30 Nisan 2002 21:00

Amaçlarımızın uzağındayız

"Türkiye'de yazar örgütü olmak"... İlk bakışta kapsamlı ve içinden konuşulacak, tartışılacak pek çok şey çıkabilir gibi görünüyor; ama kazın ayağı pek öyle değil. Dişe dokunur pek bir şey çıkmayacak. Önce "örgüt nedir"i tartışmaktan yanayım. Benim bildiğim örgüt, ortak bir amacı ya da eylemi gerçekleştirmek ereğiyle bir araya gelmiş kurumların ve kişilerin oluşturduğu birlik demektir. BESAM'ı ve Edebiyatçılar Derneği'ni, Türkiye Yazarlar Sendikası'nı düşündüğümde, başkanı olduğum PEN'i de iyi tanıdığımdan, yazarların şimdilik doğru dürüst bir örgütlülük oluşturmadığını saptıyorum. Peki, biz neyiz? Önce TYS'yi ele alalım. TYS bir sendikadır. Yani Türkiye'deki yazarların iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular bakımından çıkarlarını korumak, yeni haklar sağlamak ve onları daha da geliştirmek amacıyla yasalar uyarınca kurdukları bir birliktir. Dernek statasünde olan PEN'den, BESAM'dan, Edebiyatçılar Derneği'nden farklı bir yapıya sahiptir. Bildiğim kadarıyla kuruluş yıllarında sendikaların daha özgür bir yapıya sahip olmalarından, "Türkiye" adını kullanma olanağından yaralanma amacıyla ve "Yazarlar Odası" kurma çabası boşa çıktığından, sendikalaşılmış; kimi tektip telif sözleşmeleri hazırlanmasına karşın, yayıncının korkulu rüyası falan olunamamıştır. Bütün bunları fevkalade içtenlikle söylüyorum, çünkü ben de sendikanın yıllarca murakkıplığında, yönetim kurulu üyeliğinde bulundum; ama hep eleştirdim. Kime karşı sendika? Sendika kiminle toplu iş sözleşmesi yapacak? Hangi yazarın hukuki işlemlerine çözüm getirecek? Sigorta konularından doğan hukuki uyuşmazlıklarda, üyelerini temsilen davalara nasıl taraf olacak. Grev ve lokavta nasıl karar verecek ve bunları yönetecek? Hangi parayla üyelerine sosyal yardımda bulunacak? TYS'nin yazar olmasından dolayı önündeki bir diğer engel ise yasama, yürütme ve yargı organlarını etkileyememesi, eleştirememesi, protesto edememesi. Daha üzücüsü üç yazar kuruluşu bir federasyon oluşturmaya kalksak TYS aramıza katılamayacak. Nedenine gelince, malumunuzdur, sendikalar yasal açıdan derneklerle, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıyla ve vakıflarla ortak hareket edemiyor. Peki TYS dışında kalan bizler neyiz, neciyiz? Bizler birer derneğiz. Kazanç paylaşma dışında, klişe deyimle, belirli bir ortak amaçla, bilgi ve çalışmalarımızı sürekli bir şekilde birleştirerek oluşturulan birer derneğiz. Kazanç paylaşmak... Hangi kazancı, hangi ortamda kimlerle paylaşacağız ki... Ortak amaç... Nedir bir dernek üyesinin ortak amacı? Olsa olsa tüzükte kayıtlı amaç maddesinde sıralananlar. Şimdi de gelelim üyelerin çalışmalarını sürekli bir biçimde birleştirmelerine. İddia ederek söylüyorum, hiçbir dernekte, hiçbir üye, çalışmalarını, bırakın sürekli birleştirmeyi, ara sıra dahi birleştirmeyi düşünmez. Hele yazarların toplandığı bir dernekte asla. Çünkü çalışmaları, yazarın, bir anlamda ekmek parasıdır; neyi birleştirecek ki... Gelir düzeyi genelde düşük olan sanatçı, yazar yıllık üç kuruş aidatını da genel olarak düzenli ödemez, ödeyemez. Ama bekler. Kayıtlı olduğu dernek hangisi olursa olsun (ki buna sendika da dahildir) hep bekler. Sürekli eleştirir. Derneğin yaşatılması, yürütülmesi, hem maddi, hem manevi başkanın, biraz da yönetim kurulundaki kimi özverili üyenin sırtına binmiştir. Üye bunları pekala bilir bilmesine; ama aldırmaz. Özetlemek gerekirse: Dernek ya da örgüt, her ne nam altında olursa olsun bir kuruluşu yönetmek, esas olarok maddi soruna takılıyor. Bu kuruluş üstüne üstlük bir de yazar kuruluşu olunca, sorun katmerleşiyor. Nedenine gelince, yazarın kişiliği açısından kuruluşun sponsor bulması söz konusu değil. Pahalı balolar, konserler yaparak para kazanması da olanaksızdır. Ama kuruluşlardan sürekli organizasyon yapması beklenir. Örneğin P.E.N.'e yurdun çeşitli köşelerinden şiir festivali, kültür etkinliği düzenlemesi, falanca yazarın şeftali şenliğine gönderilmesi istenmekte; ama bu tür organizasyonları hangi parayla kotaracağımız sorulmamakta, düşünülmemekte. Diğerlerini bilmem, bilemem, ama ben kendi adıma, derneğimin amacına uygun çalışmalarda şimdilik başarıya ulaşamadığımı açık yüreklilikle itiraf ediyorum. Nasıl itiraf etmeyeyim ki, Uluslararası PEN Kulüpleri Federasyonu üyesi yüz civarında kulüp ile ( hiç abartmadan söylüyorum), haftada en az iki kez iletişim kurmak zorunda olan bir derneğin topladığı üye ödentileri, aylık iletişim giderlerini karşılamaya bile yetmiyor. Lokal kirası, elektrik, su giderleri de cabası...

Evrensel'i Takip Et