03 Eylül 2011 09:52

Doğal yaşama yıkım fetvası verecek düzenlemeye tepki

AKP hükümeti tarafından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile tüm doğal SİT’ler ile korumaya alınmış tabiat varlıkları hakkında değerlendirme yapma, doğa koruma alanlarını yeniden belirleme yetkisi, yeni kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde oluşturulan “Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu&r

Doğal yaşama yıkım fetvası verecek düzenlemeye tepki
Paylaş
Meryem Yıldırım

Üniversitelerden üye atanmalarının dahi yapılamayacağı, çevreye karşı yıkıcı sonuçlar doğuracak projelere “fetva” niteliğinde karar verebilecek bu kurullara tepki gösteren çevre örgütleri ve uzmanlar, değişiklikle irili ufaklı HES sayısının 10 binlere ulaşması gerçeği ile karşı karşıya bulundukları uyarısında bulundu.

AKP Hükümeti, yaklaşık iki yıl gibi bir süredir bu konuda gösterilen toplumsal muhalefet nedeniyle yürürlüğe sokamadığı “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı”yla amaçladığı planı, geçtiğimiz günlerde çıkarılan KHK ile uygulamaya soktu. Söz konusu tasarıyı KHK ile yürürlüğe sokan AKP’nin bunca zamandır ulaşmaya çalıştığı hedef ise, tüm doğal SİT’ler ile korumaya alınmış tabiat varlıkları hakkında değerlendirme yapma, doğa koruma alanlarını yeniden belirleme yetkisine sahip Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları ve Yüksek Kurulunu kendi çevre politikalarına uygun bir biçimde dönüştürme istediği. Bu amacına yeni oluşturulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kuruluşunu düzenleyen 644 sayılı KHK’de yapılan 648 sayılı değişiklikle ulaşan AKP Hükümetinin bu girişimi sonucunda söz konusu kurul üyelerinin görevlerine 17 Ağustos 2011’de son verildi. Yapılan değişiklikle, doğal SİT alanları ve tabiat varlıklarının akıbeti bundan sonra Bakanlığa bağlı olarak kurulacak Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğüne verildi. Bundan böyle özellikle HES’ler konusunda hazırlanacak tüm projelere kapılar sonuna kadar açılacak ve “fetva” niteliğinde kararlar verilebilecek. Özellikle HES projelerinin doğal yaşam alanlarını tahrip etmeye dönük etkilerini hazırladıkları bilimsel raporlarla ortaya koyan akademisyenlerin yeni oluşturulacak bu kurullarda yer almalarının önünün kesilmiş olması, ulaşılmak istenen amacın en net işareti. Hükümet tarafından yapılan bu değişikliği değerlendiren sivil toplum örgütleri ve platformlardan uzmanlar, değişikliğe sert tepki gösterip, olası sonuçları konusunda uyarılarda bulundu.

‘TALANA KARŞI PARÇALI MÜCADELEYİ BİRLEŞTİRMELİYİZ’

Değişiklik ile doğal yaşam alanları üzerinde bilim insanlarının ve uzmanların elinde bulunan denetimin Bakanlık müsteşarlıklarına verildiğini belirten Derelerin Kardeşliği Platformu’ndan Yaşar Aydın, Hükümet bu kararname ile Anadolu coğrafyasını sermayenin pazarına açarak hem ekonomik, hem de sosyal anlamda oluşacak çok ciddi sorunların önünü açtığı uyarısında bulundu.

Bu kararname ile daha önce karşı durdukları yasayı neredeyse arar hale geldiklerini ifade eden Aydın, “Hükümet öyle görünüyor ki tarz olarak KHK modelini benimsemiş durumda. Bu sadece bize çevre alanına yapılan bir şey değil kamu çalışanlarına, sağlık sektörüne emek sektörüne de yapılmış bir şeydir. Hükümet kendi kendine hukuksal bir zemin oluşturarak meşrulaştırmaya çalışıyor. Bizim açımızdan değişikliğin bilimselliğinin olmaması ile birlikte hiçbir hukuksal meşruluğu da yoktur” diye konuştu. Düzenleme ile artık yıkıcı sonuçlar yaratacak projelere karşı hukuksal mücadele zeminlerinin de ortadan kalktığına dikkat çeken Aydın, bu nedenle de artık canları ve bedenlerini ortaya koymak zorunda olduklarını söyledi. Aydın, parçalı olan ekoloji mücadelesinde artık bütünlüklü olmanın zamanının geldiğini de söyledi. Saldırıların yerel ve uluslararası sermayeden kaynaklandığını dile getiren Aydın, “Bu bizim için şu anlama geliyor Karadeniz’de, Fethiye’de, Manavgat’ta, Dersim’de, Küre Dağlarında farklı saiklerle mücadele edenlerin ortak bir zeminde yan yana gelmesi gerekiyor. Çünkü saldırı ortak bir noktadan geliyor; sermaye. Yani akademisyenler, yaşam savunucuları, bölgede yaşayan halk artık hep birlikte ortak mücadele vermek zorundayız” dedi.

DİRENİP TAHRİP EDİLECEK ALANLARI KORUYACAĞIZ

Yaşam savunucularının hukuki dayanakları olan Çevre Etki Değerlendirme İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünün yetkilerinin “süper valilere” devredilmesine ve Kültür ve Tabiat Varlıklarının Koruma Kurullarının kapatılmasına tepki gösteren bir diğer isim Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu Yürütme Kurulu ve Bartın Platformu Üyesi Doç. Dr. Mustafa Artar. Hükümetin Amasra ve Bartın’da yapmak istediği termik santrallerin iş istihdamı yaratarak bölgeye gelir kazandıracağı gerekçesiyle bölgeyi şirketlere ve yatırımcılara açmak istediğini kaydeden Artar da, turizm gelirleriyle ciddi bir ekonomik gelir elde etme imkanı olan bölgeye illa HES ya da termik santral yapılmasına gerek olmadığını söyledi. Hükümetin bu tezine dönük girişimlerine inanmadıklarını belirten Artar, “Hükümet tek hukuki dayanağımızı da elimizden aldı. Bundan sonra yapacak tek şey bölge halkıyla birlikte tüm toplumsal muhalefet odakları ve yaşam savunucuları olarak direnmek, tahrip edilecek alanları korumaktır” ifadelerini kullandı.

HES’LERİN SAYISI 10 BİNLERİ BULACAK

Doğanın katledilmesine en ağır şekilde maruz kalacak bölgelerden biri de Dersim. Munzur üzerine yapılması planlanan yirmiye yakın barajın Dersim halkına ekonomik ve sosyolojik zararları tartışılırken, çevre denetleme kurulunun kaldırılması yörenin geleceği hakkında endişelere yol açıyor. SİT statüsünü yitirmiş sayılan ve yöre halkı için kutsallığı olan Munzur Vadisi’nin de akıbeti yöre halkının direnişiyle karşılaşacak gibi görünüyor. Dersim Dernekler Federasyonu ve Munzur Koruma Kurulu Üyesi Hasan Şen ise, düzenlemeye tepki gösteren bir diğer isim. Son düzenleme ile birlikte bugüne kadar bu yönde yapılan değişikliklerin ortak noktasının sermayenin yaşam alanlarını, kutsal mekanlarını talan etmek olduğunu ifade eden Şen, “Geçtiğimiz günlerde DSİ tarafından yayınlanan bir yönetmelikle mikro HES’lerin izne dahi tabi olmadan yapılabilmesinin yasal olarak önünü açtılar. Çıkarılan yasa ve yönetmeliklerle irili ufaklı HES sayısının 10 binlere ulaşacağı gerçeği ile karşı karşıyayız” dedi. (İstanbul/DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Bilici: Failler belli

SONRAKİ HABER

30 yıllık konsept: Öcalan’ı etkisiz hale getirmek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...