22 Nisan 2002 21:00
Sağlıklı bireyler toplumu!..
GÜNÜN YAZILARI
Amerika'nın, sıradan hayatların kendi halinde yaşandığı, kimsenin 'etliye sütlüye karışmadığı' kasabalarından birisi. Lawrence Musgrove, hiçbir zaman öğrenemeyeğimiz bir suç yüzünden idam cezasına çarptırılmış ve on bir yıllık bekleyişin ardından yolun sonuna gelmiştir. Eşi Laticia, bu yıllar boyunca gereğinden fazla kilolu oğluyla birlikte kocasının yolunu gözlemiştir; ancak yolun sonuna geldiğinin o da farkındadır.
Hank, tıpkı babası gibi cezaevinde infaz memurluğu yapmaktadır. Bu meslek ailede gelenek haline geldiği için oğlu Sonny de aynı mesleği yapmaktadır. Hank'ın babası Buck, artık bunama belirtileri gösteren 'ırkçı' bir ihtiyardır ve bu özelliğin bir bölümü oğluna da bulaşmıştır.
İdama hazırlık Yönetmenliğini Marc Forster'in gerçekleştirdiği "Kesişen Yollar"da (Monster's Ball) önce bu iki ailenin bireylerinin ve daha sonra 'sağlıksız unsurların ayıklanmasıyla' ana kahramanlar Hank ve Laticia'nın keşişen hikayesi; idam cezası, ırkçılık, yalnızlık ve sevgi temaları ekseninde kurulan senaryoyla ele alınmaya çalışıyor. Filmin ilk bölümünde, özellikle Lawrence Musgrove'un idama hazırlanış sürecini ve bu sürecin kahramanları olan Laticia, oğlu Hank ve Sonny'nin yaşadıklarına tanıklık ediyoruz. Sorunu basit bir iş gibi algılayan Hank ufak çaplı ırkçılığının ardında gizlediği soğukkanlılığıyla hazırdır. Laticia ise bunun bir son ve aynı zamanda kendisi için yeni bir başlangıç olacağını bilmektedir. Sonny ise hem ırkçı değildir, hem de işini babasının zorlamasıyla yapmaktadır. Kısa sayılabilecek bu ilk bölüm ana karakterler hakkında yeterince ipucu içeriyor. Filmin asıl hikayesi de idamın gerçekleştirilmesinden sonra başlıyor. İdamın ardından babasının baskılarını kaldıramayan Sonny intihar ediyor, Laticia'nın oğlu ise bir trafik kazasında hayatını kaybediyor ve ortak acının yaktığı bu iki insan çeşitli tesadüflerle bir araya geliyor. Amerika'nın küçük bir kasabasında, önyargılarla kurulu hayatların içinde her ikisi de bunlardan kurtulmanın ve bir arada olmanın olanaklarını aramaya koyuluyorlar. Ortak acılara sahip olan iki farklı renkli insan, kaçamadıkları bir tutkunun içinde bulurlar kendilerini ve hayatlarını yeniden düzenleme kararı alırlar.
Satıraralarında Yönetmen Marc Forster "Kesişen Yollar"da anlattığı aşk hikayesinin satıraralarına idam ve ırkçılık kavramlarını da yerleştirerek, bir anlamda bu iki 'bela'nın da sorgulamasına girişiyor. Birbirlerine karşı kışkırtılmış, birisi siyah bir kadın olmanın, diğeri ataerkil aile yapısının ezikliğini yaşamış iki insanın tutku dolu hikayesi iyi bir melodram olarak selamlandı. Halle Barry'nin Oscar ödül töreninde "En İyi Kadın Oyuncu Ödülü" almasıyla taçlandırılan bu süreçte film, ırkçılığa ve idama karşı olmakla övüldü. Ama Marc Forster'ın Milo Addica ve Will Rokos'un ortak senaryosundan uyarladığı filmin altmetninde 'ırkçılık ve idamdan' daha tehlikeli olabilecek okumalar yapmak da mümkün.
Satıraralarının altında Hank ve Laticia, filmin 'en masum' iki karakteri olarak kuruluyor. Seyircinin özdeşleştiği bu iki karakterin birlikte olabilmesinin önüne geçebilecek ya da doğal engel olarak varolabilecek butün engeller kaldırılıyor. Bu karakterleri tek tek değerlendirmekte yarar var. Laticia'nın kocası Lawrence Musgrove: Filmde suçunun ne olduğunu anlamıyoruz. Ama idamlık bir suç işlediği kesin. İçinde 'ince' bir adam olması ve bunu resim yaparak ortaya çıkarması seyircinin onunla bir bağlantı kurmasına neden oluyor. Ama ölüyor. Laticia'ın oğlu: Oldukça kilolu bir çocuk. Annesi tarafından sürekli Amerika'da bir zencinin böyle olmasının iyi bir durum olmadığı konusunda uyarılıyor. Başta sempatik bir çocuk olarak ortaya çıkıyor ve zamanla anneyle özdeşleşen seyirci tarafında 'yük' olarak görülmeye başlanıyor. Film içinde pek de ikna edici olmayan ve zorlama izlenimi veren bir trafik kazasıyla ölüyor. Hank'ın oğlu Sonny: Filmin başlarında olumlu bir karakter olarak çiziliyor. Babası gibi ırkçı değil. Babasının kendisini sevmediğini biliyor ve infaz muhafızlığı yapacak karakterde değil. Ama Hank'la özdeşleşen seyirci onu gücsüz bir adam olarak görmeye başlıyor. Uyuşturucu kullanıyor ve sağlıksız ilişkiler yaşıyor. Sonunda kendini öldürüyor. Hank'ın babası Buck: İhtiyar bir ırkçı. Zencilerden nefret ediyor. Oğlunu da böyle yetiştirdiğni düşünüyor. Ama düşünceleri Hank için gittikçe tehlikeli olmaya başlıyor ve Laticia ile bir arada kalmak isteyen Hank onu bir huzurevine kapatıyor. Yönetmen Marc Forster, Hank ve Latica ile seyircisini özdeşleştirmeyi başarıyor ve toplumun 'sağlıksız' unsurları olarak değerlendirdiklerini bir bir ortadan kaldırıyor. Hank ve Laticia'nın birlikte olmaması için artık hiçbir engel yok!
İdama hazırlık Yönetmenliğini Marc Forster'in gerçekleştirdiği "Kesişen Yollar"da (Monster's Ball) önce bu iki ailenin bireylerinin ve daha sonra 'sağlıksız unsurların ayıklanmasıyla' ana kahramanlar Hank ve Laticia'nın keşişen hikayesi; idam cezası, ırkçılık, yalnızlık ve sevgi temaları ekseninde kurulan senaryoyla ele alınmaya çalışıyor. Filmin ilk bölümünde, özellikle Lawrence Musgrove'un idama hazırlanış sürecini ve bu sürecin kahramanları olan Laticia, oğlu Hank ve Sonny'nin yaşadıklarına tanıklık ediyoruz. Sorunu basit bir iş gibi algılayan Hank ufak çaplı ırkçılığının ardında gizlediği soğukkanlılığıyla hazırdır. Laticia ise bunun bir son ve aynı zamanda kendisi için yeni bir başlangıç olacağını bilmektedir. Sonny ise hem ırkçı değildir, hem de işini babasının zorlamasıyla yapmaktadır. Kısa sayılabilecek bu ilk bölüm ana karakterler hakkında yeterince ipucu içeriyor. Filmin asıl hikayesi de idamın gerçekleştirilmesinden sonra başlıyor. İdamın ardından babasının baskılarını kaldıramayan Sonny intihar ediyor, Laticia'nın oğlu ise bir trafik kazasında hayatını kaybediyor ve ortak acının yaktığı bu iki insan çeşitli tesadüflerle bir araya geliyor. Amerika'nın küçük bir kasabasında, önyargılarla kurulu hayatların içinde her ikisi de bunlardan kurtulmanın ve bir arada olmanın olanaklarını aramaya koyuluyorlar. Ortak acılara sahip olan iki farklı renkli insan, kaçamadıkları bir tutkunun içinde bulurlar kendilerini ve hayatlarını yeniden düzenleme kararı alırlar.
Satıraralarında Yönetmen Marc Forster "Kesişen Yollar"da anlattığı aşk hikayesinin satıraralarına idam ve ırkçılık kavramlarını da yerleştirerek, bir anlamda bu iki 'bela'nın da sorgulamasına girişiyor. Birbirlerine karşı kışkırtılmış, birisi siyah bir kadın olmanın, diğeri ataerkil aile yapısının ezikliğini yaşamış iki insanın tutku dolu hikayesi iyi bir melodram olarak selamlandı. Halle Barry'nin Oscar ödül töreninde "En İyi Kadın Oyuncu Ödülü" almasıyla taçlandırılan bu süreçte film, ırkçılığa ve idama karşı olmakla övüldü. Ama Marc Forster'ın Milo Addica ve Will Rokos'un ortak senaryosundan uyarladığı filmin altmetninde 'ırkçılık ve idamdan' daha tehlikeli olabilecek okumalar yapmak da mümkün.
Satıraralarının altında Hank ve Laticia, filmin 'en masum' iki karakteri olarak kuruluyor. Seyircinin özdeşleştiği bu iki karakterin birlikte olabilmesinin önüne geçebilecek ya da doğal engel olarak varolabilecek butün engeller kaldırılıyor. Bu karakterleri tek tek değerlendirmekte yarar var. Laticia'nın kocası Lawrence Musgrove: Filmde suçunun ne olduğunu anlamıyoruz. Ama idamlık bir suç işlediği kesin. İçinde 'ince' bir adam olması ve bunu resim yaparak ortaya çıkarması seyircinin onunla bir bağlantı kurmasına neden oluyor. Ama ölüyor. Laticia'ın oğlu: Oldukça kilolu bir çocuk. Annesi tarafından sürekli Amerika'da bir zencinin böyle olmasının iyi bir durum olmadığı konusunda uyarılıyor. Başta sempatik bir çocuk olarak ortaya çıkıyor ve zamanla anneyle özdeşleşen seyirci tarafında 'yük' olarak görülmeye başlanıyor. Film içinde pek de ikna edici olmayan ve zorlama izlenimi veren bir trafik kazasıyla ölüyor. Hank'ın oğlu Sonny: Filmin başlarında olumlu bir karakter olarak çiziliyor. Babası gibi ırkçı değil. Babasının kendisini sevmediğini biliyor ve infaz muhafızlığı yapacak karakterde değil. Ama Hank'la özdeşleşen seyirci onu gücsüz bir adam olarak görmeye başlıyor. Uyuşturucu kullanıyor ve sağlıksız ilişkiler yaşıyor. Sonunda kendini öldürüyor. Hank'ın babası Buck: İhtiyar bir ırkçı. Zencilerden nefret ediyor. Oğlunu da böyle yetiştirdiğni düşünüyor. Ama düşünceleri Hank için gittikçe tehlikeli olmaya başlıyor ve Laticia ile bir arada kalmak isteyen Hank onu bir huzurevine kapatıyor. Yönetmen Marc Forster, Hank ve Latica ile seyircisini özdeşleştirmeyi başarıyor ve toplumun 'sağlıksız' unsurları olarak değerlendirdiklerini bir bir ortadan kaldırıyor. Hank ve Laticia'nın birlikte olmaması için artık hiçbir engel yok!
Evrensel'i Takip Et