16 Mayıs 2002 21:00
Bir Kız Kulesi vardı...
GÜNÜN YAZILARI
Efsanelerin, edebiyatın ve İstanbul'un tartışılmaz gözbebeği Kız Kulesi artık sadece "mazide varolan bir güzellik" olarak anılacak. Bir rivayete göre Atinalı kumandanlardan Alkibiyades tarafından, İsa'dan önce 410 yıl önce yaptırılmış, bir diğerine göre XII. yüzyılda Manuel Kommonos'un elinden çıkmış Kız Kulesi...
Kimin yapıp, yaptırdığı rivayetlere konu olsa da bu güzelliğin kim tarafından "mazi" haline getirildiğini yazmakta zorlanmayacak herhalde tarih. Çünkü bu tarihsel varlık Kültür Bakanlığı'nın elinde can çekişmekte şimdilerde. Zira kule hâlâ var, ama ne kamunun ne de tarihin. Gözünü kâr hırsı bürümüş işletmecilerin. O işletmeciler ki Kız Kulesi'nde "restorasyon" adıyla türlü değişiklikler yapıyorlar, projesinde yer almaması yasalarca "korunan" kaçak yapılaşmaya gidiyorlar ve arkalarına 'kültürün bakanlığı'nı alıp cirit atıyorlar. Kent siluetine sahip çıkanlar haklarında dava açıyor, kazanıyor, fakat ne güzelliği geri getirebiliyorlar, ne de Kız Kulesi'ni koruma alanı kapsamı içine aldırabiliyorlar. Nitekim Mimarlar Odası açtığı son davada burada kaçak yapılaşma yapıldığını mahkemeye kabul ettirdi ancak kâğıt üzerinde bir kazanımın ötesine geçemedi.
Zaman kazandılar... Mimarlar Odası'nın da tek övünç kaynağı devletin resmi kurumlarının tarih boyunca ağzına alamayacağı bir çift laf etmek; "Biz sahip çıktık." İstanbul 3. İdare Mahkemesi Mimarlar Odası'nın açtığı davada aldığı kararda "1.grup korunması gerekli Kültür varlığı olan Kız Kulesi'ne yapılan yanlış uygulamaların giderilmemiş olmasına rağmen, yapılmayan düzenlemelerin gözardı edilme suretiyle restitüsyon projesinin onaylandığının saptanması karşısında dava konusu işlemde hukuka uyarlılık bulunmadığı, uygulanması halinde Kültür varlığı olan Kız Kulesi'nin olumsuz yönde etkilenmesi gibi telafisi güç bir durumda meydana gelebileceğinden yürütmenin durdurulması hakkındaki isteminin kabulüne" ifadelerine yer verir. Ancak bu karar ne Kültür Bakanlığı'nı ne de işletmeci Hamoğlu AŞ yöneticilerini durdurabilir. Bakanlık ile şirket, 'her nedense' aynı doğrultuda düşünmektedir ve 'her nedense' ikisi birden bu karara yürütmeyi durdurma davası açarlar. Hukuka aykırı olduğu gün gibi açık olan restorasyon çalışmaların sürdürmek için "yürütmenin durdurulması kararının kaldırılması" istemini sunarlar Bölge İdare Mahkemesi'ne. Amaç bellidir; telafisi olmayan eserin tarihsel değerini zedeleyip"tamamen duygusal" işleri için zaman kazanmak.
Kulede çatal-bıçak sesleri Bölge İdare Mahkemesi de yasadışı işlem hakkında hukukun gerekliliğini yerine getirerek "...söz konusu idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve telafisi güç zararlara yol açması nedeniyle..." ibareleriyle reddeder Kız Kulesi simsarlarının istemini. Ancak geride türlü yöntemlerle tarihsel duruşu ortadan kaldırılan bir şekilde, ada özelliğini tamamen yitirmiştir. Ve artık Kız Kulesi tarihe değil bir restorana ev sahipliği yapar halde. İçerisinde artık ne birçok efsanedeki gibi "kaçırılma tehlikesinden korunmak istenen bir dünya güzelini" saklıyor, ne de uzaktan seyredenleri İstanbul'un güzelliğine vakıf ettiği gelinlikle karşılıyor. Çünkü İstanbullular Kız Kulesi'nden bu yana sadece çatal bıçak sesleri duyuyorlar.
Zaman kazandılar... Mimarlar Odası'nın da tek övünç kaynağı devletin resmi kurumlarının tarih boyunca ağzına alamayacağı bir çift laf etmek; "Biz sahip çıktık." İstanbul 3. İdare Mahkemesi Mimarlar Odası'nın açtığı davada aldığı kararda "1.grup korunması gerekli Kültür varlığı olan Kız Kulesi'ne yapılan yanlış uygulamaların giderilmemiş olmasına rağmen, yapılmayan düzenlemelerin gözardı edilme suretiyle restitüsyon projesinin onaylandığının saptanması karşısında dava konusu işlemde hukuka uyarlılık bulunmadığı, uygulanması halinde Kültür varlığı olan Kız Kulesi'nin olumsuz yönde etkilenmesi gibi telafisi güç bir durumda meydana gelebileceğinden yürütmenin durdurulması hakkındaki isteminin kabulüne" ifadelerine yer verir. Ancak bu karar ne Kültür Bakanlığı'nı ne de işletmeci Hamoğlu AŞ yöneticilerini durdurabilir. Bakanlık ile şirket, 'her nedense' aynı doğrultuda düşünmektedir ve 'her nedense' ikisi birden bu karara yürütmeyi durdurma davası açarlar. Hukuka aykırı olduğu gün gibi açık olan restorasyon çalışmaların sürdürmek için "yürütmenin durdurulması kararının kaldırılması" istemini sunarlar Bölge İdare Mahkemesi'ne. Amaç bellidir; telafisi olmayan eserin tarihsel değerini zedeleyip"tamamen duygusal" işleri için zaman kazanmak.
Kulede çatal-bıçak sesleri Bölge İdare Mahkemesi de yasadışı işlem hakkında hukukun gerekliliğini yerine getirerek "...söz konusu idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve telafisi güç zararlara yol açması nedeniyle..." ibareleriyle reddeder Kız Kulesi simsarlarının istemini. Ancak geride türlü yöntemlerle tarihsel duruşu ortadan kaldırılan bir şekilde, ada özelliğini tamamen yitirmiştir. Ve artık Kız Kulesi tarihe değil bir restorana ev sahipliği yapar halde. İçerisinde artık ne birçok efsanedeki gibi "kaçırılma tehlikesinden korunmak istenen bir dünya güzelini" saklıyor, ne de uzaktan seyredenleri İstanbul'un güzelliğine vakıf ettiği gelinlikle karşılıyor. Çünkü İstanbullular Kız Kulesi'nden bu yana sadece çatal bıçak sesleri duyuyorlar.
Evrensel'i Takip Et