suçladı ve kendisini sınırdışı etmekle tehdit etti. GPC'nin sözcülüğünü yapan haftalık El Mithak gazetesi, "Büyükelçi Hull, göreve atandığından beri (geçen eylül), yabancı bir devletten gelecek her türlü müdahaleye karşı olan bir devlette görev yapan bir diplomat gibi değil, bir yüksek komiser gibi davranmaktadır" diyordu. Gazete ayrıca, Hull'un "Yemenli yetkililerle görüşürken fazlasıyla kibirli bir tutum sergilediğini ve diplomatik ödevlerinden uzaklaştığını" ekledi. El-Mithak Hull'u, "istenmeyen kişi olmamak için Yemen'e saygı göstermeye" davet etti. ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin ziyaretinden (Irak'a düzenlenmesi planlanan ABD saldırısını kabul etmesi için Yemen'e baskı yapmak amacıyla) birkaç gün önce ortaya çıkan bu ifade, ABD'ye karşı duyulan antipatinin -hükümetin en üst kademelerinde bile- derinliğini gösteriyor. Daha da yakın bir tarihte, parlamentoda milletvekillerine sahip en büyük muhalefet partisi olan Nasırcı Birlik Partisi, hükümetin Büyükelçi Hull'a, "Yemen'deki diplomasi dışı tutumuna" son vermesi için resmi bir uyarıda bulunmasını talep etti. ABD Merkezi Kuvvetleri'nin komutanı General Tommy Franks'ın bir Mısır uydu kanalına yaptığı, Salih'in ABD gemilerine askeri kolaylık sağlamayı önerdiğine ilişkin açıklamasının ardından muhalefet partileri, devlet başkanından, böylesi bir işbirliğine karşı çıkmasını isteyen açık mektup yayınladılar. Salih'in ofisinden verilen yanıtta ise, partilerden, "herhangi bir doğrulama yapılmadan" -ki böyle denilerek Franks'ın açıklaması üstü kapalı bir biçimde reddediliyordu- böyle bir protesto içine girmemeleri istendi ve bu tip açıklamaların Batı karşıtı şiddeti kışkırtacağı uyarısı yapıldı.
Kışkırtmak istiyorlar Ancak zaten pek çoğunun yapmak istediği de tam olarak bu. 15 Mart günü, Sena'daki ABD Büyükelçiliği'ne bir el bombası atıldı. Bu eylemi gerçekleştiren kişi tutuklandı ve akıl hastası olduğu bildirildi. 12 Nisan tarihinde ABD Büyükelçiliği'nin yakınlarında bir bomba patladı, 23 Nisan'da ise, Sivil Havacılık binası büyük bir patlamayla sarsıldı ve başkentteki başka pek çok bina da hasar gördü. Kendilerini "El Kaide Sempatizanları" diye adlandıran bir grup patlamayı üstlendi ve hükümet tarafından hapiste tutulan 173 mücahidin (Bir zamanlar ABD operasyonlarında görev almış Afgan savaşı askerleri ve Gülbeddin Hikmetyar gibi CIA Frankeştaynları) salıverilmesini talep etti. Grup, tutukluların 12 Mayıs itibariyle salıverilmemeleri halinde, yüksek kademedeki memurlara (ABD için çalışan ajanlara) saldıracağını da belirtti. ABD/hükümet karşıtı eylemlerin artmasından korkan yetkililer, Kuzey Yemen'le Güney Yemen'in birleşmesinin 12'inci yıldönümü nedeniyle 22 Mayıs'ta yapılacak Yeniden Birleşme Günü kutlamalarını iptal etti. (Resmi açıklamaya göre bu iptal kararı, Filistin halkıyla dayanışmayı göstermek için alınmıştı.) Bu arada, patlayıcı ve havai fişek gibi şeyler satan tüm dükkânlar kapatıldı ve tüm hükümet binalarına, güvenliği artırmak amacıyla ek askeri güçler yerleştirildi. Arapça yayın yapan bir haber sitesi olan Elaph.com hükümet tarafından kapatıldı. (Yemen Observer, 11 Mayıs 2002).
Başkalarına benzemez Operasyonların sürdüğü Filipinler ve Gürcistan'ın aksine, Yemen bir Arap ve müslüman ülkesi. Her üç ülkede de, üst düzey yetkililer bile ABD'nin varlığının gerekliliğini ve hoş görülebilirliğini sorgulamakta; ancak Yemen'de muhalefet (İslamcıların yanısıra Marksist/laik) oldukça güçlü. Filistin'de süregiden, ABD tarafından da desteklenen katliam ve Irak'a düzenlenmesi planlanan bir başka emperyalist saldırının hazırlıkları göz önüne alındığında, ABD'nin ülkedeki askeri varlığı, daha da şiddetli bir direnişe yol açacak ve Salih'in pozisyonunu giderek sarsacak gibi gözüküyor. Özet olarak, ABD'nin "terörizme karşı savaşı" -Yemen'de veya başka bir yerde- dünyayı daha güvenli veya özgür bir yer haline getirmeyecek; ne Amerikalılar, ne de başkaları için. (*) Gary Leupp: Tufts Üniversitesi Tarih Bölümü Doçenti, Asya Çalışmaları Programı koordinatörü.
(Counterpunch'tan çeviren Defne Orhun)
ABD'nin kuyruğunda Yemen 1996 senesinde, ABD'ye 'yardımla' görevlendirildi. ABD'nin baskısı altında, o yıldan başlamak üzere İsrail'e yöneltilen ikinci ve üçüncü Arap boykotlarına verdiği desteği geri çekti ve ABD'ye karşı dostça bir tutum içerisine girdi. Nisan 2000'de, Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih (1990'da, muhalif olan Sosyalist Parti'nin seçimlere katılmasının yasaklanmasının ardından devletin başına geçmişti), ABD Dışişleri Bakanlığı'nın deyişiyle "Birleşik Devletler ile Yemen arasındaki bağları sıkılaştırmak için" Washington'a giderek Clinton'u ziyaret etti. Salih bu ziyareti süresince, 6,5 milyon dolar değerindeki 13 petrol gemisini ve diğer askeri yardımları da kapsayan ABD yardımının peşindeydi. Ancak Salih'in hükümeti hiçbir zaman için Yemen'in tüm topraklarını kontrolü altında tutamadı. "Kanunsuz" bölgeler El Kaide güçlerinin idaresi altında olabilirdi. Bin Ladin'in ailesi Yemen kökenliydi, hatta Ladin 1998 yılında, operasyonlarını Afganistan'dan Yemen'e taşımayı bile düşünmüştü. (Bunun ardından, bölgedeki ABD komutanı General Anthony Zinni başkent Sena'ya ilk ziyaretini gerçekleştirmişti.) 2000 Ekim'inde, El Kaide üyesi olduğu düşünülen komandolar, patlayıcılarla dolu küçük bir tekneyle ABD destroyeri Cole'a çarparak 17 Amerikan askerini öldürdüler. Bu eylem, Haziran 1996'da Suudi Arabistan'daki Kobar Kuleleri'nin bombalanması olayıyla (19 Amerikalının ölümüne yol açmıştı) ve Ağustos 1998'de, Nairobi ve Darüsselam'daki ABD elçiliklerine düzenlenen saldırılarla (içlerinde 12 Amerikalı bulunan 224 kişi hayatını kaybetmişti) birlikte El Kaide'nin 11 Eylül'den önceki ana faaliyetleri olarak sayılmaktaydı.
Soru işaretleri Sena, Cole olayının araştırılmasını yürütürken, ABD yetkilileri Yemen'in yanıtından tam anlamıyla tatmin olmadı. Salih başlangıçta, saldırıyı "teröristlerin" düzenlemiş olduğunu yalanladı; daha sonra Yemen, 1980'lerde Afganistan'da teröristleri eğiten ABD'nin bu olaydan kısmen sorumlu olduğunu söyledi. ABC kanalı, bu kritik olayı filme kaydedebilecek olan Yemen gizli güvenlik kamerasının ters yöne döndürüldüğünü ve Yemenli yetkililerce FBI'a verilmiş olan kasetin bir bölümünün silinmiş olabileceğini kaydetti. FBI memurları, araştırmayı yürütmekte ısrarlı davranan Yemenlilerin işbirliği yapmamasından şikayetçi oldu ve kendi soruşturmasını, güvenlik sebepleriyle kıyıdan uzakta demirlemiş bulunan ABD gemilerinde sürdürdü. Yemen'de altı sene yaşamış bulunan Londra kaynaklı bir "bölge uzmanı" ABC'ye şöyle diyordu: "FBI ve Scotland Yard, Yemen hükümetinin [saldırıdan sorumlu] bu insanları beslediğini bilecek kadar akıllılar."
Amerikan karşıtlığı yaygın Bu yüzden, ABD yardımı ve yatırımı peşinde olan Salih rejimi, Washington tarafından güvenilir bir dost olarak görülmüyor. Fakat Yemen bu ipin üzerinde yürümek zorunda. 1990 yılında, eski Sovyet yanlısı Güney Yemen ile Batı yanlısı Kuzey Yemen tarafından oluşturulan birliğin meydana getirdiği ülkede, ABD karşıtı düşünceler geçmişten beri oldukça yaygın. Cole saldırısından iki gün önce, 10 Ekim 2000 tarihinde, ABD'nin İsrail'e verdiği desteği protesto etmek amacıyla Aden'de düzenlenen gösteriye en az 50 bin kişi katılmıştı. Ülkedeki muhalefetin bir kısmı, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın kullandığı anlamıyla "terörist" teriminin kapsamına giriyor; Mısır ve Filistin kaynaklı, El Kaide ile arasında bağlantı kurulan İslami Cihad örgütü buradan yönetiliyor. Nisan 2000'de yayınlanan bir rapora göre ABD Dışişleri Bakanlığı, içinde Hamas, El Cemaat el-İslamiye ve Cezayir Silahlı İslamcı Cemaat'in de bulunduğu bir sürü başka 'terörist' grubun, Yemen'de ya resmen temsil edildiklerini, yahut başka türlü varlık gösterdiklerini ileri sürüyordu. Aynı rapor, Yemen'in güvenliğini sıkılaştırmak için yıllardır çaba harcadığını ve uluslararası pek çok terörizm karşıtı sözleşmeye imza koyduğunu, ancak "güvenlik yöntemlerinin gevşek ve yetersiz uygulanması ve hükümetin, ülkenin uzak bölgelerinde kontrolü sağlamakta başarısız olması sonucunda ülkenin, terörist gruplar için güvenli bir sığınak olma konumunu koruduğunu" kaydetmekteydi. Bıçak sırtından düşülüyor... 11 Eylül'den sonra, Bush'un ABD'nin "yanında veya karşısında" olma ya da terörizmle ilişki içine girme riski barındırma talebiyle karşılaşan Salih rejimi, iki arada bir derede kaldı. Salih, 26 Eylül'de yaptığı konuşmada, yabancı birliklerin Yemen topraklarını kullanmasına izin vermeyeceğini söyledi ve diğer ülkeleri, içişlerine burunlarını sokmamaları konusunda uyardı. Ancak ABD'nin baskısı çoğaldı; 3 Ekim'de CNN'de, resmi bir ABD yetkilisine dayanarak yayınlanan haberde Yemen, El Kaide'yle örgütsel bağı bulunan "belli başlı ülkelerden biri" olarak sayılmaktaydı. Aynı haberde diplomatik kaynakların ağzından, ABD çıkarlarına "eşgüdümlü ve eşgüdümsüz saldırılar" başlatma kapasitesine sahip 'Sovyet-Afgan savaşının tecrübeli askerler'in bu ülkede yaşamakta olduğu belirtiliyordu. Yemen buna cevaben, Kenya ve Tanzanya'da El Kaide'ye mal edilen elçilik bombalamalarının yaşandığı 1998'den beri, ABD'nin madden desteklediği Sovyet karşıtı savaştan arta kalan askerler arasından Yemenli olmayan 5 bin kadarının sınırdışı edildiğini ve Afganistan'da iken El Kaide ile bağlantıya geçtiğinden kuşkulanılan Yemenlilere karşı da sıkı önlemler alındığını kaydetti.
Büyük bir çatışma Böylelikle Salih, kasım ayında Washington'da Bush'la görüştüğünde, Yemen'de faaliyet yürüten El Kaide üyelerine karşı daha sıkı önlemler alma sözü verdi. Hükümet, "terörizmle" mücadele hususundaki içtenliğini göstermek amacıyla 18 Aralık'ta, El Kaide üyesi olmasından şüphe edilen Muhammed Hamdi El Ahdal ve diğer yirmi adamın yakalanması için El Hosun köyüne kuvvetlerini gönderdi. Sonuç bir felaketti: 18 hükümet askeri yerel güçler tarafından öldürüldü, dört köylü hayatını kaybetti, ancak tek bir El Kaide üyesi yakalanmadı. Böylece, Yemenli "terör karşıtı" güçlerin beceriksizliğine "ikna olan" ABD, El Kaide'ye karşı ortak bir Yemen-ABD gücü oluşturmayı teklif etti ve 3 Ocak'ta, ülkedeki El Kaide güçlerine saldırı düzenlenmesi amacıyla yerel güçleri eğiteceğini açıkladı. Mart ayı başlarındaki basın haberlerine göre ABD, ülkenin kuzeyindeki El Kaide güçlerini yok etmede Yemen hükümetine yardımcı olmak üzere yüzlerce asker göndermeye hazırlanıyordu. Yemen hükümeti de yaklaşık 200 Amerikalının yerel askerleri eğiteceğini açıkladı.
Çelişkili açıklamalar Resmi hikaye ise, Amerikan askerlerini Yemen'in talep ettiğini söylüyordu. 14 Mart'ta Salih ile Yemen'de görüşen ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, "Yemen'in terörizme karşı mücadelesinde özel kuvvetleri eğitmemizi isteyen talebine karşılık vermenin yanısıra ABD, acil askeri ekipman ihtiyacını saptamayı ve Yemen'in Kıyı Koruması'na ve ekonomisine yaptığı yardımı artırmayı planlamaktadır" diyordu (Yemen Times, Mart 18-24). Ancak, Salih 11 Nisan'da El Cezire'ye şöyle konuşuyordu: "Amerikan terör karşıtı güvenlik uzmanlarına ve teknik ekipmanına gelince, onları isteyen biz değiliz. 'İçtenliğinizi kanıtlayın ve uzmanların ülkenize girmesine izin verin' diyen ABD yönetimiydi, biz de izin verdik." Salih, 40 uzmanın görevlerini tamamladıklarını ve ülkeyi terk ettiklerini de ileri sürdü. 21 Nisan günü Salih, yeni ABD askerlerinin gelişini doğrularken, Yemen'de El Kaide kamplarının bulunmadığını, ancak "şurada burada", özellikle de Mağrib, El Cavif ve Şabva'da "gizli hücrelerin" bulunduğunu açıkladı. Bu doğru olsun veya olmasın, Yemen'in bu askerleri baskı altında kabul ettiği ve bunu yaparak halkın tepkisini çekmeyi göze aldığı aşikar. ABD, Yemen havaalanlarını ve limanlarını gözlemek için buralara bilgisayar sistemi ve kamera yerleştirmek üzere planlarını hazırlamış; bu sistemlerin tümü Sena'daki merkezi bir büroya bağlı olacak. ABD aynı zamanda, giderleri ABD, Suudi Arabistan, Almanya ve Hollanda tarafından karşılanmak üzere gece gözetleme sistemlerine sahip 250 tekneli bir kıyı koruma polis teşkilatının kurulmasını istiyor. Elde edilecek tüm istihbaratın ABD'nin tek taraflı değerlendirmesinden geçecek olması, ABD'nin tüm misyonunu, ABD elçisinin Yemen'e karşı muhalefet oluşturması üzerine kurduğunu gösteriyor.
ABD elçisinin işleri France-Presse ajansı 9 Mart'ta şu haberi geçti: Yemen'in iktidar partisi Genel Halk Kongresi (GPC), Salı günü ABD Büyükelçisi Edmund Hull'u, içişlerine karışmakla suçladı ve kendisini sınırdışı etmekle tehdit etti. GPC'nin sözcülüğünü yapan haftalık El Mithak gazetesi, "Büyükelçi Hull, göreve atandığından beri (geçen eylül), yabancı bir devletten gelecek her türlü müdahaleye karşı olan bir devlette görev yapan bir diplomat gibi değil, bir yüksek komiser gibi davranmaktadır" diyordu. Gazete ayrıca, Hull'un "Yemenli yetkililerle görüşürken fazlasıyla kibirli bir tutum sergilediğini ve diplomatik ödevlerinden uzaklaştığını" ekledi. El-Mithak Hull'u, "istenmeyen kişi olmamak için Yemen'e saygı göstermeye" davet etti. ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin ziyaretinden (Irak'a düzenlenmesi planlanan ABD saldırısını kabul etmesi için Yemen'e baskı yapmak amacıyla) birkaç gün önce ortaya çıkan bu ifade, ABD'ye karşı duyulan antipatinin -hükümetin en üst kademelerinde bile- derinliğini gösteriyor. Daha da yakın bir tarihte, parlamentoda milletvekillerine sahip en büyük muhalefet partisi olan Nasırcı Birlik Partisi, hükümetin Büyükelçi Hull'a, "Yemen'deki diplomasi dışı tutumuna" son vermesi için resmi bir uyarıda bulunmasını talep etti. ABD Merkezi Kuvvetleri'nin komutanı General Tommy Franks'ın bir Mısır uydu kanalına yaptığı, Salih'in ABD gemilerine askeri kolaylık sağlamayı önerdiğine ilişkin açıklamasının ardından muhalefet partileri, devlet başkanından, böylesi bir işbirliğine karşı çıkmasını isteyen açık mektup yayınladılar. Salih'in ofisinden verilen yanıtta ise, partilerden, "herhangi bir doğrulama yapılmadan" -ki böyle denilerek Franks'ın açıklaması üstü kapalı bir biçimde reddediliyordu- böyle bir protesto içine girmemeleri istendi ve bu tip açıklamaların Batı karşıtı şiddeti kışkırtacağı uyarısı yapıldı.
Kışkırtmak istiyorlar Ancak zaten pek çoğunun yapmak istediği de tam olarak bu. 15 Mart günü, Sena'daki ABD Büyükelçiliği'ne bir el bombası atıldı. Bu eylemi gerçekleştiren kişi tutuklandı ve akıl hastası olduğu bildirildi. 12 Nisan tarihinde ABD Büyükelçiliği'nin yakınlarında bir bomba patladı, 23 Nisan'da ise, Sivil Havacılık binası büyük bir patlamayla sarsıldı ve başkentteki başka pek çok bina da hasar gördü. Kendilerini "El Kaide Sempatizanları" diye adlandıran bir grup patlamayı üstlendi ve hükümet tarafından hapiste tutulan 173 mücahidin (Bir zamanlar ABD operasyonlarında görev almış Afgan savaşı askerleri ve Gülbeddin Hikmetyar gibi CIA Frankeştaynları) salıverilmesini talep etti. Grup, tutukluların 12 Mayıs itibariyle salıverilmemeleri halinde, yüksek kademedeki memurlara (ABD için çalışan ajanlara) saldıracağını da belirtti. ABD/hükümet karşıtı eylemlerin artmasından korkan yetkililer, Kuzey Yemen'le Güney Yemen'in birleşmesinin 12'inci yıldönümü nedeniyle 22 Mayıs'ta yapılacak Yeniden Birleşme Günü kutlamalarını iptal etti. (Resmi açıklamaya göre bu iptal kararı, Filistin halkıyla dayanışmayı göstermek için alınmıştı.) Bu arada, patlayıcı ve havai fişek gibi şeyler satan tüm dükkânlar kapatıldı ve tüm hükümet binalarına, güvenliği artırmak amacıyla ek askeri güçler yerleştirildi. Arapça yayın yapan bir haber sitesi olan Elaph.com hükümet tarafından kapatıldı. (Yemen Observer, 11 Mayıs 2002).
Başkalarına benzemez Operasyonların sürdüğü Filipinler ve Gürcistan'ın aksine, Yemen bir Arap ve müslüman ülkesi. Her üç ülkede de, üst düzey yetkililer bile ABD'nin varlığının gerekliliğini ve hoş görülebilirliğini sorgulamakta; ancak Yemen'de muhalefet (İslamcıların yanısıra Marksist/laik) oldukça güçlü. Filistin'de süregiden, ABD tarafından da desteklenen katliam ve Irak'a düzenlenmesi planlanan bir başka emperyalist saldırının hazırlıkları göz önüne alındığında, ABD'nin ülkedeki askeri varlığı, daha da şiddetli bir direnişe yol açacak ve Salih'in pozisyonunu giderek sarsacak gibi gözüküyor. Özet olarak, ABD'nin "terörizme karşı savaşı" -Yemen'de veya başka bir yerde- dünyayı daha güvenli veya özgür bir yer haline getirmeyecek; ne Amerikalılar, ne de başkaları için. (*) Gary Leupp: Tufts Üniversitesi Tarih Bölümü Doçenti, Asya Çalışmaları Programı koordinatörü.
(Counterpunch'tan çeviren Defne Orhun)
Evrensel'i Takip Et